Bir kedinin gözünden kıyamet sonrası dünya: Video oyunu Stray, ilk günden popüler oldu

Oyunun ana karakteri olan kedi, tasarımcıların sokakta terk edilmiş halde bulduğu Murtaugh'dan esinlenerek hazırlandı

Stray, oyun platformu Steam üzerinden 160 TL'ye satılıyor (BlueTwelve Studios / Annapurna Interactive)
Stray, oyun platformu Steam üzerinden 160 TL'ye satılıyor (BlueTwelve Studios / Annapurna Interactive)
TT

Bir kedinin gözünden kıyamet sonrası dünya: Video oyunu Stray, ilk günden popüler oldu

Stray, oyun platformu Steam üzerinden 160 TL'ye satılıyor (BlueTwelve Studios / Annapurna Interactive)
Stray, oyun platformu Steam üzerinden 160 TL'ye satılıyor (BlueTwelve Studios / Annapurna Interactive)

Ana karakteri kedi olan video oyunu Stray'de oyuncular kıyamet sonrası dünyayı bir hayvanın bakış açısından deneyimliyor.
ABD merkezli oyun şirketi Annapurna Interactive tarafından 19 Temmuz'da piyasaya sürülen Stray'de oyuncular, robotlar, makineler ve etçil bakterilerin ele geçirdiği bir dünyada ailesine geri dönmeye çalışan bir kedinin hikayesine eşlik ediyor.
Üçüncü şahıs bakışından oynanan distopik macera oyunu Stray, Fransız oyun şirketi Ubisoft'tan 2015'te ayrılan ve soyadları bilinmeyen Koola ile Viv adlı oyun tasarımcılarının elinden çıktı.
Gizemli ikilinin kurduğu BlueTwelve oyun tasarım ekibinin hazırladığı evrenin ana karakteri olan kedi de Koola ve Viv'in, Fransa'da sokakta terk edilmiş halde bulduğu Murtaugh adlı bir kediden ilham alınarak hazırlandı.
Kedinin oyundaki hareketlerinin animasyonlarıysa ekibin ofiste baktığı Oscar ve Jun adlı kedilerin hareketlerinden yola çıkılarak tasarlandı.
Stray çıktığı ilk gün oyun platformu Steam üzerinden 63 bin kişi tarafından satın alındı. Bunun, Annapurna Interactive'in bugüne dek yakaladığı en büyük rakam olduğu bildirildi.
İlk tasarımlarına 2015'te başlanan Stray'in ilk ekran görüntüleri de 2016'da paylaşılmıştı.
Yapımcılar, mekân dizaynlarından Hong Kong'un Kowloon City semtinde yer alan ve etrafı duvarlarla çevrili Kowloon Duvar Şehri'nden yararlandı.

PlayStation 4 ve 5'le Windows'a çıkan oyun genelde olumlu eleştiriler aldı.
LA Times'ta yayımlanan bir yazıda, oyunun bir insanla kedi arasındaki bağı vermeyi başardığı belirtildi.
Vice'da yayımlanan incelemede de oyunun atmosferinden övgüyle bahsedilirken, bunun pandemi ve iklim krizi sonrasına ait distopik bir kurguda, dünyanın nasıl görülebileceğine dair bir tasavvur sunduğu ifade edildi.

Independent Türkçe, LA Times, VICE, PlayStation Blog



Akıllı telefonlardaki sistem, ayda 300 deprem tespit etti

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash
TT

Akıllı telefonlardaki sistem, ayda 300 deprem tespit etti

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash

Bilim insanları, Android akıllı telefonları gerçek zamanlı deprem dedektörlerine dönüştüren yeni bir sistem geliştirerek büyük bir sarsıntıdan önce halkı daha hızlı uyarma potansiyeline sahip bir yol buldu.

Google, ABD Jeoloji Araştırmaları Kurumu (US Geological Survey/USGS) ve diğer araştırmacıların geliştirdiği sistem, milyonlarca telefondan alınan verileri kullanarak bir depremden kaynaklanan en erken sarsıntı sinyallerini tespit ediyor.

Bir cihaz kümesi aynı yer hareketini kaydettiğinde, sistem bunu işaretleyerek yakın bölgelerdeki diğer cihazlara uyarı gönderiyor.

Science'ta yayımlanan çalışma, ağın ayda 300'den fazla deprem tespit ettiğini ortaya koydu. Uyarıların gönderildiği bölgelerde, daha sonra depremi hissettiğini bildiren kişilerin yüzde 85'i uyarıyı aldığını söyledi. Yüzde 36'sı sarsıntı başlamadan önce, yüzde 28'i sarsıntı sırasında ve yüzde 23'ü de sarsıntıdan sonra uyarı almış.

Çalışmada sistemin, geleneksel sismik sensörlerin yerini almasa da yoğun bilimsel ağlara sahip olmayan bölgelerde ölçeklenebilir, düşük maliyetli bir erken uyarı aracı sunabileceği belirtiliyor. Yazarlar bunun özellikle akıllı telefonların yaygın ancak sismometrelerin nadir bulunduğu, gelişmekte olan ülkeler için umut vaat ettiğini söylüyor.

Google yaptığı açıklamada, sistemin insanlara "uyarı vererek sarsıntı başlamadan önce birkaç değerli saniye" kazandırabileceğini ifade ediyor.

Bu saniyeler bir merdivenden inmek, tehlikeli nesnelerden uzaklaşmak ve korunmak için yeterli zamanı sağlayabilir.

Uyarılar, deprem sırasında daha yıkıcı olan S dalgalarından önce gelen ve hızlı hareket eden P dalgalarının saptanmasına dayanıyor. Yeterli sayıda telefon P-dalgalarını tespit ederse sistem, sarsıntıyı hissetmesine belki de birkaç saniye kalan kullanıcılara uyarılar gönderiyor. Bu saniyeler korunmak, bir ameliyatı durdurmak ya da kritik altyapıyı duraklatmak için yeterli olabilir.

2020'de çıkmaya başlayan Android Deprem Uyarı Sistemi halihazırda Birleşik Devletler, Japonya, Yunanistan, Türkiye ve Endonezya gibi çeşitli ülkelerde kullanılıyor. Doğrudan Android işletim sistemine yerleştirilen teknoloji, kullanıcıların ayrı bir uygulama indirmesini gerektirmiyor.

cdfgthy
Harita, Android'in deprem uyarı sisteminin aktif olduğu ülkeleri (açık yeşil) gösteriyor. Kırmızı ve sarı sırasıyla güçlü (MMI 5+) ve hafif (MMI 3-4) sarsıntıların yaşandığı alanlar. Gri noktalar uyarı verilmeyen algılamaları gösteriyor. Kaliforniya, Oregon ve Washington'daki uyarılar (koyu yeşil) ShakeAlert'ten geliyor (Google)

Araştırmacılar doğruluk oranı bilimsel sensörler kadar yüksek olmasa da akıllı telefonlardan gelen uyarıların en çok işe yaradığı yerlerin, telefon yoğunluğu ve güvenilir veri bağlantıları yüksek seviyedeki kentsel alanlar olduğunu tespit etti. 

Çalışma, MyShake uygulaması gibi daha önceki kitle kaynaklı deprem uygulamalarının üzerine inşa edilse de milyonlarca cihaza gömülü olması sisteme fayda sağlıyor.

Yazarlar, "Kitle kaynaklı sistemlerin giderek daha önemli hale geleceğine inanıyoruz" ifadelerini kullanıyor. 

Geleneksel sensörleri kişisel cihazlardan gelen verilerle birleştirerek daha dayanıklı, kapsayıcı erken uyarı sistemleri oluşturmak mümkün.

Independent Türkçe