BM’den Lübnan’a yerinden edilen Suriyelilere ilişkin hatırlatma

Birleşmiş Milletler’in Beyrut yönetimine yaptığı hatırlatmada Suriyelilerin geri gönderilmemesine yönelik verilen taahhüde dikkat çekildi.

Birleşmiş Milletler (BM) Lübnan Mukim Koordinatörü ve İnsani Yardım Koordinatörü Nejat Ruşdi. (Twitter)
Birleşmiş Milletler (BM) Lübnan Mukim Koordinatörü ve İnsani Yardım Koordinatörü Nejat Ruşdi. (Twitter)
TT

BM’den Lübnan’a yerinden edilen Suriyelilere ilişkin hatırlatma

Birleşmiş Milletler (BM) Lübnan Mukim Koordinatörü ve İnsani Yardım Koordinatörü Nejat Ruşdi. (Twitter)
Birleşmiş Milletler (BM) Lübnan Mukim Koordinatörü ve İnsani Yardım Koordinatörü Nejat Ruşdi. (Twitter)

Birleşmiş Milletler (BM) Lübnan Mukim Koordinatörü ve İnsani Yardım Koordinatörü Nejat Ruşdi, mültecilerin korunmasının ‘tüm insani girişimlerin merkezinde yer alan, insani ve ahlaki bir görev olduğunu’ söyledi. Ayrıca bunun Lübnan hükümetine, uluslararası hukuk uyarınca yerinden edilmiş Suriyelilerin geri gönderilmemesi ilkesine ve onların güvenli, gönüllü ve onurlu bir şekilde geri dönüşlerini sağlamaya yönelik taahhüdünü hatırlattı. Bu hatırlatma, Lübnan’ın Suriye rejimiyle, yerinden edilmiş kişileri gruplar halinde geri gönderme planına ilişkin açıklamalarının ardından geldi.  
Ruşdi, cuma günü yaptığı açıklamasında şu ifadeleri kullandı:
“Lübnan’da geçtiğimiz haftalarda, Suriyeli mültecilerin Suriye’ye dönüşüne yönelik açıklamaların sıklığı arttı. Uluslararası insani yardım topluluğu adına ve Lübnan İnsani Yardım Koordinatörü olarak, mültecilerin korunmasının tüm insani girişimlerin temelinde olan insani ve ahlaki bir görev olduğunu yineliyorum.”
Ruşdi insani yardım topluluğunun başta kadınların ve çocuklar olmak üzere savunmasız Suriyelilerin korunmasının BM ve ortaklarının birinci önceliği olduğunu teyit ettiğini ayrıca BM’nin her zaman Lübnan hükümeti ile yapıcı bir diyaloga girmeye hazır olması gerektiğini vurguladı. ‘Basında ve sosyal medyada herkesin, olumsuz duygu ve nefreti körüklemekten kaçınması’ çağrısında bulunan Ruşdi ‘bu zor zamanlarda dayanışma ruhu ve karşılıklı saygı göstermeye devam edeceklerine güvendiğini’ belirtti.
Lübnan hükümeti, yerinden edilmiş Suriyelileri aşamalı olarak geri göndermek için bir plan hazırladı. Yerinden Edilmişler Bakanı İsam Şerafettin daha önce Şam’ı yeniden ziyaret etmeye ve planı netleştirmek, güvenli bir geri dönüşün ayrıntılarını görüşmek ve Suriye hükümetinin geri dönenleri kabul etmesi ve geri dönüşleri için uygun koşulları sağlaması imkânlarını tartışmak için hazırlandığını duyurmuştu.
Ruşdi, en zayıf oldukları zamanda mültecilere ev sahipliği yapan Lübnan halkı ve Lübnanlı yetkililer tarafından gösterilen cömertliğe övgüde bulundu ve dayanışmaya devam ettikleri için şükranlarını sundu. ‘Lübnan hükümetinin, Lübnan’ın takdir ve övgüyü hak eden bir şekilde Suriye krizine yanıt verme planı çerçevesinde, Suriye krizinin Lübnan ve halkı üzerindeki devam eden etkisine karşı mücadelesindeki iş birliğinin uzun vadeli olduğunu’ vurguladı. Acil müdahale planı kapsamında en savunmasız grupları ve kötüleşen ekonomik krizden etkilenenleri desteklemeyi planladığını belirtti.
Ruşdi açıklamasının devamında şunları söyledi:
“Lübnan’da daha önce görülmemiş bir ekonomik çöküş var. Yoksulluk ve insani ihtiyaçlar artıyor. BM ve ortakları, milliyetleri, engelleri, dinleri, cinsiyetleri veya doğum yerleri neresi olursa olsun savunmasız kişileri ihtiyaçlarına göre destekleme taahhüdüne bağlı kalıyor. Bahsedilen iki müdahale planı aracılığıyla BM de dahil olmak üzere insani alanda çalışmalar yürüten topluluk, geçtiğimiz yıl boyunca krizlerin etkilerini azaltmak ve en savunmasız kişilerin acil ihtiyaçlarını karşılamak için Lübnan halkına, ailelere, yerel topluluklara ve kamu kurumlarına desteğini artırdı.”



Gazze ateşkesi, anlaşma şartlarının yarattığı engeller ve ilerleme umutları arasında sıkışıp kaldı

İsrail'in Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Cibaliye'de bulunan Halime es-Sadiye Okulu'na düzenlediği saldırının meydana getirdiği hasarı inceleyen Filistinliler (AFP)
İsrail'in Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Cibaliye'de bulunan Halime es-Sadiye Okulu'na düzenlediği saldırının meydana getirdiği hasarı inceleyen Filistinliler (AFP)
TT

Gazze ateşkesi, anlaşma şartlarının yarattığı engeller ve ilerleme umutları arasında sıkışıp kaldı

İsrail'in Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Cibaliye'de bulunan Halime es-Sadiye Okulu'na düzenlediği saldırının meydana getirdiği hasarı inceleyen Filistinliler (AFP)
İsrail'in Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Cibaliye'de bulunan Halime es-Sadiye Okulu'na düzenlediği saldırının meydana getirdiği hasarı inceleyen Filistinliler (AFP)

Gazze ateşkes müzakereleri, Hamas'ın İsrail'i engellemekle suçladığı ve ABD ile İsrail'in görüşmelerde bir ilerleme kaydedileceği ve birkaç gün içinde anlaşmaya varılacağı yönündeki iyimser söylemleri arasında Katar'ın başkenti Doha'da altıncı gününe girdi.

Şarku’l Avsat'a konuşan uzmanlar, karmaşık müzakere sahnesini deşifre etti. Uzmanlara göre, görüşmelerin geleceğine dair süren belirsizliğe rağmen, Amerikan tarafının açık ve doğrudan baskıları sayesinde bir ‘çözülme’ ihtimali ağır basıyor. Bu süreçte, engelleyici şartların aşılması ve Hamas’a bazı güvencelerin verilmesi öngörülüyor. Ayrıca, ABD ile İsrail arasında Gazze cephesinde bir sakinlik sağlanması konusunda mutabakat bulunuyor. Zira, Washington ile Tahran arasındaki mevcut görüşme hattı başarısız olursa, İran’a ikinci bir saldırı düzenlenmesi ihtimali değerlendiriliyor.

Geçtiğimiz pazar gününden bu yana Doha'da devam eden müzakerelerin ortasında Netanyahu perşembe günü yayınladığı bir videoda Hamas'ın silahsızlandırılmasını, askeri kabiliyetlerinin olmamasını ve bölgeyi yönetmemesini şart koşarak bunlar olmadan Gazze Şeridi'nde anlaşma ihtimalini dışladı ve savaşa geri dönme tehdidinde bulundu. Netanyahu, “Bu müzakereler yoluyla elde edilebilirse iyi olur, aksi takdirde kahraman ordumuzun gücüyle başka yollarla elde edeceğiz” dedi.

İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Saar perşembe günü Avusturya gazetesi Die Presse'ye verdiği röportajda, müzakerelerin geleceği için bir başka koşul öne sürerek Hamas liderlerinin sürgüne gönderilmesinin ‘savaşı sona erdirecek çözümün bir parçası olabileceğini’ belirtti.

Diğer yandan Hamas yaptığı açıklamada, İsrail'in ‘kötü niyetli’ tutumunu eleştirerek daha önce ‘saldırganlığın kalıcı olarak durdurulmasını, işgal ordusunun kapsamlı bir şekilde geri çekilmesini ve yardımların serbest akışını sağlayacak bir anlaşma karşılığında tüm esirlerin bir kerede serbest bırakılacağı kapsamlı bir takas anlaşmasına varmayı teklif ettiğini, ancak Netanyahu'nun o zaman bu teklifi reddederek kaçmaya ve daha fazla engel koymaya devam ettiğini’ vurguladı.

Bununla birlikte Hamas, hem Filistin hem de İsrail tarafındaki esirlerin serbest bırakılması karşılığında savaşı sona erdirecek bir anlaşmaya yönelik müzakerelere ‘olumlu ve sorumlu’ yaklaşımını sürdürdüğünü ifade etti. Bu açıklama, Hamas'ın ‘devam eden ateşkes görüşmelerinde yardım akışının sağlanması, İsrail güçlerinin Gazze Şeridi'nden çekilmesi ve kalıcı bir ateşkes için gerçek garantiler verilmesi de dâhil olmak üzere birçok önemli noktanın müzakere edildiğini’ belirtmesinden bir gün sonra geldi.

Han Yunus'ta yerinden edilmiş insanlar için kurulan derme çatma bir kampta yıkılmış çadırları inceleyen Filistinlilere bakan bir kadın (AFP)Han Yunus'ta yerinden edilmiş insanlar için kurulan derme çatma bir kampta yıkılmış çadırları inceleyen Filistinlilere bakan bir kadın (AFP)

Bu, Hamas liderlerinden Basim Naim'in ‘Netanyahu'nun 22 aylık savaş ve kıtlıkta başaramadığını müzakere masasında da başaramayacağını’ vurguladığı basın açıklamalarıyla aynı zamana denk geldi.

Netanyahu'nun Gazze Şeridi ve İran dosyalarına değindiği Washington ziyaretinin ardından İsrail yeniden İran'ı vurma tehdidinden söz etmeye başladı. Savunma Bakanı Yisrael Katz perşembe günü yaptığı açıklamada, İsrail'in İran tarafından tehdit edilmesi halinde bu ülkeyi ‘daha büyük bir güçle’ vuracağını söyledi.

İsrail'in haziran ayında İran'a karşı 12 gün süren bir hava savaşı başlatması bölgede daha geniş çaplı bir çatışma korkusu yarattı. İki taraf, 23 Haziran'da ABD Başkanı Donald Trump tarafından ilan edilen, ABD arabuluculuğunda bir ateşkes üzerinde anlaştı.

İsrail ve Filistin konularında uzman Mısırlı siyaset bilimi profesörü Dr. Tarık Fehmi, ateşkes müzakerelerinin engellerden ve ayrıntılara getirilen karartmadan, ABD'nin baskısı altında bir atılımın her iki tarafça da kabul edilmesine doğru ilerleyeceğini düşünüyor. Fehmi, Netanyahu'nun Washington ziyaretinde Gazze ve İran meselelerinin farklı görüşlere yol açacak şekilde ele alındığını, ancak Trump'ın Gazze'de anlaşmanın tamamlanması ve İsrail'in gerekirse İran'ı vurmasına izin verilmesi konusunda ısrarcı olduğunu belirtti.

Fehmi'ye göre bir atılım şansı, İsrail'in özellikle Mısır sınırına yakın Morag Koridoru’ndan kademeli olarak çekilmeyi kabul etmesiyle mümkün. Hamas, ABD yönetimiyle doğrudan iletişim kanalının devam etmesiyle bunu kabul edebilir. Bu da müzakerelerdeki pozisyonunu güçlendirecek, Netanyahu'nun Trump ile çatışmasını önleyecek ve İran'ı tekrar hedef alma isteklerini kabul etmesi karşılığında Gazze anlaşmasını uygulamasına olanak tanıyacaktır.

Filistinli siyasi analist Dr. Suheyl Diyab'a göre Hamas mümkün olduğunca çok şey teklif etti; ancak müzakereler Netanyahu'nun, ABD yönetiminin ve özellikle de İsrail içişlerinin krizleri nedeniyle tıkanmış durumda. Netanyahu, özellikle de kişisel çıkarları için herkesi manipüle etme girişimleri sona erdiğinden, kendisine sunulan senaryoları seçme konusunda halen büyük tereddütler yaşıyor.

Diyab, Netanyahu-Trump görüşmelerinin ayrıntıları henüz açıklanmadığı için Gazze ateşkes dosyasının İran dosyasının ayrıntılarıyla bağlantılı olduğunu göz ardı etmedi. Dünyanın ABD ve İran arasındaki anlaşma ya da anlaşmazlığın seyrini izlediği bu dönemde, bir atılım ve anlaşmanın teşvik edilmesi, İsrail ve Washington'un dikkat çekici bir şekilde yeniden zorladığı bir seçenek gibi görünüyor.

İsrail'in Gazze Şeridi'nin güneyine düzenlediği saldırılarda hayatını kaybeden Filistinliler (AFP)İsrail'in Gazze Şeridi'nin güneyine düzenlediği saldırılarda hayatını kaybeden Filistinliler (AFP)

Geçtiğimiz perşembe günü televizyonda yayınlanan bir röportajda Netanyahu birkaç gün içinde bir anlaşmaya varılacağı umudunu dile getirerek şunları söyledi: “50 esir halen Hamas tarafından tutuluyor ve bunlardan sadece 20'sinin hayatta olduğuna inanılıyor. Şu anda yaşayanların yarısının ve ölülerin yarısının çıkarılmasını öngören bir anlaşmamız var, yani 10 yaşayan insanımız ve yaklaşık 12 ölen rehinemiz kalacak, ancak onları da çıkaracağım. Umarım birkaç gün içinde bunu sonuçlandırabiliriz.”

Geçen hafta Netanyahu ile Beyaz Saray'da iki kez görüşen Trump, ateşkesin yakın olduğu söylemini yineleyerek bu haftayı olası bir tarih olarak belirledi. ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio perşembe günü yaptığı açıklamada bir anlaşma için ‘büyük umutları’ olduğunu ifade etti.

Öte yandan Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati, Alman mevkidaşı Johann Fadivoll ile yaptığı telefon görüşmesinde, Gazze Şeridi'ndeki son gelişmeler ile ateşkesin yeniden başlatılması ve bazı esir ve mahkûmların serbest bırakılmasına yönelik müzakerelerdeki gelişmeler hakkında bilgi verdi. Mısır Dışişleri Bakanlığı tarafından dün yapılan açıklamaya göre Abdulati, ‘Filistin halkının kanının akıtılması ve trajik insani durum ışığında Gazze Şeridi'ne insani yardım akışının sağlanması gerektiğini’ vurguladı.

Fehmi'ye göre Gazze anlaşması yaklaşıyor. “Birkaç gün içinde anlaşma nihai aşamasına girecek. Pazar ya da pazartesi günü ABD'nin Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff'un son rötuşları yapmak üzere bölgeye bir ziyaret gerçekleştireceğini görebiliriz” diyen Fehmi, ‘Washington'un bölgedeki çıkarlarını düşünerek ve Trump'ı izleyicileri önünde mahcup etmemek için anlaşmanın başarısız olmasına izin vermeyeceğini’ vurguladı.

Diyab, Netanyahu'nun Washington ziyaretinden sonra bir anlaşma istediğine ve Trump'a hayır diyemeyeceğine inanıyor. Dolayısıyla siyasi çıkarları çerçevesinde kendisine daha fazla zaman kazandırabilecek bir atılımla ya da özellikle farklılıklar ve ABD'nin baskıcı tutumu nedeniyle kendisini devirecek bir tökezleme ve patlamayla karşı karşıya.