Türkiye, SDG'ye karşı askeri harekatın her an başlayabileceğini vurguladı

Türkiye’nin Halep'in kuzey kırsalında yer alan Kelcibrin beldesindeki askeri üssü
Türkiye’nin Halep'in kuzey kırsalında yer alan Kelcibrin beldesindeki askeri üssü
TT

Türkiye, SDG'ye karşı askeri harekatın her an başlayabileceğini vurguladı

Türkiye’nin Halep'in kuzey kırsalında yer alan Kelcibrin beldesindeki askeri üssü
Türkiye’nin Halep'in kuzey kırsalında yer alan Kelcibrin beldesindeki askeri üssü

Türkiye, Rusya’yı ve ABD’yi 2019 yılında ayrı ayrı imzaladıkları ve Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) omurgasını oluşturan Halk Savunma Birlikleri'nin (YPG) güney sınırından 30 kilometre geriye çekilmesinin öngörüldüğü mutabakatlara uymamakla suçlayarak Suriye'nin kuzeyinde SDG mevzilerini hedef alacak askeri harekatın her an başlayabileceğini bir kez daha teyit etti.
Milli Savunma Bakanlığı'nın Halep'teki bir saldırıda iki askerin şehit olduğunu duyurmasının ardından harekatın yapılacağı bir kez daha vurgulanırken, Türkiye’nin düzenlediği operasyonda Ankara’nın PKK’nın Suriye'deki uzantısı olarak gördüğü YPG’nin 25 üyesi etkisiz hale getirildi.
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Suriye'nin kuzeyindeki askeri harekatın Türkiye’nin kendi güvenlik riskleriyle ilgili değerlendirmeleri bağlamında ‘her an’ gerçekleştirilebileceğini söyledi. Kalın, dün basında yer alan haberlere göre Türkiye'nin Suriye'nin kuzeyinde askeri bir harekat gerçekleştirmek için kimseden izin almak ve harekat tarihini kimseye bildirmek zorunda olmadığını söyledi.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ise Türkiye’nin Suriye'ye askeri harekatını her an başlatmaya hazır olduğunun altını çizdi. Rusya’nın ve ABD’nin Suriye konusunda verdikleri sözleri tutmadıklarını belirten Çavuşoğlu, dün katıldığı canlı yayında, Rusya'nın SDG’yi Suriye rejimi ordusuna entegre etmeye çalıştığına dikkati çekti.
Çavuşoğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi arasında Tahran'da gerçekleştirilen Astana Süreci garantörlerinin üçlü zirvesinin ardından Suriye dosyasındaki gelişmeleri ele aldıklarını belirtti. Çavuşoğlu, Türkiye’nin Suriye'nin kuzeyinde askeri bir harekat için asla kimseden izin almayacağını vurguladı. Türkiye’nin önceki operasyonlarda almadığı gibi sonraki operasyonlarda da izin almayacağının altını çizen Çavuşoğlu, “Fikir alışverişinde bulunduk, ancak askeri operasyonlarımız için asla izin istemedik ve asla izin istemiyoruz” şeklinde konuştu. Dışişleri Bakanı, Suriye'nin kuzeyindeki olası askeri harekatın ‘bir gece ansızın’ gerçekleşebileceğini kaydetti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçtiğimiz Mayıs ayında, “Güney sınırımız boyunca (Suriye’de) 30 kilometrelik bir güvenlik bölgesi oluşturmak için bir adım daha atıyoruz. Tel Rıfat'ı ve Menbiç'i teröristlerden temizleyeceğiz” diyerek Türkiye’nin SDG mevzilerini hedef alacak yeni bir askeri harekat başlatacağını açıklamıştı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 19 Temmuz'da Rusya’nın ve İran'ın, bölgenin istikrarını baltalayabileceği ve bununda sadece terör örgütlerine hizmet edebileceği gerekçesiyle Türkiye’nin Suriye'nin kuzeyine olası bir askeri harekatını reddettiklerini yineledikleri üçlü zirvenin ardından Tahran'dan döndükten sonra, askeri harekatın Türkiye'nin gündeminde kalacağını vurguladı. Erdoğan, ABD'nin askerlerini Suriye'nin doğusundan çekmesi ve Washington’ın terör örgütü DEAŞ’la mücadelede yakın bir müttefik olarak gördüğü YPG’ye verdiği desteği durdurması gerektiğini de sözlerine ekledi.  Washington ise Türkiye'nin Suriye'nin kuzeyine olası askeri harekatına karşı çıkarken harekatın DEAŞ’la mücadeleye katılan güçlere yönelik riskleri konusunda uyardı.
Milli Savunma Bakanlığı’ndan dün yapılan açıklamada, SDG'nin Türkiye’nin Halep’in kuzey kırsalında bulunan Kelcibrin beldesindeki askeri üssünü hedef alan saldırısı sonucunda iki askerinin şehit edilmesine karşılık olarak 25 YPG üyesinin etkisiz hale getirildiği duyuruldu. Bakanlığın açıklamasında, "Şehitlerimizin kanı yerde kalmadı, kalmıyor, kalmayacak. Kahraman Komandolarımız, Fırat Kalkanı ve Barış Pınarı bölgelerindeki 25 PKK/YPG’li teröristi önleme ve cezalandırma atışlarıyla etkisiz hale getirdi. Teröristleri kazdıkları hendeklere gömmeye devam edeceğiz” denildi.
Öte yandan Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR), SDG ve rejim güçlerinin konuşlandığı bölgelerden Kelcibrin’deki askeri üssün yakınlarına fırlatılan top mermileriyle iki Türk askerinin şehit olduğunu ve üssün çevresinde yangın çıktığını bildirdi.
Halep'in kuzey kırsalındaki Mare ve Harbel ilçelerinde de iki gün önce Türk güçleri ve Suriye Milli Ordusu (SMO) grupları ile Suriye rejimi güçleri ve SDG arasında çatışmalar ve karşılıklı bombardımanlar yaşandı.
Milli Savunma Bakanlığı, Salı günü, Barış Pınarı ve Fırat Kalkanı bölgelerinde saldırı hazırlığındaki 7 YPG üyesinin etkisiz hale getirildiğini duyurmuştu. Türkiye destekli SMO da, SDG'nin Halep'in kuzey kırsalındaki Mare çevresindeki sızma girişimini, patlak veren çatışmaların ardından püskürttüğünü duyurdu.



Suriye ordusu Süveyda'dan çekilmeye başladı

TT

Suriye ordusu Süveyda'dan çekilmeye başladı

Suriye ordusu Süveyda'dan çekilmeye başladı

Suriye ordusu, şiddet olaylarına sahne olan kentte yeni bir ateşkes anlaşmasının ilan edilmesinden saatler sonra, Dürzilerin çoğunlukta olduğu Süveyda kentinden çekilmeye başladı.

Suriye Savunma Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, “Suriye Arap Ordusu güçlerinin Süveyda kentinden çekilmesi, anlaşma şartlarına uygun olarak ve kentin yasadışı gruplardan temizlenmesinin tamamlanmasının ardından başladı” denilirken, kentte konuşlu diğer hükümet güçlerinin çekilmesinden söz edilmedi.

Anlaşma, İsrail'in Şam'daki cumhurbaşkanlığı sarayı ve Suriye ordusu karargâhı yakınlarına ve Suriye'nin güneyindeki Süveyda ve Dera vilayetlerindeki hükümet güçlerine art arda düzenlediği saldırıların ardından sağlandı.

Ateşkes anlaşmasının şartları

Anlaşma, hükümet ile Süveyda ileri gelenleri arasında bir anlaşmaya varıldığını duyuran topluluğun Dürzi Şeyhi Akl Yusuf Cerbu tarafından imzalanırken, Dürzi Şeyh Hikmet El Hicri anlaşmayı reddederek çatışmaların “tüm Süveyda'nın kurtarılmasına” kadar devam edeceğini vurguladı.

El Hicri yaptığı açıklamada herhangi bir anlaşma, müzakere ya da yetkilendirmeyi reddetti ve bu birleşik pozisyondan sapan ve tek taraflı olarak iletişim kuran ya da anlaşan herhangi bir kişi ya da tarafları uyardı.

Cerbu, anlaşmanın Süveyda'daki askeri operasyonların tamamen ve derhal durdurulmasını, ordu güçlerinin kışlalarına dönmesini ve ateşkesin uygulanmasını denetlemek üzere devlet ve Süveyda ileri gelenlerinden bir izleme komitesi kurulmasını içerdiğini söyledi.

Dürzi lider anlaşmanın ayrıca Süveyda'nın Suriye devletine tam entegrasyonunu öngördüğünü ve tüm vilayet toprakları üzerindeki tam egemenliğini teyit ettiğini söyledi.

Anlaşma aynı zamanda iç güvenlik kontrol noktaları ve devlet polisi ile Süveyda ve komşu bölgelerden polis personelinin konuşlandırılmasını ve Süveyda'dan polis memurlarının vilayetteki güvenlik dosyasını yönetmek için liderlik ve yürütme görevlerini üstlenmesini de içeriyor.

Cerbu ayrıca iki tarafın, silahların devlet çerçevesi dışında ortaya çıkmasına son verilmesini sağlamak amacıyla Süveyda'daki ağır silahları düzenleyecek bir mekanizma üzerinde ve Süveyda'nın tüm bölgelerindeki tüm devlet kurumlarının Suriye yasaları ve yönetmeliklerine uygun olarak yeniden faaliyete geçirilmesi konusunda anlaştığını söyledi.

Çok sayıda ceset

Suriye Sağlık Bakanlığı bugün İsrail'in Şam'a yönelik saldırılarında üç kişinin öldüğünü ve 34 kişinin yaralandığını bildirdi. Bakanlık Süveyda'daki Ulusal Hastane'de aralarında güvenlik güçleri mensupları ve sivillerin de bulunduğu onlarca cesedin bulunduğunu belirtti.

Suriye Dışişleri Bakanlığı bugün yaptığı açıklamada İsrail'in Genelkurmay karargâhı, başkanlık sarayı çevresi ve ülkenin güneyini hedef alan son saldırılarının “tehlikeli bir tırmanış” olduğunu söyledi.

Yapılan açıklamada şöyle denildi: “Suriye bu tehlikeli tırmanıştan ve yansımalarından tamamen İsrail'i sorumlu tutmaktadır. Suriye, topraklarını ve halkını uluslararası hukuk tarafından güvence altına alınan tüm araçlarla savunmak için tüm meşru haklarını saklı tutacaktır. İsrail'in Suriye'de gerginliği tırmandırmak, kaos yaratmak ve güvenlik ve emniyeti baltalamak için izlediği sistematik bir politika bağlamında gerçekleşen bu bariz saldırganlık, BM Şartı ve uluslararası insancıl hukukun açık bir ihlalidir.”