Kral Selman talimat verdi: Yemenli siyam ikizleri Mevedde ve Rahmet yarın ameliyata alınacak

Siyam ikizlerinin ameliyatının yaklaşık 11 saat sürmesi bekleniyor
Siyam ikizlerinin ameliyatının yaklaşık 11 saat sürmesi bekleniyor
TT

Kral Selman talimat verdi: Yemenli siyam ikizleri Mevedde ve Rahmet yarın ameliyata alınacak

Siyam ikizlerinin ameliyatının yaklaşık 11 saat sürmesi bekleniyor
Siyam ikizlerinin ameliyatının yaklaşık 11 saat sürmesi bekleniyor

Aden’de yaşayan Yemenli siyam ikizleri Mevedde ve Rahmet’i ayırma operasyonunun yarın Kral Selman bin Abdulaziz’in direktifleri doğrultusunda Riyad’da bulunan Kral Abdullah İhtisas Çocuk Hastanesi’nde yapılacağı ifade edildi.  
Kraliyet Mahkemesi danışmanı ve aynı zamanda Kral Selman Yardım ve İnsani Çalışmalar Merkezi (KSRelief) Genel Sorumlusu Dr. Abdullah Rabia, ameliyatın yaklaşık 11 saat sürmesini beklediklerini ifade etti. Rabia, ameliyatın, 28 doktor ve uzmanın yanı sıra teknisyen ve hemşire kadrolarının katılımıyla 6 aşamada gerçekleştirileceğini belirtti.
KSRelief yetkilisi, Yemenli siyam ikizlerinin kız olduğunu, alt göğüs ve karın yapışık olarak doğduklarını, yapılan incelemelere göre karaciğer ve bağırsakları paylaştıklarını, kalp zarını paylaştıklarından henüz emin olunmadığını sözlerine ekledi.
Dr. Al-Rabia, Suudi Arabistan'daki sağlık ekibinin ve sağlık sektörünün, Kral Selman ve Veliaht Prens Muhammed bin Selman’dan aldığı desteği vurgulayarak söz konusu ekibin her yerde ihtiyaç sahiplerine insani yardım ulaştırmaya devam ettiğini söyledi.



Geri adım atan Avusturya Parlamentosu, Suudi Arabistan'ın dinler arası diyalogdaki rolünü övgü ile karşıladı

Viyana'daki Avusturya Parlamentosu üyesi Ömer er-Ravi (resmi Facebook hesabı)
Viyana'daki Avusturya Parlamentosu üyesi Ömer er-Ravi (resmi Facebook hesabı)
TT

Geri adım atan Avusturya Parlamentosu, Suudi Arabistan'ın dinler arası diyalogdaki rolünü övgü ile karşıladı

Viyana'daki Avusturya Parlamentosu üyesi Ömer er-Ravi (resmi Facebook hesabı)
Viyana'daki Avusturya Parlamentosu üyesi Ömer er-Ravi (resmi Facebook hesabı)

Avusturya Parlamentosu, beş yıl önce Kral Abdullah bin Abdulaziz Uluslararası Diyalog Merkezi (KAICIID) aleyhinde kampanya başlatmıştı. Bugün ise Suudi rolünü, KAICIID’ı ve genel merkezinin Avusturya'nın başkenti Viyana'da olduğu dönemde sağladığı hizmetlere övgüde bulundu.

Viyana'daki Avusturya Parlamentosu üyesi Ömer er-Ravi, KAICIID’ın çabalarına, 12 yıldır sağladığı faaliyetlere, merkezin eski müdürü ve Avusturya'nın Suudi Arabistan Büyükelçisi Faysal bin Muammer'e övgüde bulundu.

Parlamento oturumunda söz alan Ravi, geçtiğimiz günlerde Riyad'da düzenlenen, parlamento heyetinin Kral Abdulaziz Halk Kütüphanesi'ni ziyaret ettiği UNESCO konferansında Suudi Arabistan'ın tarihi miras dosyasında Viyana'ya verdiği destek ve yardımı takdir ile karşıladı. Bu heyette Kültür İşlerinden Sorumlu Devlet Müsteşarı Christoph Thun-Hohenstein, Avusturya'nın Krallık Büyükelçisi Oskar Wüstinger, Viyana Kent Konseyi ve parlamento üyesi Ravi, Dışişleri Bakanlığı UNESCO Dairesi Başkanı Büyükelçi Peter Brezovszky, Avusturya'nın UNESCO Paris Büyükelçisi Regina Figl ve UNESCO'nun kültürel miras dosyasını yönetmek üzere Viyana Şehri Komiseri Rudolf Zunke bulunuyordu.

Ravi, Parlamento heyetinin Riyad'daki Kral Abdülaziz Halk Kütüphanesi ziyareti sırasında Faysal bin Muammer ile birlikte (resmi Facebook hesabı)
Ravi, Parlamento heyetinin Riyad'daki Kral Abdülaziz Halk Kütüphanesi ziyareti sırasında Faysal bin Muammer ile birlikte (resmi Facebook hesabı)

2012’de Suudi Arabistan, Avusturya, İspanya ve Vatikan tarafından kurulan uluslararası kuruluş KAICIID’ın merkezi Genel Sekreter Zuheyr el-Harisi’nin başkanlığında Portekiz'in başkenti Lizbon'da yer alıyor. Öncesinde Viyana'da bulunan bu merkezin yönetim kurulunda birçok ülkeden çeşitli dini liderler bulunuyordu.

KAICIID, çeşitli din ve kültürlere mensup kişiler arasında diyalog ve anlayış sürecini ilerletmeyi, çeşitliliğe saygı kültürünü teşvik etmeyi, uluslar ve halklar arasında adalet ve barışın temellerini oluşturmayı amaçlıyor. Dinlerin insanlığın iyiliğine ulaşmak için diyalog ve işbirliği kültürünü teşvik etmede etkili bir güç olduğuna inanan KAICIID, toplumların karşı karşıya olduğu çağdaş zorlukların ele alınmasında, din adına zulüm, şiddet ve çatışma politikalarına karşı çıkılmasında, diyalog ve bir arada yaşama kültürünün geliştirilmesi konusunda aktif bir role sahip.


Husilerin saldırısında ölen Bahreyn askerlerinin sayısı 4'e yükseldi

Bahreyn Savunma Kuvvetleri Üsteğmen Hamed Halife el-Kubeysi'nin yasını tutuyor
Bahreyn Savunma Kuvvetleri Üsteğmen Hamed Halife el-Kubeysi'nin yasını tutuyor
TT

Husilerin saldırısında ölen Bahreyn askerlerinin sayısı 4'e yükseldi

Bahreyn Savunma Kuvvetleri Üsteğmen Hamed Halife el-Kubeysi'nin yasını tutuyor
Bahreyn Savunma Kuvvetleri Üsteğmen Hamed Halife el-Kubeysi'nin yasını tutuyor

Bahreyn, Husilerin 25 Eylül'de Suudi Arabistan-Yemen sınırında düzenlediği saldırıda yaralanan bir askerinin daha öldüğünü duyurdu.

Bahreyn resmi ajansı BNA'nın haberine göre, Savunma Kuvvetleri Genel Komutanlığı, konuya ilişkin yazılı bir açıklama yaptı.

Açıklamada, 25 Eylül Pazartesi günü Husilerin "hain" saldırısı sonucu ağır yaralanan Üsteğmen Hamed Halife el-Kubeysi'nin bugün vefat ettiği bildirildi.

Böylece Husilerin saldırısında ölen Bahreyn askerlerinin sayısı 4'e yükseldi.

Bahreyn Savunma Kuvvetleri Genel Komutanlığı, 25 Eylül'de Husilerin, Yemen sınırındaki Suudi Arabistan topraklarında Arap koalisyon güçleri bünyesinde görev alan Bahreynli askerlerin mevzilerine İHA ile düzenlediği saldırı sonucu 2 askerin öldüğünü, bazı askerlerin de yaralandığını bildirmişti. 27 Eylül'de yapılan açıklamada da yaralı askerlerden birinin daha öldüğü duyurulmuştu.

Yemen'deki iç savaş ve siyasi çözüm çabaları

Yemen'de İran destekli Husiler, Eylül 2014'ten bu yana başkent Sana ve bazı bölgelerin denetimini elinde bulunduruyor.

Suudi Arabistan öncülüğündeki koalisyon güçleri ise Mart 2015'ten itibaren Husilere karşı Yemen hükümetine destek veriyor.

Yemen'de 9 yıldır süregelen krizi sona erdirecek kapsamlı bir anlaşmanın hazırlanması için Suudi Arabistan ve Umman, aylardır Yemen hükümeti ile Husiler arasında arabuluculuk yapıyor.


Suudi Arabistan’da işsizlik düşüyor

Suudi Arabistan'da iş arayanları şirketlerle bir araya getiren istihdam forumlarından biri (Şarku’l Avsat)
Suudi Arabistan'da iş arayanları şirketlerle bir araya getiren istihdam forumlarından biri (Şarku’l Avsat)
TT

Suudi Arabistan’da işsizlik düşüyor

Suudi Arabistan'da iş arayanları şirketlerle bir araya getiren istihdam forumlarından biri (Şarku’l Avsat)
Suudi Arabistan'da iş arayanları şirketlerle bir araya getiren istihdam forumlarından biri (Şarku’l Avsat)

Suudi Arabistan, vatandaşları arasında 2030 Vizyonu’nda belirlediği yüzde 7 işsizlik hedefine ulaşmaya yakın görünüyor. Suudi Arabistan işsizlik oranı 2023’ün ikinci çeyreğinde 8,3’e düştü. Geçtiğimiz yılın aynı döneminde bu oran 9,7 idi. Bu, hükümetin yerel pazarda iş fırsatları sağlayarak Suudiler arasındaki işsizliği ortadan kaldırma konusundaki kararlılığını yansıtıyor.

Suudi Arabistan2ın 2030 Vizyonu ile toplumdaki kadınları güçlendirme ve ekonomik katılımlarını arttırma hedefleri doğrultusunda Riyad’ın çabaları, Suudi kadınların işsizlik oranının 2022'nin ikinci çeyreğindeki yüzde 19,3'ten yüzde 15,7'ye ulaşmasını sağladı.

Şarku’l Avsat’ın aktardığı veriler, Uluslararası Para Fonu'nun (IMF) Suudi Arabistan'ın işgücü piyasası ve dijitalleşme alanında gerçekleştirdiği reformlara övgüyle örtüşüyor. İşgücü piyasası ve dijitalleşme alanında gerçekleştirilen reformlar, Suudi Arabistan’da meydana gelen büyük dönüşüm sürecine katkı sağladı. IMF, bu yıl, Suudi Arabistan Krallığı'nın 2030 Vizyonu’na yönelik iddialı yolculuğunun orta noktası olması nedeniyle önemli bir dönüm noktasını temsil ediyor.

IMF, yüksek becerilere sahip Suudilerin oranının 2016'da yüzde 32'den 2022'de yüzde 42'ye yükseldiğini açıkladı. Suudi kadınların işgücü piyasasına katkısı son dört yılda ikiye katlanarak yüzde 37'ye ulaştı ve 2030 hedeflerinin çok ötesine geçti. Dijital sektörün genel büyümeye katkısı da 2016'da yüzde 0,2'den 2022'de yüzde 15'e çıktı.

Bu karşılık IMF, petrole bağımlılığı azaltmak, gelir kaynaklarını çeşitlendirmek ve rekabet gücünü artırmak için uygulanan reformlar nedeniyle Suudi ekonomisinin bir dönüşüme tanık olduğunu doğruladı. Petrol dışı gelirlerin, katma değer vergisinin uygulanması ve üst düzey mevzuat uyumu sayesinde sadece dört yılda iki katına çıktığına dikkat çekti. Petrol dışı ihracatın 2022'de 84,4 milyar dolar ile rekor seviyeye ulaştığını, hizmet ve imalatın payının ise son yirmi yılda yüzde 15 arttığını bildirdi. Turizm sektörü de gayri safi yurtiçi hasılanın yüzde 4,5'ini oluşturuyor.

IMF, güçlü iç talebin etkisiyle petrol dışı büyümenin 2023'te yüzde 5'e yakın kalacağı yönündeki beklentisini yineledi.


KİK ve Pakistan, Serbest Ticaret Anlaşması imzaladı

KİK Genel Sekreteri Casim el-Budeyvi. (Reuters)
KİK Genel Sekreteri Casim el-Budeyvi. (Reuters)
TT

KİK ve Pakistan, Serbest Ticaret Anlaşması imzaladı

KİK Genel Sekreteri Casim el-Budeyvi. (Reuters)
KİK Genel Sekreteri Casim el-Budeyvi. (Reuters)

Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) Genel Sekreteri Casim el-Budeyvi, KİK ile Pakistan’ın Serbest Ticaret Anlaşması imzaladığını duyurdu. Budeyvi, anlaşma ile uluslararası ülkeler ve bloklarla ticari ilişkilerin ve ekonomik işbirliğinin güçlendirilmesinin amaçlandığını vurguladı.

Budeyvi’nin bu açıklaması, dün, Riyad’daki KİK Genel Sekreterlik merkezinde Pakistan Ticaret Bakanı Dr. Cevher İcaz ile Serbest Ticaret Anlaşması’nın imza töreni sırasında geldi.

Budeyvi, bu tarihi ekonomik anlaşmanın işbirliğinde önemli bir dönüm noktası teşkil ettiğine ve her iki tarafın ortak çıkarlarına hizmet edecek büyüme ve refaha katkıda bulunacağının altını çizdi. KİK Genel Sekreteri ayrıca iki ülke arasında ekonomik ilişkilerin güçlendirilmesi için işbirliğinin önemine vurgu yaptı.

Budeyvi, Genel Sekreterliğin, KİK ülkeleri için bölgesel ve uluslararası düzeyde ticari ve ekonomik işbirliği umutlarını geliştirmek amacıyla diğer ülkelerle serbest ticaret müzakereleri dosyasıyla ilgilendiğine dikkati çekti.

Budeyvi, KİK ülkelerinden gelen müzakere heyetlerine bu anlaşmanın imzalanması için gösterdikleri çabadan dolayı teşekkür etti.


Bahreyn Veliaht Prensi, Suudi Dışişleri Bakanı'nı kabul etti

Bahreyn Veliaht Prensi ve Başbakanı, Suudi Arabistan Dışişleri Bakanını kabul etti ( SPA)
Bahreyn Veliaht Prensi ve Başbakanı, Suudi Arabistan Dışişleri Bakanını kabul etti ( SPA)
TT

Bahreyn Veliaht Prensi, Suudi Dışişleri Bakanı'nı kabul etti

Bahreyn Veliaht Prensi ve Başbakanı, Suudi Arabistan Dışişleri Bakanını kabul etti ( SPA)
Bahreyn Veliaht Prensi ve Başbakanı, Suudi Arabistan Dışişleri Bakanını kabul etti ( SPA)

Bahreyn Veliaht Prensi Selman bin Hamed Al Halife, Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhanı başkent Manama’da kabul etti.

Görüşme sırasında bölgesel ve uluslararası ortak ilgi alanlarının yanı sıra  Suudi Arabistan ve Bahreyn  arasındaki işbirliği alanları gözden geçirildi.

Daha sonra Bahreyn Veliaht Prensi, Dışişleri Bakanı ve beraberindeki heyet onuruna öğle yemeği verdi.

Görüşmeye şişleri Bakanlığı Siyasi İşlerden Sorumlu Müsteşarı Büyükelçi Suud es-Sati, Dışişleri Bakanlığı Genel Müdürü Abdurrahman ed Davud ve Suudi Arabistan’ın Bahreyn Büyükelçiliği Maslahatgüzarı Salih bin Felah el Uteybi katıldı.


Şarku’l Avsat’a konuşan Güney Afrika Turizm Bakanı: Mart sonuna kadar 10 milyon turist hedefliyoruz

Güney Afrika Turizm Bakanı Patricia de Lille (Şarku’l Avsat)
Güney Afrika Turizm Bakanı Patricia de Lille (Şarku’l Avsat)
TT

Şarku’l Avsat’a konuşan Güney Afrika Turizm Bakanı: Mart sonuna kadar 10 milyon turist hedefliyoruz

Güney Afrika Turizm Bakanı Patricia de Lille (Şarku’l Avsat)
Güney Afrika Turizm Bakanı Patricia de Lille (Şarku’l Avsat)

Suudi Arabistan ve Güney Afrika arasında son dönemde kapsamlı işbirliğinin giderek arttığı bir dönemde, Güney Afrika Turizm Bakanı Patricia de Lille, turizm ile ilgili teknoloji endüstrilerinin uyarlanması, yatırım stratejilerinin geliştirilmesi ve önemli spor etkinliklerine ev sahipliği yapılması alanlarında işbirliğini geliştirmeye yönelik ortak çabalara değindi.

Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da düzenlenen Dünya Turizm Günü etkinliğine katılan Güney Afrikalı Bakan, Şarku’l Avsat’a özel açıklamalarda bulundu.

Suudi Arabistan’ın Aralık ayından itibaren Riyad ile Johannesburg arasında direkt uçuş gerçekleştirme adımının önemine vurgu yapan Patricia de Lille şunları söyledi;

Güney Afrika, turizm sektöründe teknolojinin nasıl daha fazla kullanmayı, yatırım stratejilerini ve Formula 1 gibi önemli spor etkinliklerine ev sahipliği yapmayı öğrenmek için Suudi Arabistan Turizm Bakanlığı ile yakın işbirliği içerisinde çalışabilir.

Bakan, özellikle Suudi Arabistan ile Cape Town arasında direkt uçuş sağlanmasının, hem Hac ve Umre seyahatini kolaylaştıracağını ve iki ülke arasındaki turist akışını önemli ölçüde artıracağını söyledi.

İki ülke arasında turizm sektöründe işbirliği fırsatlarına değinen Patricia de Lille, 2014 yılında imzalanan turizm mutabakat zaptında da belirtildiği gibi, iki ülke arasında işbirliği için büyük fırsatlar olduğuna dikkat çekti.

Suudi Arabistan’daki vahşi hayvanların bulunduğu milli parkların yanı sıra diğer turistik mekanlar ve bunların nasıl yönetileceği konusunda iki ülke arasında deneyim alışverişinde bulunulduğunu dile getirdi.

Suudilerin turizm sektörünü canlandırma çabaları hakkında yorum yapan Güney Afrikalı bakan, Suudi Arabistan’ın turizm sektörünü ilerletme çalışmaları karşısında duyduğu şaşkınlığı ifade ederek şunları söyledi;

Suudi Arabistan’da turizm alanındaki gelişmeler çok hızlı ilerliyor ve turizm sektöründe yaşananlar ilham verici.

Ülkesindeki turizm sektörünün hızla toparlandığını belirten bakan, yine de yeni tip koronavirüs salgını öncesi seviyeleri aşmadığını ve hala 2019 rakamlarından yüzde 20 daha düşük olduğunu ekledi.

Yılın ilk yedi ayında ülkeye 4,8 milyon ziyaretçi geldiğini ifade eden Patricia de Lille, “Güney Afrikalıların ülkelerini daha fazla keşfetmesi ve yurt içi seyahat sayılarının şimdiden koronavirüs öncesi seviyeleri aşmasıyla yurt içi pazarlar çok iyi performans gösteriyor” dedi.

Patricia de Lille, Güney Afrika’nın 2024 yılı Mart sonuna kadar ziyaretçi sayısının 10 milyona çıkmasını hedeflediğini dile getirerek, şu ifadelerle devam etti;

Güney Afrika, heyecan verici ve benzersiz fırsatlara, güzel plajlara, vahşi yaşam parklarına ve çarpıcı manzaralara sahip bir ülke. Suudileri burayı ziyaret etmeye davet ediyoruz.

Çoğu turistin, dünyanın küçük bir yüzdesini ziyaret ettiğini söyleyen bakan, tüm ülkelerde görülmesi gereken çok güzel yerlerin olduğunun altını çizdi.

Patricia de Lille, bir diğer önemli konunun ise, hükümetler nezdinde turizmin öneminin artması olduğunu söyleyerek, turizmin büyük bir ekonomik güç olarak tanınması gerektiğini sözlerine ekledi.


BAE Devlet Başkanı Danışmanı Karkaş: ‘Arap dünyasında yeni işbirliği formüllerine ihtiyacımız var’

Enver Karkaş, Arap Medya Forumu’nda (Şarku’l Avsat)
Enver Karkaş, Arap Medya Forumu’nda (Şarku’l Avsat)
TT

BAE Devlet Başkanı Danışmanı Karkaş: ‘Arap dünyasında yeni işbirliği formüllerine ihtiyacımız var’

Enver Karkaş, Arap Medya Forumu’nda (Şarku’l Avsat)
Enver Karkaş, Arap Medya Forumu’nda (Şarku’l Avsat)

Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Devlet Başkanı Diplomatik Danışmanı Dr. Enver Karkaş, Arap işbirliği formülünü eski ideolojik formüllerden uzaklaştırmanın önemine dikkati çekti. Suriye’nin Arap Birliği’ne dönmesinin doğru bir karar olduğunu belirten Karkaş, Şam’ın Arapların kararını kolaylaştırması gerektiğini söyledi.

Dr. Karkaş, Arap Medya Forumu’nda yaptığı konuşmada “Suriye’de Captagon meselesi ve ülkelerine dönmesi gereken, ancak henüz güvencesi bulunamayan mülteci meselesi de dahil olmak üzere henüz çözülmemiş meseleler hususunda bazı endişelerimiz var” dedi.

Suudi Arabistan ve Mısır

Karkaş, ülkesinin iki ana Arap ortağa, yani Suudi Arabistan ve Mısır’a bağımlı olduğunu belirtirken, “Suudi Arabistan ve Mısır’ın varlığı olmadan BAE’de Arap eylemi yürütemiyoruz” dedi. Ülkesinin hiçbir koşulda tek başına ilerlemediğine dikkati çeken Dr. Enver Karkaş, ortaklarla çalışılması gerektiğini ve bu kanaatin çok önemli olduğunu ifade etti. Karkaş ayrıca, “Suudi Arabistan ve Mısır’ın Arap kampının temel direği olduğu kesindir” dedi.

Karkaş, ABD güvenlik garantileri konusuna da değinirken, “ABD’nin bölge ülkelerine verdiği güvenlik garantileri sözlü olup, bunların bölgenin güvenliğini ve ülkelerin çıkarlarını garanti altına alacak metinlere dönüştürülmesini sabırsızlıkla bekliyoruz” dedi.

cdsfvg
Dr. Enver Karkaş, Arap Medya Forumu’nda (Şarku’l Avsat)

BAE’nin dış politikasının üç başlıktan oluştuğunu dile getiren Dr. Enver Karkaş, ilk başlığın ülkenin dış politikasının BAE ve bölge için istikrarla ilgili olduğuna vurgu yaptı. Karkaş, ikinci başlığın ise ülkenin jeopolitik değil jeoekonomik bir bölgede yer alması olduğunu söylerken, bu nedenle refaha ve ülkedeki kadının statüsünü iyileştirme hareketine atıfla dış politikada değerler kavramına odaklandığını dile getirdi.

“BAE, büyüklük olarak süper güç ya da devasa bir ülke değil, ama hareket etme ve inisiyatif alma becerisine sahip” diyen Karkaş, ülkesinin ortaklık arayışına girmesi gerektiğini vurguladı.

Yarım trilyon dolar

BAE’nin gayri safi yurt içi hasılada yarım trilyon dolar sınırını aştığını, bunun da 10 milyon nüfusa sahip bir ülke için büyük bir başarı olduğunu belirtti.

Arap Medya Forumu faaliyetleri kapsamında ‘Arap Bölgesi: Senaryo ve Gelecek’ başlığı altında gerçekleştirilen oturumda konuşan Karkaş, “BAE, Hindistan, Ortadoğu ve Avrupa arasında ekonomik koridor fikrinin formüle edilmesinde önemli bir rol oynadı” dedi. Dr. Enver Karkaş, “BAE’nin Türkiye’ye ulaşan, İran’ı geçen ve Afrika’ya bağlanan diğer koridorlara yönelik hedefleri var. BAE, enerji, teknoloji, su ve yapay zekaya dayalı bir gelecek yaklaşımıyla farklı bağlamları güçlendirmediği sürece ekonomisini geliştiremeyeceğine inanıyor” açıklamasında bulundu.

Arap ülkelerindeki eşitsizlikler

Arap dünyası ülkeleri arasında eşitsizliklerin varlığına ilişkin olarak Diplomatik Danışman, “Arap dünyasında farklı hızlarda hareket eden iki ekonomi var” diyerek, Arap dünyasının ilki kalkınmada hızla ilerleyen ve ikincisi acı çeken iki kısımdan oluştuğunu kaydetti. Karkaş, Körfez ülkelerinin başarılı tecrübesini hayata geçirmenin, kendi kanaatince siyasi istikrarın varlığı ve serbest ekonomiye saygıyı gerektirdiğine dikkati çekerken, BAE’nin tecrübesiyle, özellikle ülkede 200 milletin varlığıyla bir yargı sistemine sahip olmayı başarmasının yanı sıra sosyal açıklık olacağını da söyledi.

Ülkesi ve İran arasındaki ilişkiler hakkında ise İran’ın dış politikasının değişmediğini, ancak iki ülkeyi birbirine bağlayan ortak noktalar olduğunu söyledi. Dr. Enver Karkaş ayrıca, Suudi Arabistan’ın İran’la uzlaşma turlarında uzun bir yol kat etmesinin ardından Husilerin son saldırısının, Yemen’deki uzun savaşın sona ermesini istemeyen tarafların bulunduğunu gösterdiğine dikkati çekti.


Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Ferhan, Le Drian ile Lübnan’daki gelişmeleri görüştü

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan, Jean-Yves Le Drian ile Riyad’da bir araya geldi. (SPA)
Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan, Jean-Yves Le Drian ile Riyad’da bir araya geldi. (SPA)
TT

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Ferhan, Le Drian ile Lübnan’daki gelişmeleri görüştü

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan, Jean-Yves Le Drian ile Riyad’da bir araya geldi. (SPA)
Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan, Jean-Yves Le Drian ile Riyad’da bir araya geldi. (SPA)

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan, Fransa’nın Kuzey Afrika ve Ortadoğu Elçisi Jean-Yves Le Drian ile Lübnan dosyasının yanı sıra bölgesel ve uluslararası arenadaki gelişmeleri görüştü.

Prens Faysal’ın Le Drian’la başkent Riyad’da gerçekleştirdiği görüşmede ayrıca ikili ilişkiler ile birçok alandaki ortak koordinasyon başlıkları da gözden geçirildi.

Fotoğraf Altı: Pens Faysal bin Ferhan ve Jean-Yves Le Drian bölgesel ve uluslararası gelişmeleri görüştü. (SPA)

Görüşmede Bakanlar Kurulu Genel Sekreterliği Danışmanı Nizar el Aloula ve Suudi Arabistan'ın Beyrut Büyükelçisi Velid Buhari de yer aldı.


Mekke-i Mükerreme'deki saat kulesine yıldırım isabet etti

(AA)
(AA)
TT

Mekke-i Mükerreme'deki saat kulesine yıldırım isabet etti

(AA)
(AA)

Mekke bölgesine dün gece gök gürültüsü eşliğinde yağmur yağdığı sırada Kabe'nin bulunduğu Harem-i Şerif'in yakınındaki ünlü saat kulesine isabet eden yıldırım korku yarattı.

Sosyal medyada yayımlanan görüntülerde, yıldırımın saat kulesine birçok koldan isabet ettiği yer aldı.

İçinde hoteller, alışveriş merkezlerini barındıran ve inşaatı 2010 yılında tamamlanan "Burc es-Saah" adıyla bilinen gökdelen, 600 metre yüksekliğiyle dünyanın en büyük saat kulesi olma ünvanını taşıyor.


Karşılıksız Körfez hibeleri dönemi geride kaldı

Fotoğraf: Shutterstock
Fotoğraf: Shutterstock
TT

Karşılıksız Körfez hibeleri dönemi geride kaldı

Fotoğraf: Shutterstock
Fotoğraf: Shutterstock

Kevser Zantur

Ortadoğu ve Kuzey Afrika bölgesindeki gerilimler ve çatışmaların ardından gelen dönem, Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) ülkelerinin ‘cömertlik’ dönemini sona erdirdi. Artık mali olarak sıkıntı yaşayan bölge ülkelerinin nefes alma ve çıkış yolu sağlayan ülkeler dönemi geride kaldı. Ücretsiz yardım etme dönemi sona erdi ve yerini, karşılıklı çıkar ve faydaya dayanan yeni politikalar aldı. Bu politikalar, yatırım fonlarının merkezi rol oynadığı bir modele dayanıyor. Bu yaklaşım yerleşmeye başladı. Başarılı bir yol izleyen Ürdün, buna örnek teşkil edebilirken, Mısır'da ise durum tam tersi.

Şarku’l Avsat’ın Londra merkezli Al Majalla dergisinden aktardığı habere göre ‘Ortadoğu ve Kuzey Afrika: Bölgedeki Gerilimler Sonrası İşbirliği Durumu’ başlıklı raporda konu irdelenerek tartışıldı. Rapor, Suudi Araştırma ve Medya Grubu'nun (SRMG) bir parçası olan Think Araştırma ve Danışmanlık Merkezi tarafından, SRMG'nin ikinci kez 78. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nun üst düzey toplantıları ile eş zamanlı olarak Ortadoğu ve Kuzey Afrika Enstitüsü (MEI) ile iş birliği içinde düzenlediği Ortadoğu ve Kuzey Afrika Forumu'nun yan etkinliklerinden birinde yayınlandı. Raporda, bölge ülkelerinin coğrafya, politika, ekonomi ve enerji alanlarında iş birliği yolları vurgulandı.

Raporda, KİK ülkelerinin bölge ülkelerine yönelik destek politikalarındaki değişiklikler incelendi. Rapora göre, bu politikalar, diplomatik veya stratejik ilişkiler temelinde koşulsuz mali yardım sağlama şeklinden, ekonomik ve mali getirisi yüksek olan yatırımlara öncelik veren, amacı ‘zenginliklerini ve büyümelerini garanti etmek’ olan bir yaklaşıma doğru evrildi.

Daha geniş umut verici ufuklara doğru

Ortadoğu ve Kuzey Afrika bölgesindeki ekonomik ilişkilerin metodolojik dönüşümü, bu ilişkilerin daha sürdürülebilir hale geldiğini ve her iki tarafın ulusal çıkarlarına ve genişleme planlarına hizmet ettiğini gösteriyor. Ayrıca, Batı'nın, özellikle ABD'nin, şemsiyesi altından çıkma ve Çin, Hindistan ve Rusya gibi Batı dışı ortaklarla ekonomik, kalkınma ve siyasi ilişkileri derinleştirme yönündeki yaygın bir eğilimi de işaret ediyor. Bunun son örneği, geçtiğimiz Ağustos ayında Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Mısır'ın BRICS’e katılmaya davet edilmesiydi.

Bu ilişkiler yeni değil. Örneğin, uzun zamandır stratejik bir lojistik merkez olma hedefi olan BAE, Çin'in Kuşak ve Yol Girişimi'nin temel bir parçası haline geldi. Çin, BAE'nin limanlarına, havaalanlarına ve ulaşım ağlarına yatırım yaparak bu hedefe ulaştı. Çin'in bölge ile olan ticaretinin yaklaşık yüzde 60'ı BAE üzerinden geçiyor.

c fv
 Sürdürülebilir yeşil enerjiye yönelik beklentiler (Shutterstock)

Raporda belirtildiği gibi, bölge ülkeleri arasındaki işbirliği, iklim değişikliği ile ilgili kaygıların paylaşılmasıyla da bütünleşiyor. Bölgenin birçok ülkesi, 2050-2060 yılları arasında ‘sıfır karbon’ hedefine ulaşmaya yönelik taahhütlerini 130'dan fazla ülkeyle birlikte imzaladı. Ayrıca, enerji sistemlerinin karmaşıklaşması ve ekonomik zorlukları arttırması, iklim değişikliğine uyum sağlamak ve enerji depolama için yenilikçi çözümler geliştirmek için finansal ve teknolojik kaynakların paylaşılmasını gerekli ve kaçınılmaz hale getiriyor.

Raporda belirtildiği gibi, bölge ülkeleri arasındaki işbirliği, iklim değişikliği ile ilgili kaygıların paylaşılmasıyla da bütünleşiyor. Bölgenin birçok ülkesi, 2050-2060 yılları arasında ‘sıfır karbon’ hedefine ulaşmaya yönelik taahhütlerini 130'dan fazla ülkeyle birlikte imzaladı

Ortadoğu ve Kuzey Afrika bölgesi, iklim finansmanı konusunda hala geride kalıyor. Bölgede aktif olan 12 iklim fonu, birlikte yılda 3,6 ila 4,9 milyar dolarlık iklim finansmanı akışı elde etti. Bu, dünya genelindeki en düşük oranlardan biri. 2020 yılında yalnızca gelişmekte olan ülkelere 83 milyar dolar iklim finansmanı sağlandı ve bu rakamın 2023 yılında yıllık 100 milyar dolara ulaşması bekleniyor.

Büyük iadeler ve politika değişiklikleri

Körfez ülkeleri, Rusya'nın Ukrayna'yı işgalinden en çok faydalanan ülkelerden biri oldu. İşgalin bir sonucu olarak enerji fiyatları yükseldi ve ham petrolün ortalama fiyatı geçen yıl 100 dolara ulaştı. Bu ülkeler, 2022 yılında petrolden elde ettikleri gelir 570 milyar doları aştı. Bu rakamın 311 milyar doları Suudi Arabistan, 119 milyar doları BAE, 98 milyar doları Kuveyt ve yaklaşık 43 milyar doları da Umman’a ait.

Bu devasa ve beklenmedik gelirler, KİK ülkelerinin bütçelerinde rekor bir fazlaya ulaşmasına olanak sağladı. Örneğin, BAE, bu yılın ilk çeyreğinde 6,3 milyar dolarlık bir fazla kaydetti. Uluslararası Para Fonu (IMF), BAE'nin bütçe fazlasının 2028 yılına kadar sürmesini bekliyor.

Buna paralel olarak, Körfez ülkeleri, petrol ve gaz gelirlerine olan bağımlılığı azaltmak amacıyla yatırımlarını geliştirmeye devam etti. Bu çerçevede, çeşitli stratejiler ve planlar doğrultusunda, yatırım fonları aracılığıyla ekonomilerini çeşitlendirdiler. Ayrıca, birçok ülkenin yararlandığı, ücretsiz veya koşulsuz yardımlar dönemini sona erdirdiler. Bu ülkeler arasında, özellikle Ürdün ve Mısır öne çıkıyor. Bu ülkeler, ekonomik krizler, ekonomik şoklar ve siyasi dalgalanmalara karşı koymak için Körfez ülkelerinin doğrudan finansmanlarına güveniyordu.

csdfvg
Fotoğraf: Shutterstock

Değişimin özü, koşulsuz destekten kârlı yatırıma geçiştir. Bu geçiş, KİK ülkelerinin, Forum'un raporuna göre, üç mekanizmaya dayanan açık bir felsefeye dayanmaktadır: Birinci mekanizma, merkez bankalarına mevduattır. Bu mevduatlar, herhangi bir nedenle geri çekilebilir. İkinci mekanizma, yatırım fonları aracılığıyladır. Bu fonlar, finansal getirileri göz önünde bulundurarak ve siyasi veya sosyal hedeflere göre değil, stratejik sektörlere yönlendirilerek yönetilir. Üçüncü mekanizma, Uluslararası Para Fonu (IMF) ile yapılan borç anlaşmalarına ek finansal destektir. Bu destek, yararlanan ülkelerden anlaşmada belirtilen reform programlarını uygulamalarını şart koşmakta.

Bu değişiklikler, KİK ülkelerinin dış politikalarında yaşanan köklü değişikliklerin bir parçası. Bu değişiklikler, önceki on yıl boyunca yükselen gerilim, gerginlik ve çatışma ile karakterize edildi. Ancak, son yıllarda, KİK ülkeleri, bölgesel entegrasyona ve rakipler ve düşmanlar arasındaki yumuşamaya doğru bir yönelim sergiledi. Bu yönelim, bölgedeki uçurumları kapatmak için bir fırsat sunuyor. Bu, Ortadoğu ve Kuzey Afrika bölgesinin dış şoklara karşı direncini artıracak ve uzun vadede istikrarını destekleyecektir. Ayrıca, KİK ülkelerinin uluslararası arenada yeniden konumlanmasına ve daha büyük bir rol üstlenmesine olanak tanıyacak. Ayrıca yükselen kutupların oluşumundan da faydalanacaktır. Bu kutuplar, ulusal öncelikler ve küresel tehlikelerin farkındalığıyla hareket etmekte.

Değişimin özü, koşulsuz destekten kârlı yatırıma geçiştir. Bu geçiş, KİK ülkelerinin, Forum'un raporuna göre, üç mekanizmaya dayanan açık bir felsefeye dayanmaktadır: Merkez bankalarına mevduat, yatırım fonları, Uluslararası Para Fonu (IMF) ile yapılan borç anlaşmalarına ek finansal destek.

Buna ek olarak, Körfez ülkelerinin iç çevrelerinde, koşulsuz destek politikalarının yetersizliği ve ekonomik sürdürülebilirliği sağlamadaki başarısızlığı nedeniyle sert eleştirilere maruz kaldığı belirtiliyor. Bu eleştiriler, örneğin, son on yılda Mısır'a sağlanan ve 100 milyar dolara yaklaşan finansman değerine rağmen yapılıyor. Bu rakam, uluslararası saygın araştırma merkezlerinin raporları ve hatta Mısır Merkez Bankası'ndan sızan bilgilere dayanıyor. Bu bilgilere göre, Mısır'a sağlanan yardımlar, temel olarak Suudi Arabistan, BAE ve Kuveyt'ten geliyor.

Suudi Arabistan Maliye Bakanı Muhammed el-Cudan, 19 Ocak 2023 tarihinde Davos Zirvesi'nde yaptığı konuşmada, Suudi Arabistan'ın dış yardım politikalarında yapacağı değişiklikleri ilk kez açıkça duyurdu. Cudan, "Gelecekteki yardımlar, reformların uygulanmasıyla şartlı olacak. Daha önce koşulsuz olarak bağış ve yardım yapıyorduk. Bunu değiştiriyoruz. Bölge ülkelerini de reform yapmaya teşvik ediyoruz. Biz kendi halkımıza vergi veriyoruz ve başkalarının da sorumluluklarını yerine getirmesini bekliyoruz" ifadelerini kullandı.

xdcsvf
Think tarafından düzenlenen “Ortadoğu ve Kuzey Afrika Forumu” oturumlarından biri

Bundan bir ay sonra, Kuveyt Dışişleri Bakanı Şeyh Salim Abdullah el-Cabir es-Sabah, ülkesinin Arap komşularına yardım etme şeklini değiştirdiğini duyurdu. Bakan, Kuveyt'in, Arap ülkelerinin yanı sıra gelişmekte olan ülkelere yardım etmek için kullandığı Kuveyt Arap Ekonomik Kalkınma Fonu'ndaki politikalarını değiştirmeyi düşündüğünü açıkladı.

Kuveyt basınına göre, Bakan, "Uluslararası düzeyde bazı gelişmeler var. Bu gelişmeler, fona yeni bir yön vermek ve ulusal çıkarlarımızı korumak için çalışmamızı gerektiriyor" dedi.

Gerçekten de KİK ülkelerinin devlet yatırım fonları, büyük servetlerini yönetmek ve gelir kaynaklarını çeşitlendirmek için giderek daha merkezi bir rol oynuyor. Bu, petrol fiyatlarının dalgalanması ve iklim değişikliği gibi küresel zorluklarla karşı karşıya kalan bölgenin ekonomik ve siyasi istikrarını korumaya yardımcı oluyor. Rapora göre, Abu Dabi Yatırım Otoritesi'nin (ADIA) varlıkları yaklaşık 853 milyar dolar, Suudi Arabistan'ın Kamu Yatırım Fonu'nun (PIF) varlıkları 755 milyar dolar, Katar Yatırım Fonu'nun (QIA) varlıkları 475 milyar dolar ve Kuveyt Yatırım Fonu'nun (KIF) varlıkları 750 milyar doların üzerinde.

Başarı ve başarısızlığın iki modeli: Ürdün ve Mısır

Ürdün ve Mısır, cömert ve koşulsuz Körfez desteğinden istikrarlı bir şekilde yararlanan ülkeler arasında öne çıkıyor. Ürdün, KİK’in yeni politikalarında da koşulsuz olarak yararlanmaya devam ediyor ve başarıya giden yolu arıyor. Ancak, durum Kahire için farklı.

Ürdün, 2011 yılında KİK ülkelerinden 5 milyar dolarlık yardım aldı. 2018 yılında ise, Suudi Arabistan, BAE ve Kuveyt'ten, ülkede yaşanan siyasi, ekonomik ve yaşamsal kriz nedeniyle 2,5 milyar dolarlık bir yardım paketi daha aldı.

Körfez ülkeleri, geçmişte koşulsuz yardımlar ve hibeler sunuyordu. Ancak, bu politikaları değiştiriyorlar. Ayrıca, bölge ülkelerini reform yapmaya teşvik ediyorlar. Körfez ülkeleri, kendi halklarından vergi alıyor ve diğer ülkelerin de kendi sorumluluklarını yerine getirmelerini bekliyorlar. Suudi Arabistan Maliye Bakanı Muhammed Cudan

Ürdün, Mısır gibi borçluluk oranında aktif bir artış yaşıyor. Maliye Bakanlığı verilerine göre borçluluk oranı GSYİH'nin yaklaşık yüzde 90'ına (yüzde 89,6) yaklaştı. Borçluluk oranı 2021 yılında GSYİH'nin yüzde 100'ünü aşmıştı. Ürdün'ün tarihindeki en büyük kredi olan 1,2 milyar dolarlık krediyi almasından 3 yıl sonra, yeniden IMF'den borçlanması bekleniyor.

Ürdün, IMF'den aldığı kredi ve uyguladığı sancılı ve tartışmalı reformlar sayesinde, Körfez ülkelerinden desteğini sürdürüyor. Körfez ülkeleri, Mısır'ın aksine Ürdün'ü, IMF'nin desteklediği reform programını uygulamada önemli bir başarı elde etmiş olarak görüyor. Forum'un raporuna göre bu başarı, Körfez ülkelerinin Ürdün'e olan ilgisinde hafif bir artışa neden oldu. Körfez ülkeleri, Ürdün'deki 40 milyar dolarlık stratejik yatırımlarını daha da güçlendirmeye yöneliyor.

Körfez ülkelerinin Ürdün'deki stratejik yatırımları, hizmetler ve sanayi sektörlerinde yoğunlaşıyor. Bu yatırımlar Suudi Arabistan-Ürdün Yatırım Fonu (SAJIF) aracılığıyla gerçekleştiriliyor. SAJIF bu yıl altyapı, sağlık hizmetleri, turizm ve teknoloji gibi alanlarda yatırım yapmayı planlıyor. Ayrıca, büyüyen Ürdün şirketlerine genişleme sermayesi yatırımları da yapacak. Bu bilgiler SAJIF'in Mayıs ayında yaptığı bir basın açıklamasında yer aldı.

Ürdün, KİK’in bölgesel yatırımları yönetmede izlediği yeni yaklaşımdan yararlanmak için güçlü bir konumda. Bu, temel olarak Ürdün'ün reformları uygulamaya kararlı olmasına bağlanıyor. Mısır ise IMF destekli reform programının çoğunu uygulamamış ve ekonomide ana aktör olan ordunun etkisini artırmıştır. Mısır, varlıklarını düşük bir fiyata satma olasılığı ile karşı karşıya.

Mısır Ürdün'ün aksine, Körfez ülkelerinin tüm koşullarını yerine getirmeye istekli görünmüyor. Mısır ile Körfez ülkeleri arasındaki ilişkilerde yeni devlet mülkiyeti politikasının uygulanmasıyla birlikte gerginlik yaşadı. Bu politika kapsamında Mısır, 40 milyar dolar toplamak için kamu varlıklarını satışa çıkardı. Belge, geçen yılın aralık ayında onaylandı, ancak bugüne kadar hedeflerine ulaşamadı.

Bu belge, Mısır'ın 3 milyar dolarlık IMF kredisi almasının şartlarından biriydi. Mısır kredi anlaşmasında, kamu ve özel sektör arasında eşitlik sağlama ve stratejik olmayan sektörlerde ordunun rolünü azaltma sözü verdi.

Standard & Poor's'un yakın zamanda yayınladığı bir rapora göre Mısır, bu taahhüdünden vazgeçmekle ve ordunun etkisini zayıflatmayı reddetmekle suçlanıyor, bu da Körfez yatırım fonlarıyla müzakerelerin sekteye uğramasına neden oluyor. Bu fonlar, muazzam finansal akışlar nedeniyle altın çağını yaşıyor. Zor zamanlarda yatırım yapmayı, ilgi çekici yatırım fırsatları sunan pazarlara yatırım yapmayı ve jeopolitik ve ekonomik şoklara maruz kalması ve döviz kıtlığı yaşaması nedeniyle dış finansman sağlamada zorluk çeken ülkelere yatırım yapmayı tercih ediyor. Mısır da bu durumda.

Kahire ile Körfez bağışçıları arasında farklılıklar, bazen gerginlik ve soğukluk olmasına rağmen, taraflar arasında bir uzlaşmaya varma olasılığı devam etmektedir. Mısır, müzakerelerde daha fazla manevra alanı yaratmaya çalışarak, stratejik tavizler vermemek için baskı yapıyor. Bu Mısır'ın, politikaları ne kadar değişirse değişsin, Körfez müttefiklerinin, mali ve ekonomik yönetimi konusundaki büyük başarısızlığa rağmen çökmesine izin vermeyeceğine dair inancını yansıtıyor.

Mısır ve Ürdün'ün KİK’in desteğiyle olan deneyimleri arasında karşılaştırma yapmak doğru olmayabilir. Ürdün'ün dönüşümünün pürüzsüzlüğü, KİK bağışçıları için iyi bir örnek olarak kabul ediliyor. KİK bağışçıları, bu iki ülkeye olan yardımlarını yönetme biçimlerinde yaptıkları ani değişiklikler nedeniyle eleştirilere maruz kalıyor. Bu iki ülke, İbrahim Anlaşmaları'nın başlamasından bu yana, kademeli olarak güvenlik ve siyasi ağırlıklarını kaybetti.

* Bu dosya haber Şarku’l Avsat tarafından Londra merkezli Al Majalla dergisinden tercüme edilmiştir.