Hochstein, tartışmalı deniz sınırıyla ilgili yeni bir öneri sunmak üzere Beyrut'ta

Washington, Mısır ve Ürdün'den enerji ithalatını yaptırımlardan muaf tutacağına ilişkin garantileri, Lübnan’ın Dünya Bankası’ndan fon almasına bağladı

Lübnan ve İsrail arasındaki tartışmalı deniz sınırı konusunda ara buluculuk yapan Hochstein, ABD'nin Beyrut Büyükelçisi Dorothy Shea’nın da katılımıyla Lübnan Enerji Bakanı Velid Fayyad ile bakanlıkta görüştü (AFP)
Lübnan ve İsrail arasındaki tartışmalı deniz sınırı konusunda ara buluculuk yapan Hochstein, ABD'nin Beyrut Büyükelçisi Dorothy Shea’nın da katılımıyla Lübnan Enerji Bakanı Velid Fayyad ile bakanlıkta görüştü (AFP)
TT

Hochstein, tartışmalı deniz sınırıyla ilgili yeni bir öneri sunmak üzere Beyrut'ta

Lübnan ve İsrail arasındaki tartışmalı deniz sınırı konusunda ara buluculuk yapan Hochstein, ABD'nin Beyrut Büyükelçisi Dorothy Shea’nın da katılımıyla Lübnan Enerji Bakanı Velid Fayyad ile bakanlıkta görüştü (AFP)
Lübnan ve İsrail arasındaki tartışmalı deniz sınırı konusunda ara buluculuk yapan Hochstein, ABD'nin Beyrut Büyükelçisi Dorothy Shea’nın da katılımıyla Lübnan Enerji Bakanı Velid Fayyad ile bakanlıkta görüştü (AFP)

Lübnan ve İsrail arasındaki tartışmalı deniz sınırı konusunda ara buluculuk yapan ABD Dışişleri Bakanlığı Enerji Güvenliği Danışmanı Amos Hochstein, Lübnanlı yetkililere yeni bir öneri sunmak için dün başkent Beyrut'a geldi. Lübnanlı yetkililer, Hochstein’ın önerisini, İsrail arasındaki tartışmalı deniz sınırlarının çizilmesine katkıda bulunacak ve böylece Lübnan'ın deniz kaynaklarını keşfetmesine izin verecek olumlu bir adım olarak gördüler.
Aynı zamanda ABD’nin Küresel Altyapı ve Yatırım Ortaklığı Özel Başkanlık Koordinatörü olan Hochstein, dün Yunanistan’dan ayrılarak Lübnanlı yetkililerle görüşmek üzere Beyrut’a geldi. ABD’li yetkilinin bugün Beyrut’ta Cumhurbaşkanı Michel Avn, Meclis Başkanı Nebih Berri ve geçici Başbakan Necib Mikati ile görüşmesi ve Lübnan ve İsrail arasındaki tartışmalı deniz sınırının çizilmesine ilişkin yeni önerisiyle ilgili bilgi verecek.
Eğer öneri olumlu sonuçlar doğurursa İsrail tarafıyla (Lübnan'ın güneybatısındaki) Nakura'da bulunan Birleşmiş Milletler (BM) karargahında, BM’nin kendi bayrağı ve himayesi altında ve ABD’nin arabuluculuğunda dolaylı sınır müzakerelerinin yeniden başlaması bekleniyor. Görüşmeleri takip eden Lübnanlı kaynaklar, olumlu bir havanın hakim olduğunu söylediler. Şarku’l Avsat’a konuşan kaynaklar, basın korku senaryoları yazsa da iki taraf arasında dolaylı müzakerelerin yeniden başlayacağı bir çözüme ulaşılacağına dair umutların yüksek olduğunu belirttiler.
ABD Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, Hochstein'ın Beyrut ziyaretinin amacının, Başkan Joe Biden yönetiminin Lübnan ve İsrail arasındaki tartışmalı deniz sınırıyla ilgili müzakerelere yardımcı olma taahhüdü de dahil Lübnan'daki enerji krizine sürdürülebilir çözümlerin ele alınması olduğu ifade edildi. Açıklamada, bu duruma bir çözüm bulunması gerektiği ve bulunabileceği, bunun da ancak müzakereler ve diplomasi yoluyla olabileceği belirtildi.
Reuters, Hochstein'ın Beyrut’a gelmesinden birkaç saat önce, İsrailli üst düzey bir yetkilinin Hochstein'ın ‘İsrail'in ticari haklarını korurken Lübnan’ın tartışmalı bölgede gaz rezervleri aramasına olanak tanıyan bir çözüm barındıran İsrail’in yeni bir önerisini Lübnan yönetimine sunacağını’ söylediğini aktardı. Reuters’ın haberine göre İsrailli yetkili, ayrıntıya girmeden “Bir anlaşmaya varılırsa, Lübnanlılar bölgede bir miktar sondaj yapabilecekler” ifadelerini kullandı. İsrailli yetkili, söz konusu önerinin, Lübnan’ı enerji krizi yaşayan, ekonomik olarak çökmüş bir ülkeyken doğal gaz üreten bir ülkeye dönüştürebilecek ciddiyette olduğunun altını çizdi.
Hochstein, Beyrut'taki Refik Hariri Uluslararası Havalimanı'na ulaştığında Kamu Güvenliği Genel Müdürlüğü'ne gitti. Hochstein, beraberindeki heyetin ve ABD’nin Beyrut Büyükelçisi Dorothy Shea’nın katılımıyla Kamu Güvenliği Genel Müdürü Tümgeneral Abbas İbrahim ile makamında bir araya geldi. Görüşmede, deniz sınırı dosyasındaki gelişmeler ele alındı.
Hochstein, daha sonra Büyükelçisi Shea ile birlikte Lübnan Enerji Bakanı Velid Fayyad ile görüşmek üzere Enerji Bakanlığı'na geçti. Toplantı, yaklaşık bir saat sürdü. Toplantıdan sonra Lübnan'a gelmekten duyduğu mutluluğu dile getiren Hochstein bakanlıktan ayrıldı. Enerji Bakanı Fayyad, gazetecilerle yaptığı sohbette, Hochstein'ın Lübnanlı yetkililere yeni bir öneri getirdiğini ve önerinin olumlu karşılandığının söylediğini açıkladı. Lübnan ile İsrail arasında ortak arama çalışmalarına dair ortaya atılan iddiaları reddeden Bakan Fayyad ayrıca, Hochstein'ın kendisine Lübnan’ın elektrik planının uygulanma koşullarını Dünya Bankası ile görüşeceğini söylediğini belirtti.
Öte yandan ABD yönetimi, Lübnan ve İsrail arasındaki tartışmalı deniz sınırı dosyasının yanı sıra Suriye üzerinden Lübnan'ın kuzeyindeki bir benzin istasyonunda elektrik üretmek için Mısır'dan gaz ithal edilmesi ve Ürdün'den Suriye üzerinden enerji ithalatı dosyalarıyla ilgili olarak da arabuluculuk çalışmaları yürütüyor.
Bakan Fayyad, sözlerini şöyle sürdürdü:
“ABD yönetimi, Mısır'dan gaz ithalatının Caesar (Sezar) Yasası kapsamındaki yaptırımlardan muaf tutulacağına dair garanti vermek için Lübnan'ın Dünya Bankası’ndan fon almasını şart koştu.”
Hochstein'ın kendisine, ABD’nin bu yaz sonunda söz konusu muafiyeti sağlayacağına garanti vereceğini söylediğini aktaran Lübnanlı Bakan, Dünya Bankası'nın Lübnan’a, tarifelerde artışa gidilmesi ve düzenleyici kurumun atanması için gerekli prosedürlerin başlatılması olmak üzere iki şart öne sürdüğünü söyledi. Fayyad, bu yüzden Lübnan Elektrik Kurumu'na (EDL) tarifelerin artırılmasını talep eden bir mektup gönderdiğini açıkladı.
Öte yandan Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah, Lübnan'daki termik istasyonları işletmek için İran’dan ücretsiz yakıt ithal etme önerisinde bulunmuştu. Hochstein ile birlikte İran’dan yakıt tedariki dosyasını tartıştığını belirten Fayyad, Hochstein’a “Açıkçası ben Lübnanlılara elektrik getirilmesinden yanayım. Öneri resmi ve ciddi bir şekilde, kağıt üzerinde önümüze gelirse bu konudaki hiçbir bağışı reddedemem” dediğini, Hochstein’ın da kendisine, böyle bir öneri için Bakanlar Kurulu kararına ihtiyaç duyulduğunu söylediğini belirtti.
Hizbullah, Akdeniz'deki üretim platformlarına ve İsrail’in keşif ve sondaj gemilerine füzeli saldırılar düzenlemek istediğine işaret eden bir video klip yayınlayarak ABD’li yetkilinin Beyrut’a gelişini engellemişti. Lübnan’da yayın yapan MTV televizyonuna göre Hochstein, Fayyad'a, Hizbullah'ın yayınladığı videonun, müzakerelerde ne yararlı ne de yardımcı olacağını, hatta İsrail'in seçim sürecinde olması nedeniyle durumu daha da çetinleştireceğini söyledi.



Hizbullah savaşçılarını Lübnan ordusuna entegre etme fikri gerçeklerle çarpışıyor

21 Mayıs 2023 tarihinde Lübnan'ın Aramta kasabasında bir askeri tatbikata katılan Hizbullah savaşçıları (Reuters)
21 Mayıs 2023 tarihinde Lübnan'ın Aramta kasabasında bir askeri tatbikata katılan Hizbullah savaşçıları (Reuters)
TT

Hizbullah savaşçılarını Lübnan ordusuna entegre etme fikri gerçeklerle çarpışıyor

21 Mayıs 2023 tarihinde Lübnan'ın Aramta kasabasında bir askeri tatbikata katılan Hizbullah savaşçıları (Reuters)
21 Mayıs 2023 tarihinde Lübnan'ın Aramta kasabasında bir askeri tatbikata katılan Hizbullah savaşçıları (Reuters)

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn'ın Hizbullah savaşçılarının, 1990 iç savaşından sonra olduğu gibi Lübnan ordusuna entegre edilmesi önerisi siyasi çevrelerde ve uzmanlar arasında tartışma konusu oldu.

Ordunun çeşitli sebeplerle bu savaşçıları bünyesine katamaması nedeniyle öneri henüz yaygın kabul görmezken, uzmanlar bu meselenin doğuracağı sonuçlar konusunda uyarıda bulundu. Bunun ‘silahlarını devlete teslim etmesi karşılığında Hizbullah için bir teselli ödülü’ olduğunu belirten uzmanlar, ‘dini emir alan ve ideolojik inanca sahip olan unsurların orduda yer alamayacağını’ vurguladı.

Cumhurbaşkanı Avn basına verdiği demeçte, “Ordu içinde Hizbullah savaşçılarından oluşan bağımsız bir birim oluşturmak mümkün değil. Ancak 1990'ların başında Lübnan'daki iç savaşın sonunda çeşitli taraflarla olduğu gibi üyeleri orduya katılabilir ve kurslara tabi tutulabilir” ifadelerini kullandı.

Bu öneriyi yorumlayan Güçlü Cumhuriyet Bloğu Milletvekili Giyas Yazbek, ordunun ‘Hizbullah'ın dış uzantılarla ordusunu oluşturduğunu iddia ettiği 100 bin savaşçıyı absorbe edemeyeceğini’ söyledi. Şarku’l Avsat'a konuşan Yazbek, “Hizbullah'ın 25 bin savaşçısı olsa bile, şu anda subaylarının ve üyelerinin maaşlarını dış yardımlarla güvence altına almaya çalışan askeri kuruma bunları dahil etmek imkânsız” dedi.

Yazbek, ‘ordunun cumhurbaşkanı ve hükümetle birlikte geliştirdiği ulusal güvenlik stratejisinin henüz Lübnan'ın ordu ve güvenlik güçlerinin sayısına olan ihtiyacını belirlemediğini’ vurguladı. Yazbek, “Sınırlarımızı çizdiğimizde, savaşın nedenlerini ortadan kaldırdığımızda ve Lübnan'da siyasi bir çözüme doğru ilerlediğimizde, ordunun mevcut subay ve personel sayısı yeterli olacak ve artacaktır” şeklinde konuştu.

Hizbullah savaşçılarının durumu

Askeri uzman Halid Hamade'ye göre, ‘Taif Anlaşması'ndan sonra silahlı milislerin dağıtılmasında olduğu gibi bugün de Hizbullah savaşçılarının orduya alınması önerisi, Cumhurbaşkanı'nın Hizbullah'ı silahlarını devlete teslim etmeye ikna etme çabaları bağlamında Hizbullah için bir teselli ödülüdür.’

Hamade, ‘Hizbullah savaşçılarının orduya entegre edilmesinin, özellikle ateşkes anlaşmasının imzalanmasının ardından yaşanan gelişmelerden sonra, birçok engelle karşı karşıya olduğunu’ savundu.

fvdgh
Hizbullah Genel Sekreteri Haşim Safiyuddin'in 24 Şubat 2025 tarihinde Lübnan'ın güneyindeki Deyr Kanun en-Nahr kasabasında düzenlenen cenaze töreni sırasında Hizbullah üyeleri (Reuters)

“İç savaşın sona ermesinin ardından Lübnan devletinin yüzlerce milisi orduya ve güvenlik güçlerine katmayı başardığı doğrudur, ancak Hizbullah'ın durumuyla karşılaştırma yapmak artık mümkün değildir” diyen Hamade, Şarku’l Avsat'a yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Ulusal Mutabakat Belgesi imzalandığında milis liderleri belgeyi tanıdı, milislerin feshedildiğini duyurdu, silahlarını gönüllü olarak devlete teslim etti ve siyasi sürecin bir parçası oldu. Hizbullah ise ateşkes anlaşmasını tanımıyor ve silahlarını teslim etmeyi kabul etmiyor. Dolayısıyla siyasi sürecin bir parçası haline geldiğini ve artık askeri bir kanadı olmadığını kabul etmeden milislerini orduya dahil etmekten bahsetmek bağlamdan kopuktur.”

Hizbullah'ın ideolojisi

Yazbek'e göre Hizbullah'ın ideolojisi, savaşçılarının orduya entegrasyonunun önündeki en büyük engel. Yazbek, “Hizbullah, Lübnan'ı İran'ın uzantısı olan coğrafi bir nokta olarak görüyor. Hizbullah Genel Sekreteri Naim Kasım'ın silahları teslim etmeyeceğini ve silahların devletin elinde olmasıyla ilgili konuşmalarla ilgilenmediğini açıklamasının da gösterdiği gibi bu doktrin halen varlığını sürdürüyor” ifadelerini kullandı.

ukıo
24 Şubat 2025 tarihinde düzenlenen cenaze töreninde eski Hizbullah Genel Sekreteri Haşim Safiyuddin'in tabutunu taşıyan Hizbullah savaşçıları (AP)

‘Lübnan iç savaşı sırasında milisleri olan ve devlet şemsiyesi altına giren liderlerin Lübnanlı liderler olduğunu, kararlarının Lübnanlıların kararı olduğunu’ hatırlatan Hamade, “Hizbullah ise organik olarak bölgesel bir otoriteye bağlıdır ve hem Lübnan içinde hem de dışında tehlikeli askeri ve güvenlik rolleri oynamıştır” dedi. Hizbullah'ın ‘Tahran'dan ayrıldığını, yerel bir siyasi bileşen olmayı kabul ettiğini ve askeri kolunu feshettiğini açıklamadığına, böylece savaşçılarının ordu içinde absorbe edilmesi konusunun tartışılabileceğine’ dikkat çeken Hamade sözlerini şöyle sürdürdü: “Veliyyül Fakih tarafından verilen ve uygulanması gereken meşru yetki çerçevesinde faaliyet gösteren askeri bir grup ile anayasal makamlar tarafından demokratik mekanizmalar çerçevesinde alınan siyasi bir karar çerçevesinde faaliyet gösteren başka bir grubu uzlaştırmak nasıl mümkün olabilir? İster sivil idarelerde ister güvenlik kurumlarında milislerin devlete entegre edilmesi deneyimi tekrarlanabilecek kadar başarılı oldu mu?”

Ordu disiplini

Bazılarının iddia ettiği gibi iç savaş sürecindeki milislerin orduya alınmadığını belirten Yazbek, ‘güvenlik ve askeri kurumlara alınanların Lübnan'ı yöneten Suriye rejimine yakın olduğunu, ülkenin egemenliği için savaşan ve Suriye işgaline karşı çıkanların ise kovalandığını, hapsedildiğini ve birçoğunun Lübnan'ı terk etmek zorunda kaldığını’ vurguladı. Yazbek ayrıca, ‘ordu personeli tarafından uygulanan disiplinin Hizbullah savaşçıları için geçerli olmadığını, çünkü milislerin orduyla, ordunun da onlarla uyumlu olmadığını’ belirtti.

Hamade, “Hizbullah savaşçılarının Lübnan ordusuna ve diğer devlet kurumlarına dahil edilmesinin artıları ve eksileri ne olursa olsun, doğru yol Hizbullah'ın silahlarını devlete teslim etmesiyle başlamalı. Hizbullah üyeleri Lübnan toplumundan izole edilmiş bir grup değildir ve topluma entegre edilmelidir. Ancak Hizbullah’ın silahlarını teslim etmesi için bir tür ayartma olarak özümsenmeleri konusunu gündeme getirmekte acele etmek hedefe ulaşılmasını sağlamayacaktır. Gerekli olan, Hizbullah’ın öncelikle devleti, silahların yalnızca devletin elinde olmasını, savaş ve barış kararının devletin elinde olduğunu ve bu konuda meydana gelebilecek herhangi bir düzenlemenin başlangıcı olarak uluslararası kararları uygulama ihtiyacını tanımasıdır” dedi.