Zevahiri’nin öldürülmesinin ardından El Kaide’nin yeni lideri kim olacak?

Eymen ez-Zevahiri (Reuters)
Eymen ez-Zevahiri (Reuters)
TT

Zevahiri’nin öldürülmesinin ardından El Kaide’nin yeni lideri kim olacak?

Eymen ez-Zevahiri (Reuters)
Eymen ez-Zevahiri (Reuters)

El Kaide lideri Eymen ez-Zevahiri, CIA’nin Afganistan’da silahlı insansız hava araçları (SİHA) ile gerçekleştirdiği operasyon sonucu öldürüldü.
Bu, 2011’de kurucu lider Usame bin Ladin’in öldürülmesinden bu yana örgütün aldığı en büyük darbe oldu.
Zevahiri’nin yerine kimin geçeceği hakkında görüş bildiren Mısırlı uzmanlar, Seyful Adl olarak bilinen Muhammed Selahaddin Abdulhalim Zeydan ve Zevahiri’nin damadı Ebu Abdurrahman Mağribi’nin örgütü yönetmesi şansının yüksek olduğuna dikkat çekti.
71 yaşındaki El-Zevahiri, 2011 yılında Usame bin Ladin’in yerini alarak El Kaidenin liderliğini devraldı ve aynı zamanda Mısır’da İslami Cihad’ı yönetti.
ABD Dışişleri Bakanlığı, 11 Eylül saldırılarından sonra Zevahiri’nin yakalanmasını sağlayacak bilgiyi verene 25 milyon dolar ödül vadetti.
Mısır’daki köktendinci hareketler konusunda uzman olan Ahmed Ban, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, Seyful Adl’ın Zevahiri’nin yerine geçmesi muhtemel en önde gelen aday olduğunu söyledi.
Ban, Seyful Adl’ın İran’da olma ihtimalinin yüksek olduğunu da vurguladı.
Birleşmiş Milletler (BM) raporlarına göre Adl’ın İran’da olduğuna inanılıyor.
Gözlemcilere ve uzmanlara göre, Mısır’da dünyaya gelen Seyful Adl, İslami Cihad grubuna katılan eski bir subay.
Mayıs 1987’de Mısır’da İslami Cihat Teşkilatı’nın yeniden kurulması nedeniyle tutuklandı.
80’lerin sonunda Afganistan’a gitmek için Mısır’dan ayrıldı ve Zevahiri gibi El Kaide’ye katıldı.
Orada yüksek muharebe ve eğitim misyonları üstlenen Adl, Zevahiri ve bin Ladin ile ilişkilendirildi.
1993’ten sonra İran’a gitti ve 2003’te orada tutuklandı.
Gözlemciler ve uzmanlar, Seyful Adl’ın El Kaide’nin Afganistan’daki misyonları yerine getirme yeteneklerini geliştirmede ve militan gruplarını Afganistan’dan uzakta yeni yerler seçmeye yönlendirmede kilit bir rol oynadığına inanıyor.
Washington, Seyful Adl’i Sudan, Somali ve Afganistan’da eğitim kampları kurmak ve 1998’de Nairobi ve Darüsselam’daki büyükelçiliklere yönelik saldırılara karışmakla suçluyor.
FBI’ın En Çok Aranan Teröristler Listesi’nde yer alan Adl’ın yakalanmasını sağlayacak bilgiyi verene 10 milyon dolar ödül vadedildi.
El Kaide Medya Komitesi Başkanı ve örgütün önde gelen liderlerinden biri olan Mağribi’ye gelince, uzmanlara göre kılık değiştirme ve kamuflaj sanatlarında yeteneklere sahip.
Gözlemciler ve uzmanlar, şansları daha az olsa da örgüte liderlik etmesi muhtemel birkaç isim daha öne sürdü.
Mağrib El Kaidesi lideri olan, Yezid Mübarek olarak da bilinen Cezayirli Ebu Ubeyde Yusuf el Annabi ve Somali Eş-Şebab hareketinin lideri olan Ebu Ubeyde Somali olarak bilinen Ahmed Ömer bu isimler arasında yer aldı.
Örgüt, New York ve Washington’daki 11 Eylül saldırılarından bu yana geçen 20 yılda önde gelen liderlerini kaybetmesine rağmen, Ortadoğu’dan Afganistan ve Batı Afrika’ya kadar aktif kolları korudu.
Ahmed Ban, Zevahiri’nin öldürülmesinden sonra El Kaide’nin geleceğiyle ilgili olarak şu yorumu yaptı;
“Örgütün Zevahiri’den sonraki geleceği, tarihi liderlerden yoksun, parçalanmış hücrelerden oluşan ve faaliyetleri coğrafyaya göre değişen bir durumdur. Zevahiri’nin liderliği ve politikaları, örgütün özellikle (Nusra Cephesi) olmak üzere karşılaştığı sorunlar hakkında hızlı bir görüş verememesine ek olarak, özellikle son yıllarda çeşitli kollarla hızlı iletişim kuramamaya başladıktan sonra örgütün büyük bir kısmını yok etti. Zevahiri, örgütün unsurlarıyla iletişim kurmadığı ve son yıllarda El Kaide ile olan ilişkisi sadece ses kayıtlarını içerdiği için denklemde artık zor bir figür değil. Afganistan’daki ABD savaşından beri örgütte parçalanma ortaya çıktı. Ayrıca terör örgütü DEAŞ çok sayıda El Kaide grubunu yok ederek örgütü zayıflattı.”
Zevahiri’nin öldürülmesine misilleme olarak El Kaide’den beklenen tehditlere değinen Ban, “Bin Ladin’in öldürülmesinden sonra örgüt isyan etti ve intikam tehdidinde bulundu, ancak hiçbir şey olmadı. Zevahiri’nin öldürülmesinden sonra da intikam yeminleri içilebilir ancak örgüt artık herhangi bir tehdidi gerçekleştirmeyecek kadar zayıf. Hatta gücü, bin Ladin’in öldürüldüğü dönemden daha az” dedi.



Birleşmiş Milletler Ukrayna'daki savaşın “yeni bir tırmanışından” endişe duyuyor

Rusya'nın Ukrayna'ya düzenlediği saldırılardan kaynaklanan yıkımdan (AFP)
Rusya'nın Ukrayna'ya düzenlediği saldırılardan kaynaklanan yıkımdan (AFP)
TT

Birleşmiş Milletler Ukrayna'daki savaşın “yeni bir tırmanışından” endişe duyuyor

Rusya'nın Ukrayna'ya düzenlediği saldırılardan kaynaklanan yıkımdan (AFP)
Rusya'nın Ukrayna'ya düzenlediği saldırılardan kaynaklanan yıkımdan (AFP)

Üst düzey bir Birleşmiş Milletler yetkilisi dün, Ukrayna'daki savaşın "yeniden tırmanması" konusundaki endişesini dile getirerek, ilgili taraflara neredeyse üç yıldır devam eden çatışmayı daha da kötüleştirme tehdidinde bulunan her türlü eylem ve konuşmadan kaçınmaları çağrısında bulundu.

Şarku’l Avsat’ın AFP'den aktardığına göre BM Genel Sekreterinin Avrupa İşlerinden Sorumlu Yardımcısı Miroslav Jinka, BM Güvenlik Konseyi'ne şunları söyledi: "Son günlerde, bu patlayıcı savaşın daha da tırmanacağına dair endişe verici işaretlere tanık olduk."

Jinka özellikle Rusya'nın Ukrayna'nın Dnipro kentine ulaşan yeni orta menzilli (5 bin 500 kilometreye kadar) balistik füze kullandığına dikkat çekti.

Rusya bu füzenin kullanımını, Ukrayna'nın ABD ve İngiliz füzeleriyle kendi topraklarına yönelik son saldırılarına bir “yanıt” olarak gerekçelendirdi. Salı günü, Ukrayna'nın ABD Atacms füzeleriyle gerçekleştirdiği iki yeni saldırıya karşı yeni bir “yanıt” sözü verdi.

Jinka şunları söyledi: "Birleşmiş Milletler'in, kullanılan silah türü de dahil olmak üzere bu olaylarla ilgili ek ayrıntıları yok. Ancak balistik füzelerin kullanılması ve tehditlerde bulunulması savaşın tırmanmasına yönelik tehlikeli bir gelişme oluşturmaktadır.”

“Tüm tarafları gerilimi azaltmaya yönelik acil tedbirler almaya ve bu savaşı daha da tırmandıracak, bölgesel ve uluslararası barış ve güvenliği ciddi şekilde tehlikeye atacak her türlü eylem ve söylemden kaçınmaya çağırıyoruz” diyerek, Rusya'nın Şubat 2022'de Ukrayna'yı işgal etmesinin uluslararası hukukun açık bir ihlali olduğunu yineledi.