Rus medyası Moskova'nın Batı'dan intikam alma planını açıkladı: ‘Seçimlere müdahale etmek ve huzursuzluğu körüklemek’

Russia 1 kanalının sunucusu Vladimir Solovyov (The Daily Beast)
Russia 1 kanalının sunucusu Vladimir Solovyov (The Daily Beast)
TT

Rus medyası Moskova'nın Batı'dan intikam alma planını açıkladı: ‘Seçimlere müdahale etmek ve huzursuzluğu körüklemek’

Russia 1 kanalının sunucusu Vladimir Solovyov (The Daily Beast)
Russia 1 kanalının sunucusu Vladimir Solovyov (The Daily Beast)

Rus ekonomisi Batı yaptırımlarının ağırlığı altında ezilirken, Kremlin'in bu yaptırımların yükünü hafifletmek için Ukrayna işgalini durdurmaya çalışmadığı açık. Bunun yerine, Batı demokrasilerini baltalamak ve dünya çapında ayrılıkçı hareketleri ateşlemek gibi başka yollar planlıyor.
Bu görüş, The Daily Beast tarafından yeni yayınlanan raporda geçiyor. Raporda, Kremlin’e sadık bir dizi medya uzmanı ve gazeteci ile Rusya'daki bir dizi üst düzey yetkili, ülkelerinin Batı'dan intikam almaya çalıştığı bazı planları ortaya çıkardı. Bu planlar arasında yurtdışında Kremlin'in dostu olan politikacıların ‘seçilmesine’ yardımcı olmak var. Bu durum, diğer ülkelerde iç karışıklığa neden olurken, Rusya'ya karşı yaptırımlar Batı'nın artık karşılayamayacağı bir durum haline geliyor.
Rus devlet kanalı Russia 1'de yayınlanan ‘Vladimir Solovyov ile Akşam’ programı sırasında Rus RT televizyonunun Genel Yayın Yönetmeni Margarita Simonyan, “Batılı hükümetler kendi ülkelerinde ağı yasaklamaya, haberlerimizi ve bilgilerimizi orada yayınlamamızı engellemeye karar verdiğinde, partizan yolları kullanarak, farklı isimler altında, farklı kişilerle ve yeni yollarla savunmalarına nüfuz etmenin başka yollarını düşündük. Diğer detayları açıklamayacağım” ifadelerini kullandı.
Daily Beast raporu, RT'nin gizli çabalarının diğer ülkelerde bilgi toplama ihtiyacından değil, Batı ülkelerinde Kremlin'in gündemini yaymaktan kaynaklandığını ortaya koydu.
RT'nin bilgi savaşı, Macaristan Başbakanı Viktor Orban, eski ABD Başkanı Donald Trump ve Fox News sunucusu Tucker Carlson gibi Rus devlet medyası tarafından kamuoyuna duyurulan seslerle destekleniyor.
Rus devlet televizyonu, Orban'ın "Donald Trump hala ABD Başkanı ve Angela Merkel hala Almanya Şansölyesi olsaydı Ukrayna'daki savaş asla çıkmazdı" dediği son sözlerinden bir dizi klibi defalarca yayınladı.

Macaristan Başbakanı Viktor Orban (Reuters)
Kremlin yanlısı medya figürleri, genellikle yayıncı Tucker Carlson ile yakınlığını ifade ediyor.
Valdimir Solovyov’un geçtiğimiz Pazar günü Rus televizyonunda yayınlanan program sırasında, Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy'nin Rus yanlısı ve Ukrayna karşıtı duyguları nedeniyle Carlson'u öldürmek için katiller gönderebileceğini söyledi.

Fox News sunucusu Tucker Carlson (AP)
Solovyov, "Ukrayna'nın başındaki bu uluslararası terörist, dünyanın dört bir yanına katiller gönderebiliyor" dedi.
Solovyov, programında Trump ve Texas'tan Cumhuriyetçi Senatör Ted Cruz'un son konuşmalarından klipler yayınlayarak, “Basitçe söylemek gerekirse, bunlar bizim adamlarımız. Trump, Orban ve Putin arasında ortak değerler ve ortak bir anlayışın olduğu, ancak Trump ile Zelenskiy arasında olmadığı açık” şeklinde konuştu.

Solovyov, Trump'ın Beyaz Saray'a dönmesi halinde ABD'de bir kargaşa çıkacağını ve ‘herkesin kendi aralarında savaşmaya başlayacağını’ düşünüyor.
Öte yandan, Rusya Dışişleri Bakanlığına bağlı Moskova Devlet Uluslararası İlişkiler Enstitüsü (MGIMO) Müdür Yardımcısı Henry Sardaryan, Solovyov’un programı sırasında Kremlin’in, İtalya gibi ülkelerde küresel seçim müdahalesi için fırsatlardan tam olarak yararlanmadığını söyledi.
Sardaryan açıklamasında, “Orada muhalefetle, ana akım medyayla, kamuoyu liderleriyle ve sosyal ağlarla uzun süre çalışsaydık adayımızı oraya itebilirdik” dedi.
Sardaryan, Kremlin'i Rusya ile yüzleşmeye hazır ülkelerdeki güvenlik açıklarını tespit etmeye ve bunlara saldırmaya çağırdı.
Russia 1 sunucusu Evgeny Popov ise "Ortağımız Trump'ın bir kez daha başkan olmasına yardım etmenin zamanı geldi" dedi.
Bu noktada ABD istihbarat teşkilatlarının Rusya'yı, siber saldırılar düzenleyerek ve sosyal ağlarda yanlış haberler yayınlayarak Trump'ın kazanmasına yardımcı olmak için 2016 seçimlerine müdahale etmekle suçladığını belirtmekte fayda var. Rusya ise bu iddiayı yalanladı.



Adolf Hitler'in Afrika'daki seçimi kazanması bekleniyor

Nazi Almanyası lideri Adolf Hitler (sağda)  ve Namibyalı politikacı Adolf Hitler Onona (Solda) (Arşiv - AFP - Oshana Bölge Konseyi)
Nazi Almanyası lideri Adolf Hitler (sağda) ve Namibyalı politikacı Adolf Hitler Onona (Solda) (Arşiv - AFP - Oshana Bölge Konseyi)
TT

Adolf Hitler'in Afrika'daki seçimi kazanması bekleniyor

Nazi Almanyası lideri Adolf Hitler (sağda)  ve Namibyalı politikacı Adolf Hitler Onona (Solda) (Arşiv - AFP - Oshana Bölge Konseyi)
Nazi Almanyası lideri Adolf Hitler (sağda) ve Namibyalı politikacı Adolf Hitler Onona (Solda) (Arşiv - AFP - Oshana Bölge Konseyi)

Afrika'nın güneyindeki Namibya'da seçim heyecanı yaşanıyor.

Çarşamba yapılacak oylamada kazanması beklenenlerden biri de Adolf Hitler Uunona.

59 yaşındaki siyasetçinin 2004, 2015 ve 2020'deki seçimlerden sonra olduğu gibi, bir kere daha Oshana Bölgesi'ndeki Ompundja'nın yerel meclisine girmeye hak kazanacağı öngörülüyor.

Güneybatı Afrika Halk Örgütü (SWAPO) üyesi, son seçimlerde oyların yüzde 85'ini almıştı. 

SWAPO, Namibya'nın 1990'da Güney Afrika'dan bağımsızlığını kazanmasından beri iktidar partisi konumunda. Sol görüşlere yakın parti, geçmişte sömürge yönetimine karşı mücadelesiyle dikkat çekmişti.

Uunona, 5 yıl önce Alman gazetesi Bild'e verdiği röportajda "Babam, Adolf Hitler'in hangi değerleri sembolize ettiğini bilmiyordu. Çocukken adım bana da çok normal geliyordu. Bu adamın tüm dünyayı fethetmeye çalıştığını büyüyünce anladım. Benim bu tür şeylerin hiçbiriyle işim yok" demişti. 

Arkadaşlarının kendisine Hitler demeden Adolf diye seslendiğini söyleyen Uunona, adını değiştirmeyeceğini belirtmişti:

Tüm resmi belgelerde bu şekilde yazıyor. Artık bunun için çok geç.

Uunona, ülkesinin The Namibian gazetesine verdiği röportajda da "Ben Hitler gibi değilim" ifadesini kullanmıştı.

2020'de Uunona'nın memleketinde görülen ve arka camında “Adolf Hitler” yazısı ve gamalı haç simgesi yer alan bir otomobil dikkat çekmişti.

Ancak Uunona bu aracın kendisiyle hiçbir ilgisi olmadığını ifade etmişti. 

1884 - 1915'te Alman sömürge yönetimi altında kalan Namibya’da Alman kökenli isimler bugün de yaygın olarak kullanılıyor.

1904 - 1908'de ülkedeki Ovaherero ve Nama halklarına yönelik bir soykırım kampanyası yürüten Alman İmparatorluğu, 70 bine yakın kişiyi öldürmüştü. 

Koloni dönemi sonrasında da Alman nüfuzu sürerken II. Dünya Savaşı'nın ardından bazı Naziler, Namibya'ya kaçmıştı.

1976'da New York Times'ta yayımlanan bir haber, Alman kökenli Namibyalıların birbirlerini hâlâ "Heil Hitler" diye selamladığını bildirmişti. 

Almanya'nın Afrika'da gerçekleştirdiği bu soykırımı resmen tanıması 2021'i buldu. Namibya liderleri hâlâ istedikleri tazminatı alamadı.

Independent Türkçe, Times of Israel, New York Post


Macron: Trump'ın Ukrayna barış planı iyileştirilmeli

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron (AFP)
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron (AFP)
TT

Macron: Trump'ın Ukrayna barış planı iyileştirilmeli

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron (AFP)
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron (AFP)

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron bugün RTL Radyo’ya verdiği röportajda, ABD Başkanı Donald Trump'ın Ukrayna için hazırladığı barış planının Kiev ve Avrupa tarafından kabul edilebilir hale gelmesi için iyileştirilmesi gerektiğini söyledi.

Öte yandan Ukrayna Ulusal Güvenlik ve Savunma Konseyi Sekreteri Rüstem Umerov, Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy'nin, Rusya-Ukrayna Savaşı'nı sonlandırmak amacıyla hazırlanan ‘barış planı’ için ABD Başkanı Trump ile görüşmek üzere önümüzdeki günlerde ABD'yi ziyaret edeceğini açıkladı.

Umerov, açıklamasında şunları söyledi:

“Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy’nin bu ay içinde en uygun tarihte ABD'yi ziyaret etmesini ve son adımları tamamlayarak Başkan Trump ile bir anlaşma imzalamasını sabırsızlıkla bekliyoruz.”

ABD, geçtiğimiz hafta 28 maddelik bir barış planı sunarak Ukrayna ve Avrupa'nın yanı sıra ABD yönetimi içindeki pek çok kişiyi de şaşırttı. Bu durum Trump yönetiminin Ukrayna'ya ağırlıklı olarak Rusya'nın lehine olan bir anlaşma imzalaması için baskı uygulayabileceği yönünde yeni endişeler uyandırdı.

Öte yandan Fransa Cumhurbaşkanı Macron, RTL’ye verdiği röportajda, “Bu, doğru yönde, barışa doğru atılan bir adım. Ancak bu planın tartışılması, müzakere edilmesi ve iyileştirilmesi gereken yönleri var” dedi. Ardından Macron “Barış istiyoruz, ancak gerçek bir teslimiyet anlamına gelen bir barış istemiyoruz” diye ekledi.

Topraklarını terk etmeye hazır olup olmadıklarına sadece Ukraynalıların karar verebileceğini söyleyen Macron, “Masadakiler, Rusların neyi kabul edebileceğine dair bize bir fikir veriyor. Bu, Ukraynalıların ve Avrupalıların bunu kabul etmesi gerektiği anlamına mı geliyor? Cevap hayır” ifadelerini kullandı.

Fransa Cumhurbaşkanı, Rusya ile barış sağlanması durumunda Ukrayna’nın ilk savunma hattının ordusunun yenilenmesi olacağını ve bu konuda herhangi bir kısıtlama olamayacağını belirtti.

Macron, Rusya’nın dondurulan fonlarının Avrupa'da bulunduğunu ve bunların nasıl elden çıkarılacağına karar verme yetkisinin de sadece Avrupa'ya ait olduğunu vurguladı.

ABD tarafından sunulan barış planı, Ukrayna ordusuna bir kısıtlama getirilmesini öngörürken ve ABD'ye Rusya’nın dondurulan mal varlıkları üzerinde bir miktar kontrol hakkı tanıyor.


Abu Dabi’de sürpriz temas: ABD ve Rusya barış müzakerelerini hızlandırıyor mu?

Rusya ile Ukrayna arasındaki savaş sürerken bugün Kiev'e düzenlenen hava saldırısı sonrası binalarından üzerinden yükselen dumanlar (AFP)
Rusya ile Ukrayna arasındaki savaş sürerken bugün Kiev'e düzenlenen hava saldırısı sonrası binalarından üzerinden yükselen dumanlar (AFP)
TT

Abu Dabi’de sürpriz temas: ABD ve Rusya barış müzakerelerini hızlandırıyor mu?

Rusya ile Ukrayna arasındaki savaş sürerken bugün Kiev'e düzenlenen hava saldırısı sonrası binalarından üzerinden yükselen dumanlar (AFP)
Rusya ile Ukrayna arasındaki savaş sürerken bugün Kiev'e düzenlenen hava saldırısı sonrası binalarından üzerinden yükselen dumanlar (AFP)

ABD merkezli haber kanalı CBS News bugün, ABD'li yetkililer ve diplomatik kaynaklara dayandığı haberde, ABD Kara Kuvvetleri Bakanı Dan Driscoll’un şu anda Rus yetkililerle görüşmek üzere Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) başkenti Abu Dabi'de bulunduğunu bildirdi.

CBS News’e konuşan ABD’li bir yetkili, Bakan Driscoll’un dün akşam Abu Dabi’de Rus heyetiyle birkaç saat süren bir görüşme gerçekleştirdiğini ve bugün de heyetle tekrar bir araya gelerek barış sürecini görüşmesi ve müzakereleri hızla ilerletmesinin beklendiğini söyledi.

Öte yandan İngiltere merkezli günlük gazete Financial Times, iki kaynağa dayandırdığı haberinde Driscoll'un Rus heyetinin yanı sıra Ukrayna Savunma Bakanlığı İstihbarat Başkanı Kirilo Budanov ile de Abu Dabi’de görüşmelerde bulunacağını bildirdi.

Bu toplantılar, ABD Başkanı Donald Trump'ın yaklaşık dört yıldır süren Rusya-Ukrayna savaşında ateşkes sağlanması için artan baskısı ve ABD’li yetkililerin her iki ülkenin temsilcileriyle yaptığı görüşmelerle eş zamanlı gerçekleşiyor.

Bakan Driscoll, geçtiğimiz hafta sonu ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Başkan Donald Trump’ın Özel Temsilcisi Steve Witkoff ve damadı Jared Kushner ile Ukrayna ve müttefiki Avrupa ülkelerinden diplomatlar arasında İsviçre'nin Cenevre kentinde düzenlenen görüşmelere katıldı. Driscoll, Rus yetkililerle görüşmesi öncesinde geçtiğimiz hafta Ukrayna'nın başkenti Kiev’i ziyaret etmişti.

CBS'nin pazar günü yayınladığı bir habere göre ABD’li ve Ukraynalı yetkililer, Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodimir Zelenskiy’nin bu hafta ABD’yi ziyaret etme olasılığını görüştü, ancak henüz böyle bir ziyaret için kesinleşmiş bir plan yok. Rusya ve Ukrayna’nın bir anlaşmaya ne kadar yakın olduğu hala belirsizliğini koruyor.

Trump yönetiminin savaşı sona erdirmek için desteklediği taslak öneri, Zelenskiy'nin zaten reddettiği birkaç madde içeriyor. Bunlar arasında Ukrayna'nın Donetsk bölgesinin tamamını (Rusya’nın işgali altında olmayan kısımlar dahil) teslim etmesi ve ülkenin NATO'ya üye olma çabalarını durdurması da bulunuyor.

ABD’li ve Ukraynalı yetkililere göre güvenlik garantileriyle ilgili başka bir taslak metin daha var.

Ukrayna'nın Washington Büyükelçisi Olha Stefanishyna pazar günü bir televizyon kanalına verdiği röportajda, taslak metinin ABD'nin NATO tüzüğünün 5. maddesine benzer ‘güvenlik garantileri’ verme niyetinde olduğunu açıkça ortaya koyduğunu söyledi. Söz konusu 5. Madde, NATO üyelerine saldırıya uğrayan herhangi bir üye devleti savunma yükümlülüğü getiriyor.

Bazı NATO üyeleri ve diğer ABD müttefikleri, cumartesi günü, öneriyi ‘daha fazla çalışma gerektiren bir temel’ olarak nitelendiren ortak bir bildiri yayınlamışlardı.