Kiev, Odessa'nın bombalanmasına rağmen tahıl ihraç etmekte kararlı

Rusya, Odessa Limanı’nda ABD tarafından sağlanan ‘füzeleri’ hedef aldığını duyurdu.

Donetsk bölgesindeki köy okulunun bombalanmasının ardından eşyalarını taşıyan bir öğretmen. (AFP)
Donetsk bölgesindeki köy okulunun bombalanmasının ardından eşyalarını taşıyan bir öğretmen. (AFP)
TT

Kiev, Odessa'nın bombalanmasına rağmen tahıl ihraç etmekte kararlı

Donetsk bölgesindeki köy okulunun bombalanmasının ardından eşyalarını taşıyan bir öğretmen. (AFP)
Donetsk bölgesindeki köy okulunun bombalanmasının ardından eşyalarını taşıyan bir öğretmen. (AFP)

Ukrayna, küresel gıda kıtlığını hafifletmeyi amaçlayan, cuma günü İstanbul'da varılan anlaşma uyarınca Karadeniz limanlarından tahıl ihracatını sürdürmeyi hedeflediğini açıkladı. Ancak Rusya'nın Odessa Limanı’nı bombalamaya devam etmesi halinde sevkiyatların sorunlarla karşılaşacağı konusunda uyardı. 
Odessa Limanı, İstanbul'da Ukrayna ile Rusya arasında varılan 'tahıl koridoru' anlaşmasından bir gün sonra, cumartesi sabah erken saatlerde iki füzeyle vuruldu. Ukrayna Hava Kuvvetleri, Rusya'yı saldırıdan sorumlu tutarak, limandaki ambarların kasıtlı olarak hedef alındığını bildirdi. Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy, Odessa limanına yönelik saldırıya ilişkin yaptığı açıklamada Rusya'yı suçlayarak, "Bu barbarca bir saldırıdır, Rusya ile bir tür diyaloğa, bir tür anlaşmaya ihtiyaç olduğu söyleniyorsa neler olduğu görülmelidir" dedi. 
Ukrayna ulusal televizyon kanalı Suspilne’ye açıklama yapan Ukrayna ordusu yetkilileri, ‘Odessa Limanı’nı hedef alan füzelerin tahıl depolama alanında önemli bir hasara yol açmadığını ve tahıl ihracı için hazırlıkların sürdürüldüğünü’ bildirdi. Ukrayna Altyapı Bakanı Aleksandr Kubrakov, Facebook üzerinden yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:
“Limanlarımızdan tarım ürünlerinin ihracatının başlaması için teknik hazırlıklara devam ediyoruz. Rusya, Odessa saldırısıyla tüm dünyaya gerçek niyetini gösterdi. Son aylarda, altyapıya yönelik füze saldırıları, düşmanın ikinci ve hatta birinci hedefi oldu. Her gün demir yolları, köprüler, petrol depolama tesisleri ve limanlara onlarca füze atılıyor. Ancak bu, çalışmalarımızı ve direnişimizi engellemiyor.”
Rusya Odessa Limanı’ndaki füze saldırısını üstlendi. Rusya Savunma Bakanlığı, Rus güçlerinin Odessa limanındaki bir Ukrayna savaş gemisini ve ABD tarafından sağlanan Harpoon gemisavar füzelerinin bulunduğu bir depoyu imha ettiğini açıkladı. 
Rusya’nın şubat ayında Ukrayna işgaliyle duran deniz ticaret yolu, İstanbul’da BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve Ukrayna ile Rusya heyetlerinin imzaladığı anlaşmayla yeniden açıldı. Türkiye ve Birleşmiş Milletler’in çabalarıyla varılan ‘tahıl koridoru’ anlaşması, küresel gıda fiyatlarındaki artışı sınırlandıracağı için dünya genelinde memnuniyetle karşılandı. 
Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy’nin ekonomi danışmanı Oleg Ustenko, ülkesinin normal şartlarda 9 ay boyunca toplamda 60 milyon ton tahıl ihraç ettiğini ancak limanların ablukaya alınmaması ve sağlıklı bir şekilde çalışmaması halinde, bu sürenin 24 aya kadar yayılabileceği uyarısında bulundu.  

Savaş altıncı ayına girdi 
24 Şubat'ta Rusya'nın Ukrayna'ya girmesiyle başlayan savaş, altıncı ayına girmesine rağmen çatışmaların azalacağına dair herhangi bir işaret bulunmuyor. Ukrayna ordusundan dün yapılan açıklamada, Rusların kuzey, güney ve doğu bölgelerine yoğun bombardıman gerçekleştirdiğini, Rus birliklerinin Donbas bölgesinde yer alan Bahmut kentini ele geçirmeye odaklandığı kaydedildi. Harkiv Belediye Başkanı İgor Terehov şehir sakinlerinden, zorunlu haller dışında kara ulaşımını kullanmamalarını ve evlerinde kalmalarını talep etti. Belediye BaşkanıTerehov, Telegram kanalından yaptığı açıklamada ş unları söyledi:
“Geçen hafta yaşanan olaylar, Rusların sadece askeri hedeflere saldırmadığını, sivil hedefleri de yoğun bir şekilde ateş altına aldıklarını gösterdi. Dolayısıyla vatandaşlarımızdan kara yolu yerine, metro ulaşımını tercih etmelerini istiyoruz. Metro ulaşımı bu şartlarda çok daha güvenli.” 
Ukrayna Hava Kuvvetleri Komutanlığı dün sabah erken saatlerde Karadeniz’den fırlatılan ve Hmelnitski bölgesini hedef alan üç Kalibr seyir füzesinin düşürüldüğünü açıkladı. Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy, önceki gün yayımladığı videoda, Ukrayna kuvvetlerinin Doğu Karadeniz'deki Herson'a ‘adım adım’ ilerlediğini söyledi. Rusya Savunma Bakanlığı, Rus güçlerinin Odessa Limanı’ndaki bir Ukrayna savaş gemisini ve ABD tarafından sağlanan Harpoon gemisavar füzelerinin bulunduğu bir depoyu imha ettiğini açıkladı. Ukrayna ordusu, limanı hedef alan diğer iki füzenin düşürüldüğünü duyurdu. Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği, İngiltere, Almanya ve İtalya, Rusya’nın Odessa limanına yaptığı saldırıyı şiddetle kınadı.  

Güvenli koridor  
Odessa Limanı’nın bombalanması, cuma günü İstanbul’da varılan ‘tahıl koridoru’ anlaşmasının şartlarının ihlal edilmesi anlamına geliyor. Söz konusu anlaşmaya göre Ukrayna limanlarından tahıl yüklü gemilerin geçişi için ‘güvenli bir koridor’ oluşturulması öngörülüyordu. Rusya ve Ukrayna başlıca küresel buğday tedarikçileri olarak öne çıkıyor. Rusya’nın Karadeniz filosunun Ukrayna limanlarını kuşatması nedeniyle onlarca milyon ton tahıl ihraç edilemedi ve bu durum küresel gıda sorununu derinleştirdi. Dünya Gıda Programı’nın verilerine göre artan enerji fiyatları, tedarik zincirlerindeki aksamalar ve Ukrayna savaşı nedeniyle ihraç edilemeyen tahıllar nedeniyle yaklaşık 47 milyon insan ‘şiddetli açlığa’ maruz kaldı. Rusya gıda krizindeki sorumluluğunu reddediyor ve Batılı ülkelerin yaptırımları ile Ukrayna’nın deniz yollarını mayınlamasını sebep olarak gösteriyor. Ukrayna limanlarının yakınındaki suları ‘savunma amaçlı’ olarak mayınladığını belirtiyor.
İstanbul anlaşması uyarınca, tahıl yüklü gemiler, belirlenen rotalarda ‘uzman rehberlerin’ gözetiminde seyredecek. Gemilerin çıkışından güvenli şekilde intikale, varacağı limana ulaşmasına kadar tüm süreçlerde mutabakata varıldı. Planın icrası ve denetimi İstanbul’da kurulacak Müşterek Koordinasyon Merkezi tarafından gerçekleştirilecek. Tahıl yüklü gemiler Karadeniz’den geçerek önce İstanbul Boğazı’na, ardından küresel pazarlara yönelecek. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Ukrayna savaşını ‘özel askeri operasyon’ olarak nitelendiriyor ve savaşın amacının Ukrayna’yı silahsızlandırmak ve Nazi çetelerinden kurtarmak olduğunu savunuyor. Ukrayna ve Batı ise bu iddiaların gerçeği yansıtmadığını ve asıl amacın ülke topraklarına el koymak olduğunu vurguluyor. 



Trump, Venezuela kıyılarında bir petrol tankerine el konulduğunu duyurdu

ABD Başkanı Donald Trump (AFP)
ABD Başkanı Donald Trump (AFP)
TT

Trump, Venezuela kıyılarında bir petrol tankerine el konulduğunu duyurdu

ABD Başkanı Donald Trump (AFP)
ABD Başkanı Donald Trump (AFP)

ABD Başkanı Donald Trump, Washington ve Karakas arasındaki gerginliğin tırmanmasıyla birlikte, dün ABD'nin Venezuela kıyılarında bir petrol tankerine el koyduğunu doğruladı. Trump, "Venezuela açıklarında çok büyük bir petrol tankerine el koyduk; şimdiye kadar el konulan en büyük tanker" ifadesini kullandı.

Politico'nun haberine göre tanker Küba'ya gidiyordu ve Küba devlet petrol şirketi Cubametales tarafından Asya'daki aracılara satılmak üzere petrol taşıyordu.

İki ABD savaş uçağı çarşamba günü, ABD yönetiminin Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro'nun iktidardaki günlerinin "sayılı" olduğunu ilan ettiği baskı kampanyasının başlangıcından bu yana Güney Amerika ülkesine en yakın nokta olarak kabul edilen bir noktada Venezuela Körfezi üzerinden uçtu.

Savunma Bakanı Pete Hegseth, Kongre liderlerine, uyuşturucu taşıdığından şüphelenilen bir tekneye düzenlenen ve ilk saldırıdan sonra teknenin enkazına tutunan iki kişinin ölümüne yol açan çifte saldırının videosunun tamamını yayınlamayı düşündüğünü bildirirken, kamuya açık uçuş takip siteleri, en geniş noktalarında yaklaşık 240 kilometre genişliğinde olan Venezuela Körfezi üzerinde uçan iki ABD Donanması F/A-18 savaş uçağının 30 dakikadan fazla bir süre su üzerinde daireler çizerek uçtuğunu kaydetti.

Bir savunma yetkilisi, uçuşu uluslararası hava sahasında yapılan “rutin bir eğitim uçuşu” olarak nitelendirdi ve uçakların silahlı olup olmadığını teyit edemediğini belirtti. Uçuşu, ABD uçaklarının yeteneklerini test etmek için tasarlanmış önceki tatbikatlara benzetti ve “provokatif olmadığını” vurguladı.

ABD ordusu daha önce de bölgeye B-52 Stratofortress ve B-1 Lancer bombardıman uçakları konuşlandırmış, Venezuela kıyılarına yakın uçuşlar gerçekleştirmişti; ancak F/A-18 savaş uçaklarının salı günü yaptığı gibi Venezuela topraklarına yakın uçuşlar yapmamıştı.


Musk, DOGE’dan pişman: “Bir daha uğraşmam”

Ocak ayında Musk liderliğinde kurulan DOGE, kasımda kapatılmıştı (Reuters)
Ocak ayında Musk liderliğinde kurulan DOGE, kasımda kapatılmıştı (Reuters)
TT

Musk, DOGE’dan pişman: “Bir daha uğraşmam”

Ocak ayında Musk liderliğinde kurulan DOGE, kasımda kapatılmıştı (Reuters)
Ocak ayında Musk liderliğinde kurulan DOGE, kasımda kapatılmıştı (Reuters)

Elon Musk, Hükümet Verimliliği Bakanlığı'nda (DOGE) geçirdiği süreyi değerlendirdi.

Musk, 2017-2019'ta İç Güvenlik Bakanlığı'nda basın sözcüsü yardımcısı olarak görev yapan Katie Miller'ın podcast'ine katıldı.

Teknoloji milyarderi, ABD Başkanı Donald Trump'ın Beyaz Saray Özel Kalem Müdür Yardımcısı Stephen Miller'ın eşiyle yaptığı söyleşide, DOGE'un tartışmalı federal bütçe kesintilerine dair şunları söyledi:

Biraz başarılı olduk. Bir dereceye kadar başarılı olduk. Hiç mantıklı olmayan, tamamen israfa yol açan birçok fonlamayı durdurduk.

Trump'ın seçim kampanyasına yaptığı desteklerle gündeme gelen Musk, ABD Başkanı tarafından DOGE'un başına getirilmişti.

Yönetimin ilk 5 ayında federal kurumlarda gerçekleştirdiği kesintilerle tartışma yaratan Tesla CEO'su, nisanda yaptığı açıklamada elektrikli otomobil şirketiyle ilgilenmek için DOGE'da geçirdiği süreyi azaltacağını duyurmuş, mayısta da görevden ayrılmıştı.

DOGE'un kesintileri nedeniyle binlerce federal çalışanın işine son verilmesi ABD'de tepki çekmişti. ABD'nin yanı sıra bazı Avrupa şehirlerinde de Tesla'ların kundaklandığı bildirilmişti.

Salı günü yayımlanan podcast'te Musk, bir daha DOGE gibi bir projenin başına geçmek istemediğini belirtti:

DOGE'la uğraşmak yerine, esasen şirketlerim üzerinde çalışmalıydım. Böylece ürettiğimiz arabaları kundaklamazlardı.

Space X CEO'su, DOGE'un başına geçtikten sonra katıldığı bir konferansta Nazi selamı verdiği iddiasıyla da yoğun eleştirilerin hedefi olmuştu.

Analistlere göre Tesla'nın net kârının bu yılın ilk çeyreğinde yüzde 71 oranında düşmesinde, Musk'ın DOGE’a odaklanması büyük rol oynamıştı.

Teknoloji milyarderiyle ABD Başkanı'nın arası, Trump'ın tartışmalı vergi indirimi tasarısı nedeniyle bozulmuştu. Sosyal medya üzerinden atışmaların ardından ikili daha sonra "dostluk mesajları" paylaşmıştı.

Independent Türkçe, Reuters, Axios


‘Tek bir tık bir ülkeyi yıkmaya yeter’... İsrailli bir yetkiliden ‘nadir’ uyarı

Siber korsanlığı simgeleyen bir görsel (Reuters)
Siber korsanlığı simgeleyen bir görsel (Reuters)
TT

‘Tek bir tık bir ülkeyi yıkmaya yeter’... İsrailli bir yetkiliden ‘nadir’ uyarı

Siber korsanlığı simgeleyen bir görsel (Reuters)
Siber korsanlığı simgeleyen bir görsel (Reuters)

İsrail Ulusal Siber Güvenlik Müdürlüğü Başkanı Yossi Karadi, nadir görülen bir uyarıda bulunarak, siber tehditlerin ülkeleri anında çökme noktasına getirebileceğini söyledi. Şarku’l Avsat’ın Yediot Ahronot’tan aktardığına göre Karadi, elektrik, su, trafik ışıkları ve hastane ağlarına yapılan siber saldırıların artık savaş aracı haline geldiğini ve bu saldırıların çoğunlukla saldırganın kimliğini gizlemek için vekil gruplar üzerinden gerçekleştirildiğini belirtti. Karadi dün Tel Aviv Üniversitesi’nde düzenlenen Siber Güvenlik Haftası konferansında yaptığı konuşmada, son altı ayda İsrail’in yürüttüğü savunma faaliyetlerinden bir kısmını paylaştı ve ‘ilk siber savaş’ olarak nitelendirdiği durumun endişe verici bir tablosunu çizdi.

Karadi, “Giderek savaşların dijital alanda başlayıp biteceği bir çağa doğru ilerliyoruz” dedi ve ‘dijital kuşatma’ terimini tanıttı. Karadi, bu senaryoda enerji santrallerinin duracağı, trafik ışıklarının çalışmayacağı, iletişim sistemlerinin çökeceği ve su kaynaklarının kirlenebileceğini vurgulayarak, “Bu hayali bir gelecek senaryosu değil, oldukça gerçekçi bir eğilim” ifadesini kullandı.

Karadi, dijital kuşatma kavramının sadece çekici bir ifade olmadığını, 15 yıl süren bir gelişimin sonucu olduğunu belirtti. Geçmişte devletler arasındaki siber savaşların çoğunlukla sessiz casusluk veya yalnızca askeri tesisleri hedef alan operasyonlar olduğunu söyleyen Karadi, son yıllarda durumun değiştiğini ve yeni düşmanın yalnızca sır çalmayı değil, sivil yaşamı kesintiye uğratmayı amaçladığını ifade etti.

Yediot Ahronot’a göre, siber savaşların başlangıç noktası olarak kabul edilen olay, 2010 yılında Stuxnet virüsünün ortaya çıkmasıydı. Yabancı raporlara göre virüs, İran’ın Natanz Nükleer Tesisi’ndeki santrifüjleri hedef almak için İsrail ve ABD tarafından kullanılmıştı ve yalnızca belirli endüstriyel kontrol birimlerini etkileyerek sivil bilgisayarlar veya alakasız altyapıya zarar vermekten kaçınıyordu.

Karadi, dönüm noktasının ise geçen on yılın ortalarında Doğu Avrupa’da yaşandığını belirtti. Rus hacker grubu Sandworm, teorik olarak mümkün görülmeyen bir adım atarak Ukrayna elektrik şebekesini hackledi ve yüz binlerce evi dondurucu soğukta karanlığa gömdü. Bu olaydan sonra siber operasyonlar, yalnızca askeri hedeflere yönelik silahlar olmaktan çıkarak, sivil nüfusu hem psikolojik hem fiziksel olarak etkileme aracına dönüştü. Ayrıca, 2017’de Kuzey Kore’ye atfedilen WannaCry fidye yazılımı saldırısının, siber silahların nasıl kontrolden çıkabileceğini gösterdiği ve dünya genelinde hastaneler ile acil servisleri rastgele etkileyerek felce uğrattığı ifade edildi.

Bir Amerikan siber güvenlik şirketi, Sandworm siber hack grubunun faaliyetlerini tespit etti. (Reuters)Bir Amerikan siber güvenlik şirketi, Sandworm siber hack grubunun faaliyetlerini tespit etti. (Reuters)

Tehlikeli bir artış

Karadi, İran’ın siber terör doktrinini benimsemiş olmasının tehlikeli bir örneğini paylaştı: 2020 yılında İsrail su şebekesindeki klor seviyesini değiştirmeye yönelik girişim, başarılı olsaydı kitlesel zehirlenmeye yol açabilirdi.

Karadi, o tarihten bu yana İran’ın siber saldırılarının İsrail’de sivil altyapıyı hedef aldığını, hastaneler, alarm sistemleri ve elektrik şebekesine yönelik tekrar eden girişimlerin bu kapsamda olduğunu belirtti.

Hastanelere yönelik saldırıların yeni bir boyut kazandığını vurgulayan Karadi, yakın zamanda Shamir Tıp Merkezi’ne yapılan siber saldırıyı örnek gösterdi. Saldırının arkasında, sıradan bir suç örgütü gibi görünen ‘Qilin’ adlı bir grup bulunuyordu. Karadi, bu durumun devletlerin, sorumluluğu gizlemek için vekil siber gruplar aracılığıyla saldırılar düzenlemesi trendini gösterdiğini ve bunun yalnızca İsrail’e özgü olmadığını aktardı. ABD ve Avrupa istihbarat raporları da benzer eğilimleri doğruluyor.

Çin’de de ‘Volt Typhoon’ gibi grupların, kâr amacı gütmeden ABD’nin kritik altyapısına sızmalar yaparak olası bir gelecekteki saldırıya hazırlık yaptıkları tespit edilmiş durumda.

Karadi, İran saldırılarında karma bir taktik gözlendiğini söyledi: Weizmann Enstitüsü’ne bir füze atılırken, aynı zamanda güvenlik kameralarına sızılarak çarpma anı gerçek zamanlı olarak kaydedildi ve psikolojik etkisi artırıldı. Aynı zamanda çalışanlara tehdit mesajları ve sızdırılmış kişisel bilgiler gönderildi.

Bu yöntem, Ukrayna savaşında görülen siber saldırılarla benzerlik taşıyor; Rus hackerlar, internet servis sağlayıcılarını hedef alarak bilgi akışını engelliyor ve korku yayıyordu.

Konuşmasını yapay zekâ çağının getirdiği fırsatlar ve risklerle tamamlayan Karadi, “Dijital sistemlere tamamen bağımlılık ve yapay zekâdaki hızlı gelişim, büyük fırsatlar sunuyor, ancak saldırganlara da sınırsız hareket alanı sağlıyor” uyarısında bulundu.

Yediot Ahronot gazetesi, Karadi’nin mesajını özetleyerek, “Gelecek savaşta klavye, roketten daha az öldürücü olmayacak” ifadeleriyle duyurdu.