Fransa İsrail-Filistin barış süreci için devreye girdi

Fransa, barış süreci çabalarını yeniden başlatmak için çalışmaya hazır

Fransa Cumhurbaşkanı Macron, dün başkent Paris'te Elysee Sarayı'nda düzenledikleri ortak basın toplantısında Filistin Devlet Başkanı Abbas'ı dinlerken (AFP)
Fransa Cumhurbaşkanı Macron, dün başkent Paris'te Elysee Sarayı'nda düzenledikleri ortak basın toplantısında Filistin Devlet Başkanı Abbas'ı dinlerken (AFP)
TT

Fransa İsrail-Filistin barış süreci için devreye girdi

Fransa Cumhurbaşkanı Macron, dün başkent Paris'te Elysee Sarayı'nda düzenledikleri ortak basın toplantısında Filistin Devlet Başkanı Abbas'ı dinlerken (AFP)
Fransa Cumhurbaşkanı Macron, dün başkent Paris'te Elysee Sarayı'nda düzenledikleri ortak basın toplantısında Filistin Devlet Başkanı Abbas'ı dinlerken (AFP)

Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas’ın Avrupa'daki ikinci durağı Paris’ti. Abbas, 4 Haziran'da yaptıkları telefon görüşmesinde aldığı davet üzerine dün öğleden sonra Elysee Sarayı'nda bir araya geldiği Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’dan duymak istediklerini duydu.
Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un Abbas ile görüşmesi öncesindeki açıklamaları Filistin tarafını memnun etti. Şiddetin her an (yeniden) patlak verebileceği konusunda uyaran, isim vermeden İsrail’i 2014 yılından bu yana siyasi çözüme giden yolda ilerleme kaydedilememesinden sorumlu tutan ve siyasi yolda ilerlemeye devam etmesi için başta yerleşim birimlerinin inşası ve Filistinlilerin mülklerine el konulması olmak tamamı uluslararası hukuka aykırı olan ve yan yana yaşayan iki devletin kurulmasını engelleyen eylemler olmak üzere sahadaki tek taraflı adımlara son verilmesini şart koşan Filistin Yönetimi, ‘eylem çağrısında bulunmaktan ve derin siyasi nedenlere değinmekten’ çekinmedi. Cumhurbaşkanı Macron, karşılaştığı tüm zorluklara rağmen barış çabalarını yeniden başlatmaktan başka seçeneğin olmadığını söyledi. Güvenilir bir siyasi ufuk bulmak için tüm iyi niyetli taraflarla birlikte çalışacağını teyit eden Fransa Cumhurbaşkanı, siyasi süreci yeniden başlatmaya ve uluslararası toplumu adil ve kalıcı bir barışın önünü açacak bir çözüme ulaşmak için harekete geçirmeye hazır olduğunu söyledi. Ancak Macron, bu süreçte önünde bir takım zorlukların olduğu ve içinde bulunulan durumun belki de en zoru olabileceğini, fakat mücadele edilmesi gereken hakların bunu gerektirdiğini göz ardı etmiyor.
Macron’un açıklamaları, Mahmud Abbas’ın Beytüllahim’de bir araya geldiklerinde istediğini söylemekten çekinmeyen ABD Başkanı Joe Biden'dan duyduklarından tamamen farklıydı. Biden, Abbas ile Beytullahim’deki görüşmesi sırasında herhangi bir barış planı yapmayacağını, mevcut durumun buna uygun olmadığını ve tarafların müzakereleri yeniden başlatmaya istekli olduklarını gördüğünde harekete geçebileceğini söylemişti.
Paris’teki diplomatik kaynaklar, 5 Temmuz’da İsrail Başbakanı Yair Lapid’i Paris’te ağırlayan Macron’un, ‘İsrail'in Yahudi ve demokratik bir devlet olarak kalması için iki devletli çözümü desteklediğinin kimse için bir sır olmadığını’ vurgulayan Yair Lapid ile olan yakın dostluğuna yatırım yapmak istediğini söylediler. Macron'un 2016 yılında Cumhurbaşkanı François Hollande hükümetinde Ekonomi Bakanı olarak görev almasından bu yana Lapid ile uzun süredir devam eden bir dostluğu olduğu biliniyor. Ancak Macron’un durumu karıştırabileceğini düşünen aynı kaynaklar, üç nedenden ötürü oldukça karamsar bir tablo çiziyorlar. Kaynaklara göre bu nedenlerin ilki, Fransa’nın İsrail tarafını etkilemesini sağlayacak yeterli ağırlığa sahip olmaması ve bu yüzden Avrupa’nın ağırlığına başvurmak zorunda kalacak olması. Fakat buradaki asıl zorluk, dış politikada uzlaşı ilkesine göre hareket eden Avrupa Birliği’nin (AB) kendi içinde bölünmüş durumda olması. Macaristan, Almanya ve diğerleri gibi İsrail'i hiçbir şekilde rahatsız etmek istemeyen ülkeler var. İsrail, Filistin tarafına daha fazla tolerans gösterdiğini düşündüğü için Avrupa'nın siyasi bir rol oynamasına hiçbir zaman izin vermedi.
İkinci neden, İsrail’de 1 Kasım'da genel seçimlerin yapılacağı ve Lapid’in başbakanı olduğu hükümetin geçici bir hükümet olmasından dolayı böyle bir adımı atma yetkisinin olmaması. Üçüncü neden ise Biden'ın önümüzdeki sonbaharda ara seçimler gibi bir sınav verecek olması ve anketlerde Demokratların Kongre'deki zayıf çoğunluğu kaybedeceğine işaret etmesi. Bu durum kısmen de olsa dikkatini ara seçimlere vermesi ve herhangi bir siyasi girişimden kaçınmasını açıklıyor. Biden’ın başkanlık seçimleri sırasında verdiği Kudüs'teki ABD Konsolosluğu’nu yeniden açma sözü halen geçerli ve belki de hep bir vaat olarak kalmaya devam edecek.
Analistler, ABD’liler arasında Filistin-İsrail dosyasının, İsrail varlığının ABD içindeki güçlü boyutu nedeniyle art arda göreve gelen ABD yönetimleri için bir dış politika konusu olarak görülmediğini düşünüyor. Görüşlerine başvurulan kaynaklar özetle, Macron'un bu yönde adım atma ve yardım etme arzusunun takdire şayan olduğuna, ancak ABD ile ortak hareket etmek istemediği sürece pratik bir sonuca varamayacağına inanıyorlar.
Bununla birlikte, Macron’un özellikle barış dosyasında ABD’nin bıraktığı boşluktan yararlanmak isteyebileceğini ve Filistin tarafına en azından mali yardım sağlayabileceğini düşünen bazı kaynaklar ise Lübnan, Irak, Libya ve Sudan dosyalarındaki aktifliğinin aksine Filistin-İsrail dosyasında pasif olduğu beş yıllık ilk dönemi boyunca dış politikasında bu konuda herhangi bir jest yapmayan Fransa Cumhurbaşkanı'nın vaatlerinin ciddiyetini sorguluyorlar. Bu kaynaklar, Macron’u dün geride durduğu dosyada bugün öne çıkmasının nedenleri merak ettiklerini vurguladılar.
Macron ve Abbas’ın, Elysee Sarayı'nda düzenledikleri ortak basın toplantısında, iki yazılı kısa açıklama okumakla yetinip bu konuda gazetecilerden hiçbir soru kabul etmemeleri dikkati çekti.
Abbas, Macron’un aktif rolü ile ilgili olarak açıkça şunları söyledi:
“Sayın Cumhurbaşkanı, ilgili Avrupa ​​ve Arap ülkeleriyle iş birliği içinde ve uluslararası hukuk temelinde, İsrail'in 1967 sınırlarındaki topraklarımızı işgaline son verecek ve bölgemizde barış çabalarını ilerletecek gerekli girişimleri ve hamleleri başlatmadaki rolünüze güveniyoruz. Bizler, Filistin’in başkenti Doğu Kudüs dahil İsrail’in 1967 sınırlarındaki topraklarımız üzerindeki işgalinin sona ermesini sağlayacak olan uluslararası hukuk temelinde bir barışa ulaşmak için sizinle birlikte çalışmaya hazırız.”
Macron'un Elysee Sarayı'nda İsrail'i yerleşim birimleri inşa etmeyi sürdürmesi, Filistinli ailelerin yerlerinden edilmeleri, tacizlere uğramaları, evlerinin yıkılması, günlük olarak işlenen cinayetler, Hristiyan kiliseleri de dahil olmak üzere çeşitli mülklere ve arazilere el koyulması, yerleşimci faaliyetlerin ve işgalin devam etmesi, Kudüs'ün statüsünü değiştirme çabaları, yerleşimcilerin Filistinlilere yönelik şiddeti, art arda yaşanan saldırılar nedeniyle suçlaması Abbas’ın duymak istediği ifadelerdi. Fransa Cumhurbaşkanı, ayrıca İsrail ordusu tarafından öldürülen gazeteci Şirin Ebu Akil cinayetinden sorumlu olanlardan hesap sorulmasını istedi. Filistin Devlet Başkanı Abbas, tıpkı her fırsatta olduğu gibi, Fransa'nın Ortadoğu'da uluslararası kararlara dayalı iki devletli çözümün yanı sıra Filistin halkının özgürlüğünü ve bağımsızlığını kazanmasını sağlayacak adil ve kalıcı bir barışa yönelik destekleyici tutumlarına övgüde bulundu. Abbas, Paris’in Filistin kurumlarının inşası ve ekonomisinin desteklenmesi konusundaki adımlarını da takdir etti.
Paris’in çalışmalarının AB’nin çalışmalarının ayrı düşünülemez. Bu yüzden Mahmud Abbas, Brüksel'e, işgalden kurtuluncaya kadar Filistin halkının istikrar ve güvenliğini sağlamadaki ve ekonomik şartlarını iyileştirmedeki önemli ve devam eden rolü için teşekkür ederken her iki lider de AB ve üyesi olan ülkeler tarafından sağlanan bu siyasi ve ekonomik desteğin sürdürülmesinin önemini vurguladılar.
Ancak Filistin tarafının, ‘yaşayabilir ve coğrafi olarak bölgeleri birbirine bağlı, bağımsız bir Filistin devletinin kurulması’ temelinde AB ülkelerinden istediği ve ortak resmi politikası siyasi çözüm çağrısına dayanan bir girişim var. Söz konusu girişim, ‘Tüm dünyada 134 ülke tarafından Filistin Devleti’nin Resmi Olarak Tanınması’ başlığını taşıyor. Fransa, Almanya, İtalya ve İspanya gibi aktif Batılı ülkeler tarafından tanınmak isteyen Filistin tarafı, böyle bir gelişmenin, siyasi süreçte etkisinin ve ağırlığının olacağına inanıyor. Fransa Parlamentosu, eski Cumhurbaşkanı François Hollande döneminde, hükümete Filistin devletini tanıma çağrısında bulunan bir oylama gerçekleştirmişti.
Fakat Paris halen tereddütlü davranmaya devam ediyor. Çünkü Filistin’in tüm Avrupa ülkeleri tarafından ortak olarak tanınmasının daha iyi olacağına inanıyor. Ancak bunun asıl sebebinin art arda iktidara gelen Fransız hükümetlerinin İsrail ile ilişkileri koparmak istememesi olduğuna inananlar var. Özellikle Paris’in Filistin’i tek taraflı olarak tanıması, gelecekte arabuluculuk görevi ya da herhangi bir aktif rol üstlenmesini imkansızlaştıracaktır. Bugün dahi Paris’in özellikle Filistin-İsrail meselesine ciddi şekilde girme niyetinde olması halinde böyle bir adım atması ihtimali oldukça zayıf. Bunun olacağını düşünmek için ziyadesiyle iyimser olmak gerektiriyor.



Abdulati, Gazze Şeridi'nin altyapısının yeniden inşa edilmesi çağrısında bulundu

Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati (EPA)
Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati (EPA)
TT

Abdulati, Gazze Şeridi'nin altyapısının yeniden inşa edilmesi çağrısında bulundu

Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati (EPA)
Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati (EPA)

Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati bugün yaptığı açıklamada, Gazze Şeridi’nin altyapısının yeniden inşa edilmesinin ve insani yardımların bölgeye güvenli, hızlı ve engelsiz şekilde ulaşmasının önemini vurguladı.

Açıklama, Abdulati’nin Avrupa Birliği (AB) Komisyonu Eşitlik, Hazırlık ve Kriz Yönetimi Komiseri Hadja Lahbib ile gerçekleştirdiği görüşme sonrasında Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Temim Hallaf tarafından duyuruldu.

Hallaf’ın açıklamasına göre Abdulati, mart ayında yayımlanan ortak bildiriyle Mısır-AB ilişkilerinin kapsamlı ve stratejik bir ortaklığa yükseltilmesinden bu yana yaşanan olumlu gelişmeleri memnuniyetle karşıladı. Bakan, ortaklığın altı ana ekseninin uygulanması çerçevesinde karşılıklı çıkar alanlarında iş birliğini güçlendirmeye kararlı olduklarını belirtti. Ayrıca uluslararası toplumun bölgedeki jeopolitik krizler ile mülteci ve göçmen sorunlarının yükünü paylaşma sorumluluğunu hatırlatarak, komşu ülkelerdeki krizler nedeniyle milyonlarca yabancıya ev sahipliği yapan Mısır’ın ağır bir yük taşıdığını ifade etti.

Abdulati, Lahbib’i Gazze Şeridi’ndeki son duruma ve ateşkesin Şarm eş-Şeyh Barış Anlaşması doğrultusunda kalıcı hâle getirilmesine yönelik yürütülen çabalara dair bilgilendirdi. Ayrıca Mısır’ın, erken toparlanma, yeniden inşa ve Gazze’nin kalkınmasını ele alacak uluslararası konferansa yönelik hazırlıklarını sürdürdüğünü aktardı.

Mısır Dışişleri Bakanı, 20 Kasım’da Brüksel’de yapılan Filistin Bağışçılar Grubu’nun ilk toplantısını da memnuniyetle karşıladı. AB ve üye ülkelerden yeniden imar sürecinin finansmanına etkin katılım beklediklerini belirten Abdulati, Filistin halkına ve Filistin Yönetimi’ne destek sağlayan Avrupa mekanizmalarının etkinleştirilmesi ve bütçelerinin güçlendirilmesinin önemini vurguladı.

Suriye dosyasına ilişkin değerlendirmelerde bulunan Abdulati, Mısır’ın Suriye’nin birliğine ve toprak bütünlüğüne saygı gösterilmesini savunan kararlı tutumunu yineledi. Abdulati, ülkenin istikrarını zayıflatabilecek her türlü girişim ve müdahaleye karşı olduklarını belirterek, Suriye halkının beklentilerini karşılayacak kapsamlı bir siyasi sürecin hayata geçirilmesi çağrısında bulundu.

Açıklamaya göre Lahbib, Mısır’ın bölge barışı ve istikrarı için yürüttüğü çabaları ve Gazze Şeridi’nde ateşkesin sağlanması ile insani yardımların ulaştırılmasındaki kritik rolünü takdir etti. AB’nin Mısır’ın bu yöndeki çalışmalarını desteklediğini ve stratejik ortaklığı güçlendirmeye önem verdiğini ifade etti.

Hallaf, görüşmede Sudan’daki gelişmelerin de ele alındığını aktardı. Abdulati’nin, özellikle el-Faşir bölgesinde işlenen ağır ihlalleri kınadığı ve Sudan’daki çatışmaların durdurulması ile devletin birliği ve bütünlüğünün korunması için Mısır’ın dörtlü mekanizma kapsamında yürüttüğü çabaları anlattığı belirtildi.

Abdulati, insani yardımların Sudan’a ulaştırılmasının önemine dikkat çekerek, ülkenin egemenliğine saygı duyulması ve uluslararası kuruluşlarla iş birliği içinde yardım akışının kolaylaştırılması yönündeki kararlılıklarını vurguladı.

Görüşmede ayrıca Lübnan’daki gelişmeler ele alındı. Abdulati, Mısır’ın Lübnan’ın birliği, egemenliği, güvenliği ve istikrarına verdiği desteğin değişmez olduğunu ifade etti.


Stockholm ve Şam, hüküm giymiş Suriyelilerin sınır dışı edilmesini artırmak için iş birliği yapacak

İsveç Göç ve İltica Bakanı Johan Forssell (Arşiv- AP)
İsveç Göç ve İltica Bakanı Johan Forssell (Arşiv- AP)
TT

Stockholm ve Şam, hüküm giymiş Suriyelilerin sınır dışı edilmesini artırmak için iş birliği yapacak

İsveç Göç ve İltica Bakanı Johan Forssell (Arşiv- AP)
İsveç Göç ve İltica Bakanı Johan Forssell (Arşiv- AP)

İsveç Göç Bakanı Johan Forssell, bugün yaptığı açıklamada, Stockholm ve Şam'ın, İsveç'te işlenen suçlardan hüküm giymiş Suriyelilerin sınır dışı edilmesini artırmak için iş birliği yapacağını duyurdu. Bu, Stockholm'ün Suriye'ye yaptığı yardımların bir kısmını dağıtmaya devam edebilmesi için koyduğu bir koşuldu.

Forssell, İsveç kamu yayın kuruluşu SR'de yaptığı açıklamada, söz konusu kişilerin "İsveç'te bulunan ve orada suç işlemiş Suriye vatandaşı kişiler olduğunu ve sınır dışı edilmeleri gerektiğini, ancak bunun çeşitli nedenlerle bazen çok zor olduğunu" belirtti.

Forssell ve Uluslararası Kalkınma Bakanı Benjamin Dossa, bu hafta Suriye'yi ziyaret ederek Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara ile görüştü. Bu, İsveçli bakanların 2011'den bu yana Şam'a yaptığı ilk ziyaretti.

2015 yılında savaştan kaçan birçok Suriyeliye İsveç'te sığınma hakkı tanıyan büyük göçmen akınının ardından, ardışık sol ve sağ hükümetler sığınma kurallarını sıkılaştırdı.

Forssell, "İsveç'in en önemli önceliklerinden biri konusunda iş birliği yapmayı kabul ettik," diyerek, "İsveç'e gelenlerin büyük çoğunluğu dürüst ve yasalara saygılı, ancak suç işleyenler de var" ifadeleriini kullandı.

Forssell, "Bu insanları sınır dışı edebilmeliyiz; İsveç'te onlara yer yok" dedi.

İsveç kalkınma yardımlarını düzenleyen ve artık göçü azaltmayı ve sınır dışı işlemlerini hızlandırmayı da içeren yeni ilkeye işaret etti; bu iki hükümet önceliği var.

"İsveç çıkarlarımız tehlikede... Kalkınma yardımı sağladığımızda, bu ülkelerin bizimle iş birliği yapmalarını ve vatandaşlarını, özellikle de İsveç'te suç işleyenleri geri almalarını bekliyoruz. Benzer adımlar atılmazsa, kalkınma yardımı sağlamayacağız" dedi.

İki bakan, Suriyelilerin geri dönüşü konusunu eş-Şara ile genel olarak görüştü. Şarku’l Avsat’ın aldığı bilgiye göre ülkelerine dönmek isteyen Suriyelilere, seyahat masrafları ve diğer lojistik giderlerini karşılamak üzere mali yardım alma hakkı tanınıyor.


Putin, Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü toplantısında: Rus silahlarının etkili olduğu kanıtlandı

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü'nün (KGAÖ) genişletilmiş zirve toplantısı öncesinde Kremlin sözcüsü Dmitriy Peskov'u dinliyor, (EPA)
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü'nün (KGAÖ) genişletilmiş zirve toplantısı öncesinde Kremlin sözcüsü Dmitriy Peskov'u dinliyor, (EPA)
TT

Putin, Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü toplantısında: Rus silahlarının etkili olduğu kanıtlandı

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü'nün (KGAÖ) genişletilmiş zirve toplantısı öncesinde Kremlin sözcüsü Dmitriy Peskov'u dinliyor, (EPA)
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü'nün (KGAÖ) genişletilmiş zirve toplantısı öncesinde Kremlin sözcüsü Dmitriy Peskov'u dinliyor, (EPA)

Alman Haber Ajansı'nın (DPA) haberine göre, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü (KGAÖ) toplantısında Rus silahlarının etkinliği hakkında konuştu.

Rus haber ajansı Interfax'ın aktardığına göre Putin, bugün Kırgızistan'da düzenlenen askeri ittifak toplantısında, "Gerçek muharebe operasyonlarında etkili olduğu kanıtlanmış modern Rus silahları ve teknolojisiyle birleşik silahlı kuvvetleri donatmak için geniş çaplı bir program başlatmayı öneriyoruz" dedi.

Rusya, Ukrayna'ya karşı yürüttüğü savaşta düzenli olarak yeni silah sistemleri test ediyor.

Kırgızistan'ın başkenti Bişkek'te konuşan Putin, hava ve savunma kabiliyetlerine odaklanan ortak askeri tatbikatların planlandığını söyledi.

 KGAÖ, Rusya'nın hakim olduğu bir askeri ittifaktır.

Şu anda eski Sovyet cumhuriyetleri olan Tacikistan, Kırgızistan, Kazakistan ve Belarus'u kapsamaktadır.

Ermenistan, Dağlık Karabağ bölgesindeki anlaşmazlıkta Azerbaycan'a yenilmesinin ardından Rusya ile gerginliğin artması üzerine Şubat 2024'te ittifak üyeliğini dondurdu.