Rage Against the Machine'den Kanada'da yerli halklara yapılanlara protesto

Grup sahnede "Freedom" adlı şarkıyı seslendirirken yerli halklara yönelik polis şiddetini konu alan mesajlar yayımladı

Reuters
Reuters
TT

Rage Against the Machine'den Kanada'da yerli halklara yapılanlara protesto

Reuters
Reuters

Rage Against the Machine, Ottawa'da düzenlenen bu yılki Bluesfest'teki performansları sırasında Kanada'daki yerli halklara karşı adaletsizliklere dikkat çekti.
Zack de la Rocha, Tom Morello, Tim Commerford ve Brad Wilk'ten oluşan Amerikalı rock grubu, 10 yıldan uzun süre sonra ikinci Kanada konserini verdi.
The Independent'ın haberine göre, Grup "Freedom" (Özgürlük) adlı popüler parçasını seslendirirken arka plandaki devasa siyah perdede şöyle yazıyordu:
"Kanada'da yerli bir kişinin bir polis memuru tarafından vurularak öldürülmesi, beyaz bir kişiye göre 10 kattan daha fazla olası. Kanada'da yerli kadınların ve kız çocuklarının öldürülme veya kaybolma olasılığı beyaz kadınlara göre 16 kat daha fazla."
Kanada, yerli çocukların nesillerdir zorla yerleştirildiği eski kilise okulları ve kurumlarında, geçen yıl isimsiz mezarlarda yüzlerce insan kalıntısının bulunmasının getirdiği korkunç keşifle yüzleşiyor.
19. yüzyıldan 1970'lere kadar 150 binden fazla yerli çocuk, Kanada toplumuna asimile edilmeleri amacıyla devlet tarafından finanse edilen Hıristiyan yatılı okullarına zorla alındı.
Binlerce çocuk hastalık ve diğer nedenlerden öldü, birçoğu ailelerine geri dönmedi.
Kanada hükümeti, okullarda fiziksel ve cinsel istismarın yaygın olduğunu, öğrencilerin ana dillerini konuştukları için dövüldüğünü kabul etti.
Rage Against the Machine daha önce de adaletsizliklere karşı çağrı yaptı.
Grup, 11 yıl sonra ilk kez sahneye çıktığında Roe-Wade davası hakkındaki son karara karşı çıktı.
Bu ay ABD'nin Wisconsin eyaletindeki East Troy köyündeki Alpine Valley Müzik Sahnesi'nde sahne alan grup, arkalarındaki ekranda ABD Yüksek Mahkemesi'nin Roe-Wade davasını bozma kararına yönelik siyaset içerikli mesajlar yayımladı.
Metinde, "Dünyada ulusal düzeyde herhangi bir ücretli ebeveyn izni garantisi olmayan tek zengin ülkede zorla doğum" ifadesi yer alıyordu.
Konserin videolarıyla doğrulanan mesajların devamında, "Doğum yapan siyahların doğum yapan beyazlardan doğum kaynaklı ölümden iki ila üç kat daha fazla mustarip olduğu bir ülkede zorla doğum" ifadelerine yer verildi.
"Silah şiddetinin çocuklar ve ergenler arasında bir numaralı ölüm nedeni olduğu bir ülkede zorla doğum" diye devam eden mesajlar, büyük harflerle yazılan "Yüksek Mahkemeyi Aldır" metniyle sona erdi.



Kardiyologlardan uyarı: Yüksek protein diyeti tansiyon ve kolesterolü etkiliyor

Mevcut beslenme kılavuzları genellikle proteinin günlük alınan kalorinin yüzde 10 ila 35'ini oluşturmasını öneriyor (AFP)
Mevcut beslenme kılavuzları genellikle proteinin günlük alınan kalorinin yüzde 10 ila 35'ini oluşturmasını öneriyor (AFP)
TT

Kardiyologlardan uyarı: Yüksek protein diyeti tansiyon ve kolesterolü etkiliyor

Mevcut beslenme kılavuzları genellikle proteinin günlük alınan kalorinin yüzde 10 ila 35'ini oluşturmasını öneriyor (AFP)
Mevcut beslenme kılavuzları genellikle proteinin günlük alınan kalorinin yüzde 10 ila 35'ini oluşturmasını öneriyor (AFP)

Yeni bir çalışma, özellikle günlük kalorinin yüzde 22'sinden fazlasının proteinden geldiği yüksek proteinli beslenme biçimlerinin, ateroskleroz gelişimine yani atardamarların sertleşmesine katkıda bulunarak kalp sağlığı sorunlarına yol açabileceği uyarısında bulunuyor.

Pittsburgh Üniversitesi'nden araştırmacılar hem hayvan hem de küçük ölçekli insan deneylerini kullanarak fazla proteinin, özellikle de et ve yumurta gibi hayvansal kaynaklarda bulunan lösin adlı amino asidin, arteriyel plak oluşumunda rol oynayan temel bağışıklık hücreleri makrofajlarda mTOR sinyalini tetiklediğini keşfetti.

Hakemli dergi Nature Metabolism'de çarşamba günü yayımlanan çalışmanın başyazarı Dr. Babak Razani, "Yaklaşık yüzde 22 kilokalori protein içeren yemekler yemek, protein ve lösinin riski artırdığı eşik noktasına denk geliyor" diyor.

Ancak tüm uzmanlar aynı fikirde değil. Razani'nin ekibinin 2020'de yaptığı bir çalışma, yüksek proteinli beslenme biçimlerini kardiyovasküler hastalık riskinin artmasıyla ilişkilendirmişti.

2023'te insanlar üzerinde yapılan daha büyük bir çalışmada, yüksek ve standart seviyede protein içeren diyetler arasında kardiyovasküler çıktılar açısından istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmamıştı.

Araştırmada yer almayan kardiyolog Dr. Stephen Tang, çalışmanın herhangi bir sonuca varılamayacak kadar küçük ölçekli olduğunu iddia ediyor. Yine de bu çalışmanın, kalp uzmanlarının bitki ağırlıklı beslenme biçimlerine giderek daha fazla yöneldiğine dair artan kanıtlara işaret ettiğine değiniyor.

Medical News Today'e konuşan Tang, "Ben olsam farklı bir şey yapmazdım" diyor. 

Ancak bu çalışma, yüksek proteinin doğru yol olmadığına dair daha fazla kanıt sunuyor. Kardiyologlar genellikle proteine değil, kolesterol ve yüksek tansiyona odaklanır. Bu çalışma, bitki temelli beslenmenin kalp sağlığına iyi geldiğini doğruluyor.

1984'te yapılan bir çalışmada ekmek, sebze, meyve, kuruyemiş, fasulye ve makarna gibi gıdalardan elde edilenler bitkisel protein diye tanımlanmıştı. Bunlardan daha fazla tüketen kadınların sağlıklı yaşlanma olasılığı yüzde 46 daha fazlayken, hayvansal proteinlere bel bağlayanların yaşlandıkça sağlıklı kalma ihtimali yüzde 6 daha azdı.

Mevcut beslenme kılavuzları genel olarak proteinin günlük kalorinin yüzde 10 ila 35'ini oluşturmasını tavsiye ederken, alt sınırı vücut ağırlığının bir kilogramı başına yaklaşık 0,8 gram (enerjinin yaklaşık yüzde 11'i) olarak belirlemek çoğu yetişkin için yeterli.

Amerikan Kalp Derneği de protein niteliğinin kritik olduğunu belirtiyor. Fasulye, mercimek, kuruyemiş, tohumlar ve omega-3 bakımından zengin yağlı balıklar gibi bitki bazlı proteinleri tercih edip kırmızı ve işlenmiş etlerle doymuş yağ tüketimini sınırlandırmayı öneriyor.

Harvard araştırmacıları da aşırı proteinin doğası gereği zararlı olmadığını ancak hayvansal proteine fazla bel bağlamanın bitkisel proteine kıyasla kolesterolü ve ölüm riskini artırabileceğini ifade ediyor.

Independent Türkçe