Suriye Milli Ordusu SDG’ye karşı olası operasyona hazırlanıyor

Suriye’nin kuzeydoğusundaki Haseke ilinde dün Rusya-Türkiye ortak devriyesi sırasında bir Rus askeri mayın arıyor (AFP)
Suriye’nin kuzeydoğusundaki Haseke ilinde dün Rusya-Türkiye ortak devriyesi sırasında bir Rus askeri mayın arıyor (AFP)
TT

Suriye Milli Ordusu SDG’ye karşı olası operasyona hazırlanıyor

Suriye’nin kuzeydoğusundaki Haseke ilinde dün Rusya-Türkiye ortak devriyesi sırasında bir Rus askeri mayın arıyor (AFP)
Suriye’nin kuzeydoğusundaki Haseke ilinde dün Rusya-Türkiye ortak devriyesi sırasında bir Rus askeri mayın arıyor (AFP)

Türkiye destekli Suriye Milli Ordusu, Ankara’nın Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) kuzeydeki mevzilerine karşı bir askeri operasyon düzenleme olasılığına ilişkin açıklamasının ardından eğitimlere yeniden başladı.
Türk basınının Suriye Milli Ordusu liderlerine dayandırdığı haberlere göre, canlı mühimmat kullanılan askeri eğitimler, Türk subaylarının gözetiminde, Suriye rejim güçleri ve SDG ile temas hatlarının yakınındaki Resulayn kırsalında Çarşamba günü başladı.
Toplar ve makineli tüfeklerin kullanıldığını bir önceki eğitim, 3 Temmuz’da Barış Pınarı Bölgesi’nde yer alan Resulayn’ın doğu kırsalındaki Araziya köyünde yapılmıştı.
Cumhurbaşkanlığı sözcüsü İbrahim Kalın Çarşamba günü yaptığı bir açıklamada Suriye’nin kuzeyine yönelik olası operasyona değinerek, “Kimseden izin alacak değiliz. Kendi güvenlik risklerimizle ilgili değerlendirmemiz bağlamında böyle bir operasyon her an yapılabilir” dedi.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ise, katıldığı bir canlı yayında şu ifadeleri kullandı:
“Rusya ve ABD sözlerini tutmadılar. 2019 yılında ABD ile müzakere ettik, ortak açıklama yaptık. Rusya ile Soçi’de mutabakata vardık. Her ikisi de teröristleri bölgeden temizleyeceklerdi. Temizlemedikleri gibi ABD silah desteğini devam ettiriyor. Terörle mücadelede samimi değiller. Rusya'nın umudu bunları rejime monte edebilmek. İran’ın derdi ne? PJAK, PKK ve SDG’nin birbirinden farkı var mı? Hepsi terör örgütü. Kendi aralarındaki güç mücadelesi sebebi ile de farklı yorumlar var. İran'la daha önce teröristlerin temizlenmesi için görüşmeler yapıyorduk. Rejimin yapacağı operasyona da destek veririz. Ama rejimin ılımlı muhalefeti de terörist olarak görmemesi gerekir.”
Çavuşoğlu ayrıca, “Başkalarının ne dediği önemli değil, ülkemize yönelik tehdidi bertaraf etmek bizim görevimiz. Aynı zamanda siyasi faydası da, var çünkü Suriye’nin toprak bütünlüğü açısında bu operasyon önemli. Türkiye her türlü hazırlıklarını yapıyor. ‘Bir gece ansızın’ artık mottomuz haline geldi” ifadelerini de kullandı.
Ankara’nın operasyon olasılığına işaret eden açıklamasından bu yana, Suriye rejim ordusu Fırat’ın doğusu ve batısındaki SDG kontrolündeki bölgelere takviye göndermeye başladı.
SDG yetkilileri, rejimle varılan, cephe hatlarına ağır silahların gönderilmesini içeren bir anlaşmadan söz etti.
Rus kuvvetleri de, bu bölgelere takviye göndermede aktif oldu.
Şam, herhangi bir ‘Türk saldırısını’ püskürtmek için ordusunun uygun zamanda müdahale edeceğini duyurdu.
Rejim ordusu, Türk operasyonu beklentisiyle Halep’in kuzey ve kuzeydoğu kırsalındaki konuşlanma noktalarını genişletmeye ve güçlendirmeye devam ediyor.



Saddam Hüseyin'in Ticaret Bakanı ABD yaptırımlarından muaf tutuluyor

 Eski Irak Ticaret Bakanı Muhammed Mehdi Salih (Arşiv)
Eski Irak Ticaret Bakanı Muhammed Mehdi Salih (Arşiv)
TT

Saddam Hüseyin'in Ticaret Bakanı ABD yaptırımlarından muaf tutuluyor

 Eski Irak Ticaret Bakanı Muhammed Mehdi Salih (Arşiv)
Eski Irak Ticaret Bakanı Muhammed Mehdi Salih (Arşiv)

Eski Irak Devlet Başkanı Saddam Hüseyin rejiminin ABD güçleri tarafından devrilmesinden yaklaşık yirmi yıl sonra Washington, onun temel direklerinden biri olan Ticaret Bakanı Muhammed Mehdi Salih el-Ravi'ye yönelik yaptırımları kaldırıyor.

El-Ravi, eski rejimin devrilmesinden aylar sonra 2003 yılında tutuklandı ve yaklaşık dokuz yıl sonra Irak yetkilileri tarafından serbest bırakıldı. ABD güçlerinin, Saddam Hüseyin liderliğindeki en çok aranan 55 kişiden oluşan listesinde 35. sıradaydı.

El-Ravi, serbest bırakılmasından sonra bir Arap ülkesinde kaldı. Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre yıllar sonra, Irak'a abluka uygulanmasından yaklaşık beş yıl sonra BM kararları uyarınca uygulamaya konulan “karne” sisteminin tasarlanmasındaki deneyimlerini anlattığı “Kıtlığı Önlemek” adlı bir kitap yazdı.

Bu sistemin, 1990'larda Irak nüfusunun çoğunluğu için belirli sınırlar dahilinde, temel gıda maddelerine erişimi garanti altına almış olması dikkat çekicidir. Saddam Hüseyin'in Kuveyt'i işgalinin ardından uluslararası yaptırımlar kapsamında Irak'a uygulanan ekonomik ablukanın etkilerini hafifletmeye yardımcı olduğuna inanılmaktadır.

El-Ravi, serbest bırakıldıktan ve kendisine yöneltilen tüm suçlamalardan beraat ettikten sonra çeşitli Arap ve uluslararası medya kuruluşlarına röportajlar verdi. Irak dışında herhangi bir mal varlığına veya gayrimenkule sahip olduğunu açıklamamıştır; bu da ABD yaptırımlarına dahil edilmesinin, eski Irak rejiminin tüm unsurlarını kapsayan genel bağlamda gerçekleştiği anlamına gelmektedir.

ABD Hazine Bakanlığı, bu haftanın başlarında, Anbar Vilayeti doğumlu Iraklı bakanın isminin yaptırım listesinden çıkarılmasına karar verdiğini duyurdu.

Eski Irak Ticaret Bakanı Muhammed Mehdi Salih, 1990'lardaki ablukalara karşı koymak için karne sistemini başlattı (Arşiv)Eski Irak Ticaret Bakanı Muhammed Mehdi Salih, 1990'lardaki ablukalara karşı koymak için karne sistemini başlattı (Arşiv)

Saddam'la 'tartışma'

El-Ravi 1967 yılında Bağdat Üniversitesi'nden mezun olmuş ve 1978 yılında Birleşik Krallık'ta doktorasını tamamlamıştır. Daha sonra Bağdat'a döndü ve 1981 yılına kadar Planlama Bakanlığı Genel Müdürlüğü ve Bağdat Üniversitesi'nde öğretim üyeliği görevlerinde bulundu.

Daha sonra Cumhurbaşkanı'nın ekonomik işlerden sorumlu danışmanlığı ve Ağustos 1987'ye kadar Cumhurbaşkanlığı Ofisi Başkanlığı gibi üst düzey görevlerde bulundu. Çağdaşı gözlemcilerin ve politikacıların ifadelerine göre Ticaret Bakanlığı görevini üstlenecek en iyi isimlerden biri olarak kabul ediliyordu.

El Ravi, televizyon röportajlarından birinde, Saddam Hüseyin'in bir kabine toplantısı sırasında bakanlardan birinin, bakanların karne dağıtım sisteminin dışında tutulmasını istemesi üzerine bu karara itiraz ettiğini iddia etmiştir. Saddam her bakan için kotayı arttırmayı kabul ettiğinde, el-Ravi itiraz ederek, bu önlemin karne sisteminin çökmesine yol açacağını iddia etti. Eski bakana göre, Saddam anayasal yetkilerine müdahale edilmemesini talep etti ve toplantıyı öfkeyle bitirdi. Saddam Hüseyin ertesi sabah tekrar geldi ve bakanın söyledikleri doğru olduğu için emrini yerine getirmemesini istedi.