Macron’dan Suudi Arabistan’ın Yemen’de kapsamlı siyasi çözüme ulaşılmasına yönelik çabalarına övgü

İki tarafın görüşmelerinde bölgesel krizler, güvenliğe bağlılık ve gerilimlerin azaltılması ele alındı.

Elysee Sarayı.
Elysee Sarayı.
TT

Macron’dan Suudi Arabistan’ın Yemen’de kapsamlı siyasi çözüme ulaşılmasına yönelik çabalarına övgü

Elysee Sarayı.
Elysee Sarayı.

Elysee Sarayı cuma sabahı, Fransız Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman’ın görüşmelerine ilişkin açıklamada bulundu. Söz konusu görüşme, Suudi Arabistan Veliaht Prensi’nin Macron’un daveti üzerine Fransa’yı ziyaret etmesi kapsamında geldi.
Açıklamada, Suudi Arabistan ile Fransa arasında iletişimin güçlendirilmesinden duyulan memnuniyet dile getirilirken başta iki ülke arasındaki mevcut ilişkileri derinleştirme ve özellikle çevresel değişiklikler ve bunların sonuçları olmak üzere bölgesel ve küresel zorluklara karşı mücadele için istişareleri sürdürme yönündeki istek vurgulandı.
Açıklamaya göre Macron görüşmelerde ‘Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik saldırganlığı, bunun siviller için yıkıcı sonuçları ve küresel gıda krizi konusundaki derin endişesini’ dile getirdi. Suudi Arabistan Veliaht Prensi de çatışmadan bir çıkış yolu bulma ve Avrupa, Ortadoğu ve dünya üzerindeki etkilerini sınırlamak için iş birliğini güçlendirmenin gerektiğini vurguladı. Bu bağlamda Macron, Avrupa ülkeleri için enerji kaynaklarının çeşitlendirilmesi arayışı kapsamında Suudi Arabistan ve Fransa arasında koordinasyonun sürdürülmesinin önemine dikkat çekti ve Küresel Gıda Güvenliği İçin (FARM) adlı girişimini sundu.
Açıklamaya göre, iki tarafın görüşmelerinde bölgesel krizler ele alındı. Veliaht Prens Muhammed bin Selman ve Cumhurbaşkanı Macron ‘Ortadoğu’nun güvenliği ve istikrarına yönelik ortak taahhütlerini’ ifade ettiler. Gerilimin kalıcı olarak azaltılması için ortak çabalara devam etme noktasındaki kararlılıklarını vurguladılar.
İran nükleer programı ve Tahran’ın 2015 anlaşmasının şartlarına yeniden dönmesine ilişkin müzakereler de gündemdeydi. Macron’un görüşmede ‘İran’ın kendisine sunulan fırsatı değerlendirip anlaşmaya geri dönmesi gerektiğini vurguladığı’ belirtildi. Fransa Cumhurbaşkanı, geçen yaz gerçekleşen Bağdat Konferansı’nın ruhuna uygun olarak diyalogu geliştirecek ve bölgesel entegrasyona doğru ilerleyecek herhangi bir dinamiği ülkesinin memnuniyetle karşıladığını hatırlattı. İki taraf, Lübnan konusunda iki taraf Macron’un Aralık 2021’de Cidde’ye yaptığı ziyaret vesilesiyle, özellikle ortaklaşa başlattıkları insani kalkınma mekanizması çerçevesinde, aralarındaki iş birliğini güçlendirme konusundaki anlaştıklarını belirttiler. Ayrıca savunmasız Lübnanlılara destek sağlamaya devam etme isteklerini de dile getirdiler. Taraflar, Lübnanlı yetkililerin beklediği reformların hızlı bir şekilde uygulanması yoluyla Lübnan’ın ekonomik ve siyasi zorluklara karşı mücadele etmesini sağlamak için aralarındaki iletişimi güçlendirme kararı aldı.
Suriye konusunda ise Macron, Paris’in Suriye’nin kuzeyindeki ateşkese bağlı olduğunu ve uluslararası koalisyonun Fransa’nın DEAŞ’a karşı çabalarını baltalayacak herhangi bir tek taraflı askeri harekattan kaçınması gerektiğini yineledi. Macron, Yemen krizi ile ilgili yaptığı açıklamada, Suudi Arabistan’ın Birleşmiş Milletler gözetiminde kapsamlı ve kapsayıcı bir siyasi çözüm bulma çabalarına övgüde bulundu. Ayrıca, mevcut ateşkesin uzatılmasını isteğini dile getirdi.
Açıklamada, tarafların Ortadoğu’daki durumu değerlendirdikleri, Macron’un konu ile ilgili ‘endişesini’ dile getirdiği, Filistinliler ve İsrailliler arasındaki diyaloğu sürdürmek amacıyla kalıcı ve adil bir barış için çalışmaya hazır olduğunu ifade ettiği belirtildi.
İkili ilişkiler de görüşmenin başlıca konuları arasındaydı. Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Fransa Cumhurbaşkanı, ‘iki ülke arasındaki mevcut ortaklığı geliştirme ve derinleştirme’ konusunda anlaşmaya vardılar. Buna paralel olarak terörizme karşı savaşta iş birliğini artırmanın ve deniz yollarının güvenliğini korumanın yollarını da görüştüler.
Ekonomi başlığının da gündemde olduğu görüşmede Macron, Riyad’ın ekonomisini Vizyon 2030 çerçevesinde çeşitlendirme çabalarını övdü. Başta enerji sektörü olmak üzere Fransız şirketlerinin Suudi Arabistan’daki mevcut dönüşümlere ayak uydurma konusundaki isteğini dile getirdi. Ulaşım, dijital ekonomi ve sürdürülebilir şehirler kurma alanlarındaki uzmanlığa övgüde bulundu. Ayrıca Suudilerin Fransız sanayi ve üretiminde yatırımlarını artırma arzusuna dikkat çekti.
Kültürel kalkınmanın önemi ve Suudi Arabistan tarafından başlatılan projelerin, özellikle de el-Ula bölgesinin geliştirilmesi projesinin önemi göz önüne alındığında taraflar kültür, bilimsel araştırma ve turizm alanındaki iş birlikleri de ele aldılar. Açıklamada, Veliaht Prens Muhammed bin Selman ve Cumhurbaşkanı Macron’un iş birliğini yeni alanları, Fransız ve Suudi kültür kurumlarını içerecek şekilde genişletme arzularını dile getirdikleri belirtildi. Macron ayrıca Suudi Arabistan’ın World Expo 2030 etkinliğini düzenlemek için adaylığına destek verdiğini vurguladı.



Cidde'de Filistin'i destekleme ve İsrail'in tek taraflı adımlarını reddetme konusunda uluslararası mutabakat sağlandı

Kudüs'teki Kubbetü's-Sahra ve Mescid-i Aksa'nın uzaktan görünümü (Reuters)
Kudüs'teki Kubbetü's-Sahra ve Mescid-i Aksa'nın uzaktan görünümü (Reuters)
TT

Cidde'de Filistin'i destekleme ve İsrail'in tek taraflı adımlarını reddetme konusunda uluslararası mutabakat sağlandı

Kudüs'teki Kubbetü's-Sahra ve Mescid-i Aksa'nın uzaktan görünümü (Reuters)
Kudüs'teki Kubbetü's-Sahra ve Mescid-i Aksa'nın uzaktan görünümü (Reuters)

Suudi Arabistan’ın Cidde kentinde, işgal altında bulunan Filistin’deki gelişmelere ilişkin düzenlenen istişare toplantısının ardından ortak bir bildiri yayımlandı. Toplantıya, İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Genel Sekreterliği, Arap Birliği ve Afrika Birliği (AfB) Komisyonu’ndan üst düzey heyetler katıldı. Toplantının, Filistin meselesinin seyri ile bölgesel ve uluslararası yansımaları konusunda üç kuruluş arasındaki siyasi eşgüdümün arttığını ortaya koyduğu belirtildi.

Bildiride, ABD Başkanı tarafından açıklanan ve Ekim 2025’te Mısır’ın Şarm eş-Şeyh kentinde Mısır-ABD himayesinde, Katar ve Türkiye’nin katılımıyla düzenlenen Uluslararası Barış Zirvesi’nde imzalanan barış planının, kan dökülmesinin durdurulması, insani yardımların engelsiz şekilde ulaştırılması, İsrail işgal güçlerinin çekilmesi ve normal hayata dönüş için gerekli koşulların hazırlanması açısından temel bir çıkış noktası olduğu vurgulandı. Planın, Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’nin 2803 sayılı kararıyla kabul edildiği ve geri dönülmez biçimde ‘iki devletli çözüm’ yolunun açılmasını hedeflediği kaydedildi.

Bu çerçevede üç kuruluş, Gazze Şeridi’nde ya da Batı Şeria’da Filistin halkının zorla yerinden edilmesini hedefleyen her türlü girişim ve planı kesin bir dille reddettiklerini belirtti. Bildiride, bu tür adımların savaş suçu ve uluslararası insancıl hukukun açık ihlali olduğu, ayrıca bölgesel ve uluslararası barış ve güvenliğe doğrudan tehdit teşkil ettiği ifade edildi. İsrail’in Refah Sınır Kapısı’nın tek yönlü açılmasına ilişkin açıklamaları da sert şekilde kınanarak, Gazze Şeridi’ni yaşanamaz bir bölge haline getirmeyi amaçlayan politikaların sonuçlarına karşı uyarıda bulunuldu.

Ortak bildiride, İsrail makamlarının Gazze Şeridi’ne uyguladığı kuşatma ve sistematik aç bırakma politikası kınandı. İsrail’in Refah Sınır Kapısı ile tüm kara ve deniz geçişlerini kalıcı ve güvenli şekilde açmaya zorlanması, insani yardımların herhangi bir kısıtlama olmaksızın ulaştırılmasına izin verilmesi çağrısı yapıldı. Ayrıca Doğu Kudüs dahil Batı Şeria’da yerleşim faaliyetlerinin genişletilmesi, keyfi tutuklamalar, ilhak planları, sözde İsrail egemenliğinin dayatılması, şehir ve mülteci kamplarına baskınlar, altyapının tahrip edilmesi ve nüfusun zorla yerinden edilmesi gibi uygulamaların tehlikesine dikkat çekildi.

Bildiride, tüm İsrail yerleşimlerinin hukuka aykırı olduğu vurgulanarak, bunların dağıtılması ve boşaltılması gerektiği ifade edildi. İşgal güçlerinin koruması altında artan aşırı yerleşimci şiddetine karşı uyarıda bulunulurken, uluslararası topluma bu suçların faillerinin uluslararası ceza hukuku çerçevesinde hesap vermesini sağlama ve BM Güvenlik Konseyi’nin 904 sayılı kararı uyarınca yerleşimcilerin silahsızlandırılmasını hayata geçirme çağrısı yapıldı.

Bildiride, Kudüs’e ilişkin olarak İsrail’in işgal altındaki kentte siyasi, coğrafi ve demografik yapıyı değiştirmeyi amaçlayan tüm uygulamaları reddedildi. Açıklamada, başta Mescid-i Aksa olmak üzere İslam ve Hristiyan kutsal mekânlarının tarihî ve hukuki statüsünün korunmasının zorunlu olduğu vurgulandı.

Ortak bildiride ayrıca, işgal hapishanelerindeki Filistinli mahkûmlara yönelik zorla kaybetme, işkence, infaz ve kötü muamele dahil ağır ihlaller kınandı. Aşırı sağcı İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir’in, tutuklu lider Mervan Bergusi’nin hücresini basarak hayatını tehdit ettiğine dikkat çekilerek, mahkûmların akıbetinin ortaya çıkarılması, korunmalarının sağlanması ve serbest bırakılmaları için uluslararası baskı çağrısı yapıldı.

Üç kuruluş, uluslararası toplumu İsrail’i tüm ihlallerinden dolayı hesap vermeye zorlayacak somut adımlar atmaya ve cezasızlık politikasına son vermeye davet etti. Bu çerçevede, başta Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) ve Uluslararası Adalet Divanı (UAD) olmak üzere ulusal, bölgesel ve uluslararası yargı mecralarının devreye sokulması gerektiği vurgulandı. Açıklamada, Filistin halkı için uluslararası korumanın sağlanmasının zorunlu olduğu ifade edildi. Bildiride ayrıca, Filistin Kurtuluş Örgütü’nün (FKÖ) Filistin halkının tek meşru temsilcisi olduğu teyit edilerek, Filistin hükümetinin Gazze Şeridi dahil tüm işgal altındaki Filistin topraklarında sorumluluklarını tam olarak üstlenmesinin desteklenmesi talep edildi.

Bildiride, Suudi Arabistan’ın Eylül 2025’te BM Genel Kurulu’nun 80’inci oturumunda açıkladığı Filistin Yönetimi’nin mali sürdürülebilirliğine yönelik acil koalisyon girişimi memnuniyetle karşılandı. Tüm ülkelere bu girişime katılma ve Filistin hükümetine mali destek sağlama çağrısı yapıldı. Ayrıca, 12 Eylül 2025’te BM Genel Kurulu’nda kabul edilen ve Filistin meselesinin barışçıl çözümü ile iki devletli çözümün uygulanmasına ilişkin konferansın sonuçlarını onaylayan karar da olumlu karşılandı. Söz konusu konferansın, Suudi Arabistan ve Fransa’nın eş başkanlığında New York’ta düzenlendiği hatırlatıldı.

Açıklamada, UAD’ın İsrail’in işgal altında bulunan Filistin topraklarındaki yükümlülüklerine ilişkin danışma görüşü takdir edilirken, Birleşmiş Milletler Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı’nın (UNRWA) görev süresinin üç yıl uzatılması kararı memnuniyetle karşılandı. Ajansa siyasi, hukuki ve mali desteğin sürdürülmesinin gerekliliği vurgulanarak, rolünü veya yetkisini zayıflatmayı hedefleyen girişimler reddedildi.

Bildirinin sonunda, Eylül 2025’te Filistin devletini tanıyan ülkelerin tutumları takdir edilirken, diğer ülkelere de Filistin devletini tanımaları ve BM’de tam üyeliğini desteklemeleri çağrısı yapıldı. Bunun, iki devletli çözümün hayata geçirilmesinin temel unsurlarından biri olduğu belirtildi. Açıklamada, bölgede adil ve kalıcı barışın ancak İsrail işgalinin sona erdirilmesi, 4 Haziran 1967 sınırları temelinde, başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız ve egemen Filistin devletinin uluslararası meşruiyet kararları ve Arap Barış Girişimi doğrultusunda kurulmasıyla mümkün olacağı vurgulandı.


Suudi Arabistan'ın Tuwaiq projesi kapsamındaki ilk savaş gemisi denize indirildi

Wisconsin'de Majesteleri Kral Saud gemisinin denize indirilme töreninden, (SPA)
Wisconsin'de Majesteleri Kral Saud gemisinin denize indirilme töreninden, (SPA)
TT

Suudi Arabistan'ın Tuwaiq projesi kapsamındaki ilk savaş gemisi denize indirildi

Wisconsin'de Majesteleri Kral Saud gemisinin denize indirilme töreninden, (SPA)
Wisconsin'de Majesteleri Kral Saud gemisinin denize indirilme töreninden, (SPA)

ABD'nin Wisconsin eyaletinde düzenlenen özel bir törenle, Tuwaiq projesi kapsamında üretilecek dört Suudi savaş gemisinden ilki olan "Majesteleri Kral Saud" gemisi denize indirildi.

Gemi, Suudi Arabistan Deniz Kuvvetleri Kurmay Başkanı Korgeneral Muhammed El-Garibi tarafından, Suudi Arabistan ve Amerikan tarafından çok sayıda üst düzey subay ve yetkilinin katılımıyla denize indirildi.

Korgeneral el-Garibi, genel olarak silahlı kuvvetlerin ve özellikle deniz kuvvetlerinin Suudi liderliğinden aldığı sınırsız desteğin, modernizasyon ve kalkınmada önemli ilerlemeler kaydedilmesine katkıda bulunduğunu vurguladı. Tuwaiq projesinin, Suudi Arabistan'ın en son askeri teknolojilere dayanan, modern ve profesyonel bir deniz kuvveti oluşturma taahhüdünü ve personelinin ileri eğitim ve nitelik programlarını somutlaştırdığını ifade etti.


Suudi Arabistan Veliaht Prensi Burhan ile görüştü

Prens Muhammed bin Salman, Riyad'daki el-Yemame Sarayı'ndaki ofisinde Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan'ı kabul etti (SPA)
Prens Muhammed bin Salman, Riyad'daki el-Yemame Sarayı'ndaki ofisinde Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan'ı kabul etti (SPA)
TT

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Burhan ile görüştü

Prens Muhammed bin Salman, Riyad'daki el-Yemame Sarayı'ndaki ofisinde Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan'ı kabul etti (SPA)
Prens Muhammed bin Salman, Riyad'daki el-Yemame Sarayı'ndaki ofisinde Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan'ı kabul etti (SPA)

Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman, dün Riyad'daki el-Yemame Sarayı'ndaki ofisinde Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan ve beraberindeki heyetle bir araya geldi.

Görüşmede, Sudan'daki son gelişmeler, bunların sonuçları, güvenlik ve istikrarın sağlanması için gösterilen çabalar gözden geçirildi.