Gökbilimciler Jüpiter'in halka gizemini çözdü

Jüpiter'in Satürn gibi devasa halkaları olmalı ama 4 büyük uydusu onların oluşmasını engelliyor

(Stephen Kane/Riverside Kaliforniya Üniversitesi)
(Stephen Kane/Riverside Kaliforniya Üniversitesi)
TT

Gökbilimciler Jüpiter'in halka gizemini çözdü

(Stephen Kane/Riverside Kaliforniya Üniversitesi)
(Stephen Kane/Riverside Kaliforniya Üniversitesi)

The Independent'ın haberine göre bilim insanları, Jüpiter'in gaz devi komşusu Satürn gibi halkalara neden sahip olmadığını keşfetti.
Satürn'ün halkaları büyük ölçüde buzdan oluşur ve bunlardan bazıları yine buzdan oluşan kuyrukluyıldızlardan gelmiş olabilir.
Riverside Kaliforniya Üniversitesi'nden astrofizikçi Stephen Kane, "Jüpiter'in neden Satürn'ünkileri gölgede bırakacak daha da şaşırtıcı halkalara sahip olmadığı uzun zamandır canımı sıkıyordu. Eğer Jüpiter'in gerçekten de halkaları olsaydı, bu halkalar bize daha da parlak görünürdü çünkü Jüpiter, Satürn'den çok daha yakın" dedi.
Jüpiter'in halkalarının olmamasının nedeni görece basittir: Devasa uyduları, onların oluşmasını engelliyor. Gezegen aslında Neptün ve Uranüs gibi daha küçük halkalara sahip. Ancak bu halkalar Satürn'ünki kadar büyük ölçekli olmadığından geleneksel yıldız izleme ekipmanlarıyla görülmeleri zor.
Araştırmacılar hem Jüpiter'in yörüngelerinin hem de onu çevreleyen 4 ana uydunun (Io, Europa, Ganymede ve Callisto) bilgisayar simülasyonunu yürüttü.
Profesör Kane şu ifadeleri kullandı:
"İçlerinden biri Güneş sistemimizdeki en büyük uydu olan, Jüpiter'in Galilei uydularının oluşabilecek herhangi bir büyük halkayı çok hızlı şekilde yok edeceğini keşfettik. Devasa gezegenler, büyük halkalara sahip olmalarını engelleyen devasa uydular oluşturur."
Dolayısıyla Jüpiter'in ömrü boyunca halkalara sahip olmuş olması pek muhtemel değil.
Jüpiter'in halkaları, James Webb Uzay Teleskobu tarafından yayımlanan son fotoğraflarda belli belirsiz görülebilir. Teleskop, Karina ve Southern Wheel bulutsulularının, Stephen Beşlisi olarak bilinen galaksi topluluğunun ve WASP-96b ötegezegeninden bir ışık spektrumunun fotoğraflarını da ortaya koymuştu.

Sonraki adımda Uranüs'ün koşullarını aynı amaçla simüle etmeyi hedefleyen Profesör Kane, "Voyager uzay aracı yanından geçene kadar bu kısa ömürlü halkaların var olduğunu bilmiyorduk çünkü onları göremiyorduk" dedi.
Bazı gökbilimciler, Uranüs'ün başka bir gök cismiyle çarpışması sonucu yan yattığına ve halkalarının bu çarpışmanın kalıntıları olabileceğine inanıyor.
Profesör Kane "Biz gökbilimciler için [halkalar] bir suç mahallinin duvarlarına sıçrayan kandır. Dev gezegenlerin halkalarına baktığımızda, bu maddeyi oraya koyan bir felaket yaşanmış olduğunun ispatını görürüz" dedi.
Sonuçlar yakında The Planetary Science akademik dergisinde yayımlanacak.



3 milimetrelik sanat eseri: Yeni keşfedilen salyangoza Picasso adı verildi

Anauchen picasso (Gojšina ve diğerleri)
Anauchen picasso (Gojšina ve diğerleri)
TT

3 milimetrelik sanat eseri: Yeni keşfedilen salyangoza Picasso adı verildi

Anauchen picasso (Gojšina ve diğerleri)
Anauchen picasso (Gojšina ve diğerleri)

Vishwam Sankaran Bilim ve Teknoloji Muhabiri 

Tayland'da keşfedilen yeni ve küçük bir salyangoz türüne, kabuğunda görülen tuhaf ve karmaşık geometrik desenler nedeniyle efsanevi ressam Pablo Picasso'nun adı verildi.

Sadece 3 milimetre büyüklüğündeki türe, kabuğundaki dikdörtgen açılı kıvrımlar nedeniyle Anauchen picasso adı verildi.

"'Normal' kabuk şekillerine sahip diğer salyangozların kübist bir yorumuna benzeyen" bu kıvrım örüntüleri, araştırmacıları salyangoza Picasso'nun adını vermeye sevk etti.

ZooKeys adlı akademik dergide yayımlanan çalışmada bilim insanları, "Bu tür, Kübizm diye bilinen sanat akımını andıran, Pablo Picasso tarzında boyanmış yuvarlak kıvrımlara sahip bir Anauchen'e benziyor" diye yazdı.

Bilim insanları, kahverengi, konik kabuğunun derin bir birleşme noktasıyla ayrılmış 4,5-5 kıvrımdan oluştuğunu söylüyor.

Kabuğun spiralini kesen birkaç düzensiz aralıklı beyazımsı çizgi var.

Araştırmada Kamboçya, Myanmar, Laos, Tayland ve Vietnam'dan 46 yeni mikro salyangoz türünü tanımlanıyor.

Bunlar, kabuk boyutları 5 mm'den küçük olan ve çoğunlukla Güneydoğu Asya'da, eski Hindiçin, Endonezya ve Filipinler'in yanı sıra Çin'in bazı bölgelerinde bulunan küçük kara salyangozları.

Dağılımları daha batıya, Hindistan üzerinden Pakistan'a kadar uzanıyor ve çeşitlilikleri önemli ölçüde azalmış durumda.

Araştırmacılar ayrıca salyangozları genel kabuk şekli, kabuk yüzey dokusu ve duvar aralıklarının düzenine göre benzer gruplara ayırarak sınıflandırmak için yeni bir yöntem öneriyor.

Yeni türlerin birçoğu yakın zamanda toplanırken, diğerleri 1980'lerde biriktirilmiş olan Florida Doğa Tarihi Müzesi koleksiyonunda keşfedildi.

Bilim insanları, "Kabuklarının boyu 5 mm'den küçük olsa da bu salyangozlar gerçek birer güzellik! Kabukları olağanüstü bir karmaşıklık sergiliyor" diyor.

"Örneğin, açıklığı (kabuğun "açıklığı"), büyük olasılıkla yırtıcılara karşı yararlı olan çok sayıda diş benzeri bariyerle donatılmış" diye açıkladılar.

Yeni türlerin birçoğunun yukarı veya aşağı doğru dönen bir açıklığa sahip olduğu bulundu, bu da bazı türlerin kabuklarını ters taşıdığı anlamına geliyor.

Araştırmacılar, farklı salyangozları duvar açıklıkarına ve kabuktaki son kıvrımın yönüne göre ayırt edebildi.

Bilim insanları, 1980'lerde bazı salyangozların bulunduğu yerlerin ormansızlaşma ve kireçtaşı ocakları nedeniyle çoktan tahrip edilmiş olabileceği uyarısını yapıyor.

Çalışma, Güneydoğu Asya'da yerel olarak endemik kara salyangozlarının karşı karşıya kaldığı bu büyük tehditlerin altını çiziyor.

Independent Türkçe,independent.co.uk/news/science