İngiltere, Husileri ‘Taiz geçişleri’ konusunda esnek olmaya çağırıyor

Yemen Dışişleri Bakanı Ahmed bin Mübarek ile İngiltere'nin Yemen Büyükelçisi arasında Çarşamba günü Riyad'da yaptığı görüşmenin bir parçası (SABA)
Yemen Dışişleri Bakanı Ahmed bin Mübarek ile İngiltere'nin Yemen Büyükelçisi arasında Çarşamba günü Riyad'da yaptığı görüşmenin bir parçası (SABA)
TT

İngiltere, Husileri ‘Taiz geçişleri’ konusunda esnek olmaya çağırıyor

Yemen Dışişleri Bakanı Ahmed bin Mübarek ile İngiltere'nin Yemen Büyükelçisi arasında Çarşamba günü Riyad'da yaptığı görüşmenin bir parçası (SABA)
Yemen Dışişleri Bakanı Ahmed bin Mübarek ile İngiltere'nin Yemen Büyükelçisi arasında Çarşamba günü Riyad'da yaptığı görüşmenin bir parçası (SABA)

Suudi Arabistan liderliğindeki Yemen'deki Meşruiyeti Destekleme Koalisyonu, Husi grubunun Ed-Dali vilayetinde (Sana'nın güneydoğusunda) hava saldırıları düzenlendiği iddialarını "asılsız" olarak nitelendirdi.
Şarku’l Avsat’ın Suudi Arabistan haber ajansı SPA’dan aktardığı habere göre Arap Koalisyonu, Nisan 2022'nin başlarında başlayan ve 2 Ağustos'a kadar uzatılan Birleşmiş Milletler himayesindeki Yemen ateşkesinin, yürürlüğe girmesinden bu yana hava saldırılarının durduğunu bildirdi.
Koalisyon, "Yemenli taraflar arasındaki ateşkesi pekiştirmek için tüm önlemleri aldığını ve desteklediğini" açıkladı.
Diğer yandan İngiltere, Yemen ihtilafının taraflarını daha fazla esneklik göstermeye ve Yemenlilerin çıkarları doğrultusunda kararlar almaya çağırdı.
İngiltere'nin Yemen Büyükelçisi Richard Oppenheim, Şarku'l Avsat'a yaptığı özel açıklamalarda şunları söyledi: "BM ateşkesinin 2 Ağustos'tan sonra uzatılması, tüm tarafların çatışmadan uzaklaşması ve Yemenlilerin hayatlarını iyileştirmek için adımlar atılması adına en net yoldur. Yemen'deki ateşkes Yemen halkına somut faydalar sağladı. Şiddet ve sivil kayıplarda önemli bir azalma oldu. Yakıt Hudeyde'ye girdi ve Sana havaalanına gidiş-dönüş bazı sivil uçuşlar yeniden başladı, şimdi bu ilerlemeyi geliştirmenin zamanı geldi. Yemen çatışmasında tüm taraflar esneklik göstermeli ve çok uzun süredir acı çeken Yemenlilerin çıkarlarına dayalı kararlar almalı. Çatışma ancak anlaşma ve ateşkesin uzatılmasıyla sonlanabilir."
Husilerin BM Yemen Özel Temsilcisi'nin Taiz yollarının açılmasına ilişkin önerilerini reddetmesinden duyduğu üzüntüyü de dile getiren Oppenheim, milisleri, herkesin çıkarına olan son uluslararası teklifi kabul etmeye çağırdı.
Birleşik Krallık’ın Yemen Büyükelçisi Richard Oppenheim, “Birçok kişinin hayatını büyük ölçüde iyileştirecek alanlardan biri ve en önemlisi Taiz yolları olan yolların yeniden açılmasında kaydedilen ilerlemedir. Husilerin, Birleşmiş Milletler Özel Temsilcisi'nin Taiz ile ilgili önerilerini reddetmesi talihsiz bir durumdur. Husileri daha fazla esneklik göstermeye ve Birleşmiş Milletler'in son teklifini kabul etmeye çağırıyorum. Taiz'deki ilerleme, diğer alanlarda ilerlemeyi kolaylaştırma potansiyeline sahiptir ve bu sonuçta herkesin çıkarınadır” diye konuştu.
Buna ek olarak, Yemen hükümeti, Yemen'in birliğine, egemenliğine, bağımsızlığına ve toprak bütünlüğüne ve Yemen halkının yanında olmaya olan güçlü bağlılığını yineleyen Beşli Grubun Yemen konusundaki ortak açıklamasını memnuniyetle karşıladı. Hükümet dün yaptığı açıklamada, Husi milislerini Taiz ve Yemen'in her yerinde yolların açılması da dahil olmak üzere BM bildirisi kapsamındaki ateşkes şartlarını uygulamaya zorlamanın önemini vurguladı.
Yemen hükümeti ülkedeki savaşı sona erdirmek ve Güvenlik Konseyi'nin 2216 sayılı Kararı da dahil olmak üzere üç referansa dayanarak Birleşmiş Milletler himayesinde kalıcı ve kapsamlı bir siyasi çözüme ulaşmak için tüm çabaları başarıya ulaştırma konusundaki kararlılığını ve hevesini vurguladı.
Avrupa Birliği, Husilerin BM elçisinin Yemen'e altı yılı aşkın süredir kuşatma altında olan Taiz'in yol ve geçişlerini açma önerisini reddetmesinden duyduğu üzüntüyü dile getirmişti. Birlik ayrıca Yemen'deki çatışmanın taraflarını BM ateşkesini uzatmaya çağırdı.
Bölgesel ve uluslararası tarafların Yemen'deki mevcut ateşkesi uzatma çabalarını güçlendirmeye çalıştıkları görülüyor. BM elçisi Hans Grundberg'in tanımladığı gibi ateşkes "kırılgan" olmasına rağmen aynı zamanda "ayakta".
Yemen hükümeti, Husileri, iki tur müzakerelerin ardından uluslararası bir teklif almasına rağmen Taiz'deki sınır kapılarının açılmasını engellemekle suçluyor. Hükümet, Sana havalimanında belirli ticari uçuşların yeniden başlatılması ve yakıt tankerlerinin Hudeyde'ye akışı gibi ateşkesin diğer hükümlerinin uygulandığını hatırlattı.
Yemen hükümeti ve koalisyon Husilerin, en az beş Yemen vilayetinde saldırılar düzenleyerek veya keskin nişancılar yayarak ateşkesi ihlal ettiğini söyledi.



Suriye’nin işgal altındaki Golan Tepeleri’nde artık bir tampon bölge yok

Stratejik öneme sahip Şeyh Dağı'nın zirvesindeki İsrail askerleri (Reuters)
Stratejik öneme sahip Şeyh Dağı'nın zirvesindeki İsrail askerleri (Reuters)
TT

Suriye’nin işgal altındaki Golan Tepeleri’nde artık bir tampon bölge yok

Stratejik öneme sahip Şeyh Dağı'nın zirvesindeki İsrail askerleri (Reuters)
Stratejik öneme sahip Şeyh Dağı'nın zirvesindeki İsrail askerleri (Reuters)

Halil Musa

İsrail ordusu, ‘ileri savunma cephesi’ kurmak amacıyla Suriye'nin işgal altındaki toprakları Golan Tepeleri’ndeki tampon bölgede askeri üsler kurmaya devam ediyor. Bu üsler, tampon bölgenin ötesine geçerek Golan Tepeleri’nin doğusundaki Suriye topraklarının derinliklerindeki köylere kadar ilerliyor.

Söz konusu askeri üsler, Şeyh Dağı'nın (Hermon Dağı) kuzeyinden batıya doğru Dera'nın batı kırsalındaki Yermuk Havzası’na kadar uzanan Suriye-Ürdün-İsrail sınır üçgeninde yer alıyor.

İsrail'in 8 Aralık 2024 tarihinden bu yana Suriye’de işgal ettiği toprakların yüzölçümü 500 kilometrekareyi aşarak Golan Tepeleri’nin yarısı kadar bir alana ulaştı.

En büyük ve stratejik açıdan en önemli üs, deniz seviyesinden 2 bin 814 metre yüksekliğindeki Şeyh Dağı'nın zirvesinde yer almakta ve başkent Şam’a, Lübnan'ın Bekaa Vadisi’ne ve İsrail’in kuzeyine hâkim bir konumda.

İsrail ordusu, bu üssü Suriye ordusunun geçen yılın sonunda Esed Beşşar rejiminin düşüşüyle birlikte çekilmeden önce kullandığı yerlerde kurdu.

Üs, 1974 yılında İsrail ile Suriye arasında imzalanan Ayrışma Anlaşması ile kurulan tampon bölgenin dışında yer alıyor.

Her sabah Şam'da

Birkaç ay önce üssü ziyaret eden İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz, “Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara’nın her sabah Şam'daki başkanlık sarayında gözlerini açtığında İsrail Savunma Ordusu'nun onu Şeyh Dağı'nın tepesinden izlediğini ve bizim burada, Suriye’nin güneyindeki tüm güvenlik bölgesinde Golan Tepeleri ve Celile halkını onun tehditlerinden korumak için bulunduğumuzu hatırlayacak” ifadelerini kullandı.

İsrail’in söz konusu askeri üslerinde, İsrail ordusunun üç tugayı konuşlu. Bu tugaylar 210. Bölgesel Bashan Tümeni'ne bağlı. İsrail, Şeyh Dağı'nın eteklerinden Dera’nın batı kırsalındaki Hamma bölgesine (Yermuk Nehri havzası) kadar uzanan 70 kilometre uzunluğundaki tampon bölge boyunca 10'dan fazla askeri üs kurdu.

Üsler, Cibata el-Haşeb, el-Hamidiye, Kuneytra, Kahtaniye, Tel Kuna, Tel el-Ahmer eş-Şarki ve Tel el-Ahmer el-Garbi köylerine kuruldu.

jı8uk

İndependent Arabia’ya konuşan kaynaklar, İsrail ordusunun şu anda Kenitra kırsalındaki Kudna kasabası yakınlarındaki Tel Ahmer’in doğusunda bir askeri üs inşa ettiğini ve bu üssün Tel Ahmer'in batısındaki başka bir askeri üsse ekleneceğini söyledi.

İsrail ordusu, bu askeri üslerin yakınlarındaki evleri yıkıyor. Son haftalarda, Kuneytra kırsalında yer alan Hamidiye köyünde 16 evi yıktı.

İsrail ordusu, Dera’nın batı kırsalında güvenlik ve askeri operasyonlar yürütmek üzere Mariye beldesi yakınlarında bir askeri üs kurdu.

İsrail, bu üsleri kurarak ordusunun bölge üzerindeki kontrolünü güçlendirmeyi ve iki taraf arasındaki ‘çatışmayı önleme anlaşmasına’ aykırı olarak Suriye'nin güneyinde yeni bir gerçeklik oluşturmayı hedefliyor.

Birleşmiş Milletler Ateşkes Gözlem Gücü (UNDOF), Kuneytra’daki başlıca karargahı ve Nebe el-Fevvar köyündeki başka bir karargahı ile Şeyh Dağı eteklerindeki diğer karargahları aracılığıyla tampon bölgede çalışmalarını sürdürüyor.

Dişleri olmayan bir ülke Suriye

Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre Suriye’nin Golan Tepeleri’nde kontrol ettiği bölge, bin 800 kilometre karelik yüzölçümüyle Suriye'nin yüzölçümünün yaklaşık yüzde birini oluşturuyor. İsrail 1967 yılında Golan Tepeleri’nin bin 160 kilometre karelik kısmını ele geçirmişti. Son aylarda ise kontrolünü 500 kilometre karelik bir alana daha genişletti.

İsrail ordusu bu üsler aracılığıyla kuzeyde Şeyh Dağı'ndan güneyde sınır üçgenine kadar uzanan onlarca Suriye köyüne baskınlar ve aramalar düzenleyerek, ‘terörizmin altyapı tesisleri’ olarak adlandırdığı yerleri hedef alıyor ve ‘kuzey cephesinden gelebilecek tehditleri önlemek’ için askeri faaliyetlerde bulunuyor.

İsrail ordusu, birkaç gün önce ‘Suriye'nin güneybatısındaki Ummu el-Lahs ve Ayn el-Bustali bölgelerinde İran'a bağlı dört silahlı kişiyi’ tutukladığını duyurdu.

İsrail ordusundan yapılan açıklamada, ‘İsrail'in kuzey sınırlarının güvenliğini sağlamak için tampon bölgede ve ona yakın birkaç ek noktada faaliyet gösterildiği’ belirtilirken nerelerde konuşlandığına değinmekten kaçındı.

Suriyeli kaynaklara göre İsrail ordusu birkaç hafta önce bu köylerde, özellikle de Yermuk Havzası'nda bulunan Dera ilinin batı kırsalında ve Kuneytra kırsalında nüfus ve sosyal araştırmalarını tamamladı.

İsrail ordusu, Suriye'nin güneyindeki güvenlik bölgesinin silahsız ve tehditlerden arındırılmış olmasını sağlamak amacıyla Suriye'de süresiz olarak kalmaya hazır olduğunun altını çizdi.

Suriyeli stratejist Fayez el-Esmer, “İsrail, Beşşar Esed rejiminin düşüşünü fırsat bilerek Suriye'yi dişsiz ve pençesiz hale getirmeye ve Golan Tepeleri’ndeki kontrol alanını genişletmeye çalışıyor” yorumunda bulundu.

Tel Aviv'in bunun durumun perde arkasında Ayrışma Anlaşması dışında yeni bir anlaşma dayatmak istediğini düşünen Esmer, “Bu anlaşma, Tel Aviv'e tampon bölgede erken uyarı istasyonları kurma ve güvenliğini sağlama bahanesiyle bölgeye ABD askerleri konuşlandırma imkanı verecek” dedi.

Suriyeli stratejist, İsrail’in Ahmed eş-Şara liderliğindeki yeni Suriye yönetimine güvenmediği için tıpkı 7 Ekim 2023'te Hamas'ın İsrail'e düzenlediği Aksa Tufanı Operasyonu gibi bu kez Suriye topraklarından yeni bir saldırı düzenlenmesinden çekindiğini söyledi.

1974 tarihli Ayrışma Anlaşması’nın çöküşü

Stratejist Anan Vehbi ise İsrail'in bu üsler aracılığıyla güvenlik tehditlerine karşı önleyici saldırılar düzenlemeye dayanan yeni çatışma kuralları dayatmak istediğini düşünüyor. Bu yeni üslerin çatışmanın devam etmesini sağlamak, ancak büyük bir savaşa değil, düşük yoğunluklu bir çatışmaya yol açmak amacıyla kurulduğunu söyleyen Vehbi, “İsrail ordusunun bu bölgelerden çekilmesini imkânsız görüyorum, çünkü Tel Aviv bu bölgelerden hareketle Suriye'nin güneybatısının tamamında güvenlik hakimiyeti kurmak istiyor” değerlendirmesinde bulundu.

8ı
Netanyahu, Golan Tepeleri konusunda Ayrışma Anlaşması’nın çöktüğünü açıkladı (Reuters)

Öte yandan Suriye Dışişleri Bakanlığı, Tel Aviv'in Şam ile ilişkilerin ‘normalleştirilmesi’ konusundaki ilgisini dile getirmesinin ardından, Suriye'nin 1974 yılında İsrail ile imzalanan Ayrışma Anlaşması’na geri dönmek için ABD ile iş birliği yapmaya hazır olduğunu açıkladı.

Suriyeli yetkililer, İsrail'in Suriye'nin askeri cephaneliğine yüzlerce hava saldırısı düzenlemesi ve Beşşar Esed rejiminin düşmesinden sonra ülkenin güneyine girmesinin ardından ‘tansiyonu düşürmek için’ İsrail ile dolaylı müzakereler yürüttüğünü kabul etti.

ABD'nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack, Suriye ve İsrail'in ABD'nin arabuluculuğunda ‘sınırlarında sükuneti yeniden tesis etmeyi amaçlayan’ ciddi görüşmeler yaptığını doğruladı.

Suriye'den resmi bir kaynak ise ‘İsrail ile barış anlaşması imzalanacağına dair açıklamalar yapmak için zamanlamanın doğru olmadığını, ancak Tel Aviv'in 1974 tarihli anlaşmaya tam olarak uyması ve işgal ettiği bölgelerden çekilmesi halinde yeni anlaşmaların müzakere edilebileceğinden söz edilebileceğini’ söyledi.