Irak Genelkurmay Başkanı Yarallah: Türkiye’nin Irak topraklarında 5 üssü var

Iraklı güvenlik birimleri bombalanan turistik bölgede incelemeler yaptı. (AFP)
Iraklı güvenlik birimleri bombalanan turistik bölgede incelemeler yaptı. (AFP)
TT

Irak Genelkurmay Başkanı Yarallah: Türkiye’nin Irak topraklarında 5 üssü var

Iraklı güvenlik birimleri bombalanan turistik bölgede incelemeler yaptı. (AFP)
Iraklı güvenlik birimleri bombalanan turistik bölgede incelemeler yaptı. (AFP)

Irak’ta hem askeri hem de siyasi düzeyde, Türkiye’nin Duhok vilayetindeki turistik bölgeyi bombaladığına ilişkin iddiaların neden olduğu tepkiler sürüyor. Irak Genelkurmay Başkanı Abdulemir Yarallah Irak topraklarındaki Türk güçlerinin ve üslerinin sayısını açıkladı. Bu, üst düzey bir askeri yetkiliden konuyla ilgili kamuoyuna yapılan ilk açıklama oldu.
Irak Meclisi’ndeki bilgilendirme oturumunda konuşan Yarallah, Türkiye’nin Kuzey Irak’ta 5 ana üssü bulunduğunu belirterek şunları söyledi:
“Bu detayların kamuoyu önünde konuşulmaması tavsiyelerine rağmen bunu söylüyorum. Üslerde 4 binden fazla personel bulunuyor. Irak toprakları içindeki Türklerin operasyonları artabilir. Geçen yıl 40 askeri noktaları vardı, bugün ise 100 nokta bulunuyor ve Duhok’un Zaho ve El-İmadiye bölgelerine yakın mesafedeler. Söz konusu bölgelerin boşaltılması için sınırdaki boş bölgelere ordu ve Peşmerge güçlerini göndermeliyiz.”
Irak Başbakanı Mustafa el-Kazımi, dün (pazartesi) yaptığı açıklamada, ülkesinin, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nin (IKBY) Duhok vilayetindeki turistik bölgede 9 kişinin hayatını kaybettiği ve 23 kişinin yaralandığı Türk saldırısı konusunda Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’yle (BMGK) birlikte ilerleyeceğini bildirdi. Kazımi dün, BM Genel Sekreteri Irak Özel Temsilcisi Jeanine Hennis Plasschaert ile bir araya geldi. Kazımi’nin ofisinden görüşmeye ilişkin yapılan açıklamaya göre Plasschaert, “Irak’a yönelik saldırı hakkında BMGK oturumunda ifade vereceğim” dedi. Görüşmede ayrıca ‘Irak ile BM Irak Misyonu arasındaki iş birliği alanları, özellikle yerinden edilenler sorununun sonuçlandırılması ve kurtarılan bölgelere destek sağlanmasına yönelik tedbirlerin’ ele alındığı kaydedildi.
Irak Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ahmed es-Sahaf, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin, Irak’ın topraklarına yönelik yapıldığı iddia edilen Türk ihlalleriyle ilgili sunduğu şikayetleri görüşmek üzere bugün toplanacağını bildirdi. Sahaf, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada öne sürülen Türk saldırılarını kınamak için ortaklarıyla anlaştıklarını aktararak şunları söyledi:
“Irak, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nden Türkiye’yi, Irak’ta bulunan askeri güçlerini çekmeye, mağdur olan Iraklı vatandaşlara maddi tazminat ödemeye ve Irak’ın altyapısına verilen zarardan dolayı Irak’tan ve halkından resmi olarak özür dilemeye zorlamasını talep edecek.”
Sahaf El-Irakiyye televizyonuna verdiği demeçte ayrıca şu iddialarda bulundu:
“Irak’ın BMGK’ya gönderdiği mesaj bir dizi konu ile ilgili. Bu konuların başında 2018’den bu yana egemenliğine yönelik ihlalleri geliyor. Zira mektupta Türkiye’nin 22 bin 740 ihlalini belgeledik. Mektup ayrıca Irak toprakları içindeki nüfuslu şehirlere ulaşan son saldırının içerdiği riskler hakkında Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne bilgi veriliyor. Bu durum terörle mücadele çabalarıyla ilgili riskler içeriyor. Mektupta ölenlerin ve yaralıların isimleri de yer alıyor.”
Sahaf, Ankara ve Bağdat arasında Türkiye’nin Irak toprakları içerisinde askeri harekat düzenlemesine izin veren bir anlaşma olduğu yönündeki açıklamaları ise yalanladı.
Ankara-Bağdat hattındaki ilişkilerin gerilmesi sonucu Irak Ulusal Olimpiyat Komitesi (NOCI) pazar günü yaptığı açıklamada, Duhok’ta yaşananlar dolayısıyla Türkiye’de yapılması planlanan İslami Dayanışma Oyunları’ndan çekildiğini duyurdu.
NOCI basın ofisinden yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Yönetim kadromuz acil toplantıda son krizi görüştü ve önümüzdeki ayın başında Türkiye’de düzenlenmesi planlanan 5. İslami Dayanışma Oyunları'ndan çekilme kararı aldı. Çekilme kararı; Irak halkının tutumu, meclisin son olağanüstü oturumundaki tavsiyeleri ve Dışişleri Bakanlığı’nın açıklamasındaki tavır doğrultusunda Zaho ilçesinde yaşananları protesto etmek için alındı.”



Filistinli sağlık görevlisi, 15 meslektaşının öldürülmesiyle yaşadığı travmayı anlattı

Filistinli sağlık görevlilerinin cenazeleri Han Yunus'a ulaşırken bir sağlık görevlisi genç bir adama sarılıyor. (AFP)
Filistinli sağlık görevlilerinin cenazeleri Han Yunus'a ulaşırken bir sağlık görevlisi genç bir adama sarılıyor. (AFP)
TT

Filistinli sağlık görevlisi, 15 meslektaşının öldürülmesiyle yaşadığı travmayı anlattı

Filistinli sağlık görevlilerinin cenazeleri Han Yunus'a ulaşırken bir sağlık görevlisi genç bir adama sarılıyor. (AFP)
Filistinli sağlık görevlilerinin cenazeleri Han Yunus'a ulaşırken bir sağlık görevlisi genç bir adama sarılıyor. (AFP)

Filistinli sağlık görevlisi Münzir Abid, geçtiğimiz mart ayında Gazze Şeridi'nin güneyinde İsrail askerlerinin bir ambulans konvoyuna ateş açarak 15 meslektaşını öldürdüğünü gördüğünde yaşadığı ‘korkunç’ saatleri anlattı.

45 yaşındaki Abid, Filistin Kızılayı, Gazze Şeridi’ndeki Sivil Savunma Müdürlüğü ve Birleşmiş Milletler Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA) çalışanlarının öldürüldüğü 23 Mart saldırısından sağ kurtulan tek kişi. Filistin Kızılayı'na göre, Refah bölgesindeki bir İsrail saldırısının ardından gelen çağrıya cevap vermek için seyahat ediyorlardı.

Abid, “Bu, gördüğüm ve yaşadığım eziyet nedeniyle hayatım boyunca unutamayacağım bir gün… Beni öldüreceklerinden çok korkuyordum” dedi.

Abid, Refah'ın batısında bulunan Tel es-Sultan bölgesindeki el-Haşaşin mahallesinde yaralanmalarla ilgili bir çağrı aldıktan sonra şoför Mustafa el-Havace ve sağlık görevlisi İzzeddin Şaat ile birlikte bir ilk yardım aracında seyahat ettiğini anlattı.

Hâlâ şokta olan adam, arabanın ışıklarını yaktığını ve korna çaldığını söyledi. Abid, “Birdenbire aracın üzerine yoğun ve doğrudan ateş açıldı. Kendimi korumak için yüzüstü yattım. Meslektaşımın sesini duymadım, ölümün sesini duydum. Korkunçtu” ifadelerini kullandı.

dscfg
İsrail saldırısından bir hafta sonra Refah'ta 8 sağlık görevlisi için cenaze namazı kılındı. (DPA)

O anda telefonunu kullanmaya cesaret edememiş. Sonrasında insanların İbranice konuştuğunu duyduğunu ifade eden Abid, “Aracın kapısı açıldı ve işgal özel kuvvetlerinin silahlı ve üniformalı üyeleri beni araçtan çıkardı. Başımı yere koydular ve sonra tüm kıyafetlerimi çıkardılar. Beni sorguladılar ve silahlarla sırtıma, göğsüme ve ayaklarıma vurdular” şeklinde konuştu.

Bu sırada olay yerine gelen bir sivil savunma aracı gördüğünü ve askerlerin ona da ateş ettiğini söyledi.

Ölü ya da diri

Abid sözlerini şöyle sürdürdü: “O sırada meslektaşlarımın akıbetini bilmiyordum. Hayatta olup olmadıklarını bilmiyordum. Bizimle birlikte olan bir meslektaşımın telefonunun çaldığını duyunca biraz rahatladım... İçlerinden birinin halen hayatta olduğunu düşündüm.”

Abid, askerlerle birlikte olduğu süre boyunca, akıbeti bilinmeyen sağlık görevlisi Esad el-Menasıra'yı gördüğünü söyledi. O da askerler tarafından gözaltına alınmış, çırılçıplak soyulmuş, dizlerinin üzerine çöktürülmüş ve gözleri bağlanmıştı.

Söz konusu operasyon, başta insani yardım kuruluşları ve uluslararası örgütler olmak üzere uluslararası alanda kınandı.

Cenazeler günler sonra cesetleri toprağa gömülü halde bulundu.

Birleşmiş Milletler İnsani İşler Koordinasyon Ofisi (OCHA) tarafından yapılan açıklamada, “İlk sağlık ekibi 23 Mart'ta İsrail ateşiyle öldürüldü. Diğer acil yardım ve ambulans ekipleri kayıp meslektaşlarını ararken saatlerce birbiri ardına saldırıya uğradı” denildi.

İsrail ordusu ateş açıldığını kabul etti, ancak bunun ‘teröristlere’ ve İsrailli yetkililere önceden bildirimde bulunmadan seyahat eden ve ışıklarını kapatan ‘şüpheli araçlara’ yönelik olduğunu iddia etti.

Ancak Filistin Kızılayı cumartesi günü, sağlık görevlilerinden birinin cep telefonunda bulunan bir video yayınladı. Videoda, amblemi açık, ışıkları yanan ambulansların yolda ilerlerken durdukları ve ağır silah seslerinin duyulduğu görülüyor.

Filistin Kızılayı, İsrail güçlerini sağlık görevlilerinin bedenlerine ‘öldürme kastıyla’ ateş açmakla suçladı.

İsrail Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir pazartesi günü, operasyonla ilgili soruşturmanın ‘derinleştirilmesi’ talimatını verdi.

‘Dehşet verici bombardıman’

Münzir Abid, Tel es-Sultan'da tanık olduklarını şöyle anlattı: “İsrail tankları bölgeyi kuşattı, havada insansız hava araçları (İHA) vardı ve çok korkunç bir bombardıman sesi duydum. Yakınlarda korku içinde çığlık atan insanların sesleri de duyuluyordu. Ondan sonra bir subay geldi. Ellerimi çözdü, üzerime bir ceket ve pantolon giydirdi ve bana ‘Bize yardım etmek zorundasın’ dedi.”

uı8o9p0
Filistin Kızılayı, İsrail ordusunun ambulanslara açtığı ateş sonucu ölen 15 sağlık görevlisinin cesedini çıkardı. (AFP)

İsrail subayının isteğiyle yerinden edilmiş bir grup insana doğru yürüyen Abid ‘korkmasınlar diye’ kendini tanıtmış. “Çocuklar çığlık atıyordu ve ben onları sakinleştirmeye çalıştım” diyen Abid, İsrailli subayın isteği üzerine yerinden edilmiş kişilere iki kategoriye ayrılmalarını söylemiş: erkekler ve yaşlılar ile kadınlar ve çocuklar.

Abid daha sonra subaya kendisini serbest bırakıp bırakmayacaklarını sorduğunda şu cevabı almış: “Seni soruşturacağız ve dosyana bakacağız.”

Filistinli sağlık görevlisi Münzir Abid daha sonra serbest bırakıldı ve Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'a geri döndü.