Pasifik Çöp Girdabı'nda "gizemli plastik eşyalar" bulundu

Okyanus Seferleri Enstitüsü, 96 tondan fazla çöp topladı

Gemi plastik toplamak için bu hafta tekrar yola çıkacak (Twitter/@oceancleanup)
Gemi plastik toplamak için bu hafta tekrar yola çıkacak (Twitter/@oceancleanup)
TT

Pasifik Çöp Girdabı'nda "gizemli plastik eşyalar" bulundu

Gemi plastik toplamak için bu hafta tekrar yola çıkacak (Twitter/@oceancleanup)
Gemi plastik toplamak için bu hafta tekrar yola çıkacak (Twitter/@oceancleanup)

Pasifik Okyanusu'nun kuzeyinde çöplerin bulunduğu alanda 45 gün boyunca temizlik yapan kargo gemisi, 26 Temmuz'da ABD'nin Kaliforniya eyaletine bağlı Sausalito'ya geldi.
Çevre örgütü Okyanus Seferleri Enstitüsü'nün 40 metrelik gemisi, 96 tondan fazla çöp topladı. Çöpler arasında "gizemli plastik eşyalar" olduğu açıklandı.
Pasifik Çöp Girdabı olarak da bilinen Büyük Pasifik Çöp Alanı adlı bölgede çıkarılan çöpler arasında balık ağı, plastik oyuncak, sandalye ve yoga matları gibi eşyalar vardı.
Çevrecilerin kafasını en çok karıştıran eşyalar, bazıları yıllardır sudaymış gibi görünen "gizemli plastik yüzen nesnelerdi."
Örneğin 6 metre genişliğinde ve yaklaşık 2 metre yüksekliğinde bir parça, geminin büyük bir kısmını kapladı. Parçanın 3,5 ton ağırlığında olduğunu tahmin ediliyor.
Geminin kaptanı Locky Maclean, plastiğin midyelerle kaplı büyük bir tombaza benzediğini ancak kimsenin aslında ne olduğunu bilmediğini belirtti.
2009'dan beri okyanus temizleme çalışmaları yapan enstitünün kurucusu Mary Crowley, balık ağlarının bir araya getirildiğinde zaman zaman 6 ton ağırlığa ulaşabildiğini söyledi.
Çöplerin deniz yaşamını tehdit ettiğini vurgulayan Crowley, "Mercan resifleri yok olabilir. Okyanusu gerçekten bir çöp kovası gibi kullanıyoruz." dedi
Okyanus Seferleri Enstitüsü, sulardaki çöpü belirleyip toplamak için GPS, güçlü dürbün, drone ve vinç gibi cihazlardan yararlanıyor. Toplanan plastikler geri dönüştürülüyor.
Independent Türkçe, San Francisco Chronicle, Marin Independent Journal



İlk kuşların nasıl uçmaya başladığı tartışması noktalandı

UV ışığı altında incelenen fosil, daha önceki Arkeopteriks örneklerinde görülmeyen yumuşak dokuları açığa çıkardı (Delaney Drummond/Field Müzesi)
UV ışığı altında incelenen fosil, daha önceki Arkeopteriks örneklerinde görülmeyen yumuşak dokuları açığa çıkardı (Delaney Drummond/Field Müzesi)
TT

İlk kuşların nasıl uçmaya başladığı tartışması noktalandı

UV ışığı altında incelenen fosil, daha önceki Arkeopteriks örneklerinde görülmeyen yumuşak dokuları açığa çıkardı (Delaney Drummond/Field Müzesi)
UV ışığı altında incelenen fosil, daha önceki Arkeopteriks örneklerinde görülmeyen yumuşak dokuları açığa çıkardı (Delaney Drummond/Field Müzesi)

Dinozorlar ve kuşlar arasındaki bağlantıyı ortaya koyan Arkeopteriks cinsine ait fosil, uzun zamandır devam eden bir tartışmayı noktaladı. Bilim insanları Arkeopteriks'in uçabildiğini tespit etti. 

İlk örnekleri 1861'de Almanya'da keşfedilen Arkeopteriks, tüyleri nedeniyle ilk başta kuş sanılmıştı. Ancak keskin dişlere sahip çenesi ve uzun kemikli kuyruğu gibi dinozorlara benzeyen özellikleri de vardı. 

"İlk kuş" diye de bilinen bu cins, kuşlar ve dinozorlar arasındaki bağlantıyı ortaya çıkarmasıyla tanınıyor. 

Öte yandan yaklaşık 150 milyon yıl önce yaşayan Arkeopteriks'in uçup uçamadığı uzun zamandır tartışma konusuydu. Bilim insanları bu dinozora ait fosilleri inceleyerek kuşların ilk nasıl uçmaya başladığını anlamaya çalışıyordu. 

ABD'nin Şikago kentindeki Field Müzesi'nde tutulan son derece iyi korunmuş fosil örneği, bu soru işaretinin giderilmesini sağladı. Yıllarca özel koleksiyoncuların elindeki örnek 2022'de müze tarafından alınmıştı. 

Müzede çalışan Dr. Jingmai O'Connor ve ekip arkadaşları, bilgisayarlı tomografiyle fosili tarayarak iskeletin dijital bir haritasını oluşturdu. Araştırmacılar UV ışığı kullanarak yumuşak doku kalıntılarını açığa çıkarmayı da başardı.

Diğerlerinin aksine bu örnekteki kemiklerin üç boyutlu olarak korunması sayesinde hayvanın kafatası daha detaylıca incelendi. Ekip böylece tarih öncesi kuşların kafatasından modern kuşlarınkine geçişin ilk işaretlerini saptadı.

Önde gelen hakemli dergi Nature'da dün (14 Mayıs) yayımlanan çalışmadaki en kritik bulguysa Arkeopteriks'in kanatlarında gizliydi. 

Cinsin önceki örneklerinde sadece iki kat kanat tüyü varken, bu örnekte üç kat vardı. Üst kol kemiği üzerindeki bu tüyler kanattan vücuda doğru düzgün bir aerodinamik hat oluşturarak modern kuşların uçmasını sağlıyor. 

Bilim insanları uçamayan tüylü dinozorlarda olmayan bu tüylerin, Arkeopteriks'in uçmasını sağladığını belirtiyor. 

Dr. O'Connor "Arkeopteriks tüyleri olan ilk dinozor ya da 'kanatları' olan ilk dinozor değil. Ancak tüylerini uçmak için kullanabilen bilinen en eski dinozor olduğunu düşünüyoruz" diyerek ekliyor:

Kuşlarla yakın akraba olan ancak tam olarak kuş olmayan tüylü dinozorlarda bu tüyler eksik. Onların kanat tüyleri dirsekte bitiyor. Bu da bize kuş olmayan bu dinozorların uçamadığını, ancak Arkeopteriks'in uçabildiğini gösteriyor.

Öte yandan hayvanda göğüs kemiğinin olmamasından dolayı çok iyi uçamadığı düşünülüyor. Araştırmacılar Arkeopteriks'in tavuklar gibi kısa süren uçuşlar yaptığını ancak çoğunlukla yerde kaldığını tahmin ediyor.

Bilim insanları iyi korunmuş son örnek üzerine çalışmayı sürdürerek Arkeopteriks hakkında daha fazla bilgi edinmeyi planlıyor.

O'Connor "Vücudun koruduğumuz hemen hemen her parçasından heyecan verici ve yeni bir şeyler öğreniyoruz. Ve bu çalışma gerçekten de buzdağının sadece görünen kısmı" diyor.

Independent Türkçe, Science Alert, New York Times, Guardian, Nature