Rus heyeti, Dera’nın ardından Suveyda’yı ziyaret etti

Suriye rejimi devriyesinin Dera'nın batısındaki el-Yaduda kasabasında aranan bir adamın evine düzenlediği saldırıda yıkıma neden oldu.
Suriye rejimi devriyesinin Dera'nın batısındaki el-Yaduda kasabasında aranan bir adamın evine düzenlediği saldırıda yıkıma neden oldu.
TT

Rus heyeti, Dera’nın ardından Suveyda’yı ziyaret etti

Suriye rejimi devriyesinin Dera'nın batısındaki el-Yaduda kasabasında aranan bir adamın evine düzenlediği saldırıda yıkıma neden oldu.
Suriye rejimi devriyesinin Dera'nın batısındaki el-Yaduda kasabasında aranan bir adamın evine düzenlediği saldırıda yıkıma neden oldu.

Lazkiye’deki Hmeymim’de Uzlaşma Merkezi’nden görevlendirilen bir Rus subayının dün, birkaç subay ve Rus askeri polisi unsurları eşliğinde Suriye'nin güney bölgesini ziyaret ettiği, Dürzilerin çoğunlukta olduğu Suveyde ilinin ileri gelenlerinden Lui el-Atraş ile görüştüğü bildirildi.
Suwayda 24 haber ağının Genel Yayın Yönetmeni Reyyan Maruf, Şarku’l Avsat’a verdiği demeçte, ‘Dar Ara Emiri’ olarak bilinen Atraş ile geçtiğimiz pazartesi günü Suveyde’nin al-Kurayya beldesinde görüşüldüğünü ifade etti. Söz konusu Rus yetkilinin Rusya Uzlaşma Merkezi'nden güney bölgesi için yeni atanan memur olduğunu açıkladığını aktaran Maruf, birkaç gün önce Dera’daki yerleşim yerlerine yönelik ziyaretler yapan yetkilinin buradaki aktif güçlerle bir araya geldiğini kaydetti.
Rus heyeti, Hmeymim’deki Uzlaşma Merkezi’nin el-Kurayya ve Busra eş-Şam kasabalarında Suveyde’den yerel silahlı gruplar ile Hmeymim tarafından desteklenen 8. Tugay Güçleri arasında 2020'den bu yana eden anlaşmazlığa bir çözüm bulmak istediğini açıkladı. Görüşmede aynı zamanda başta Suriye ile Ürdün arasındaki sınırlar olmak üzere devriye gezen Rus devriyelerine değinildi.
Atraş ise Rus heyetine köyler ile Busra eş-Şam arasındaki anlaşmazlığı, bu anlaşmazlığın nasıl başladığını ve bölgede bugüne kadar devam eden olayların ortaya çıkış nedenini anlattı. Yerel halkın ise Suveyda ve Dera halkından ileri gelenlerin de çabalarıyla sakinleşme yolunda uzun bir yol kat ettiğine dikkat çeken Atraş, iki ildeki aktif güçlerin, komşu bölgeler arasında ‘çatışmayı önleme’ ilkesi kapsamında ateşkes koşullarını kabul ettiğini ve bu koşullara bağlı kaldığını doğruladı.
Bir süre önce Şarku’l Avsat’a açıklamalarda bulunan bir yerel kaynak, bir Rus askeri heyetinin pazar günü Dera şehrini ziyaret ederek buradaki bir dizi aktif oluşumla bir araya geldiğini bildirmişti. Heyetin başta Hmeymim tarafından desteklenen güçlerin kalesi olan Busra eş-Şam olmak üzere bazı yerleşim yerlerini de ziyaret ettiğini, böylece bölgedeki son gelişmelerden haberdar olduğunu aktarmıştı.
Geçen şubat ayında, Rusya ile Ukrayna arasındaki savaşın başlamasıyla birlikte, Rusya’nın Suriye'nin güney bölgesindeki rolünde bir azalma kaydedilmiş, Dera’daki yerleşim bölgelerinde gezen Rus askeri devriyeleri azaltılmıştı. Ancak bir ay önce güney Suriye'deki Rus operasyon komutanının değişmesiyle rutin Rus devriyeleri yeniden düzenlenmeye başladı.
Suriye rejim güçlerine ait bir askeri devriyenin Heyetu Tahriru’ş Şam (eski adıyla Nusra Cephesi) eski liderlerinden Ubeyde lakaplı M.G.’nin evine baskın düzenlemesinin ardından dün sabah Dera'nın batı kırsalındaki el-Yaduda kasabasında çatışmalar meydana geldi. Bir saatten fazla süren şiddetli çatışmalarda Ubeyde öldürülürken Suriye rejiminin aranan isimlerden İyad el-Caara ise yaralandı. Yerel kaynaklar, ağır silahlarla donatılmış otobüslerden oluşan bir askeri gücün Yaduda’nın güneyinde ikilinin ve ilgili oldukları grupların bulunduğu bir eve baskın düzenlediğini aktardı. İki taraftan da yaralılar olduğu, aralarında bir kadının bulunduğu sivillerin de yara aldığı kaydedildi.
Deralı aktivistler, söz konusu çatışmanın, birkaç gün önce Dara'nın batı kırsalındaki Tafas şehrinde meydana gelen olaylarla ilgili olduğunu öne sürdüler. Söz konusu olayda aralarında kadınların ve çocukların da bulunduğu 5 kişi yaşamını yitirmiş, 7 kişi ise yaralanmıştı. Ölenler arasında 2018'de Suriye'nin güneyinde kaydedilen uzlaşma anlaşması öncesinde çalışmalar yürüten dört eski muhalefet üyesi de vardı. Söz konusu isimler, anlaşmanın ardından Merkez Müzakere Komitesi'nin yerel unsurları olarak görev yapmıştı. Dünkü saldırıda öldürülen M. G. lakaplı Ubeyde, bu kişileri öldürmekle suçlanmıştı.



Yemen'de taraflar arasında ‘ABD yıkımını ülkenin başına kim musallat etti?’ tartışması

ABD'nin Husilere yönelik saldırıları Yemen'de tartışmaya yol açtı (X platformu)
ABD'nin Husilere yönelik saldırıları Yemen'de tartışmaya yol açtı (X platformu)
TT

Yemen'de taraflar arasında ‘ABD yıkımını ülkenin başına kim musallat etti?’ tartışması

ABD'nin Husilere yönelik saldırıları Yemen'de tartışmaya yol açtı (X platformu)
ABD'nin Husilere yönelik saldırıları Yemen'de tartışmaya yol açtı (X platformu)

Tevfik eş-Şenvah

Yemen’in meşru hükümeti ve Husiler, on yılı aşkın bir süredir Yemen'in başına bela olan yıkımın sorumlusu olarak birbirlerini suçlamaya devam ediyor. Yemen Enformasyon Bakanı Muammer el-Eryani dün yaptığı açıklamada, İran destekli Husilerin 2014 yılındaki darbeden bu yana ‘Yemen'in altyapısı ve ekonomisindeki yıkımın başlıca nedeni olmakla’ suçladı.

Aynı zamanda uluslararası meşruiyete sahip Yemen hükümetinin sözcüsü olan Eryani, Husilerin kurtarılmış bölgelerdeki hayati tesislere sistematik saldırılar düzenlediğini, örneğin 30 Aralık 2020 tarihinde Aden Uluslararası Havalimanı'na İran yapımı balistik füzelerle düzenledikleri saldırıda 25 kişinin öldüğünü, 110 kişinin de yaralandığını ve havalimanının altyapısının zarar gördüğünü söyledi. Husilerin 2022 yılında da Hadramut ve Şebva'daki petrol ihracat edilen limanlara yönelik saldırılarda bulunduklarını belirten Eryani, bunlar arasında insansız hava araçları (İHA) ve balistik füzeler kullanılarak ed-Debba ve Neşime limanlarına yönelik saldırıların da olduğunu ifade etti.

Yemenli Bakan, söz konusu saldırıların Husilerin iddia ettiği gibi Yemen'i ya da Gazze'yi savunmak için değil, Yemen'i yok etmeyi, halkını yoksullaştırmayı ve bölgenin güvenliğini baltalamayı amaçlayan İran gündemini uygulama stratejisinin bir parçası olduğunu söyledi.

Husilerin Kızıldeniz'deki uluslararası gemilere yönelik saldırıları da dâhil olmak üzere çeşitli maceraperestliklerinin, ABD ve İngiltere tarafından ‘Refahın Muhafızı Operasyonu’ kapsamında geçtiğimiz yıl ocak ayında başlayan askeri saldırılarını tetiklediğini söyleyen Eryani, bu saldırıların yıkımın birincil nedeni olmadığını, daha ziyade Husilerin saldırılarına karşı bir yanıt olduğunu vurguladı.

Öte yandan Husiler, Yemen halkının çektiği acılardan başta Yemen’in meşru hükümeti olmak üzere ABD ve müttefiklerinin sorumlu olduğunu söyledi. ABD merkezli haber kanalı NBC tarafından aktarılan Husilere bağlı medya organlarının haberlerine göre Husiler, 17 Mart 2025 tarihinde 53 kişinin ölümüne ve 98 kişinin yaralanmasına neden olan ABD’nin son saldırılarını ‘suç teşkil eden saldırganlık’ olarak nitelendirdi. Kızıldeniz’deki gemilere ve askeri hedeflere yönelik saldırılarının dış müdahaleye ve Gazze'ye uygulanan kuşatmaya karşı savunma amaçlı bir yanıt olduğunu vurgulayan Husiler, Filistinlilerle dayanışma içinde olduklarını açıkladılar.

Medyada yer alan haberlere göre Husilerin Kızıldeniz’de uluslararası gemilere yönelik saldırıları ülke içindeki popülariteleri ve saflarına savaşçı çekme hızını arttırdı. Uluslararası toplumu kendileriyle etkileşime girmeye zorladılar ve Yemen'in resmi hükümeti olarak tanınmamalarına rağmen popüler bir yankı uyandırdılar. Nüfuzları zayıf olmasına rağmen İsrail'e füze atmalarının ardındaki gizli amaçlarından biri de buydu.

Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan çevirdiği habere göre Yemen hükümeti, İran'ı, ‘Birleşmiş Milletler (BM) silah ambargosunu ihlal ederek Husileri İHA ve balistik füzeler gibi çeşitli silahlarla desteklemekle’ suçluyor. Buna karşın İran Devrim Muhafızları Ordusu (DMO) Genel Komutanı Hüseyin Selami, İran medyasına yaptığı açıklamada, Tahran'ın Husilerin kararlarını doğrudan kontrol ettiği iddialarını reddederek Husilerin kararlarını bağımsız bir şekilde aldıklarını vurguladı. Ancak Yemen hükümeti çevreleri İran'ın desteğinin Husilerin eylemlerinin ana kaynağı olduğunda ısrar ediyor.

Yemen hükümeti, ABD'nin hava saldırıları sonucunda Husilerin kontrolündeki limanlarda meydana gelen ağır kayıpların ardından ‘Husiler Yemen'e yıkım getiriyor’ etiketiyle (hashtag) bir sosyal medya kampanyası başlattı. Kampanyanın amacının ‘Husilerin suçlarını ifşa etmek ve ülke kaynaklarına verdikleri zararın boyutlarını ortaya koymak, altyapı ile ekonomik ve sivil tesislerin tahrip edilmesinden ve bunların savaş amacıyla kullanılmasından onları tamamen sorumlu tutmak’ olduğu belirtildi.

Husiler cuma günü, ABD'nin Yemen'in batısındaki Hudeyde ilinde bir petrol ihracatı limanına gece boyunca düzenlediği saldırılarda ölenlerin sayısının 80'e yükseldiğini ve bu sayının Washington'ın bir ay önce başlattığı yoğun hava saldırılarının en ölümcülü olduğunu açıkladılar.

Bu arada saldırılar şiddetlenmeye devam ederken, ABD ile İran arasındaki müzakereler Umman’ın başkenti Maskat'ın ardından Roma'da tüm hızıyla devam ediyor. Basında yer alan haberlerde, İran’ın Dini Lideri Ali Hamaney’in Suudi Arabistan Savunma Bakanı Prens Halid bin Selman'la bölgedeki birçok karmaşık meseleyi görüşmek üzere bir araya gelmesinin ardından gerilimin azalacağına dair umutlar ifade edildi.