Tunus 25 Temmuz’daki anayasa referandumuna tartışmaların gölgesinde gidiyor

Başkent Tunus'ta bir ilan panosu Tunusluları anayasa referandumu için oy kullanmaya teşvik ediyor (AFP)
Başkent Tunus'ta bir ilan panosu Tunusluları anayasa referandumu için oy kullanmaya teşvik ediyor (AFP)
TT

Tunus 25 Temmuz’daki anayasa referandumuna tartışmaların gölgesinde gidiyor

Başkent Tunus'ta bir ilan panosu Tunusluları anayasa referandumu için oy kullanmaya teşvik ediyor (AFP)
Başkent Tunus'ta bir ilan panosu Tunusluları anayasa referandumu için oy kullanmaya teşvik ediyor (AFP)

Tunus'ta yeni anayasa taslağının oylanacağı 25 Temmuz’daki referandum öncesi farklı görüşler ve boykot kararları tartışılıyor.
Tunuslular 30 Haziran'da kamuoyuyla paylaşılan yeni anayasa taslağını oylamak üzere ülkede Cumhuriyet Bayramı’na denk gelen 25 Temmuz’da sandık başına gidecek.
Ülkede, yeni anayasaya destek verenlerin yanı sıra karşı çıkan birçok muhalif kesim var.
Anayasa referandumu, 25 Temmuz 2021'deki olağanüstü kararlarıyla hükümeti görevden alarak parlamentoyu ve Yüksek Yargı Konseyini fesheden Cumhurbaşkanı Kays Said'in Aralık 2021'de duyurduğu "krizden çıkış için yol haritasının ilk adımı" niteliğinde. Bunu 17 Aralık’ta parlamento seçimleri takip edecek.
Tunuslu uzmanlar, yeni anayasa taslağını ve referandum sürecini AA muhabirine değerlendirdi.

"Yürütme gücünü tek merkezden alacak"
Kamu hukuku profesörü ve siyasi aktivist Riyad Ceydan, yeni anayasada yürütmenin tek elde toplanmasının yönetimi güçlendireceği görüşünde.
Ceydan, "Yeni anayasa taslağı, Tunus devletinin yönetim sisteminde reform yapma girişiminden başka bir şey değil. Özel koşullarda yazılan yeni anayasa metni, hayal ettiğimiz yönetim şekliyle örtüşen mükemmele yakın bir anayasa." diye konuştu.
Ülkede son 10 yılda yaşanan siyasi krizden ötürü yeni bir anayasaya ihtiyaç duyulduğuna dikkati çeken Ceydan, "Tunus’ta bir siyasi istikrarsızlık yaşadık, çünkü özellikle yasama ve yürütme makamındaki yetkililer iç içeydi. Ayrıca cumhurbaşkanı ve başbakan arasında yetki karmaşası vardı. Hükümette yaşanan kriz yürütme organını aksattı ve devleti krize soktu. Bu yüzden Tunus'un istikrarı sağlamak için dünyada birçok örneği olan tek başlı bir yürütme yetkisine sahip sisteme sahip olması gerekiyor." dedi.
Taslakta hak ve özgürlüklerin kısıtlandığı eleştirilerine katılmadığını aktaran Ceydan, şunları söyledi:
"Yeni anayasa taslağında tüm bireysel ve kamusal özgürlükler, insan hakları evrensel beyannamesine, uluslararası insan hakları standartlarına ve sözleşmelerine uygun olarak güvence altına alındı. Kadın-erkek eşitliği sağlanarak, vicdan ve inanç özgürlüğü korundu."

“Siyasi sınıf yönetime katkıda bulunmalı”
Yeni anayasa ile Temsilciler Meclisinde de olumlu değişiklikler beklediğini Ceydan, "Temsilciler Meclisinde görmeye alışık olduğumuz partiler arası milletvekili transferleri, çıkar ilişkileri ve yolsuzluk iddialarının sona ereceğine inanıyorum. Bu çıkar çatışmalarının sona ermesi siyasi istikrarı sağlayacaktır. Demokratik başkanlık sistemi, yürütme erkinin ve devletin işleyişinde verimliliğe katkı sağlar. Cumhurbaşkanı, devletin genel politikasına yön verir ve kendisine yardımcı olacak bir hükümet seçer. Siyasilerimiz, tarihsel bir sorumluluk üstlenerek, ülkedeki siyasi krizin sona ermesi için bu yönetim sistemine katkıda bulunmalı." dedi.
Herkesin demokrasiye sahip çıkması çağrısında bulunan Ceydan, sözlerini şöyle tamamladı:
"Dünyanın en iyi anayasasına sahip olabilirsiniz, ancak siyasi sınıf buna sahip çıkmazsa ülke hiçbir şekilde ileriye doğru gelişme göstermeyecektir. Siyasi istikrarın sağlanması için iktidarın ve muhalefetin demokratik geleneklere sahip çıkması gerekiyor. Kimse ülkeye diktatörlüğün tekrar gelmesini istemiyor. Önemli olan ülkeyi birlikte inşa edecek, ekonomiye ve sosyal hayata katkı sağlayacak ulusal bir vizyonda buluşmak."

“Yeni anayasa tek adam sistemi öngörüyor”
Gazeteciler Sendikası Başkanı Muhammed Yasin el-Celasi ise yeni anayasanın "tek adam sistemi" öngördüğü değerlendirmesinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Said’in 2019’da göreve gelmesinin ardından basın ve ifade özgürlüğü ile genel hak ve özgürlüklerde düşüş yaşandığını kaydeden Celasi, "Tunus’taki hak ve özgürlüklere yönelik tehditler 25 Temmuz’da Cumhurbaşkanı Said’in yetkileri kendi elinde toplamasının ardından artarak devam etti. Cumhurbaşkanlığı makamı, basın ve ifade özgürlüğü ile protesto haklarını mümkün olduğunca kısıtlamak için siyasi irade gösterdi." diye konuştu.
Said’in geçen yıldan bu yana takındığı tutumun bundan sonrasına ilişkin de fikir verdiğini belirten Celasi, “Cumhurbaşkanı Said’in kendi başına hazırladığı yeni anayasa, cumhurbaşkanının hesap vereceği herhangi bir mercinin yer almadığı, bağımsızlık garantisinin olmadığı tek adam sistemini öngörüyor. Ayrıca yeni anayasa ile hak ve özgürlüklerin kısıtlanabilmesinin yolu açılıyor." dedi.

“Sivil devlet yapısına darbe vuruldu”
Güçlü ve merkezi bir otorite sağlamaya çalışan yeni anayasa ile yönetim üzerindeki denetimi azaltacak birçok komisyonun görevden alındığına dikkati çeken Celasi, şöyle devam etti:
"İşkence ile Mücadele Komisyonu, Yolsuzlukla Mücadele Komisyonu, İnsan Hakları Komisyonu ve Görsel ve İşitsel Ulusal Meclisi gibi anayasal kurumlar kaldırılarak sivil devlet yapısına darbe vurulduğunu görüyoruz. Tüm bunlar bize, hak ve özgürlükleri tanımayan ve diğer tüm otoritelerin üstünde güçlü bir merkezi otoriteyi tanzim etme eğiliminde olunduğunu gösteriyor."
Feshedilen parlamentoda çoğunluğu temsil eden Nahda Hareketi, Tunus’un Kalbi, Onur Koalisyonu ve Özgür Anayasa Partisi gibi siyasi partilerin ve birçok sivil toplum kuruluşunun boykot kararı aldığını hatırlatan Celasi, ancak muhalefetin bu süreçte güçlü tepki gösteremediğini savundu.
Tunuslu gazeteci, "Cumhurbaşkanı Said’e karşı çıkan sivil toplum kuruluşlarının tepkileri birlik sağlanamadığı için çok cılız. Ancak siyasi camiadaki en büyük sorun şu: Özellikle büyük siyasi partiler sadece yayımladıkları açıklamalar ile muhalefetlerini sürdürüyorlar. Said’in yaptıklarına karşı güçlü bir kamuoyu oluşturamayan siyasi partiler, alternatif olarak herhangi bir siyasi çözüm sunamıyor." ifadelerini kullandı.



Binance’e Hamas davası açıldı: Kara para akladılar

İsrail ordusu, Gazze Şeridi'nde çoğu kadın ve çocuk 70 bine yakın kişiyi katletti (Reuters)
İsrail ordusu, Gazze Şeridi'nde çoğu kadın ve çocuk 70 bine yakın kişiyi katletti (Reuters)
TT

Binance’e Hamas davası açıldı: Kara para akladılar

İsrail ordusu, Gazze Şeridi'nde çoğu kadın ve çocuk 70 bine yakın kişiyi katletti (Reuters)
İsrail ordusu, Gazze Şeridi'nde çoğu kadın ve çocuk 70 bine yakın kişiyi katletti (Reuters)

Hamas'ın 7 Ekim 2023'te düzenlediği Aksa Tufanı operasyonunda yakınlarını kaybedenler, Filistinli örgütün kara para aklamasını sağladığı gerekçesiyle kripto devi Binance'e dava açtı.

306 ABD vatandaşının açtığı ve pazartesi günü kamuoyuyla paylaşılan davada, Hamas'ın saldırısında hayatını kaybeden, yaralanan veya rehin alınan kişilerin yakınları Binance'in yaptırımları deldiğini savunuyor. 

Davacılar, kripto borsasının Hamas, Hizbullah, Filistin İslami Cihad Örgütü ve İran Devrim Muhafızları'nın platform üzerinden 1 milyar dolardan fazla para transferi yapmasına göz yumduğunu iddia ediyor. 

Bu tutarın en az 50 milyon dolarının Gazze savaşını başlatan 7 Ekim 2023'teki saldırının ardından transfer edildiği belirtiliyor. 

ABD'nin Kuzey Dakota eyaletinde açılan davada, sözkonusu örgütlerin Binance'i kullanarak şüpheli hesaplar üzerinden kara para akladığı ileri sürülüyor. Bu örgütlerin hepsi ABD'nin yaptırım listesinde yer alıyor. 

Şikayette "CZ" diye de anılan Çinli iş insanı Changpeng Zhao'nun kurduğu kripto borsasına dair şu ifadeler yer alıyor: 

Binance yasadışı faaliyetler için kasıtlı olarak bir sığınak şeklinde faaliyet gösteriyor. Bugüne dek Binance'in temel iş modelini anlamlı biçimde değiştirdiğine dair hiçbir gösterge yok.

Şirketin açıklamasında davanın detaylarına ilişkin yorum yapılmazken "uluslararası alanda tanınan yaptırım yasalarına tam olarak uyulduğu" savunuldu. 

Kasım 2023'te ABD Adalet Bakanlığı, kara para aklamayı önleme ve yaptırım yasalarının ihlali nedeniyle Binance'le 4,3 milyar dolarlık bir uzlaşmaya varmıştı. Bu rekor tutar şirket tarafından kurumsal olarak ödendi. CZ ise aynı anlaşma kapsamında CEO'luk görevinden ayrılmış ve şirketten bağımsız olarak 50 milyon dolarlık kişisel para cezasını ödemeyi kabul etmişti.

Amerika'da yürütülen ceza yargılamasının ardından Zhao'ya gerekli kara para aklama kontrollerini uygulamadığı gerekçesiyle 4 ay hapis cezası verildi ve iş insanı bu cezasını tamamen çekerek tahliye edildi. Geçen ay ABD Başkanı Donald Trump tarafından açıklanan af kararıyla da yeniden CEO'luğa dönmesi önündeki engeller kaldırılmış oldu.

Independent Türkçe, Times of Israel, Reuter


BM uyardı: Gazze Şeridi beka tehdidiyle karşı karşıya

İsrail'in Gazze Şeridi'ne düzenlediği hava saldırılarının yol açtığı yıkımdan bir kare (Reuters)
İsrail'in Gazze Şeridi'ne düzenlediği hava saldırılarının yol açtığı yıkımdan bir kare (Reuters)
TT

BM uyardı: Gazze Şeridi beka tehdidiyle karşı karşıya

İsrail'in Gazze Şeridi'ne düzenlediği hava saldırılarının yol açtığı yıkımdan bir kare (Reuters)
İsrail'in Gazze Şeridi'ne düzenlediği hava saldırılarının yol açtığı yıkımdan bir kare (Reuters)

Birleşmiş Milletler (BM) tarafından bugün yapılan açıklamada, İsrail'in Gazze Şeridi’nde yürüttüğü savaşın bölgenin ekonomisini mahvettiğini ve Filistin topraklarının ‘bekasını’ tehdit ettiğini belirterek, uluslararası ‘acil’ müdahale çağrısında bulundu.

BM Ticaret ve Kalkınma Konferansı (UNCTAD) tarafından yayınlanan yeni bir raporda, Gazze'nin yeniden inşasının maliyetinin 70 milyar doları aşacağı ve onlarca yıl sürebileceğini belirtildi. Raporda, savaş ve ablukanın ‘Filistin ekonomisinde eşi benzeri görülmemiş bir çöküşe’ neden olduğu uyarısında bulunuldu.

Askeri operasyonların hayatta kalmanın her temel unsurunu önemli ölçüde zayıflattığı ifade edilen raporda, “Gazze Şeridi, gıdadan barınmaya ve sağlık hizmetlerine kadar insan eliyle yaratılmış bir uçuruma itildi” denildi.

Sistematik bir şekilde devam eden yıkımın, Gazze'nin kendini yaşayabilir bir alan ve toplum olarak yeniden inşa etme yeteneğini zedelediği belirtilen raporda, 7 Ekim 2023 tarihinde Hamas ve diğer Filistinli silahlı grupların İsrail'in güneyine düzenlediği saldırıda çoğu sivil olmak üzere bin 221 kişi ölürken İsrail, Gazze Şeridi’ne  iki yıl süren yıkıcı bir savaş başlattı.

cdvfgthy
Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Cibaliye Mülteci Kampı’na geri dönen yerinden edilmiş Filistinlilerin görüldüğü havadan çekilmiş bir fotoğraf (AFP)

BM’nin güvenilir kabul ettiği Gazze Sağlık Bakanlığı'nın verilerine göre İsrail, Hamas'ın saldırısına misilleme olarak Gazze Şeridi’ne düzenlediği hava ve kara saldırılarında çoğu kadın ve çocuk olmak üzere en az 69 bin 756 Filistinliyi öldürdü.

Savaş, Gazze Şeridi'nde büyük yıkıma ve BM’nin bazı bölgelerde kıtlık ilan etmesine neden olan bir insani krize yol açtı.

UNCTAD raporuna göre Gazze Şeridi'ndeki yıkımın boyutu, ard arda ekonomik, insani, çevresel ve sosyal krizleri tetikleyerek, bölgenin gelişme düzeyindeki düşüşü tam bir yıkıma dönüştürdü.

Raporda, çift haneli büyüme ve önemli dış yardım desteğine rağmen, Gazze'nin 7 Ekim 2023 öncesi refah düzeyine geri dönmesinin onlarca yıl sürebileceği vurgulandı.

UNCTAD, koordineli uluslararası yardım, havale işlemlerinin yeniden başlatılması ve ticaret, hareket ve yatırım kısıtlamalarını hafifletmeye yönelik önlemleri bir araya getiren kapsamlı bir kurtarma planı çağrısında bulundu.

Gazze halkı ‘ciddi ve çok boyutlu bir yoksullukla’ karşı karşıya kalırken, UNCTAD, Gazze'deki her bireye yenilenebilir ve koşulsuz aylık nakit transferi sağlayan kapsamlı bir acil temel gelir programının başlatılmasını istedi.

Raporda, Gazze ekonomisinin 2023-2024 döneminde yüzde 87 oranında küçüldüğü ve kişi başına düşen gayri safi yurtiçi hasılanın (GSYİH) 161 dolar gibi cüzi bir rakama gerilediği, bu rakamın da küresel olarak en düşük oranlardan biri olduğu belirtildi.

Öte yandan Batı Şeria'da durum o kadar vahim olmasa da raporda ‘şiddet, Yahudi yerleşim birimlerinin inşasındaki hız ve işçi hareketliliğine getirilen kısıtlamaların’ buranın ekonomisini vurduğu ve UNCTAD'ın verileri kaydetmeye başladığı 1972 yılından bu yana en kötü ekonomik gerilemeye yol açtığı ifade edildi.


Gazze Şeridi'nin güneyinde çadırlar sular altında kaldı: İnsani kriz derinleşiyor

Gazze Şeridi'nin merkezindeki Deyr el-Belah'ta yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan geçici kampta zor şartlarda yaşıyorlar (AFP)
Gazze Şeridi'nin merkezindeki Deyr el-Belah'ta yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan geçici kampta zor şartlarda yaşıyorlar (AFP)
TT

Gazze Şeridi'nin güneyinde çadırlar sular altında kaldı: İnsani kriz derinleşiyor

Gazze Şeridi'nin merkezindeki Deyr el-Belah'ta yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan geçici kampta zor şartlarda yaşıyorlar (AFP)
Gazze Şeridi'nin merkezindeki Deyr el-Belah'ta yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan geçici kampta zor şartlarda yaşıyorlar (AFP)

Gazze Şeridi’nin güneyinde yer alan Han Yunus kentinin Mevasi bölgesinde, bugün (Salı) sabah saatlerinde etkili olan yoğun yağışlar sonucu çok sayıda sığınmacı çadırı sular altında kaldı.

d
Gazze Şeridi'nin merkezindeki Deyr el-Belah'ta yerinden edilmiş kişiler için kurulan geçici kampta, Filistinli çocuklar yağmurdan korunmaya çalışıyor (AFP)

Filistin Haber Ajansı WAFA bölgede çok sayıda çadırın yağmur suları nedeniyle zarar gördüğünü ve kullanılamaz hale geldiğini bildirdi. Kurtarma ekipleri su baskınından etkilenen çadır alanlarına müdahalelerini çeşitli noktalarda sürdürüyor.

csdfrg
Gazze Şeridi'nin merkezindeki Deyr el-Belah'ta yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan geçici kampta, yağmur sonrası eşyalarını düzenleyen Filistinli bir aile (AFP)

Gazze Şeridi genelinde şiddetli sağanak yağış ve fırtınalarla birlikte sığınmacı kamplarında ek olumsuzluklara yol açmaktadır.

Öte yandan, 15 Kasım’da meydana gelen yağışlar sırasında da binlerce çadırın su baskını nedeniyle zarar görmüştü.

sd
Filistinliler, sular altında kalan sokaklardan, eşek arabalarıyla geçiyor (DPA)