Türkiye'nin İHA saldırıları çatışma hatlarını hareketlendirdi: Suriyeli Kürt liderler saldırıları yeni bir operasyonun ayak sesleri olarak yorumladıhttps://turkish.aawsat.com/home/article/3788386/t%C3%BCrkiyenin-i%CC%87ha-sald%C4%B1r%C4%B1lar%C4%B1-%C3%A7at%C4%B1%C5%9Fma-hatlar%C4%B1n%C4%B1-hareketlendirdi-suriyeli-k%C3%BCrt
Türkiye'nin İHA saldırıları çatışma hatlarını hareketlendirdi: Suriyeli Kürt liderler saldırıları yeni bir operasyonun ayak sesleri olarak yorumladı
SDG savaşçıları Türkiye’nin saldırısında hayatını kaybeden arkadaşlarının cenaze törenine katıldı. (Şark’ul Avsat)
Türk Silahlı Kuvvetleri’ne ait insansız hava araçlarının (İHA), ABD liderliğindeki Uluslararası Koalisyon tarafından desteklenen Suriye Demokratik Güçleri (SDG) unsurlarına yönelik saldırıları, kuzeydoğu Suriye’deki cephe hatlarını hareketlendirdi. SDG lideri Mazlum Abdi, Türkiye’nin bölgenin istikrarı için çalışan SDG kurumlarına ve unsurlarına yönelik artan İHA saldırılarına karşı uyarıda bulundu.
Son 10 gün içinde sonuncusu Perşembe günü olmak üzere Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) bölgeye dört İHA saldırısı gerçekleştirdi. Perşembe günü Ayn İsa’da Tel es-Semin köyü yakınlarında İç Güvenlik Güçleri'ne (Asayiş) bağlı bir araç hedef alındı, saldırıda üçü kadın dört SDG unsuru öldürüldü. 22 Temmuz’da Kamışlı-Kahtaniye yolu üzerinde seyir halinde olan bir aracın hedef alınmasında ise, aralarında ‘terörle mücadele biriminin’ başı olan Selva Yusuf’un da bulunduğu üç kişi öldü.
SDG lideri Abdi, Twitter hesabından yaptığı açıklamada, ‘’Ayn İsa’da Asayiş güçlerini hedef alan saldırı, bölgenin güvenliğini doğrudan tehdit ediyor. İç Güvenlik Güçleri, şehirlerin, mülteci kamplarının ve DEAŞ unsurlarının tutulduğu hapishanelerin güvenliğini sağlıyor. 20 Temmuz’dan bu yana düzenlenen saldırılarda toplamda 13 savaşçı hayatını kaybetti” ifadelerini kullandı.
Türkiye’nin artan İHA saldırılarına ilişkin açıklamalarına devam eden Abdi, “Bu saldırılar, toprağımızı ve halkımızı koruma irademizi zaafa uğratmayacaktır” dedi.
Yeni bir operasyonun ayak sesleri
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin kuzeydoğu Suriye’de İHA saldırılarını artırmasını, yeni bir operasyonun işaretçisi olarak yorumlayan bir Özerk Yönetim liderleri ise son derece endişeli. SDG Yönetim Kurulu üyesi Nevruz Ahmed, ‘’Uluslararası Koalisyonun iki gün önce askeri liderlerimizin öldürülmesiyle ilgili yayımladıkları taziye mesajları yeterli değildir, böylesi mesajlar Türkiye’nin saldırılarını durdurmaz, biz üzerimize düşeni yapacağız ve direnişi tırmandıracağız, kararlılığımızı kıramayacaklar’’ dedi.
ABD ve koalisyona, kendilerini korumaları çağrısında bulunan Nevruz Ahmed, ‘’Bu direnişi sergileyen güçlerin korunması lazım, çünkü bizim ve halkımızın varlığı şu anda Türk tehdidi altındadır. Türkiye’nin bu yaklaşımı tüm dünyaya tehdit oluşturuyor. Bu tehditleri ve planları boşa çıkaracağız, direnişe her zamankinden daha fazla hazırız, Türkiye’nin kontrolü altında olan bölgeleri özgürleştireceğimize ve bölücü planlarını bozacağımıza dair ahdimizi yeniliyoruz” diye konuştu.
Öte yandan SDG güçleri, kontrol bölgelerinde ‘iki kadın ve bir erkek olmak üzere, Türkiye lehine casusluk yapan üç kişilik bir şebekenin’ çökertildiğini ve üyelerinin tutuklandığını duyurdu. Söz konusu casusluk şebekesinin, Tel Tamir Askeri Meclisi’ne Ağustos ayında düzenlenen ve 7 kişinin ölümüne neden olan saldırı öncesinde Türk makamlara istihbarat sağladığı iddia edildi. SDG’den yapılan açıklamada, "Özel birimlerimizin dikkatli takibi sonucu, Türkiye lehine casusluk faaliyeti yürüten bir şebeke çökertildi. Bu şebekenin sağladığı istihbarat sayesinde, Tel Tamir Askeri Meclisi üyeleri öldürüldü. Tutuklu üç kişi soruşturma esnasında suçlarını kabul edip itiraflarda bulundu. TSK’nın yeni operasyonları için hedef belirlemek üzere olduklarını da itiraf ettiler” denildi.
Gazze ateşkesi: Philadelphia Koridoru 2 ile ilgili anlaşmazlıklar arabulucuların çabalarını zorlaştırıyorhttps://turkish.aawsat.com/arap-d%C3%BCnyasi/5163280-gazze-ate%C5%9Fkesi-philadelphia-koridoru-2-ile-ilgili-anla%C5%9Fmazl%C4%B1klar
Gazze ateşkesi: Philadelphia Koridoru 2 ile ilgili anlaşmazlıklar arabulucuların çabalarını zorlaştırıyor
Dün Gazze şehrinde yıkımın ortasında yükselen duman (Reuters)
ABD-İsrail görüşmelerinde Hamas ile İsrail arasında anlaşmazlık konusu ‘tek nokta’ olan, İsrail'in Mısır sınırı yakınlarındaki stratejik bir bölgenin kontrolünü ele geçirmesi ve Kahire'nin bunu reddetmesi konuşuluyor.
Mısırlı ve Filistinli kaynaklar, Katar’ın başkenti Doha'da devam eden ateşkes görüşmelerinde ‘taraflar arasında uçurumlar’ ve ‘İsrail'in inatçılığı’ olduğunu vurguladılar.
İsrail basını, müzakere masasında bir ‘kriz’ olduğu yönünde sızıntıları aktarırken özellikle Mısır'ın, arabulucuların anlaşmaya varmak için çabalarını desteklemek üzere uluslararası toplumun ve Avrupa ülkelerinin arabulucu rolü almasını talep etmesi ve Katar heyetinin ABD'de bulunması bu sızıntılara neden oluyor.
Şarku’l Avsat’a konuşan uzmanlar, İsrail'in Mısır sınırı yakınlarındaki bölgelerden, özellikle de ‘Philadelphia Koridoru 1 ve Philadelphia Koridoru 2’ bölgelerinden çekilmemeyi sürdürmesi halinde müzakerelerin çıkmaza girebileceğini düşünüyor.
Salı günü Gazze'nin güneyindeki Morag Ekseni’nde seyir halindeki İsrail askeri araçları (AP)
Mısır, geçtiğimiz yıl sınırlarına yakın olan Philadelphia (Salahaddin) Koridoru’nun İsrail tarafından yeniden işgal edilmesini reddetmiş ve iki taraf arasında bu konuda gerginlikler yaşanırken derhal geri çekilmesini talep etmişti. Öte yandan İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu geçtiğimiz nisan ayında, ‘Philadelphia Koridoru 2’ olarak nitelendirdiği, Han Yunus’un hemen güneyinde uzanan bir askeri yol olan Morag Ekseni’nin kontrol altına alınması gerektiğini ve bu koridorun işgal edilmesinin Filistin'in Refah bölgesini Gazze Şeridi'nden ayırmaya imkan vereceğini açıklamıştı.
"Stratejik riskler"
Dün Şarku’l Avsat’a konuşan Mısırlı bir kaynak, Kahire'nin İsrail'in Philadelphia Koridoru veya Morag Ekseni gibi bölgelerden çekilmesinin önemine ilişkin tutumunun sarsılmaz olduğunu ve ‘Filistinlileri Refah'ta toplama gibi, bölgedeki istikrarı bozacak ve onların zorla yerlerinden edilmesine yol açacak başka planlar dayatılmasının kesinlikle kabul edilemez’ olduğunu belirtti.
Doha’daki mevcut müzakerelerin ‘gizli’ olduğunu ve ABD ve İsrail çevrelerinde yayılan söylentilerin aksine, müzakerelerin sona ermiş ve çıkmaza girmiş olabileceğini düşünen kaynak, buna karşın ABD’nin baskısıyla İsrail'in tutumunun değişmesi halinde bu durumun değişebileceğini belirtiyor.
Dün Gazze Şeridi'nin orta kesimlerindeki Gazze şehrinde İsrail'in saldırısının ardından dumanların yükseldiği görüntü (AFP)
Filistinli bir kaynak, Morag Ekseni’nin müzakere belgesinde kalan veya temel sorun olmadığını, işgalci İsrail’in geri çekileceği bölgeler konusunda bir anlaşmaya varılması ve uluslararası toplum ile Birleşmiş Milletler (BM) kurumlarının insani yardımları ulaştırma rolünün yeniden aktif hale getirilmesi gerektiğini, bunun da Washington'ın işgalci İsrail’e karşı ciddi bir tutum sergilemesi ve anlaşmayı engellememesi veya başarısızlığa uğratmaması için baskı yapması halinde gerçekleşebileceğini’ belirtti.
Dün Şarku’l Avsat’a konuşan kaynak, Mısır’ın İsrail’in önerisini reddettiği ve bu konuda net bir tavır sergilediğini belirterek, Kahire’nin İsrail’in Refah bölgesindeki işgalinin Mısır'ın ulusal güvenliği için doğrudan bir tehdit oluşturduğunun ve Morag Ekseni gibi sınır şeridine yakın bölgelere düzensiz bir şekilde çekilmenin gelecekte ciddi gerginliklere yol açabilecek stratejik riskler barındırdığının farkında olduğunu da sözlerine ekledi.
Öte yandan İsrail gazetesi Yedioth Ahronoth, başlıca anlaşmazlık noktasının İsrail'in Morag Eksenini kontrol altında tutma planıyla ilgili olduğunu aktardı. Gazete bu konuyla ilgili olarak İsrail’de, rehinelerin serbest bırakılmasını geciktirebileceğini düşünenler ile İsrail'in, yerinden edilmiş kişileri Hamas üyelerinden ayırmak için bir şehir inşa etme girişimleri çerçevesinde bunun hayati önem taşıdığını düşünenler arasında görüş ayrılığı olduğunu bildirdi.
Öte yandan İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz pazartesi günü yaptığı açıklamada, bakanlığın Refah bölgesinde en az 600 bin Filistinliyi kabul etmek üzere yeni bir insani bölge kuracağını ve bu bölgenin Hamas’tan arındırılmış olacağını söyledi.
‘ABD baskısı’ kartı
Eski Mısır Dışişleri Bakanı ve Mısır Dışişleri Konseyi Başkanı Büyükelçi Muhammed Urabi, İsrail'in Mısır için kabul edilemez olan sınırlarda kalma gibi tutumunu değiştirmediği sürece ateşkes için bir fırsat olduğunu düşünmüyor. Masada birtakım zorluklar olduğunu ve anlaşma için son şansın giderek azaldığını belirten Büyükelçi Urabi, İsrail'in anlaşmayı kabul etmek için henüz ciddi bir adım atmadığını vurguladı.
Hamas konusunda uzman Filistinli siyasi analist İbrahim el-Medhun, İsrail'in çekilmeyi engellemeye ve uluslararası kuruluşların çalışmalarını aksatmaya çalıştığını belirterek, “İsrail'in Gazze'nin güneyinden ve doğusundan çekilmeme konusundaki ısrarı, zorla yerinden etme planının hâlâ geçerli olduğu yönündeki endişeleri güçlendiriyor ve bu da gerçek bir sükunet veya kapsamlı bir siyasi çözüm için gösterilen çabaları baltalıyor” dedi.
Dün Gazze şehrinin batısındaki Şati Mülteci Kampı’nda İsrail'in saldırısının yol açtığı yıkıma derin düşüncelerle bakan Filistinli bir genç (AFP)
Filistinli siyasi analist Nizar Nazzal ise İsrail'in Morag Ekseni’nde kalma ısrarının arabulucuların çabalarını zorlaştırdığını ve İsrail'in yerinden etme planını sürdürme niyetini ortaya koyduğunu belirtti. Mısır'ın ‘ulusal güvenliğine tehdit oluşturduğu için bunu kabul etmeyeceğini’ ifade eden Nazzal, “Ancak genel olarak, ABD’nin Netanyahu üzerindeki baskısı, onun bu eksende güçlerini azaltmasına ve geçici bir anlaşmaya varmaya yöneltebilir” şeklinde konuştu.
Avrupa Birliği'nin rolü
İsrail’in ateşkes ve esir takası anlaşmasını tehdit eden bu hamleleri devam ederken Mısır Dışişleri Bakanı Bedir Abdulati, Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Noël Barrot ve ve Hollanda Dışişleri Bakanı Kasper Veldkamp ile dün Gazze'de ateşkese ilişkin müzakerelere dair son gelişmeleri, uluslararası toplumun sorumluluklarını yerine getirmesi ihtiyacını ve ateşkes çabalarını destekleme konusunda Avrupa Birliği'nin (AB) rolünün önemini görüştü.
Yedioth Ahronoth gazetesi, Katar heyetinin bu hafta Washington'a giderek ABD yönetiminin üst düzey yetkilileriyle görüşmelerde bulunduğunu, Başkan Donald Trump'ın ise salı günü İsrail Başbakanı Netanyahu ile Beyaz Saray'da ikinci kez bir araya gelerek ‘Gazze konusunda azami baskı uygulamak’ için görüşmelerde bulunduğunu bildirdi.
İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Sa'ar dün düzenlediği basın toplantısında,İsrail'in ‘Gazze'de ateşkes sağlanması konusunda ciddi olduğunu ve bunun gerçekleştirilebilir bir hedef olduğunu’ vurguladı. Sa’ar, “Geçici bir ateşkes sağlanırsa, kalıcı bir ateşkes için müzakerelere başlayacağız” dedi.
İsrail ve ABD'nin anlaşmayı desteklemesinin ‘gerçekte hiçbir karşılığı olmadığını’ düşünen Urubi, “Washington İsrail’e baskı yapmadığı sürece, ateşkes anlaşması olmayacak ve bu da İsrail’in bölgede barışı engellemeden veya geciktirmeden gerçek bir yol izlemesini sağlayacak. Mısır’ın şu anki girişimleri akıllıca ve sorumluluk sahibidir ve arabulucuların çabalarına uluslararası ve Avrupa desteği sağlamak ve bölgede istikrarı sağlamak amacıyla yapılıyor” değerlendirmesinde bulundu.
Öte yandan Medhun’a göre İsrail'in bu yaklaşımını sürdürmesi, daha fazla tırmanışa ve 60 günlük sınırlı bir ateşkes fikrinin önünü açacak, ancak nihai bir çözüm getirmeyecek. Medhun, böyle bir durumun ise Filistinliler tarafından kabul edilmeyeceğinin altını çizdi.
Nazzal ise, anlaşmanın açıklanmasının ardından ABD'nin baskısıyla ‘İsrail'in, Hamas’ın çok sayıda rehineyi serbest bırakmasının ardından bölgeyi yeniden savaşa sürükleyecek mayınlar döşeyeceğini’ öngörüyor.