Tahran’daki zirve, Türkiye’nin Suriye operasyonunun geleceğini belirlerken Batı'ya mesaj gönderdi

Kremlin, İran ile ‘uzun vadeli’ ortaklıktan söz etti

Putin ve Reisi dün Tahran’daki Sadabad Sarayı'nda ikili bir görüşme gerçekleştirdiler (İran Cumhurbaşkanlığı - DPA)
Putin ve Reisi dün Tahran’daki Sadabad Sarayı'nda ikili bir görüşme gerçekleştirdiler (İran Cumhurbaşkanlığı - DPA)
TT

Tahran’daki zirve, Türkiye’nin Suriye operasyonunun geleceğini belirlerken Batı'ya mesaj gönderdi

Putin ve Reisi dün Tahran’daki Sadabad Sarayı'nda ikili bir görüşme gerçekleştirdiler (İran Cumhurbaşkanlığı - DPA)
Putin ve Reisi dün Tahran’daki Sadabad Sarayı'nda ikili bir görüşme gerçekleştirdiler (İran Cumhurbaşkanlığı - DPA)

Dün tüm gözler, Suriye'de ateşkesin garantörü olan Türkiye, Rusya ve İran liderlerinin, iki yıllık bir aranın ardından dün ilk kez bir araya geldikleri Tahran'a çevrildi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi arasında gerçekleşen ‘Astana Formatında Yedinci Üçlü Zirve Toplantısı’nın resmi ana gündem maddesi Suriye’ydi. Liderler, Suriye’de son iki yılda yaşanan gelişmeler karşısında koordinasyonun ve ortak eylemlerin düzenlemesi ihtiyacı çerçevesinde Suriye dosyasını ele aldılar.  Türkiye, Rusya ve İran’ın önündeki dosyaların ikili ve üçlü düzeylerde iç içe geçmiş olması zirveyi daha da önemli hale getirdi. Bu da liderlerin, gündemlerinin yeniden düzenlenmesine ve müzakere çemberinin Rusya ile Türkiye ve Rusya ile İran arasındaki ikili ilişkilerin yanı sıra Ukrayna meselesi başta olmak üzere gıda krizinin karmaşıklığı, tahıl ve gübre sevkiyatları için mekanizmaların oluşturulması, İran’ın nükleer dosyası ve Ukrayna'daki savaşla ilgili bölgesel ve uluslararası durum gibi uluslararası ve bölgesel dosyaları da kapsayacak şekilde genişlemesine neden oldu.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, İran’ın başkenti Tahran’daki çalışmalarına Cumhurbaşkanı Reisi ile yaptığı görüşmeyle başladı. Ardından Reisi’nin katılımıyla İran’ın Dini Lideri Ali Hamaney ile bir araya geldi. Putin, daha sonra Suriye konulu üçlü zirvenin başlaması öncesinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile ikili bir görüşme gerçekleştirdi. Rusya'daki analistlerin yorumlarına göre Moskova, zirvenin önünü Batı’ya mesaj göndererek açtı. Kremlin’in Tahran ile ilişkilerin derinliğini teyit etmeye odaklandığını ve Rusya'nın İran ile çeşitli alanlarda uzun vadeli iş birliğini güçlendirmeyi istediğini belirten analistlere göre Rusya bunu, İran politikalarıyla ilgili Batı'daki mevcut tartışmalar ve İsrail'in Tahran'a yönelik devam eden tehditleri çerçevesinde kasıtlı olarak yaptı.
Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov’un “İran ile iş birliği bir tesadüf değil, uzun vadeli bir politikadır. Bu, geleceğe yönelik bir iş birliğidir. Sağlam bir geçmişe ve sağlam bir bugüne sahiptir. Ancak karşılıklı çıkar temelinde olabilir” açıklaması da bunu teyit eder nitelikteydi.
‘Tahran’ın Moskova’nın güvenilir bir ortağı’ olduğunu vurgulayan Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Mikhail Bogdanov şunları söyledi:
“Rusya, İran ile iş birliğini artırmayı ve dış baskılara karşı koyma çabalarını birleştirmeyi amaçlıyor. İran’ı güvenilir bir ortak olarak görüyoruz. İran, çok kutuplu bir dünya düzeninin oluşumuyla ilişkili küresel değişimler ve Batı'nın bu nesnel sürece her şekilde karşı koymaya yönelik ortak girişimleri konusunda bizim gibi düşünüyor.”
Rusya Devlet Başkanı Putin’in Tahran ziyareti ile ilgili Kremlin’den yapılan açıklamada, “İran, Rusya için önemli bir ortaktır” vurgusu yapıldı. Başta İran’ın nükleer dosyası olmak üzere mevcut tüm meselelerde Tahran ile tutumların birleştirilmesinin önemine dikkat çekilen açıklamada, Rusya'nın bu konudaki kararlı duruşuna işaret edildi.
Kremlin’in açıklamasında, Türkiye ile ilgili bölümde, Putin’in Cumhurbaşkanı Erdoğan ile yapacağı ikili görüşmenin ana başlıklarının ‘Rusya-Türkiye iş birliğinin başlıca yönleri, ticaret ve ekonomi alanlarında öncü projelerde ilerleme, Ukrayna’daki son durumla ilgili ortak eylem mekanizmalar’ olduğu kaydedildi.
Kremlin bu bölümde, Rusya, Türkiye, Ukrayna askeri delegasyonları ve Birleşmiş Milletler (BM) temsilcileri arasında geçtiğimiz günlerde İstanbul'da gerçekleştirilen ve Ankara ile koordinasyonun devam etmesi ana unsurlardan biri olan müzakerelerin sonuçları çerçevesinde Ukrayna tahılının Karadeniz limanlarından ihraç edilmesi sorununun çözüme kavuşturulması meselesini değerlendirdi.
Suriye dosyasında, Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyine olası askeri bir operasyon başlatma hazırlıklarının ilgiyi domine etmesi oldukça doğaldı. Kremlin, her ne kadar Rusya, Türkiye ve İran tarafından desteklenen Astana formatında Suriye’de uzlaşı sürecine odaklandıklarına ve bunun Putin'in Tahran ziyaretinin ana gündem maddesi olduğuna işaret ederek kasıtlı bir şekilde Suriye’deki duruma ilişkin genel sinyaller verse de Putin'in Erdoğan'ı Suriye’nin kuzeyine askeri operasyonu ertelemeye ikna etme ya da operasyondan vazgeçirme girişimine dair net işaretler ortaya çıktı.
Rusya Devlet Başkanı Yardımcısı Yuri Ushakov, Putin’in Tahran ziyareti öncesinde yaptığı açıklamada, Türkiye'nin Suriye'de yeni bir operasyon düzenleme niyetine değinerek Rusya'nın Suriye uzlaşısının temel ilkesini ihlal edecek her türlü eyleme karşı olduğunu vurguladı. Ushakov, bu konunun (zirve sırasında) tartışılmasının doğal olduğunu belirtti.
Putin'in Suriye Özel Temsilcisi Aleksandr Lavrentyev ise bir televizyon kanalına verdiği röportajda şunları söyledi:
“Moskova, İran’daki Astana formatındaki üçlü zirvede Suriye sorununa diyalog yoluyla bir çözüm getirmesini bekliyor. Rusya, Türkiye’yi acil sorunları çözmek için zorlayıcı yöntemlere başvurmak yerine ilgili taraflar arasında müzakereler ve diyalog yoluna gitmeye ikna etmeye çalışıyor. Üçlü zirvenin bu yönde ilerlemeye katkıda bulunacağını ve meseleyi siyasi diyaloga doğru iteceğini umuyoruz.”
Daha önce Şarku'l Avsat'a konuşan bir Rus kaynak, Moskova'nın Ankara’nın Suriye’de operasyon yapmasına karşı olduğunu, ancak bu noktada bir mutabakata varılmaması halinde Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın niyetini hayata geçirmesini engelleyemeyeceğini söylemişti.



Kanada, Suriye'yi terörü destekleyen devletler listesinden çıkardı

Suriye Devlet Başkanı Ahmed el-Şara, geçen Eylül ayında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda konuşuyor (Arşiv-Reuters)
Suriye Devlet Başkanı Ahmed el-Şara, geçen Eylül ayında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda konuşuyor (Arşiv-Reuters)
TT

Kanada, Suriye'yi terörü destekleyen devletler listesinden çıkardı

Suriye Devlet Başkanı Ahmed el-Şara, geçen Eylül ayında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda konuşuyor (Arşiv-Reuters)
Suriye Devlet Başkanı Ahmed el-Şara, geçen Eylül ayında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda konuşuyor (Arşiv-Reuters)

Kanada hükümeti, dün yaptığı açıklamada, Suriye'yi terörü destekleyen yabancı devletler listesinden çıkardığını ve Cumhurbaşkanı Beşşar Esed'in devrilmesine yardımcı olan muhalif ittifakın lideri olan Heyet Tahrir el-Şam'ı da terör örgütleri listesinden çıkardığını bildirdi.

Hükümet yaptığı açıklamada, "Bu önlemler, Birleşik Krallık ve ABD de dahil olmak üzere müttefiklerimiz tarafından yakın zamanda alınan kararlarla uyumlu olup, Suriye geçiş hükümetinin Suriye'de istikrarı teşvik etme ve vatandaşları için kapsayıcı ve güvenli bir gelecek inşa etme, bölgesel istikrarı teşvik etmek ve terörizmle mücadele etmek için küresel ortaklarla çalışma çabalarını takip etmektedir" ifadelerine yer verdi.


Trump’ın açıklaması ateşkesi tehlikeye mi attı? 17. Maddeyle Gazze'de fiili bölünme ihtimali masada mı?

Filistinliler, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında kaplarını suyla dolduruyor (AFP)
Filistinliler, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında kaplarını suyla dolduruyor (AFP)
TT

Trump’ın açıklaması ateşkesi tehlikeye mi attı? 17. Maddeyle Gazze'de fiili bölünme ihtimali masada mı?

Filistinliler, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında kaplarını suyla dolduruyor (AFP)
Filistinliler, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında kaplarını suyla dolduruyor (AFP)

ABD Başkanı Donald Trump’ın, Gazze’deki ateşkes anlaşmasının “ikinci aşamasının değiştirileceği” yönündeki kısa ve belirsiz açıklaması, bu değişikliğin ne anlama geldiğine ilişkin soruları gündeme taşıdı.

Uzmanlara göre Trump’ın işaret ettiği değişiklik, anlaşmanın uygulanma biçiminde bir revizyon anlamına geliyor. Buna göre, İsrail’in hâlihazırda yüzde 55’ini kontrol ettiği Gazze’den çekilmesi ve Hamas’ın silahsızlandırılmasına geçilmesi yerine, 17. maddenin devreye alınması söz konusu olabilir. Bu madde, barış planının taraflardan biri kabul etmese bile tek taraflı olarak ilerletilmesine imkân tanıyor.

10 Ekim’de yürürlüğe giren ateşkes anlaşmasındaki 17. madde, Hamas’ın öneriyi geciktirmesi veya reddetmesi halinde, “yardımların genişletilmesi dahil, planın belirtilen unsurlarının, İsrail ordusunun terörden arındırılmış olarak uluslararası istikrar gücüne devrettiği bölgelerde uygulanacağını” düzenliyor.

Geçen ekim ayında Hamas ile İsrail arasında imzalanan “barış belgesi” sadece birinci aşamayla ilgili maddeleri içeriyordu. Bu aşama; ilk ateşkes, İsrail güçlerinin geri çekilmesi, esir takası ve insani yardım girişlerinin kolaylaştırılmasını kapsıyor. Ancak savaş sonrası Gazze’nin yönetimine ilişkin “ikinci aşama” konusunda resmî bir mutabakat sağlanmış değil.

Perşembe günü yaptığı açıklamada Trump, planın ikinci aşamasının “çok yakında değiştirileceğini” söyledi. Açıklama, sürecin tıkanması ve sahadaki ilerlemenin sınırlı kalması nedeniyle endişelerin arttığı bir döneme denk geldi; ancak Trump değişikliğin içeriğine dair ayrıntı vermedi.

Görsel kaldırıldı.
Filistinli bir kadın, İsrail'in Han Yunus'ta düzenlediği bir baskın sonucu akrabalarından birinin öldürülmesine tepki gösteriyor (AFP)

Ahram Siyaset ve Strateji Merkezi İsrail Çalışmaları uzmanı Dr. Said Okaşa, (Saeed Okasha) Trump’ın sözünü ettiği değişikliğin büyük olasılıkla 17. maddeye dayanacağını belirtiyor. Okaşa’ya göre bu adım, “eski Gazze” ve “yeni Gazze” ayrımını güçlendirecek bir fiili bölünmeye kapı aralayabilir. Bu yaklaşımı geçen ay ABD’nin bölge özel temsilcisi Steve Witkoff’un da çeşitli görüşmelerde dile getirdiğini hatırlattı.

Okkaşa, anlaşmanın geçen ay Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi tarafından onaylandığını anımsatarak, Hamas’ın silahsızlanma sürecine yanıt vermemesi gibi gerekçelerle 17. maddenin yeniden devreye sokulmasının mümkün olduğunu söyledi. Uzman, böyle bir senaryonun Gazze’de “ne savaş ne barış” şeklinde sürecek bir çıkmaz yaratabileceğini ifade etti.

Görsel kaldırıldı.
Filistinliler, Cebaliye'de yıkılan binaların enkazı arasında sokaklara kurulmuş çadırların yanından geçiyor (AFP)

Filistinli siyaset analisti Dr. Ayman el-Rakkab da, Trump’ın değişiklik açıklamasının içeriğinin belirsizliğine işaret ederek, “İsrail’in bölgede kalma isteğiyle birleştiğinde, Gazze’nin fiilen ikiye bölünmesi ihtimali güçleniyor” değerlendirmesinde bulundu.

Bu belirsizlik sürerken, Axios haber sitesi Trump’ın 25 Aralık’tan önce Gazze’de barış sürecinin ikinci aşamasına geçileceğini açıklamayı planladığını duyurdu. Habere göre Washington, Gazze’de oluşturulacak yeni yönetim yapısı ve uluslararası istikrar gücünün son hazırlıklarını tamamlıyor. ABD Başkanı’nın, bu adımları görüşmek üzere İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile ay sonundan önce bir araya gelmesi bekleniyor.

İkinci aşamanın önünde ciddi engellerin olduğunu ifade eden Rakkab: “Barış Konseyi ile teknokrat hükümet henüz kurulmadı. Güvenliği devralacak polis gücü ve uluslararası istikrar kuvveti oluşturulmadı. Bu nedenle somut bir hareketin en erken ocak ayında mümkün olabileceğini düşünüyorum” dedi.

Okaşa, yakın vadede İsrail’in kontrolde tuttuğu bölgeyi yüzde 60 seviyesine çıkarmaya çalışabileceğini, ancak anlaşmanın genel çerçevesinde büyük bir tırmanış beklemediğini belirtti.

Geçtiğimiz günlerde Yedioth Ahronoth, İsrail’in yaklaşık iki milyon Filistinliyi sarı çizginin doğusunda İsrail kontrolündeki yeni bölgelere yeniden yerleştirmeyi, Hamas kontrolündeki bölgeleri tamamen sivillerden boşaltmayı ve Hamas unsurlarını bu bölgelerde aşamalı şekilde takip etmeyi içeren bir plan hazırladığını yazmıştı. Şarku’l Avsat’ın  Telegraph gazetesinin Batılı diplomatlara dayandırdığı haberinden aktardığı bilgilere göre ABD planının Gazze’nin kalıcı biçimde ikiye ayrılması riskini barındırdığını bildirmişti.

Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati ise geçtiğimiz günlerde Barselona’da AB Dış Politika Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas ile yaptığı görüşmede, Gazze ile Batı Şeria’nın birliğinin korunması gerektiğini vurgulayarak, ayrıntıları tartışılan hiçbir adımın “bölünmeyi pekiştirmesine” izin verilemeyeceğini söyledi. Abdulati, çarşamba günü yaptığı başka bir açıklamada da, “Gazze’nin bölünmesini konuşmak dahi mümkün değildir. Gazze, Doğu Kudüs dâhil olmak üzere, kurulacak Filistin devletinin ayrılmaz bir parçasıdır” dedi.

Uzman Okaşa’ya göre Mısır, hem Gazze’nin bölünmesini hem de anlaşmayı zayıflatacak her türlü değişikliği engellemek için diplomatik çabalarını sürdürecek. Buna karşın, Trump’ın planı etrafındaki belirsizlik nedeniyle önümüzdeki döneme ilişkin tüm senaryolar hâlâ masada.


Avn, BM Güvenlik Konseyi heyetinden İsrail'e ateşkes ve geri çekilme anlaşmasını uygulaması için baskı yapmasını istedi

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn'ın bugün Baabda'daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi temsilcilerinden oluşan bir heyetle yaptığı görüşmeden (Lübnan Cumhurbaşkanlığı’nın resmi X hesabı)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn'ın bugün Baabda'daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi temsilcilerinden oluşan bir heyetle yaptığı görüşmeden (Lübnan Cumhurbaşkanlığı’nın resmi X hesabı)
TT

Avn, BM Güvenlik Konseyi heyetinden İsrail'e ateşkes ve geri çekilme anlaşmasını uygulaması için baskı yapmasını istedi

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn'ın bugün Baabda'daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi temsilcilerinden oluşan bir heyetle yaptığı görüşmeden (Lübnan Cumhurbaşkanlığı’nın resmi X hesabı)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn'ın bugün Baabda'daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi temsilcilerinden oluşan bir heyetle yaptığı görüşmeden (Lübnan Cumhurbaşkanlığı’nın resmi X hesabı)

Lübnan Cumhurbaşkanlığı, Cumhurbaşkanı Joseph Avn’ın bugün ülkede bulunan Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi temsilcilerinden oluşan bir heyetle bir araya geldiğini açıkladı. Görüşmede Avn, Lübnan ordusunun görevini tamamlaması için destek çağrısında bulunarak, İsrail’in Güney Lübnan’dan çekilmesi için baskı yapılmasını talep etti.

Cumhurbaşkanlığı, heyetin ‘uluslararası kararların uygulanması yoluyla Lübnan’da istikrarı destekleme ve ülkelerin Lübnan ordusuna yardım ederek birliklerini tamamlamaya ve silah tekelini sağlamaya hazır olduklarını’ belirttiğini duyurdu.

Açıklamada Avn’ın, Lübnan’ın uluslararası kararları uygulama taahhüdünü yinelediği ve “İsrail tarafını ateşkesi uygulamaya ve çekilmeye zorlamamız gerekiyor; bu konuda sizden destek bekliyoruz” ifadelerini kullandığı kaydedildi.

Geçen yıl kasım ayında, ABD arabuluculuğunda İsrail ile Hizbullah arasında bir ateşkes sağlanmıştı. Bu ateşkese rağmen, İsrail hâlâ Güney Lübnan’daki bazı noktalarda kontrolünü sürdürüyor ve ülkenin doğusu ile güneyine yönelik saldırılarını devam ettiriyor.