Zevahiri’nin öldürülmesinin ardından gündeme gelen soru: El Kaide’nin Taliban ile ilişkisi ne boyutta?

Eymen Zevahiri (AFP)
Eymen Zevahiri (AFP)
TT

Zevahiri’nin öldürülmesinin ardından gündeme gelen soru: El Kaide’nin Taliban ile ilişkisi ne boyutta?

Eymen Zevahiri (AFP)
Eymen Zevahiri (AFP)

El Kaide lideri Dr. Eymen Zevahiri’nin Afganistan’ın başkenti Kabil’de ABD’nin silahlı insansız hava araçları (SİHA) ile düzenlediği saldırıda öldürülmesiyle, Washington 11 Eylül 2001 saldırılarının faillerine yönelik misillemesini büyük ölçüde tamamladı.
El Kaide lideri Usame bin Ladin, Mayıs 2011’de ABD Özel Kuvvetleri’nin Pakistan’ın Abbottabad kentindeki evinde düzenlediği operasyonda öldürüldü.
Saldırıların ‘beyni’ olarak nitelendirilen Halid Şeyh Muhammed ise, Pakistan’da tutuklandıktan sonra uzun yıllardır Küba’nın Guantanamo Körfezi’ndeki hapishanede çürüyor.
Olaya karışan diğer kişilerinin bir kısmı aynı şekilde Guantanamo’da ya da Afganistan-Pakistan sınırındaki aşiret bölgelerinde, çoğunlukla SİHA’lar tarafından gerçekleştirilen ABD saldırılarında öldürüldü.
Peki Zevahiri’nin öldürülmesi ne anlama geliyor?
Zevahiri’nin ölümü bunun gibi birçok soruyu gündeme getirdi.

Taliban-El Kaide arasındaki karmaşık ilişki
İlk soru, Zevahiri’nin Kabil’deki varlığı hakkında olmalıdır.
Bu, El Kaide liderinin, eski Devlet Başkanı Eşref Gani hükümetinin düşmesi ve ABD güçlerinin Afganistan’dan çekilmesinin ardından yeniden iktidarı ele geçiren Taliban’ın rızasıyla Kabil’e döndüğü anlamına mı geliyor?
Bilindiği gibi ABD, eski Başkan Donald Trump yönetiminin Taliban ile imzaladığı ve Joe Biden yönetiminin uygulamaya devam ettiği Doha Anlaşması’na dayanarak bu ülkeden çekildi.
Anlaşma, Taliban’ın terör örgütlerinin Afganistan topraklarını başka bir ülkeye saldırı planlamak veya yürütmek için tekrar kullanmasına izin vermemesini şart koşuyordu.
Bu, El Kaide’nin 11 Eylül saldırılarını gerçekleştirmek için Afganistan’ı arka üs olarak kullanmasının Taliban tarafından dolaylı olarak kabul edilmesi ve geçmişin hatalarından ders çıkardığı için bunun tekrarlanmasına izin vermeyeceği anlamına geliyordu.
Aslında, Taliban liderleri iktidara geldikten sonra geçmişin hatalarından ders çıkardıklarını birçok kez dile getirdi.
Ancak birçok kişi, terör örgütlerinin Afganistan topraklarını başka ülkelere saldırılar düzenlemek için kullanmasına izin verilmesinin bir sonucu olarak, Taliban’ın 20 yıl boyunca güç kaybetmesinden gerçekten ders alıp almadığını sorguladı.
Şüpheli yaklaşanlar, Taliban’ın kızların okula gitmesine izin verme sözüne dikkat çekerek, çeşitli gerekçelerle bu sözünü şu ana kadar yerine getirmediğini vurguladı.
Öte yandan, hareketin iktidara geldikten sonraki tavrını savunan ve Gani kaçtıktan sonra Kabil’de kalan eski rakipleriyle iyi geçindiğine dikkat çekenler de var.
Kızların eğitimi ya da mağlup olmuş eski rakiplerle uğraşma sorunu ne olursa olsun, ABD liderliğindeki uluslararası toplum, 90’lı yıllardaki Taliban döneminde olduğu gibi, Afganistan’ın terörist ve radikal grupların yuvası haline gelip gelmeyeceğini bilmekle ilgileniyordu.
Aslında, bir yıl önce Taliban’ın iktidara geri kazanmasından sonra El Kaide liderlerinin Afganistan’a geri döndüğüne dair birçok haber çıktı. Ancak bu tür haberler, Taliban’ın ‘sağır edici sessizliği’ nedeniyle doğrulanamadı.
ABD Başkanı Joe Biden, dün akşam Zevahiri’nin CIA’nin Afganistan’da SİHA ile gerçekleştirdiği ‘başarılı’ bir saldırı sonucu bulunduğu güvenli evin balkonunda öldürüldüğünü duyurdu.
Zevahiri’nin Kabil’deki varlığı, El Kaide liderinin Taliban liderlerin koruması altında ikamet ettiği anlamına geliyor.
Bu ilişki yıllardır var ve özellikle Hakkani ağının aktif olduğu doğu illerinde hiç kopmadı.
Aslında, bunları doğrulayacak veya inkar edecek kanıtların yokluğunda bu tür konulardan emin olmak zor.
Usame bin Ladin’in 11 Eylül saldırılarını gerçekleştirmeden önce eski Taliban lideri Molla Ömer’den izin alıp almadığının ya da saldırıların Afgan ev sahiplerinin rızası olup olmadan gerçekleştirildiğinin bilinmemesi gibi.
Büyük olasılıkla bu soru, bugün Zevahiri’nin Kabil’de ikamet etmesi için de sorulacak.
Yani, Kabil’de Talibanın lideri Molla Hibetullah Ahundzade’nin mi, yoksa sadece hareketin kanatlarından birinin izniyle mi kaldı?

Zevahiri’nin yerine kim geçecek?
Zevahiri’nin öldürülmesinin ardından, halefi olarak El Kaide liderliğini kimin devralacağı sorusu gündeme geldi.
Usame bin Ladin’in 2011'de öldürülmesinden sonra El Kaide hızla halefi olarak Zevahiri’yi seçti. Bu o zamanlar şaşırtıcı değildi.
Mısır cihadının eski lideri, El Kaide hiyerarşisinde Bin Ladin’den sonra en önde gelen isimdi. Ayrıca, Hartum’da birlikte kalmaları ve 1996’da Hartum’dan gönderilmelerinde bu yana aralarında var olan ilişki, Zevahiri’yi Bin Ladin’in ilk potansiyel halefi yaptı.
Ancak tablo şimdi çok farklı görünüyor.
El Kaide’nin üst düzey liderleri, özellikle Pakistan, Afganistan ve Suriye’de birer birer ortadan kaldırıldı.
Eski neslin en önde gelen liderlerinden biri, İran’da ikamet eden Mısırlı bir lider olan Seyful Adl'dir.
Adl, 2001’deki ABD işgalinin ardından Afganistan’dan kaçtıktan sonra kendisine ev sahipliği yapan İran Devrim Muhafızları ile ilişkiler kurdu.
Seyful Adl, Zevahiri’nin yerine geçecek en önde gelen isim gibi görünse de, El Kaide yeni Taliban yönetimi altında yaşamak için Afganistan’a giden başka bir kişiyi seçme yoluna gidebilir.
Böyle bir seçim, örgütün Seyful Adl örneğinde olduğu gibi, tamamen İran istihbaratının egemenliği altında bulunan bir şahsiyet seçmekten kaçınmasına olanak tanır.
Adl’ın İran’da hala ikamet edip etmediği, El Kaide’nin İran ile yaptığı birçok anlaşmanın bir parçası olarak ülkeden ayrılıp ayrılmadığı da net değil.
Yeni El Kaide liderinin kimliği ne olursa olsun, tartışılmaz gerçek şu ki, 90’lı yıllarda Bin Ladin liderliğinde olduğu gibi, örgüt artık tamamen komuta merkezinden (Genel Komutanlık) kontrol edilen bir merkezi örgüt değil.
ABD’nin teröre karşı savaşı, El Kaide’yi, Yemen, İslami Mağrip, Afrika Sahel ülkeleri, Doğu Afrika ve Suriye’deki kollarına benzer şekilde, büyük ölçüde bağımsız kolların kurulması yoluyla kararı merkezden uzaklaştırmaya geçişi gerektiren yeni bir gerçekliğe uyum sağlamaya zorladı.
El Kaide’nin bu kolları, Afganistan’a taşınmadan önce Pakistan’ın aşiret bölgelerinde saklandığına inanılan Zevahiri tarafından temsil edilen merkezi El Kaide liderliğinden bağımsız hareket ediyor.

DEAŞ ne olacak?
DEAŞ’ın son on yılda El Kaide’nin ana rakibi olduğuna ve örgüte ABD’den aldığı darbelerden daha şiddetli darbeler indirdiğine kimse itiraz edemez.
Ancak bugün DEAŞ’ın durumu aslında El Kaide’den çok daha kötü görünüyor.
DEAŞ, Suriye, Irak ve Suriye’de sözde ‘hilafetini’ kaybetti.
Irak’ta askerlere ya da Suriye’de Fırat’ın doğusundaki Kürt güçleri ve Fırat’ın batısındaki Suriye rejimi güçlerine karşı ara sıra saldırılar düzenleyen birkaç hücreye dönüştü.
DEAŞ, Ebubekir el-Bağdadi’den başlayıp Ebu İbrahim el-Kureyşi’ye kadar uzanan liderlerini de birer birer kaybetti.
Hatta geçtiğimiz yıllarda El Kaide’nin kollarını büyük darbe vuran DEAŞ kolları, şu anda çok savunmasız bir konumda görünüyor.
Sirte’deki kalesinde entegre bir emirlik kuran DEAŞ’ın Libya kolu, görünüşe göre, güneydeki çölün derinliklerinde hala aktif olan bazı hücreler hariç tamamen ortadan kaldırıldı.
DEAŞ’ın Sina yarımadasındaki kolu ise, Mısır güvenlik güçlerinin geçtiğimiz yıllarda gerçekleştirdiği bir dizi büyük çaplı saldırının ardından büyük ölçüde parçalandı ve kalelerinden atıldı.
Aynı durum, DEAŞ’ın Afrika Sahel ülkelerindeki durumu için de geçerli.
Bu örgütün lideri, en önde gelen rakibi, El Kaide’nin Sahel’deki (eski adıyla Boko Haram) kolunun lideri Ebubekir Şekau’nun öldürülmesinden sadece aylar sonra öldürüldü.
DEAŞ/Horasan, bugün terör örgütünün en aktif kollarından biri olmaya devam ediyor.
Ancak asıl sorun, örgütün, DEAŞ’ın rakibi El Kaide’ye ev sahipliği yapan Taliban yöneticileriyle sürekli çatışma halinde olmasıdır.



Bangladeş Hava Kuvvetleri'ne ait uçağın düşmesi sonucu 27 kişi öldü, 171 kişi yaralandı

Bangladeş Hava Kuvvetleri mensupları ve yetkililer, Dakka'daki Maystone Koleji kampüsünde düşen Hava Kuvvetleri eğitim uçağının kaza yerini inceliyor (EPA)
Bangladeş Hava Kuvvetleri mensupları ve yetkililer, Dakka'daki Maystone Koleji kampüsünde düşen Hava Kuvvetleri eğitim uçağının kaza yerini inceliyor (EPA)
TT

Bangladeş Hava Kuvvetleri'ne ait uçağın düşmesi sonucu 27 kişi öldü, 171 kişi yaralandı

Bangladeş Hava Kuvvetleri mensupları ve yetkililer, Dakka'daki Maystone Koleji kampüsünde düşen Hava Kuvvetleri eğitim uçağının kaza yerini inceliyor (EPA)
Bangladeş Hava Kuvvetleri mensupları ve yetkililer, Dakka'daki Maystone Koleji kampüsünde düşen Hava Kuvvetleri eğitim uçağının kaza yerini inceliyor (EPA)

Yetkililer bugün yaptıkları açıklamada, Bangladeş Hava Kuvvetleri'ne ait bir eğitim uçağının başkent Dakka'da bir kolej ve okulun bulunduğu bir eğitim kompleksine çarpmasının ardından, yanmış binaların enkazından en az 25'i çocuk olmak üzere 27 kişinin cesedinin çıkarıldığını ve 88 kişinin hastanede tedavi gördüğünü duyurdu.

Uçak, yerel saatle 13:06'da (GMT 07:06) dün Dakka'daki Koramitola Hava Üssü'nden rutin bir eğitim görevi için kalkıştan kısa bir süre sonra düştü. Şarku'l Avsat'ın Reuters'ten aktardığına göre ordu yaptığı açıklamada, uçağın mekanik bir arıza yaşadığını bildirdi.

Bangladeş Hava Kuvvetleri personeli ve diğer yetkililer, Dakka'daki Milestone College kampüsünde hava kuvvetleri eğitim uçağının düştüğü yeri inceliyor (EPA)Bangladeş Hava Kuvvetleri personeli ve diğer yetkililer, Dakka'daki Milestone College kampüsünde hava kuvvetleri eğitim uçağının düştüğü yeri inceliyor (EPA)

Kazada çoğu öğrenci, 171 kişi yaralandı. Yetkililer, iki katlı ve alevler içindeki okul binasından kurtarılanların çoğunun öğrenci olduğunu belirtti. Yaralılar, çoğu yanıklar nedeniyle helikopter ve ambulanslarla, hatta itfaiyeciler ve velilerin kucaklarında hastaneye kaldırıldı.

Yerel yetkililere göre olayda en az 27 kişi öldü (EPA)Yerel yetkililere göre olayda en az 27 kişi öldü (EPA)

Kazanın ardından verilen ilk raporlarda 20 kişinin öldüğü belirtilmişti, ancak daha sonra yaralananlardan 5 kişi daha hayatını kaybetti. Doktorlar dün akşam yaklaşık 20 kişinin durumunun hala kritik olduğunu açıkladı. Birçok hasta yakını, özel bir yanık tedavisi hastanesinde, yakınlarının cesetlerinin bulunmasını bekleyerek geceyi geçirdi.

Kaza mahallindeki mağdurların yakınları (Reuters)Kaza mahallindeki mağdurların yakınları (Reuters)

Kurtarma ekipleri, yanmış binaları ararken, yaşlı aile üyeleri olay yerini çevirdi.

Hükümet, bir günlük yas ilan etti, bayraklar yarıya indirildi ve tüm ibadethanelerde özel dualar edildi.

 Hava Kuvvetleri personeli, kaza mahallinde kurbanlardan birinin kalıntılarını taşıyor (Reuters)Hava Kuvvetleri personeli, kaza mahallinde kurbanlardan birinin kalıntılarını taşıyor (Reuters)

Jensen Information Group, F-7BGI uçağının Çin'in Chengdu J-7 ve F-7 uçak ailesinin en yeni ve en gelişmiş versiyonu olduğunu belirtti. Bangladeş, 2011 yılında 16 uçak satın almak için sözleşme imzaladı ve teslimatlar 2013 yılına kadar tamamlandı.

Dakka'daki kaza mahallinin yakınında oturan sakinler (AFP)Dakka'daki kaza mahallinin yakınında oturan sakinler (AFP)

Kaza, komşu Hindistan'ın son 10 yılın en kötü uçak kazasını yaşamasının ardından meydana geldi. Air India'ya ait bir uçağın Ahmedabad kentindeki tıp fakültesinin yurduna düşmesi sonucu meydana geldi. Kazada, uçaktaki 242 kişiden 241'i ve yerde bulunan 19 kişi hayatını kaybetti.