İsrail'den Moskova'ya "Yahudi cemaati ilişkilerin merkezinde" yanıtı

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

İsrail'den Moskova'ya "Yahudi cemaati ilişkilerin merkezinde" yanıtı

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

İsrail, Rusya ile ilişkilerin "uzun bir tarih, düzenli iletişim ve ortak çıkarlara" bağlı olduğunu belirterek, "Yahudi cemaatinin bu ilişkilerin merkezinde olduğunu" bildirdi.
İsrail ile Rusya arasındaki "Yahudi Ajansı" polemiğine ilişkin Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov'un bugünkü demecinin ardından İsrail hükümeti, yazılı bir açıklama yayımladı.
Açıklamada, İsrail Başbakanlığı Sözcüsü'nün "İsrail ile Rusya arasındaki ilişkiler uzun bir tarih, düzenli iletişim ve ortak ilişkiler üzerine kurulu. Yahudi cemaati bu ilişkilerin merkezinde duruyor" ifadelerine yer verildi.
İsrailli Sözcü, "Eğer, İsrail Yahudi Ajansı'nın (JAFI) Rusya'daki temsilciğinin önemli faaliyetlerine ilişkin hukuki bir mesele varsa İsrail her zaman olduğu gibi iki ülke arasındaki ilişkileri koruyarak diyalog kurmaya hazır" ifadelerini kullandı.
Peskov, bugün düzenlediği basın toplantısında, Rusya Adalet Bakanlığının, JAFI temsilciliğinin tasfiyesi için mahkemeye başvurmasına ilişkin, "JAFI'nin Rus mevzuatına uyumluluğu konusunda soru işaretleri var ve bu durumu siyasileştirmemek, Rusya-İsrail ilişkilerine yansıtmamak gerekir" diye konuşmuştu.

Rusya ile İsrail arasında "İsrail Yahudi Ajansı" polemiği
Rusya Adalet Bakanlığı, geçen hafta, JAFI'nin Rusya'daki temsilciliğinin tasfiyesi talebinde bulunmuştu. Konuyla ilgili ön inceleme duruşmasının 28 Temmuz'da yapılmasının beklendiği bildirilmişti.
Kremlin Sözcüsü Peskov, 22 Temmuz'da yaptığı açıklamada, JAFI'nin Rusya temsilciliğinin kapatılmasıyla ilgili talebin, Rus mevzuatıyla ilgili olduğunu söylemişti.
İsrail Başbakanı Yair Lapid ise Moskova'nın, JAFI'nin Rusya'daki temsilciliğinin tasfiyesi yönündeki talebinin "iki ülke arasındaki ilişkileri etkileyeceğini" belirtmişti.
Konuyu görüşmek üzere Rusya'ya gitmek isteyen İsrailli hukuk heyetine Moskova makamlarından henüz onay gelmediği bildirilmişti.

Yahudi Ajansı 1929'da kuruldu
Hedefini, "tüm dünyadaki Yahudi halklarının, mirası ve topraklarıyla bağlantı kurmalarını sağlamak ve gelişen bir Yahudi geleceği ile güçlü bir İsrail inşa etmek için onları güçlendirmek" olarak açıklayan JAFI, 1929 yılında kuruldu.
Söz konusu Ajans, Yahudilerin Filistin topraklarına yerleştirilmesi yönünde yürüttüğü faaliyetlerle de biliniyor.



Suudi Arabistan ve ABD arasındaki tarihin en büyük askeri anlaşmasının detayları

ABD Başkanı Donald Trump ve Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman Riyad'da bir araya geldiler (AFP)
ABD Başkanı Donald Trump ve Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman Riyad'da bir araya geldiler (AFP)
TT

Suudi Arabistan ve ABD arasındaki tarihin en büyük askeri anlaşmasının detayları

ABD Başkanı Donald Trump ve Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman Riyad'da bir araya geldiler (AFP)
ABD Başkanı Donald Trump ve Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman Riyad'da bir araya geldiler (AFP)

İsa en-Nehari

ABD tarafından dün yapılan açıklamada, ABD Başkanı Donald Trump ve Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman'ın şahitliğinde iki ülke arasında imzalanan çok sayıda anlaşma çerçevesinde değeri yaklaşık 142 milyar dolar olan bir savunma anlaşması imzalandığı belirtildi. Beyaz Saray'dan yapılan açıklamada savunma anlaşmasının ‘tarihin en büyüğü’ olduğu belirtilirken ABD merkezli 10'dan fazla savunma şirketi aracılığıyla Suudi Arabistan'a gelişmiş savaş ekipmanları sağlamayı amaçladığı belirtildi.

Beş temel kategori

Açıklamaya göre bu devasa anlaşma beş ana kategoriden oluşuyor ve bunlardan ilki “Suudi Arabistan Hava Kuvvetleri’nin ve uzay yeteneklerinin’ geliştirilmesi. Anlaşmanın Suudi Arabistan ve bölge ülkelerinin yıllardır satın almak istediği F-35 savaş uçaklarının satışını içerip içermediği henüz belli değil, ancak bu çabalar ABD'nin İsrail'e niteliksel askeri üstünlüğünü sürdürme taahhüdüyle defalarca kez çatıştı.

Reuters'ın iki kaynaktan aktardığına göre ABD ve Suudi Arabistan, Lockheed Martin tarafından üretilen savaş uçaklarının olası satışını görüştü. F-35'lerin satışı, uygulama zamanlamasını ve bileşenlerini etkileme gücüne sahip olan ABD Kongresi'nin onayını gerektiriyor.

Fransız Haber Ajansı AFP’nin, Suudi Arabistan Savunma Bakanlığı'na yakın bir yetkiliye dayandırdığı haberinde Riyad'ın en yeni F-35 savaş uçakları ile milyarlarca dolar değerindeki gelişmiş hava savunma sistemlerini, özellikle hava savunma füzelerinin teslimatının Trump döneminde gerçekleşmesi koşuluyla, satın almak için çaba göstereceği aktarıldı.

Şarku’l Avsat’ın Indpendent Arabia’dan aktardığı habere göre İkinci kategorinin hava ve füze savunması olduğu belirtilen açıklamada bu konuda ayrıntılı bilgi verilmedi. Ancak bu ayın başlarında ABD Dışişleri Bakanlığı’nın Suudi Arabistan'a orta menzilli havadan havaya füze satışı için 3,5 milyar dolarlık bir anlaşmayı onayladığı biliniyor. Hava muharebesi alanındaki en gelişmiş füzelerden biri olan AIM-120C-8'in bu versiyonu, daha uzun bir menzile ve karmaşık ortamlardaki hedefleri takip etme kabiliyetine sahipken aktif radar güdümünü destekleyerek savaş uçaklarının düşman savaş uçakları ve insansız hava araçları (İHA) gibi birden fazla hedefe radarı hedefe çevirmeye gerek kalmadan aynı anda saldırabilmesine olanak tanıyor.

Üçüncü kategori, Kızıldeniz'de seyrüsefer güvenliğine yönelik artan güvenlik tehditleri nedeniyle giderek önem kazanan ve ABD'yi bu yıl Husilerin gemilere yönelik saldırılarını durdurmak için askeri müdahalede bulunmaya zorlayan deniz ve kıyı güvenliğini kapsıyor. İki ülke hazırlık ve savaşa hazır olma seviyesini yükseltmek için zaman zaman deniz manevraları ve tatbikatlar yapıyor. Suudi Arabistan ayrıca beş savaş gemisi inşa etmek için İspanya ile iş birliği yaptığı Sarawat Projesi aracılığıyla askeri deniz filosunu genişletmeye çalışıyor.

Dördüncü ve beşinci kategoriler ise sınır güvenliği, kara kuvvetlerinin modernizasyonu ile istihbarat ve iletişim sistemlerinin iyileştirilmesini içeriyor. ABD Başkanı Donald Trump'ın Suudi Arabistan ziyareti sırasında iki ülke ‘Suudi Arabistan’ın Silahlı Kuvvetleri’nin gelecekteki savunma kabiliyetlerinin modernize edilmesi ve geliştirilmesi’ konusunda bir ‘niyet muhtırası’ imzaladı.

Ziyaret kapsamında ayrıca Suudi Arabistan Ulusal Muhafız Bakanlığı'nın özel kara ve hava sistemlerine yönelik mühimmat, destek hizmetleri, bakım, yedek parça ve eğitim ihtiyaçlarının karşılanmasına yönelik bir ‘niyet muhtırası’ imzalandı.

İki ülke arasındaki imzalanan anlaşmalar, Suudi Silahlı Kuvvetlerinin kabiliyetlerinin arttırılması için Suudi Arabistan askeri akademilerinin ve askeri sağlık hizmetlerinin güçlendirilmesi de dahil olmak üzere kapsamlı eğitim ve destek projelerini kapsıyor.

Çok sayıda anlaşma imzalandı

Savunma anlaşması, enerji, madencilik, sağlık ve havacılık alanlarını kapsayan bazı anlaşmaların imzalanmasının hemen ardından imzalandı. Beyaz Saray'a göre toplam değeri 600 milyar doları aşan anlaşma, iki ülke arasında kayıtlara geçen en büyük ticaret anlaşması oldu.

Suudi Arabistan 2030 yılına kadar askeri teçhizat ve hizmetlere yönelik hükümet harcamalarının yüzde 50'sini yerlileştirmeyi hedefliyor. Askeri harcamalardaki yerlileştirme oranı şimdiye kadar yüzde 19,35'e ulaştı. Ülke, silah anlaşmalarının teknoloji ve bilginin yerelleştirilmesine katkıda bulunmasının yanı sıra askeri sanayide uzmanlaşmış yerel şirketleri desteklemesi gerektiğini vurguluyor.

İstatistik araştırma şirketi Statista'ya göre Suudi Arabistan, 2020 ve 2024 yılları arasında Ukrayna ve Hindistan'ın ardından dünyanın en büyük üçüncü silah ithalatçısı oldu. Aynı zamanda ABD silahlarının en büyük alıcılarından biri olan Suudi Arabistan’ın bu alandaki satın almaları, ABD’nin askeri ihracatının yüzde 12'sini oluşturuyor.

ABD ile Suudi Arabistan arasındaki yaklaşık 142 milyar dolarlık savunma anlaşması, 1980'li yıllarda Suudi Arabistan ile İngiltere arasında yapılan ve yaklaşık 43 milyar dolarla tarihin en büyük silah anlaşması olan Yemame Anlaşması’nı geride bıraktı.