Suriyelilerin ülkelerindeki üniversite eğitim seviyesi düşüyor mu?

Şam Üniversitesi’ndeki öğrenciler (Facebook)
Şam Üniversitesi’ndeki öğrenciler (Facebook)
TT

Suriyelilerin ülkelerindeki üniversite eğitim seviyesi düşüyor mu?

Şam Üniversitesi’ndeki öğrenciler (Facebook)
Şam Üniversitesi’ndeki öğrenciler (Facebook)

Irak’ın, Suriye’deki üniversitelere ait diplomaların tanınmasını iptal ettiğine dair açıklaması, Suriyelilerin ülkelerindeki üniversite eğitim seviyesinin düştüğüne dair şikayetlerini artırdı.
Hatta Lazkiye’deki Tishreen Üniversitesi’nden eski bir profesör, Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed’e “Keşke din alimleriyle görüştüğünüz kadar üniversite profesörleriyle de görüşseniz” yazılı bir açık bir mektup gönderdi.
Irak’ın Şam Büyükelçiliği tarafından kısa bir süre önce yapılan açıklamada, “Suriye üniversiteleri tarafından verilen diplomaların tanınması, Irak Yüksek Eğitim Bakanlığı’nın yazısına istinaden iptal edildi. Bu karar, 2022-2023 akademik yılı için 1 Eylül’den itibaren uygulanacaktır” denildi.
Büyükelçiliğin dünkü açıklamasında ise, “ülkede ikamet eden ve tam bir akademik müfredatı tamamlayan Iraklı öğrencilerin sertifikaları temeldir ve tanınır” ifadeleri kullanıldı.
Irak’ın Şam Büyükelçiliği tarafından geçtiğimiz hafta Facebook üzerinden yapılan açıklamada, Yüksek Eğitim Bakanlığı’nın kararı uyarınca, Şam, Halep ve Tishreen Üniversiteleri de dahil Suriye’deki devlet ve özel üniversitelerin verdiği diplomaların tanınmasının kaldırıldığı belirtildi. 
Suriye’de 6’sı devlet üniversitesi olmak üzere yaklaşık 14 üniversite var. Bu üniversitelerin bu yıl lise diploması almış yaklaşık 163 bin öğrenciye ev sahipliği yapması bekleniyor.
Özel bir üniversitedeki kaynaklar, “Irak’ın aldığı bu kararının nedeni, sahte diploma alma olgusunun artmasıdır. Irak, çoğu komşu ülkelerdeki üniversitelerden alınan 27 bin sahte diploma ortaya çıkardı” diye konuştu.
Şam’daki Yüksek Öğrenim Bakan Yardımcısı Fadia Deeb, “Durumun netleşmesi için kararın içeriğine yönelik resmi cevabı bekliyoruz.  Bakanlık, bu kararın gerekçelerinin açıklanmasını istedi. Henüz resmi bir şey almadık. Suriye’deki üniversiteler tarafından verilen diplomalar tüm ülkelerde tanınıyor ve akredite ediliyor” dedi.
Deeb açıklamasına şu ifadelerle devam etti:
“Savaş koşullarında bile hiçbir ülke Suriye diplomasının tanınmasını geri çekmedi. Suriyeli öğrenciler çeşitli ülkelerde mükemmelliklerini kanıtlıyor ve dünyanın tüm ülkeleriyle kültürel alışverişler yapılıyor.” 
Diploma sahteciliği konusuna değinen Deeb, “Kovuşturulacak birkaç münferit sahtecilik vakası olabilir. Şam’da diplomaların korunması için güvenlik işaretleri uygulandı” dedi.
Savaş koşullarına rağmen, Suriye üniversiteleri dost ülkelerden Arap ve yabancı öğrenciler almaya devam etti.
Tahminlere göre Suriye savaşının başında bini Iraklı öğrenciler olmak üzere yaklaşık 8 bin öğrenci ülkede eğitim aldı.
Savaştan önce ise bu sayı iki katıydı. Yemen’den yaklaşık bin, Tunus’tan ise 12 bin öğrenci Suriye’ye eğitim için gitti.
Suriye, lisansta Arap öğrencilere ücretsiz olarak devlet eğitimi ve barınma sağlıyordu. Ancak ülkede eğitim bütçesinin azalmasıyla bu imkanlar da azaldı.
Geçen yıl, Suriye üniversitelerinde Arap ve yabancı öğrenciler için öğrenim ücretleri 4 bin dolardan 10 bin dolara yükseldi.
Irak’ın kararıyla ilgili tartışmalar, Suriye’de üniversite eğitim seviyesinin giderek azalmakta olduğuna dair eleştirileri artırdı.
Hatta Suriye üniversitelerindeki her türlü yolsuzluk, her Ramazan mevsiminde yerel sanatçıların gündeme getirdiği en önemli konulardan biri haline geldi.
Geçtiğimiz sezon çok izlenen ‘Kaser Adem’ dizisi, idari yetkililer aracılığıyla üniversitedeki yolsuzlukları, uyuşturucu ve fuhuşun yayılmasını ele aldı.

Eski profesörden Esed’e mektup
Lazkiye’deki Tishreen Üniversitesi’nde eski bir profesör olan Zuheyr Cabbur, Facebook hesabı üzerinden Esed’e hitaben açık bir mektup paylaştı.
Suriye’deki eğitim sistemindeki bozulmadan kaynaklanacak ‘felaket’ konusunda uyaran Cabbur, “Bu bozulmanın devam etmesi, tüm nesnel küresel standartlar ve göstergelere göre yakında bizim için felaket olacak” diye yazdı.
Cabbur mektubunda şu ifadeleri yazdı:
“Sayın Devlet Başkanı. Keşke din alimleriyle bir araya geldiğiniz kadar, kadar üniversite profesörleri ve öğretim görevlileri ile de görüşseniz. Bunların çoğunun din alimi olmadığına, sadece dini ritüelleri yerine getirdiğine eminim. Çünkü çoğu teolojide tek bir orijinal araştırma sunmamıştır. Suriye’de her çeyrek yüzyılda, bir veya daha fazla sayıda şiddet döngüsü tekrarlanıyor ve din alimleri bunu durduramadı. Çünkü şiddeti durduran, devlet ve kurumlarının dokunulmazlığı, ekonomik refahı ve vatandaşlarının yaşam zenginliği ile sahip olunan güçtür. Özellikle bilimsel, bilişsel, teknik ve tarımsal üretim dışında hiçbir zenginlik veya refah yoktur. Bütün bunlar Suriyeli üniversite akademisyenlerinin ve mezunlarının üretimine bağlıdır.”
Devlet Başkanı’nın danışmanlarını gerçek verileri Esed’den gizlemekle suçlayan Cabbur, “Sayın Devlet Başkanı. Danışmanlarınızın eğitim konusuna bir kez bile kamuoyu önünde değindiklerini düşünmüyorum. Bu hayati konuyla gerçekten meşgul olsalardı, gerçek verileri sizin elinize verirlerdi” yazdı.
Cabbur, “Suriye’deki eğitimin trajedisi, yüksek ve temel eğitim üzerinde kontrol sahibi olanların, eğitim ve bilimsel araştırmaları teşvik etmek için ciddi bir projesinin olmamasıdır” ifadeleri ile mektubunu noktaladı.
Açık mektubun yayınlanmasının üzerinden beş gün geçmesine rağmen, bu mektubun etkisini gösteren resmi bir yanıt alınmadı.
Özel bir üniversiteden kaynaklar, “Bu açık mektup, kaleme alana yönelik baskıları artırmaktan başka bir işe yaramaz” şeklinde yorumda bulundu.
Söz konusu kaynaklar konuya ilişkin ayrıca şu değerlendirmeyi yaptı:
“Sosyal medya, zaman zaman üniversitelerde yaşanan skandallar ve etik sorunlarla çalkalanıyor, ancak ardından bu konular unutuluyor ve geride hiç iz kalmıyor. Suriye’de başta devlet üniversiteleri olmak üzere tüm üniversitelerdeki bozulmanın nedeni, bağımsızlığın olmaması, üniversitelerin işlerinin yürütülmesi ile ilgili olmayan yetkililerin müdahalesi ve yönetici ve öğretim görevlisi olarak bilimsel standartlar ve iyi davranışlardan uzak kişilerin atanmasıdır.”
Suriye’de savaşın başlamasından bu yana, sıkı güvenlik kıskacı ve gözaltıların dayattığı zehirli bir atmosferde bilimsel gözetim azaldı.
Bunun sonucunda yaşanan idari ve öğretim kadrolarındaki yaygın yolsuzluk ve adam kayırmacılık nedeniyle, ülkedeki yüksek öğretim Suriye üniversitelerinin sıralamasını ve diplomaların denkliğini etkileyen sürekli bir bozulmaya tanık oldu.
Üniversite profesörlerinin maaşları 100 doların altına düşerken, üniversite mezunları için iş fırsatları kalmadı ve akademisyenler ülkeden göç etti.



Devlete ve Hizbullah'a karşı artan kızgınlık

Lübnan'ın güneyindeki Mecdal kasabasına perşembe günü İsrail tarafından düzenlenen saldırının ardından kasabadan dumanlar yükseldi (AFP)
Lübnan'ın güneyindeki Mecdal kasabasına perşembe günü İsrail tarafından düzenlenen saldırının ardından kasabadan dumanlar yükseldi (AFP)
TT

Devlete ve Hizbullah'a karşı artan kızgınlık

Lübnan'ın güneyindeki Mecdal kasabasına perşembe günü İsrail tarafından düzenlenen saldırının ardından kasabadan dumanlar yükseldi (AFP)
Lübnan'ın güneyindeki Mecdal kasabasına perşembe günü İsrail tarafından düzenlenen saldırının ardından kasabadan dumanlar yükseldi (AFP)

Güney Lübnan'ın cephe hattındaki köylerinde düzenlenen protesto ve gösteriler, etkilenenlere tazminat ödenmesindeki gecikme nedeniyle devlete ve Hizbullah'a karşı halkın duyduğu öfkeyi yansıtıyor. Bu durum, birçok kişinin köylerini terk ederek köylerinin dışında yeni bir hayat kurmasına neden oldu.

Bu hamleler, evlerini ve mülklerini kaybettikten sonra hala yerinden edilme deneyimini yaşayan ve İsrail'in neredeyse her gün oraları hedef aldığını ve zamanla hasarın daha da artacağını bilerek henüz yeniden inşa tazminatı alamayan sınır kasabalarındaki sakinlerin trajik yaşamının başlamasından iki yıldan fazla bir süre sonra geliyor.

Bu bağlamda siyasi analist Ali el-Emin, Şarku'l Avsat'a yaptığı açıklamada, bu tür hareketlerin ortaya çıkmasının "normal olduğunu, çünkü köylerin neredeyse terk edildiğini" söylüyor. Emin, "Bu protestoların, halka sırt çevirenlere karşı yapıldığını ve protestocuların, onun (Hizbullah'ın) tutumlarının, meselenin ele alınmasına yönelik her türlü olasılığın ufkunu kapatmaya katkıda bulunduğuna inandıklarını" vurguluyor.


Şara: İsrail'e şiddeti ihraç etmeyeceğiz

Şara: İsrail'e şiddeti ihraç etmeyeceğiz
TT

Şara: İsrail'e şiddeti ihraç etmeyeceğiz

Şara: İsrail'e şiddeti ihraç etmeyeceğiz

Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara, dün İsrail'in güney Suriye'de silahsızlandırılmış bölge kurulması talebini, ülkesini "tehlikeli bir duruma" sokacağı gerekçesiyle reddetti ve "(Biz) İsrail de dahil olmak üzere şiddet ihraç eden bir ülke olmakla ilgilenmiyoruz" dedi.

Eş-Şara, Doha Forumu'na katılımı sırasında verdiği röportajda, bu yılın başlarında Dürzi ve Alevilerin yaşadığı bölgelerde yaşanan kanlı çatışmalara atıfta bulunarak, "Sahilde ve Süveyda'da işlenen suçların faillerini yargılayacağız" sözü verdi.

Eski Cumhurbaşkanı Beşşar Esed'in devrilme yıldönümü arifesinde, El-Arabiya/El-Hadath kanalı, devrik cumhurbaşkanını, 2024 yılında gizemli bir şekilde öldürülen danışmanı Luna eş-Şibl ile bir arada olduğu video kayıtları yayınladı. Danışmanıyla birlikte yapılan "Esed kayıtları", güçlerinde savaşan Suriye askerleriyle alay etme, devrik cumhurbaşkanının Şam Guta'sına yönelttiği hakaretler (Guta'ya lanetler yağdırma) ve "Kaplan" lakaplı askeri komutan Süheyl el-Hasan ile Lübnan "Hizbullahı"nı eleştirme gibi ifadeler içeriyor.

Suriyeliler, sızdırılan ses kayıtlarının Esed'in, bir yıl önce muhalif grupların Şam'a girmesi ve rejiminin devrilmesiyle askeri olarak ilk kez düşüş yaşamasının ardından, destekçileri ve Suriye'de ve komşu ülkelerde onunla birlikte savaşanların gözünde ikinci kez düşüş yaşadığına işaret ettiğini düşünüyor.


Arapların kaygısı Gazzelilerin Refah üzerinden göç etmesinin önlenmesine odaklandı

Gazze Şehri'ndeki İslam Üniversitesi'nde yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan kampın genel görünümü (AFP)
Gazze Şehri'ndeki İslam Üniversitesi'nde yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan kampın genel görünümü (AFP)
TT

Arapların kaygısı Gazzelilerin Refah üzerinden göç etmesinin önlenmesine odaklandı

Gazze Şehri'ndeki İslam Üniversitesi'nde yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan kampın genel görünümü (AFP)
Gazze Şehri'ndeki İslam Üniversitesi'nde yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan kampın genel görünümü (AFP)

İsrail, ateşkes anlaşmasının ikinci aşaması beklentisiyle ve belirsiz bir durum ortasında, Gazze Şeridi'nde kontrolü altındaki bölgelerin geri kalanını tahrip etmeye devam ederken, Arap ve İslam ülkeleri Gazzelilerin Refah üzerinden yerinden edilme tehlikesine karşı önleyici tedbirler almakla meşgul.

Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati, dün Doha Forumu'nda yaptığı açıklamada, "Refah Sınır Kapısı, Filistinlilerin yerinden edilmesi için bir geçit olmayacak, sadece Gazze'ye insani ve tıbbi yardım ulaştırmak için kullanılacak" ifadelerini kullandı.

Filistin Toprakları Hükümet Faaliyetleri Koordinatörlüğü Ofisi, çarşamba günü yaptığı açıklamada, Refah sınır kapısının "önümüzdeki günlerde Kahire ile koordinasyon halinde yalnızca Gazze Şeridi sakinlerinin Mısır'a çıkışı için açılacağını" duyurdu.

Ayrıca Suudi Arabistan, Mısır, Ürdün, BAE, Endonezya, Pakistan, Türkiye ve Katar dışişleri bakanları cuma akşamı yaptıkları açıklamada, "Filistin halkını topraklarından çıkarmaya yönelik her türlü girişimi tamamen reddettiklerini" vurguladılar.