Karınca kolonileri karar verirken ortak akılla hareket ediyor

Karınca kolonileri karar verirken tek bir beden gibi hareket ediyor

Karınca kolonisi sıcaklıkların değişmesinden sonra yuvasını boşaltıyor (ABD’de Rockefeller Üniversitesi Sosyal Gelişme ve Davranış Araştırma ekibi)
Karınca kolonisi sıcaklıkların değişmesinden sonra yuvasını boşaltıyor (ABD’de Rockefeller Üniversitesi Sosyal Gelişme ve Davranış Araştırma ekibi)
TT

Karınca kolonileri karar verirken ortak akılla hareket ediyor

Karınca kolonisi sıcaklıkların değişmesinden sonra yuvasını boşaltıyor (ABD’de Rockefeller Üniversitesi Sosyal Gelişme ve Davranış Araştırma ekibi)
Karınca kolonisi sıcaklıkların değişmesinden sonra yuvasını boşaltıyor (ABD’de Rockefeller Üniversitesi Sosyal Gelişme ve Davranış Araştırma ekibi)

ABD’de Rockefeller Üniversitesi'nden bir araştırma ekibinin Proceedings of the National Academy of Science dergisinin son sayısında yayınlanan çalışmasında ortaya koyduğuna göre, sıcaklıklar arttıkça, karınca kolonisi beyindeki nöron ağlarına benzer ortak bir akılda davrandığı için tahliye için toplu bir karar vermek zorunda kalıyor.
Çalışma sırasında araştırmacılar, karınca kolonilerindeki karar verme sürecini dikkatlice analiz ettiler ve yüksek sıcaklıklar nedeniyle bir koloni boşaltılırken kararın toplu şekilde alınabilmesi için sıcaklık artışının büyüklüğü ve kolonideki karınca grubunun boyutunun dikkate alındığını ortaya koydular. Bu da karar vermeyi sağlayan sinirsel hesaplamalara benzer bir süreç.
Sosyal Gelişme ve Davranış Laboratuvarı başkanı ve çalışmanın baş araştırmacısı Dr. Daniel Cronauer, Rockefeller Üniversitesi'nin resmi web sitesinde dün yayınlanan bir raporda şunları söyledi: “Karınca kolonisini anlamak için bir yöntem geliştirdik ve insan algısına benzer bir sistem geliştirdiklerini gözlemledik. Karıncalar girdiyi algılar, ardından davranışsal çıktıya dönüştürür ve bu böcek topluluklarının toplu karara nasıl katıldığını anlamaya yönelik atılmış ilk adımlardan biri.”
Araştırmacılar tarafından kullanılan yöntem, tek tek karıncaların ve tüm koloninin davranışsal tepkilerini izlemek için kontrollü şekilde sıcaklığı artırarak bir karınca kolonisini hassas şekilde rahatsız edebilecekleri bir sistem geliştirmeye dayanıyordu. Her karıncayı farklı renkli noktalarla işaretlediler ve bir izleme kamerası ile hareketlerini takip ettiler.
Araştırmacıların beklediği gibi, 36 işçi ve 18 larvadan oluşan bir grup koloni, sıcaklık yaklaşık 34 santigrat dereceye ulaştığında yuvalarını güvenilir bir şekilde boşalttı. Cronauer konuyla ilgili şu açıklamayı yaptı: “Bu bulgu mantıklı. Çünkü kendini çok rahatsız hissedersen orayı terk edersin.”
Bununla birlikte, Cronauer’in belirttiğine göre araştırmacılar, koloninin boyutunu 10'dan 200 bireye çıkardıktan sonra karıncaların tepkisinin sadece sıcaklık tarafından yönetilmediğini keşfettiklerinde şaşırdılar. Tahliye kararını tetiklemek için gerekli sıcaklık arttırıldı, 200 kişilik koloniler, sıcaklıklar 36 dereceyi geçene kadar dayandı. Tahliye için sıcaklık eşiği sabit değil gibi görünüyor. Daha ziyade, grubun büyüklüğüne bağlı olarak değişen, ortaya çıkan bir özellik.
"Karıncalar kolonilerinin boyutunu bilmiyorlar" diyen Cronauer açıklamalarına şöyle devam etti: “Büyüklük tahmininin, karıncalar arasında bilgi ileten görünmez haberciler olan feromonlarla bir ilgisi olduğundan şüpheleniyoruz. Bu feromonlar koloni boyutunda bir artışı ne kadar fazla ortaya çıkarırsa, onları taşımak o kadar zor olur ve karıncaların yeniden toplu yerleşim gerçekleşene kadar sıcaklıklara tolerans göstermesine neden oluyor.”



Çevreye zarar vermeden tüketilebilecek et miktarı açıklandı

ABD'nin Virginia eyaletindeki McLean kentinde bir süpermarkette indirime giren sığır etleri (AFP)
ABD'nin Virginia eyaletindeki McLean kentinde bir süpermarkette indirime giren sığır etleri (AFP)
TT

Çevreye zarar vermeden tüketilebilecek et miktarı açıklandı

ABD'nin Virginia eyaletindeki McLean kentinde bir süpermarkette indirime giren sığır etleri (AFP)
ABD'nin Virginia eyaletindeki McLean kentinde bir süpermarkette indirime giren sığır etleri (AFP)

Yeni araştırmaya göre, haftada iki tavuk göğsü filetosundan daha azına denk gelen et tüketimi gezegen için sürdürülebilir kabul edilebiliyor.

Hayvancılığın küresel sera gazı emisyonlarının yaklaşık yüzde 15'inden sorumlu olduğu tahmin edildiğinden, araştırmacılar yıllardır protein ihtiyacını karşılamak için et tüketiminin azaltılıp baklagil alımının artırılması çağrısında bulunuyor.

İnsanları, etin haftada bir kereden daha az yendiği bitki temelli "fleksitaryen" bir diyet benimsemeye çağırıyorlar.

Ancak haftada tam olarak ne kadar et tüketilmesinin tavsiye edildiği belirsizliğini koruyor. Danimarka Teknik Üniversitesi'nden sürdürülebilir kalkınma uzmanı Caroline Gebara, "Artık çoğu kişi hem çevrenin korunması hem de sağlıkla ilgili nedenlerle daha az et yememiz gerektiğinin farkında. Ancak 'daha az'ın ne kadar olduğunu ve büyük resimde gerçekten fark yaratıp yaratmadığını anlamak zor" diyor

Nature Food adlı akademik dergide yayımlanan bu son çalışma, bu miktarı haftada yaklaşık 255 gram olarak belirledi.

Dr. Gebara, "Süpermarketteyken gözünüzde canlandırabileceğiniz ve düşünebileceğiniz somut bir rakam hesapladık, haftada 255 gram kümes hayvanı veya domuz eti" dedi.

Bu, yaklaşık iki tavuk göğsü filetosuna eşdeğer ve bir kişinin gezegene zarar vermeden haftada tüketebileceği et sınırı.

Bu rakam sadece kümes hayvanları ve domuz eti için geçerli. Çalışma, "mütevazı bir sığır eti tüketiminin" bile gezegenin kaldırabileceği sınırı aştığı uyarısını yapıyor.

Dr. Gebara, "Hesaplamalarımız, bir kişinin diyetindeki mütevazı miktarda kırmızı etin bile, çalışmada incelediğimiz çevresel faktörlere dayanarak gezegenin kaynakları yeniden üretebileceği miktarla uyumsuz olduğunu gösteriyor" dedi.

Ancak et içeren diyetler de dahil hem sağlıklı hem de sürdürülebilir olan pek çok başka beslenme şekli var.

Çalışma, sürdürülebilir gıda tercihlerini desteklemek için daha iyi siyasi rehberlik ve kamusal çerçeveler oluşturulması çağrısında bulunuyor.

Araştırma, karbondioksit emisyonları, su ve arazi kullanımı gibi çevresel faktörlerin yanı sıra farklı diyetlerin sağlık üzerindeki etkilerini de göz önünde bulunduruyor.

11 çeşit diyetin 100 binden fazla varyasyonunun incelendiği çalışmada, bunların çevre ve sağlık üzerindeki etkileri hesaplandı. Orta düzeyde kırmızı et tüketiminin bile gezegenin sürdürülebilirlik sınırlarını aştığı sonucuna varıldı.

Öte yandan, pesketaryen, vejetaryen ya da vegan bir diyetin, gezegenin destekleyebileceği sınırlar içinde olma ihtimalinin çok daha yüksek olduğu belirtiliyor.

Süt ürünleri veya yumurta ilaveli vejetaryenlik gibi karışık diyetler de sürdürülebilir olabilir. Dr. Gebara, "Örneğin hesaplamalarımız, sizin için önemliyse, peynir yemenin ve aynı zamanda sağlıklı ve iklim dostu bir diyet benimsemenin mümkün olduğunu gösteriyor" dedi.

Aynı durum yumurta, balık ve beyaz et için de geçerli ancak tabii ki diyetinizin geri kalanının nispeten sağlıklı ve sürdürülebilir olması gerek. Fakat ya hep ya hiç olmak zorunda değil.

Independent Türkçe