BAE Devlet Başkanı Bin Zayed Fransa’da istisnai bir şekilde karşılandı

Macron, Bin Zayed’e Fransa’nın en yüksek nişan olan Légion d'Honneur’u takdim etti

Fransa Cumhurbaşkanı Macron ve eşi Brigitte, Elysee Sarayı'nda Şeyh Muhammed bin Zayed'i karşıladı. (AFP)
Fransa Cumhurbaşkanı Macron ve eşi Brigitte, Elysee Sarayı'nda Şeyh Muhammed bin Zayed'i karşıladı. (AFP)
TT

BAE Devlet Başkanı Bin Zayed Fransa’da istisnai bir şekilde karşılandı

Fransa Cumhurbaşkanı Macron ve eşi Brigitte, Elysee Sarayı'nda Şeyh Muhammed bin Zayed'i karşıladı. (AFP)
Fransa Cumhurbaşkanı Macron ve eşi Brigitte, Elysee Sarayı'nda Şeyh Muhammed bin Zayed'i karşıladı. (AFP)

Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Devlet Başkanı Şeyh Muhammed bin Zayed Al Nahyan, ülkenin yönetimini devraldıktan sonra ilk resmi yurt dışı ziyaretini Fransa’ya gerçekleştirdi. Paris, Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un daveti üzerine ülkeye gelen Muhammed bin Zayed’in ziyaretinden duyduğu memnuniyeti ifade etmek için olası tüm jestleri sundu. Şeyh Muhammed bin Zayed günün erken saatlerinde Fransa’nın en seçkin konuklarının ağırlandığı Invadiles Sarayı’na geçti. 
Macron ile görüşme yapmak amacıyla Elysee Sarayı’na gitmeden önce BAE Devlet Başkanı için Invalides Sarayı’nın avlusunda Savunma Bakanı Sebastien Lecornu’nun başkanlığında resmî tören düzenlendi. BAE ve Fransa milli marşları çalınırken, Fransız Muhafız süvari birliği Al Nahyanı selamladı ve kalabalık bir merasim heyeti kendisine Elysee Sarayı’na kadar eşlik etti. Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Al Nahyan’ı merdivenlerden inip karşılayarak kucakladı. Bu görüntü iki lider arasındaki samimiyetin ve Muhammed bin Zayed’e gösterilen önemin bir göstergesi olarak yorumlandı. Fransa First Lady'si Brigitte Macron da Al Nahyan’ı karşılayanlar arasındaydı. Daha sonra Emmanuel Macron ve Şeyh Muhammed bin Zayed Al Nahyan, heyetlerin katılımı olmaksızın bir süre baş başa görüştü. 
Fransa, BAE Başkanı Bin Zayed’in, geçen mayıs ayında görevi devralmasından bu yana Arap bölgesi dışındaki ziyaretlerinin ilk durağı olarak Paris'i seçmesinden büyük memnuniyet duyuyor. Fransız kaynakları, Paris ve Abu Dabi arasındaki ikili ilişkilerde dikkat çekici olanın, "sadece BAE'nin kuruluşu ve 1971'de birliğin ilanına kadar uzanan tarihsel boyuttan’’ ibaret olmadığını, Macron’un seçildiği 2017 tarihinden bu yana ilki lider arasında oldukça güçlü bir ilişki bağı olduğunu, dolayısıyla meselenin ‘şahsi bir boyutu da’ bulunuğunu ifade ediyor. BAE kurucu Devlet Başkanı Zayed bin Sultan ilk defa 1976 yılında Paris’i ziyaret etmişti. Zayed bin Sultan 1991 yılında da bir kez daha Fransa’ya resmi ziyarette bulundu.  
Fransız kaynakları, Fransız-Emirlik ilişkilerinin, Fransa cumhurbaşkanlarının siyasi kimliklerinden bağımsız olarak istikrarlı bir şekilde geliştiğini belirtiyor. Önceki Fransız cumhurbaşkanları arasında en çok Cumhurbaşkanı Jacques Chirac’ın BAE ile ilişkilerin gelişmesine katkı sunduğu değerlendiriliyor. Jac Chirac’ın yakınlarının aktardığına göre merhum Şeyh Zayed bin Sultan ile tanıştığında, derin ilgisinin bir göstergesi olarak, kendisine oğullarının kimler olduğunu ve neler yaptıklarını tek tek sordu. Chirac ayrıca BAE’nin kalkınma modeliyle ilgili de ayrıntılı olarak bilgi edinmek istedi. Burada şunu anmakta fayda var; Abu Dabi, bağımsızlık ilanından sonra, ‘İngiliz-Anglo-Sakson çevresini’ terk etmeye istekli olduğu için Fransa ile yakınlaşma yoluna gitti. Bu süreçte Fransa’nın tercih edilmesi, Georges Pompidou ve Valery Giscard d'Estaing’in cumhurbaşkanlıkları döneminde, Paris’in Ortadoğu ve Arap ülkeleriyle ilgili olumlu politikalar gütmesinden kaynaklanmaktaydı. Bu aşamada Fransa ile Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) arasında ‘savunma anlaşması’ yapıldı. Böylece Fransa tekrar bölgedeki aktif oyunculardan biri oldu. Fransa ile BAE arasındaki bir diğer ‘savunma ittifakı’ çerçevesinde, Fransa daimî olarak BAE’de askeri üs inşa etti. Irak’ta terör örgütü DEAŞ’la mücadele sırasında, Fransız savaş uçakları BAE’deki Cufra üssünden kalkarak Irak’ta operasyon düzenledi.  
Fransız diplomatik bir kaynak, BAE Cumhurbaşkanı ile Fransa Cumhurbaşkanı arasındaki heyetlere ve danışmanlara kapalı yüz yüze görüşmenin anlamının, iki tarafın gündeme getirilen tüm meseleler hakkında tamamen açık yüreklilikle konuşmak ve hassas konuların derinliklerine inmek istemesi olduğunu söylüyor. Elysee Sarayı kaynakları, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un Birleşik Arap Emirlikleri Devlet Başkanı Şeyh Muhammed bin Zayed'e, ülkenin en yüksek dereceli sivil nişanı olan ‘Légion d'honneur’ nişanını takdim ettiğini bildirdi. Cumhurbaşkanlığı kaynakları ayrıca Macron'un, Alman seyyah Lorenz Fries tarafından 1535'te çizilen ve Körfez bölgesinin en eski haritalarından birinin kopyasını Şeyh Muhammed bin Zayed'e hediye ettiğini bildirdi. Muhammed bin Zayed Elysee Sarayı’ndaki temaslarının ardından, Fransa Senato Başkanı Gerard Larcher ile bir araya geldi. Bin Zayed ülkeden ayrılmadanönce bugün, Parlamento Başkanı Yael Braun-Pivet ve Başbakan Elisabeth Borne ile de görüşecek. Böylece Şeyh Muhammed bin Zayed, Fransa'daki en yüksek yürütme ve yasama makamlarıyla bir araya gelmiş olacak. Bu arada BAE’li bakanlar Fransız mevkidaşlarıyla bir dizi çalışma toplantısı düzenledi ve birçok ikili anlaşmaya imza atıldı.
Resmi ziyaretin ilk gününün akşamında Muhammed bin Zayed onuruna resmi yemek organizasyonu yapıldı. Akşam yemeği organizasyonuna, Fransız yürütme ve yasama makamlarının en yüksek temsilcileri de dahil olmak üzere 100 kişi iştirak etti. Konuklar arasında, Fransa dışişleri, savunma, ekonomi, çevre ve kültür bakanlarının yanı sıra Fransız Parlamentosu savunma ve dışişleri komisyonlarının başkanları ve Fransız-Körfez Dostluk Grubu Başkanı da yer aldı. Resmi yemeğe ayrıca, eski bakanlar, kültür, sanat, akademi çevrelerinden şahsiyetler ve Körfez’de yatırımları bulunan şirket başkanları da katıldı. Fransa Dışişleri Bakanı Fransız Catherine Colonna’nın bugün Paris'in güneyindeki Orly Havalimanı'nda Şeyh Muhammed bin Zayed'i uğurlaması bekleniyor.  
Birleşik Arap Emirlikleri resmi haber ajansı WAM, Şeyh Mohamed bin Zayed'in Cumhurbaşkanı Macron ile yaptığı görüşmede, "BAE ile Fransa arasındaki dostluğun, kurucu Şeyh Zayed bin Sultan döneminden bu yana güçlü ve köklü olduğunu" vurguladığını aktardı. WAM’ın haberine göre görüşmede, "iki ülke arasındaki stratejik ortaklık çerçevesinde özellikle iklim değişikliği, yatırım alanları, kültür, teknoloji, yenilenebilir enerji alanlarında çeşitli işbirliği yolları gözden geçirildi.’’ Liderler ayrıca, hayati ortak ilgi alanlarıyla ilgili istişare ve koordinenin sürdürülmesi konusunda hemfikir olduklarını beyan etti.  
Ziyaretten önce Elysee Sarayı’ndan yapılan açıklamada, BAE liderinin yapacağı resmi ziyarette, "kapsamlı stratejik ortaklığın" derinleştirilmesi ve güçlendirilmesi yönünde çaba sarf edileceği kaydedildi. Paris'e göre bu ortaklık üç ana eksen etrafında dönüyor, birincisi: güvenlik, istikrar, terörle mücadele ve Körfez bölgesinin, özellikle İran tehdidi nedeniyle maruz kaldığı sorunların da ele alınmasını gerektiren, siyasi - güvenlik ve savunma ekseni. Bu bağlamda ABD Başkanı Joe Biden’ın katılımıyla gerçekleşen Cidde Zirvesi’nin yansımalarının da değerlendirilmesi bekleniyor. Güvenlik ekseninde, İsrail-Filistin sorunu ve Lübnan dosyası da öne çıkıyor. Fransa ve BAE’nin genel eğilimi, her iki dosyayla da ilgili ‘gerilimin azaltılması’ yönünde. Ayrıca Fransa ve BAE, ABD Başkanı Biden’ın da ana gündemi olan ‘İran’ın nükleer faaliyetleri’ konusunda diyalog ve müzakerelerin sürdürülmesini savunuyor.  
İkinci eksen ise; enerji, karşılıklı yatırımlar ve ticaret borsaları dosyalarını içeren ikili ekonomik ilişkilerin güçlendirilmesi olarak öne çıkıyor. Paris, Rusya'nın Ukrayna'ya karşı savaşından kaynaklanan zorluklar ışığında petrol ithalatını çeşitlendirmek ve BAE'ye yönelmekle ilgileniyor. WAM'a göre, Şeyh Muhammed bin Zayed, enerjinin her biçiminde iki ülke arasındaki en önemli iş birliği alanlarından birini temsil ettiğini ve BAE'nin genel olarak dünyada ve özellikle dost Fransa'da enerji güvenliğini desteklemeye istekli olduğunu vurguladı. Fransa Ekonomi Bakanlığından yapılan açıklamada, enerji alanındaki stratejik ortaklık anlaşmasının BAE Devlet Başkanı Muhammed bin Zayid Al Nahyan’ın Paris’e yaptığı resmi ziyareti kapsamında imzalandığı belirtildi. Anlaşmanın iki ülkenin hidrojen, yenilenebilir ve nükleer enerji alanlarında ortak yatırım projelerini belirlemeyi amaçladığı aktarılan açıklamada, anlaşmada yeşil projelerin finanse edilmesi için ortak bir fon oluşturulması olasılığına da değinildiği ifade edildi. Fransa Ekonomi Bakanı Bruno Le Maire, ‘’Bu anlaşma kısa vadede enerji alanındaki zorlukların üstesinden gelmemize olanak tanıyacak, ayrıca karbonsuz bir geleceğe hazırlanmamızı sağlayacak’’ dedi. Abu Dabi’nin önümüzdeki süreçte Fransa’ya ‘dizel’ ihraç edeceği kaydedildi.  
Paris'in ‘kapsamlı zorluklar’ dosyası olarak adlandırdığı üçüncü eksen ise, özellikle Ukrayna tahılının küresel pazarlara ulaştırılması önündeki engeller nedeniyle ortaya çıkan gıda krizi ile iklim ve çevresel sorunların ele alınmasını içeriyor. Şeyh Muhammed bin Zayed Macron’la toplantısında, BAE’nin çevre sorunlarına ve Paris İklim Anlaşması çerçevesinde iklim değişikliğiyle mücadeleye büyük ilgi duyduğunu vurguladı. BAE’nin bu bağlamda 2023 yılında Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı’na ev sahipliği yapacağını hatırlattı ve Fransa ile bu konuda birlikte hareket etme arzusunu dile getirdi. Fransa ve BAE’nin kültürel iş birliği, bilimsel çalışmalar, sağlık ve uzay çalışmalarında da birlikte çalışma isteğinde olduğu belirtildi.  Bahsedilenlere ek olarak, iki taraf arasında, kapsamlı stratejik ortaklığı her iki taraf için faydalı ortak projelere dönüştürme isteğini yansıtan bir dizi anlaşmanın daha imzalanması bekleniyor.  



Cidde'de Filistin'i destekleme ve İsrail'in tek taraflı adımlarını reddetme konusunda uluslararası mutabakat sağlandı

Kudüs'teki Kubbetü's-Sahra ve Mescid-i Aksa'nın uzaktan görünümü (Reuters)
Kudüs'teki Kubbetü's-Sahra ve Mescid-i Aksa'nın uzaktan görünümü (Reuters)
TT

Cidde'de Filistin'i destekleme ve İsrail'in tek taraflı adımlarını reddetme konusunda uluslararası mutabakat sağlandı

Kudüs'teki Kubbetü's-Sahra ve Mescid-i Aksa'nın uzaktan görünümü (Reuters)
Kudüs'teki Kubbetü's-Sahra ve Mescid-i Aksa'nın uzaktan görünümü (Reuters)

Suudi Arabistan’ın Cidde kentinde, işgal altında bulunan Filistin’deki gelişmelere ilişkin düzenlenen istişare toplantısının ardından ortak bir bildiri yayımlandı. Toplantıya, İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Genel Sekreterliği, Arap Birliği ve Afrika Birliği (AfB) Komisyonu’ndan üst düzey heyetler katıldı. Toplantının, Filistin meselesinin seyri ile bölgesel ve uluslararası yansımaları konusunda üç kuruluş arasındaki siyasi eşgüdümün arttığını ortaya koyduğu belirtildi.

Bildiride, ABD Başkanı tarafından açıklanan ve Ekim 2025’te Mısır’ın Şarm eş-Şeyh kentinde Mısır-ABD himayesinde, Katar ve Türkiye’nin katılımıyla düzenlenen Uluslararası Barış Zirvesi’nde imzalanan barış planının, kan dökülmesinin durdurulması, insani yardımların engelsiz şekilde ulaştırılması, İsrail işgal güçlerinin çekilmesi ve normal hayata dönüş için gerekli koşulların hazırlanması açısından temel bir çıkış noktası olduğu vurgulandı. Planın, Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’nin 2803 sayılı kararıyla kabul edildiği ve geri dönülmez biçimde ‘iki devletli çözüm’ yolunun açılmasını hedeflediği kaydedildi.

Bu çerçevede üç kuruluş, Gazze Şeridi’nde ya da Batı Şeria’da Filistin halkının zorla yerinden edilmesini hedefleyen her türlü girişim ve planı kesin bir dille reddettiklerini belirtti. Bildiride, bu tür adımların savaş suçu ve uluslararası insancıl hukukun açık ihlali olduğu, ayrıca bölgesel ve uluslararası barış ve güvenliğe doğrudan tehdit teşkil ettiği ifade edildi. İsrail’in Refah Sınır Kapısı’nın tek yönlü açılmasına ilişkin açıklamaları da sert şekilde kınanarak, Gazze Şeridi’ni yaşanamaz bir bölge haline getirmeyi amaçlayan politikaların sonuçlarına karşı uyarıda bulunuldu.

Ortak bildiride, İsrail makamlarının Gazze Şeridi’ne uyguladığı kuşatma ve sistematik aç bırakma politikası kınandı. İsrail’in Refah Sınır Kapısı ile tüm kara ve deniz geçişlerini kalıcı ve güvenli şekilde açmaya zorlanması, insani yardımların herhangi bir kısıtlama olmaksızın ulaştırılmasına izin verilmesi çağrısı yapıldı. Ayrıca Doğu Kudüs dahil Batı Şeria’da yerleşim faaliyetlerinin genişletilmesi, keyfi tutuklamalar, ilhak planları, sözde İsrail egemenliğinin dayatılması, şehir ve mülteci kamplarına baskınlar, altyapının tahrip edilmesi ve nüfusun zorla yerinden edilmesi gibi uygulamaların tehlikesine dikkat çekildi.

Bildiride, tüm İsrail yerleşimlerinin hukuka aykırı olduğu vurgulanarak, bunların dağıtılması ve boşaltılması gerektiği ifade edildi. İşgal güçlerinin koruması altında artan aşırı yerleşimci şiddetine karşı uyarıda bulunulurken, uluslararası topluma bu suçların faillerinin uluslararası ceza hukuku çerçevesinde hesap vermesini sağlama ve BM Güvenlik Konseyi’nin 904 sayılı kararı uyarınca yerleşimcilerin silahsızlandırılmasını hayata geçirme çağrısı yapıldı.

Bildiride, Kudüs’e ilişkin olarak İsrail’in işgal altındaki kentte siyasi, coğrafi ve demografik yapıyı değiştirmeyi amaçlayan tüm uygulamaları reddedildi. Açıklamada, başta Mescid-i Aksa olmak üzere İslam ve Hristiyan kutsal mekânlarının tarihî ve hukuki statüsünün korunmasının zorunlu olduğu vurgulandı.

Ortak bildiride ayrıca, işgal hapishanelerindeki Filistinli mahkûmlara yönelik zorla kaybetme, işkence, infaz ve kötü muamele dahil ağır ihlaller kınandı. Aşırı sağcı İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir’in, tutuklu lider Mervan Bergusi’nin hücresini basarak hayatını tehdit ettiğine dikkat çekilerek, mahkûmların akıbetinin ortaya çıkarılması, korunmalarının sağlanması ve serbest bırakılmaları için uluslararası baskı çağrısı yapıldı.

Üç kuruluş, uluslararası toplumu İsrail’i tüm ihlallerinden dolayı hesap vermeye zorlayacak somut adımlar atmaya ve cezasızlık politikasına son vermeye davet etti. Bu çerçevede, başta Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) ve Uluslararası Adalet Divanı (UAD) olmak üzere ulusal, bölgesel ve uluslararası yargı mecralarının devreye sokulması gerektiği vurgulandı. Açıklamada, Filistin halkı için uluslararası korumanın sağlanmasının zorunlu olduğu ifade edildi. Bildiride ayrıca, Filistin Kurtuluş Örgütü’nün (FKÖ) Filistin halkının tek meşru temsilcisi olduğu teyit edilerek, Filistin hükümetinin Gazze Şeridi dahil tüm işgal altındaki Filistin topraklarında sorumluluklarını tam olarak üstlenmesinin desteklenmesi talep edildi.

Bildiride, Suudi Arabistan’ın Eylül 2025’te BM Genel Kurulu’nun 80’inci oturumunda açıkladığı Filistin Yönetimi’nin mali sürdürülebilirliğine yönelik acil koalisyon girişimi memnuniyetle karşılandı. Tüm ülkelere bu girişime katılma ve Filistin hükümetine mali destek sağlama çağrısı yapıldı. Ayrıca, 12 Eylül 2025’te BM Genel Kurulu’nda kabul edilen ve Filistin meselesinin barışçıl çözümü ile iki devletli çözümün uygulanmasına ilişkin konferansın sonuçlarını onaylayan karar da olumlu karşılandı. Söz konusu konferansın, Suudi Arabistan ve Fransa’nın eş başkanlığında New York’ta düzenlendiği hatırlatıldı.

Açıklamada, UAD’ın İsrail’in işgal altında bulunan Filistin topraklarındaki yükümlülüklerine ilişkin danışma görüşü takdir edilirken, Birleşmiş Milletler Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı’nın (UNRWA) görev süresinin üç yıl uzatılması kararı memnuniyetle karşılandı. Ajansa siyasi, hukuki ve mali desteğin sürdürülmesinin gerekliliği vurgulanarak, rolünü veya yetkisini zayıflatmayı hedefleyen girişimler reddedildi.

Bildirinin sonunda, Eylül 2025’te Filistin devletini tanıyan ülkelerin tutumları takdir edilirken, diğer ülkelere de Filistin devletini tanımaları ve BM’de tam üyeliğini desteklemeleri çağrısı yapıldı. Bunun, iki devletli çözümün hayata geçirilmesinin temel unsurlarından biri olduğu belirtildi. Açıklamada, bölgede adil ve kalıcı barışın ancak İsrail işgalinin sona erdirilmesi, 4 Haziran 1967 sınırları temelinde, başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız ve egemen Filistin devletinin uluslararası meşruiyet kararları ve Arap Barış Girişimi doğrultusunda kurulmasıyla mümkün olacağı vurgulandı.


Suudi Arabistan'ın Tuwaiq projesi kapsamındaki ilk savaş gemisi denize indirildi

Wisconsin'de Majesteleri Kral Saud gemisinin denize indirilme töreninden, (SPA)
Wisconsin'de Majesteleri Kral Saud gemisinin denize indirilme töreninden, (SPA)
TT

Suudi Arabistan'ın Tuwaiq projesi kapsamındaki ilk savaş gemisi denize indirildi

Wisconsin'de Majesteleri Kral Saud gemisinin denize indirilme töreninden, (SPA)
Wisconsin'de Majesteleri Kral Saud gemisinin denize indirilme töreninden, (SPA)

ABD'nin Wisconsin eyaletinde düzenlenen özel bir törenle, Tuwaiq projesi kapsamında üretilecek dört Suudi savaş gemisinden ilki olan "Majesteleri Kral Saud" gemisi denize indirildi.

Gemi, Suudi Arabistan Deniz Kuvvetleri Kurmay Başkanı Korgeneral Muhammed El-Garibi tarafından, Suudi Arabistan ve Amerikan tarafından çok sayıda üst düzey subay ve yetkilinin katılımıyla denize indirildi.

Korgeneral el-Garibi, genel olarak silahlı kuvvetlerin ve özellikle deniz kuvvetlerinin Suudi liderliğinden aldığı sınırsız desteğin, modernizasyon ve kalkınmada önemli ilerlemeler kaydedilmesine katkıda bulunduğunu vurguladı. Tuwaiq projesinin, Suudi Arabistan'ın en son askeri teknolojilere dayanan, modern ve profesyonel bir deniz kuvveti oluşturma taahhüdünü ve personelinin ileri eğitim ve nitelik programlarını somutlaştırdığını ifade etti.


Suudi Arabistan Veliaht Prensi Burhan ile görüştü

Prens Muhammed bin Salman, Riyad'daki el-Yemame Sarayı'ndaki ofisinde Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan'ı kabul etti (SPA)
Prens Muhammed bin Salman, Riyad'daki el-Yemame Sarayı'ndaki ofisinde Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan'ı kabul etti (SPA)
TT

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Burhan ile görüştü

Prens Muhammed bin Salman, Riyad'daki el-Yemame Sarayı'ndaki ofisinde Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan'ı kabul etti (SPA)
Prens Muhammed bin Salman, Riyad'daki el-Yemame Sarayı'ndaki ofisinde Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan'ı kabul etti (SPA)

Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman, dün Riyad'daki el-Yemame Sarayı'ndaki ofisinde Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan ve beraberindeki heyetle bir araya geldi.

Görüşmede, Sudan'daki son gelişmeler, bunların sonuçları, güvenlik ve istikrarın sağlanması için gösterilen çabalar gözden geçirildi.