Mısır-Türkiye ilişkilerinde yeni olan ne?

Kahire ve Ankara arasındaki ikili dosyalarda uzlaşı noktalarına odaklanılması önemlidir. Türkiye’nin bölgedeki müdahaleleriyle ilgili ise geniş kapsamlı müzakereler gerekir

Mısır ile Türkiye arasında Mayıs 2021’de Kahire'de düzenlenen istikşafi görüşmelerden bir kare. (AFP)
Mısır ile Türkiye arasında Mayıs 2021’de Kahire'de düzenlenen istikşafi görüşmelerden bir kare. (AFP)
TT

Mısır-Türkiye ilişkilerinde yeni olan ne?

Mısır ile Türkiye arasında Mayıs 2021’de Kahire'de düzenlenen istikşafi görüşmelerden bir kare. (AFP)
Mısır ile Türkiye arasında Mayıs 2021’de Kahire'de düzenlenen istikşafi görüşmelerden bir kare. (AFP)

Tarık Fehmi
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, ‘Mısır ile diyalogun üst seviyelere çıkarılmasının gerektiği ve Mısır halkının Türk halkıyla kardeş olduğuna, dolayısıyla birbirlerini rencide etmeyecek şekilde bir iletişim sürecinin devam ettirilmesi gerektiğine’ yönelik açıklamaları, Mısır-Türkiye ilişkilerinin yukarı doğru bir ivme kazanacağı yönünde bir mesaj olarak değerlendirildi. Bu ve benzeri açıklamalar, iki ülke arasındaki ilişki seviyesinin arttırılması ihtiyacına odaklanan yeni bir yaklaşımın yürürlüğe girebileceğini gösteriyor. Mısır-Türkiye arasında mevcut diyalog, güvenlik, strateji ve istihbarat kanalları aracılığıyla ve istikşafi görüşmeler düzeyinde gerçekleştiriliyor. Bu diyalogun, mevcut bölgesel ve uluslararası gelişmeler çerçevesinde daha üst bir siyasi düzeye çıkarılması değerlendiriliyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan, bölgede ve civar bölgelerde çok boyutlu yeni denklemler oluştuğunu görüyor. Bu denklemlerde, İran, Türkiye, Suudi Arabistan, Mısır ve İsrail gibi ülkeler önemli roller üstleniyor. Erdoğan’ın Mısır’la ilgili sözlerinin, bölgedeki bu değişikliklerden bağımsız yorumlanamayacağını düşünüyorum.

Adrese teslim açıklamalar
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu açıklamasının zamanlaması oldukça önemlidir, nitekim Türkiye’nin, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ile olan ilişkileri iyileşme yolundadır.  
Erdoğan yakın zamanda Riyad ve Abu Dabi’ye ziyarette bulunarak, en üst düzeyde ‘ortak iş birliğinin’ güçlendirilmesi yönünde hamleler yaptı. Böylelikle yorgun Türk ekonomisinin toparlanması için de imkanlar oluşturma ihtimali güçlendi. Erdoğan’ın aynı senaryoya Mısır’ı da dahil etmek istediği anlaşılıyor. Yani geçmişte yaşanan sorunların aşılarak Mısır’ın ziyaret edilmesi ve ertelenmiş birçok dosyanın sonuçlandırılması ihtimal dahilindedir.
Katar-Mısır ilişkilerinin resmi olarak yeniden başlaması ve Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamad Al Sani'nin Kahire’yi ziyaret etmesinin ardından, Mısır’ın bölgesel ilişkilerinin değişme yolunda olduğu açıktır. Katar’la sağlanan ‘uzlaşı senaryosunun’ Türkiye ile hatta İran’la tekrar edilmesi söz konusu olabilir. Nitekim Mısır’ın Türkiye’deki diplomatik temsilciliği aktif bir şekilde çalışmaya devam etmektedir ve Türkiye'nin Kahire Maslahatgüzarı Büyükelçi Salih Mutlu Şen görevinin başındadır. Mısır basınında Türkiye karşıtı yaklaşımlar ve haberlerde ciddi bir düşüş olduğu gibi, siyasi söylemlerde de bir değişim gözlemlenmektedir. Özellikle Müslüman Kardeşler dosyasıyla ilgili çıkan haberlerde Türkiye’nin suçlandığına daha az rastlanılır olmuştur. Buna mukabil Türk basınında da Mısırla ilgili medyatik kışkırtmalar büyük ölçüde son bulmuştur. Müslüman Kardeşlerin bazı medya kuruluşları Türkiye’den ayrılmıştır ve Türkiye Mısır’da arananların iadesiyle ilgili tartışmaya hazır olduğunu göstermiştir. Bu da Türkiye’nin nispeten Mısır’ın taleplerini dikkate aldığını gösterir.

Uzlaşı noktalarına odaklanmak
Kahire, Türkiye’nin bölgesel ilişkilerinin gerek İran’la gerekse İsrail ile olsun, uzlaşı ve ihtilaf alanlarına rağmen geliştiğinin farkında.  Türk vizyonuna göre öncelikli olan, hemfikir olunan konularda uzlaşma sağlanmasıdır ve farklı konularda görüş ayrılıklarının olduğunun kabul edilmesidir. Bu bağlamda Türkiye, Mısır ile birkaç yönde ilişkilerin geliştirilmesine çalışıyor olabilir.
Birincisi: Diplomatik iletişimin karşılıklılık ilkesi çerçevesinde sürdürülmesi ve müzakerelerin ‘istikşafi amaçlı olmaktan’ çıkarak, mevcut farklılıkların ortadan kaldırılması yönünde çoklu konuların müzakere edilmesi, böylelikle ikili veya bölgesel olarak iki taraf arasında üzerine inşa edilecek gerçek bir denge noktasına ulaşmanın hedeflenmesi.
İkincisi: Mısır'ın siyasi pozisyonlarının dikkate alınması, bu bağlamda planlandığı üzere dışişleri bakanlarının bir araya gelmesi ya da cumhurbaşkanı düzeyinde doğrudan bir görüşmenin Ankara yerine Kahire’de gerçekleştirilmesi.
Adalet ve Kalkınma Partisi'nin (AKP) önümüzdeki dönemde ‘sıfır sorun politikasına’ dönerek, yaklaşan seçimlere hazırlık yapıyor olması ihtimal dahilindedir. Böylelikle Mısır ve İsrail ile ilişkileri yok yere bozmakla itham eden muhalefeti susturmuş olacaklardır. Erdoğan, sadece Mısır ve İsrail ile değil diğer bölgesel ülkelerle de ilişkileri düzeltmek için girişimde bulunmaktadır. Bu açılımın, siyasi ve stratejik boyutları bulunmaktadır, Türkiye sorunların üzerinden atlayarak, ekonomi ve uluslararası iş birliği dosyalarında kazanımlar elde etmeyi hedeflemektedir. Mısır-Türkiye ortaklığı, tıpkı Tel Aviv ve Ankara arasındaki askeri ve stratejik düzeylerde olduğu gibi, örnek teşkil edecektir. Türkiye’nin hareket ve eylemlerinin çizgisini büyük çıkarlar belirlemektedir. Ankara ve Cumhurbaşkanı Erdoğan reel politik nedenlerle bazı fikirlerinden vazgeçmeyi, içine kapalı bir ‘Anadoluculuktan’ sıyrılıp, siyasi gerçekçiliğe uygun hareket etmeyi kararlaştırmış gibi görünmektedir. Türkiye’nin, Rusya-Ukrayna krizinde bir rol üstlenerek, Ukrayna limanlarından tahıl ve hububat taşımacılığında merkezi bir konum elde etme girişimi de bu bağlamda değerlendirilebilir. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘tahıl dosyasını’ siyasi ve ekonomik kazanımlar elde etmek için kullanması da ihtimal dahilindedir.

Önemli bir aşama
Mısır ile ilişkileri çerçevesinde başka bir aşamaya geçmek isteyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Mısır-İsrail ilişkilerinin ortak çıkarlar temelinde kayda değer bir şekilde geliştiğini görmektedir. Mısır-İsrail ve Avrupa Birliği (AB), Akdeniz’de bir gaz ortaklığına adım atmaktadır, İsrail’in gazı Mısır’da sıvılaştırıldıktan sonra Avrupa’ya ihraç edilecektir. Mısır ve Türkiye arasındaki muhtemel yakınlaşma, Türkiye’nin de İsrail-Mısır-Yunanistan denklemine dahil olması için bir temel oluşturabilir. Türkiye bölgeye girmesinin anahtarının Mısır olduğunun farkındadır. Mısır da Doğu Akdeniz’in güvenliğini tehdit etmeyecek Türk önerilerini kabul etmeye yatkındır. Bilindiği üzere Mısır, Yunanistan ve Güney Kıbrıs ile deniz sınırlarını belirlemiştir ve bu konuda İsrail ile görüşmeleri sürdürmektedir. Ankara, Kahire’nin Suudi Arabistan ve BAE ile birlikte bölgede güçlü ve merkezi bir oyuncu haline geldiğinin idrakindedir. Suudi Arabistan ve BAE ile ilişkilerini düzeltmesinin, Mısır ile olan ilişkilerde de olumlu bir etki yaratacağı açıktır.
Türkiye’nin bölge ülkeleri ile ilişkilerini güçlendirmesi ve sorunların üstesinden gelmesi, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a gerçek bir istikrar sağlayacak, AK Parti’nin şansını arttıracak ve Türkiye’nin ABD ile nüfuz alanlarındaki rekabetine güç katacaktır. Nitekim Erdoğan, S-400 sistemlerinin alınmasının ardından yaşanan sorunların farkındadır. Gerçekçi bir dış politika, Mısır ile güçlü ilişkiler inşa edilmesini gerektirir. Bu bağlamda iki ülkenin de karşılıklı bazı tavizler vermenin kendi çıkarlarına olacağına inanması gerekir. Türkiye’nin bazı bölgesel dosyalarda, örneğin Suriye, Irak ve Kürt dosyasında taviz vermeye yanaşmaması ise ayrı bir şekilde değerlendirilebilir. Bu dosyalar son derece karmaşıktır ve birçok ülkeye uzamaktadır. Bu dosyalarda çözüm için uğraşılması da uzun bir müzakere süreci, derin ve kapsamlı anlayışlar gerektirecektir.
Sonuç olarak; Kahire Türkiye’nin sözlerinden çok eylemlerini ciddi şekilde yakın bir ilgiyle takip etmektedir. Kahire, Ankara ile en kötü zamanlarda dahi başka bir ülkenin aracı olmasını kabul etmemiş ve mesajlarını doğrudan iletmeyi tercih etmişti. Türkiye ve Mısır, ‘doğrudan iletişim’ aşamasından geçerek, peyder pey yakınlaşma aşamasına geçmeye hazırlanmaktadır. Mısır Dışişleri Bakanı Samih Şukri, Türkiye tarafından gelen açıklamalarla ilgili temkinli ifadelere başvuruyor olabilir. Suudi Arabistan, BAE ve Mısır’ın katılımıyla düzenlenecek Arap-Türk zirvesinde de bazı anlaşmazlık noktaları tamamıyla çözülmeyebilir, ancak yakınlaşma sürecektir. Mısır-İsrail-Türkiye arasında bir zirve düzenlenmesi ise bölgesel politikalarda dikkat çekici bir değişime yol açabilir ve bölgedeki yıllara dayalı sabiteler üzerinde ciddi etkiler bırakabilir.



Şarku’l Avsat’a konuşan Filistinli kaynak: Hamas 60 günlük ateşkes önerisinde 3 değişiklik talep etti

İsrail'in Gazze Şeridi'nin güneyine düzenlediği hava saldırısının ardından küçük bir çocuğu kucağında taşıyan bir adam (AFP)
İsrail'in Gazze Şeridi'nin güneyine düzenlediği hava saldırısının ardından küçük bir çocuğu kucağında taşıyan bir adam (AFP)
TT

Şarku’l Avsat’a konuşan Filistinli kaynak: Hamas 60 günlük ateşkes önerisinde 3 değişiklik talep etti

İsrail'in Gazze Şeridi'nin güneyine düzenlediği hava saldırısının ardından küçük bir çocuğu kucağında taşıyan bir adam (AFP)
İsrail'in Gazze Şeridi'nin güneyine düzenlediği hava saldırısının ardından küçük bir çocuğu kucağında taşıyan bir adam (AFP)

Hamas Hareketi’nin 60 günlük ateşkes önerisini kabul etmesi ve dolaylı müzakerelere hazır olduğunu duyurmasıyla Gazze Şeridi'ndeki ateşkes görüşmeleri yeni bir aşamaya girdi. Öte yandan İsrail'in, şimdiye kadar Gazze Şeridi'nin yüzde 65'ini kontrol altına aldığı bölgelerden çekilme konusunda engeller çıkaracağına dair bazı endişeler hakim.

Şarku’l Avsat’a konuşan uzmanlar, ABD’nin Gazze’deki savaş konusunda gösterdiği gayret ve krizin iki tarafının da olumlu tepkisinin ‘olası engelleri aşabileceğini, bunların en önemlilerinin ise geri çekilme ve savaşın sona erdirilmesine dair garantiler olduğunu’ düşünüyor. Uzmanlar, ateşkes anlaşmasının yakında, belki de Başbakan Binyamin Netanyahu'nun pazartesi günü Beyaz Saray'ı ziyaret edip Başkan Donald Trump ile görüşmesinden sonra veya kısa bir süre sonra sonuçlanacağını tahmin ediyorlar.

AlQahera News haber kanalının cuma akşamı kimliğini açıklamadığı Mısırlı kaynaklardan aktardığı bilgilere göre Mısır, tüm taraflar arasında mutabakat sağlayacak nihai bir formüle ulaşmak için çeşitli taraflarla yoğun temaslara başlarken taraflar arasında dolaylı müzakereler yeniden başladı. Hamas arabuluculara son tekliflerine cevabını iletti ve cevabında, kabul edilmesi halinde 60 günlük ateşkes sağlanması için dolaylı müzakerelere kapıyı aralayacağını belirtti.

Müzakerelerin gidişatını yakından takip eden Filistinli bir kaynak, dün Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, Hamas'ın öneriyi kabul ettiğini, ancak bazı değişiklikler talep ettiğini söyledi. Bu değişikliklerin başında savaşın sona erdirilmesi, insani yardımların Gazze Şeridi’ne girişiyle ilgili mekanizmanın yeniden düzenlenmesi ve İsrail'in 2 Mart öncesindeki mevzilerine geri çekilmesi geldiğini söyleyen kaynağa göre bu değişikliklerin sebebi ocak ayında varılan ateşkes anlaşmanın çökmesinin ardından İsrail’in daha fazla bölgeye genişlemesi. Kaynak, yeni müzakerelerin Doha ve Kahire arasında yapılacağını, çünkü iki ülke arasında anlaşma maddelerinin uygulanmasına ilişkin ortak dosyalar olduğunu belirtti.

cdfgrtyu
İsrail'in Gazze Şeridi'nin güneyine düzenlediği hava saldırılarında öldürülen Filistinliler (AFP)

Hamas tarafından cuma günü yapılan açıklamada, arabuluculara öneriye ilişkin ‘olumlu’ yanıt verildiği ifade edildi. Önerinin içeriğine değinilmeyen açıklamada, ‘önerinin uygulama mekanizması hakkında müzakerelere derhal başlamaya ciddiyetle hazır olduğu’ vurgulandı.

İsrail gazetesi Hayom, müzakerelerin devam etmesindeki en büyük zorluğun İsrail ordusunun Gazze Şeridi'nden çekilme haritası olacağını bildirdi. Hamas tam çekilme talep ederken, İsrail ‘Morag Koridoru’ adı verilen hattı ve onun güneyindeki tüm bölgeleri elinde tutmak istiyor.

İsrail Ordu Sözcüsü Avichay Adraee cuma günü X platformu üzerinden yaptığı açıklamada, ordunun Gazze Şeridi’nin yaklaşık yüzde 65'ini operasyonel olarak kontrol altına aldığını söyledi.

İsrail Yayın Kurumu’nun kaynaklardan aktardığına göre ‘Hamas’ın yanıtında önerilen değişikliklerin İsrail karar vericileri için bir zorluk oluşturacağı’ düşünülüyor. İsrail hükümeti Bakanlar Kurulu, anlaşmayı görüşmek üzere cumartesi akşamı toplanacağını açıkladı.

İsrail ve Filistin meselelerinde uzman olan siyaset bilimi profesörü Dr. Tarık Fehmi, İsraillilerin geri çekilme konusunda biraz oyalanacağını, ancak Hamas'ın anlaşmaya varmaya yönelik esnek tutumunu göz önünde bulunduracağını, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun ABD Başkanı Donald Trump ile görüşmeden önce bir miktar uzlaşma göstermeye mecbur kalacağını ve savaşan tarafların ABD Başkanı’nı kazanmak ve ona olumlu mesajlar vermek için çaba göstereceğini tahmin ediyor.

Her iki tarafın da çekinceleri nedeniyle Kahire ve Doha'da düzenlenen müzakerelerde tam çekilme konusunun gündeme gelmeyeceğini düşünen Dr. Fehmi’ye göre buna karşın İsrail güçlerinin yeniden konuşlandırılması ve nüfuslu bölgelerin dışına ve bazı koridorlardan çekilmesi söz konusu olabilir.

Ana çekilme noktalarının mevcut müzakereleri engellemesini beklemeyen Dr. Fehmi, savaşan tarafların önerilen çerçeve anlaşmasına onay verdiğini ve ayrıntıların taktiksel noktalar içerdiğini, gerçek anlamda radikal olmadığını, özellikle de Hamas'ın insani yardımların girişini öncelikli gördüğünü ve ABD ve İsrail destekli Gazze İnsani Yardım Vakfı (GHF) dışında uluslararası kuruluşların da insani yardım çalışmalarına dahil edilmesi için baskı yapacağını belirtti.

frgtyhu7
İsrail'in Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Cibaliye’ye düzenlediği hava saldırısının ardından yükselen dumanlar (AFP)

Filistinli siyasi analist Dr. Eymen er-Rakab, anlaşmanın şu anki en önemli engelinin Hamas'ın işgalcilerin 2 Mart öncesindeki durumuna geri dönmesini talep etmesi olduğunu düşünüyor. İsrail, bu konudaki anlaşmayı kabul ederse, özellikle de Gazze Şeridi'nin yaklaşık yüzde 20'sini oluşturan Refah'ta kalma niyetinde olduğu için, büyük bir taviz vermiş olacak. Nihai durum ve tam çekilme konusundaki tartışmaların, yaklaşan ateşkes dönemine ertelenmesi bekleniyor. Bu ateşkes, ilerleyen aşamalarda İsrail'in uluslararası ve Arap güçlerinin varlığı karşılığında tam çekilmeyi kabul etmesini içerebilir.

İsrail gazetesi Yedioth Ahronoth, kimliği açıklanmayan İsrailli yetkililere dayandırdığı haberinde Trump'ın Netanyahu ile görüşmesi sırasında Gazze'de ateşkes anlaşması yapıldığını açıklayabileceğini yazdı.

ABD Başkanı Trump, geçtiğimiz cuma günü, Hamas'ın Gazze'deki ateşkes önerisine ‘olumlu’ yanıt vermesinin ‘iyi’ olduğunu söyledi. Başkanlık uçağı Air Force One’da gazetecilere açıklamalarda bulunan Trump, Gazze konusunda ‘birkaç gün içinde’ bir anlaşma sağlanabileceğini belirtti.

ABD merkezli televizyon ağı CNN’nin cuma günü aktardığına göre İsrailli 10 rehine canlı olarak, 18 rehine ise ölü olarak tam zamanında serbest bırakılacak ve herhangi bir tören veya kutlama yapılmayacak. Ateşkesin yürürlüğe girmesiyle birlikte Gazze'ye insani yardım akışı hemen başlayacak.

Dr. Fehmi’ye göre Beyaz Saray’a gitmek isteyen Netanyahu, Trump’ı ziyaret etmeden önce ateşkes anlaşmasının ilan edilmesini engelleyen ve formalitede kalan tüm anlaşmazlıkları, tüm sorunları ve önemli fikir ayrılıklarını bir kenara bırakarak siyasi çıkarlarına, İran dosyasına ve yeni Ortadoğu düzenlemelerine odaklanıyor.

Dr. Rakab ise önümüzdeki günlerde özellikle Netanyahu’nun Beyaz Saray ziyareti sırasında, 60 günlük ateşkesin yakında yürürlüğe girmesinden sonra ABD'nin savaşı kesin olarak durdurma arzusunun gerçek olup olmadığının daha net bir şekilde anlaşılacağına dikkati çekti.