Çin’in Riyad Büyükelçisi Chen Weiqing, Şarku’l Avsat’a konuştu: Pelosi'nin ziyareti egemenliğimizin açık bir ihlali

Çin'in Riyad Büyükelçisi Chen Weiqing
Çin'in Riyad Büyükelçisi Chen Weiqing
TT

Çin’in Riyad Büyükelçisi Chen Weiqing, Şarku’l Avsat’a konuştu: Pelosi'nin ziyareti egemenliğimizin açık bir ihlali

Çin'in Riyad Büyükelçisi Chen Weiqing
Çin'in Riyad Büyükelçisi Chen Weiqing

Çin, Tayvan Boğazı bölgesindeki askeri tatbikatları ‘gerekli ve meşru’ olarak niteledi. Çin'in Riyad Büyükelçisi Chen Weiqing, ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi'nin özerk adaya yaptığı ziyaretin Çin'in egemenliğinin ve toprak bütünlüğünün açık bir ihlali olduğunu vurguladığı açıklamasında Tayvan meselesiyle ilgili provokasyonların ateşle oynamak anlamına geldiğini belirtti. Kimin ateşle oynamayı seçiyorsa kaçınılmaz olarak kendini ateşe atacağının altını çizdi.
Konuyla ilgili Şarku’l Avsat’a açıklamalarda bulunan Chen Weiqing, ülkesinin Tayvan adası çevresinde deniz ve hava tatbikatları ve geleneksel füze testleri de düzenlemek de dahil olmak üzere ulusal egemenliği ve toprak bütünlüğünü kararlılıkla savunmak için gerekli tüm önlemleri aldığını ve almaya devam edeceğini.
Çin'in Pelosi'nin ziyaretine yanıt olarak atmaya çalıştığı adıma da değinen Chen Weiqinq şu ifadeleri kullandı:
“Çin Halk Kurtuluş Ordusu Doğu Bölge Komutanlığı ortak deniz ve hava kuvvetleri tatbikatları, gerçek mühimmatın kullanıldığı tatbikatlar ve konvansiyonel füzelerin testleri de dahil 2 Ağustos Salı akşamından başlayarak Tayvan adası çevresinde bir dizi ortak askeri operasyon gerçekleştirdi.”
Çin Halk Kurtuluş Ordusu’nun 4-7 Ağustos tarihleri arasında Tayvan adası çevresinde deniz alanlarında ve hava sahasında önemli askeri tatbikatlar ve eğitim faaliyetleri yürüteceği bilgisini veren Çinli yetkili, askeri eğitim operasyonları için toplam altı alanın belirlendiğini kaydetti. Çin'in Riyad Büyükelçisi Chen Weiqing sözlerini şöyle sürdürdü:
“Dünyada yalnızca bir tane Çin var ve Tayvan da topraklarının ayrılmaz bir parçasıdır. Bu, 2758 sayılı Birleşmiş Milletler Genel Kurulu kararının özüdür. Karar, uluslararası toplumun fikir birliğini ve uluslararası ilişkilerin temelini içeriyor. Çin ile dünyadaki 181 ülke arasındaki diplomatik ilişkiler, ABD dahil olmak üzere tek Çin ilkesi temelinde kurulu. Hiçbir ülkede sorumlu bir hükümet topraklarının bölünmesine izin vermez. ABD ve (Tayvan bağımsızlığı) ayrılıkçı güçler, Çin hükümetinin ve halkının ulusal egemenliği ve toprak bütünlüğünü koruma ve ulusal yeniden birleşmeyi sağlama konusundaki güçlü kararlılığını küçümsememeli.”
Ülkesinin ‘Tayvan bağımsızlık hareketini’ etkisiz hale getirmek ve bununla savaşmak için yeterli askeri güce sahip olduğunu vurgulayan Chen, Çin’in tüm dış provokasyonlara karşı yeterli askeri güce sahip olduğunu kaydetti. ABD ve ‘Tayvan bağımsızlığı’ unsurlarının ‘Tayvan bağımsızlığının kademeli olduğunu’ iddia ettiklerine atıfta bulunan yetkili, Çin’in yeniden birleşme hedefine doğru ilerlemesini hızlandıracağını söyledi.
Chen Weiqinq, “Statükoyu değiştirmeye çalışanlar olduğu için askeri eğitim operasyonları buna karşılık ne yapacağımız cevabını veriyor. Tayvan, Çin'in bir parçası. ‘Boğazın orta hattı’ veya ‘Tayvan karasuları’ olarak adlandırılmasını asla tanımıyoruz’ diyerek, boğazın her iki tarafının da Çin toprakları olduğunu belirtti. Tayvan'ın karasuları ve hava sahasının Çin'e ait olduğunu vurguladı. Yetkili Tayvan sorununun, Çin'in “geçmişte zayıf ve kaotik olduğu ancak ülkenin rönesans sürecinde sona erdiği zaman ortaya çıktığını’ bildirdi.
Pelosi'nin ziyaretini Çin'e yönelik ‘ciddi bir siyasi provokasyon’ olarak değerlendiren Chen Weiqinq, bunun yalnızca ABD’nin ulusal güvenliğini zedeleyeceğini, mevcut gerilimden ve bundan kaynaklanan tüm ciddi sonuçlardan ABD tarafının sorumlu tutulacağını kaydetti.
Büyükelçi sözlerinin devamında şunları söyledi:
“Bunlar, ABD'nin jeopolitik siyaseti manipüle etmek için kullandığı eski taktiklerdir. Bunları Ortadoğu'da çok gördük. Tayvan sorunu Çin'in iç meselesi olduğundan, ABD'nin Tayvan sorununun hakemi olmaya hakkı yok. ABD, Tayvan meselesini gerilimi artırmak ve çatışmayı alevlendirmek için kullanıyor. Bu, Asya-Pasifik bölgesi halklarının beklentileriyle çelişiyor ve aynı zamanda dönemin koşullarına da uymuyor.”
Çin’in tüm ülkelerle barış içinde bir arada yaşama ve iş birliğine hazır olduğunu ancak hiçbir ülkenin Çin'in istikrarını ve gelişimini yok etmesine izin vermeyeceğini vurgulayan Chen Weiqinq, iki büyük ülke olarak Çin ve ABD arasında anlaşmanın tek doğru yolunun karşılıklı saygı, iş birliği ve kazan-kazan ilkesi olduğunu belirtti.
Çin'in Riyad Büyükelçisi Chen Weiqing sözlerini şöyle sonlandırdı:
“Arap dünyasındaki medyanın yorumlarını takip ediyorum. Şu anki Tayvan gerilimini ABD tarafından Çin’e yönelik provokasyonlara bağlayan birçok görüş olduğunu fark ettim. Temsilciler Meclisi, Washington hükümetinin bir parçası olarak ABD yönetiminin tek Çin politikasına sıkı sıkıya bağlı kalmalı” şeklinde devam etti.



Dünya Sağlık Örgütü'nün bütçesini karşılayabilmesi için 1 milyar dolara ihtiyacı var

Dünya Sağlık Örgütü Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus (Reuters)
Dünya Sağlık Örgütü Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus (Reuters)
TT

Dünya Sağlık Örgütü'nün bütçesini karşılayabilmesi için 1 milyar dolara ihtiyacı var

Dünya Sağlık Örgütü Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus (Reuters)
Dünya Sağlık Örgütü Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus (Reuters)

Dünya Sağlık Örgütü (WHO), ABD'nin bu yılki çekilme kararını telafi etmekte zorlanıyor. Örgüt, 2026-2027 bütçesini karşılamak için 1 milyar dolara ihtiyaç duyduğunu duyurdu.

BM'ye en büyük bağışçı olan ABD Başkanı Donald Trump, Ocak 2025'te Beyaz Saray'a döndükten sonra fonlamayı durdurma kararı aldı. Sonuç olarak, WHO daha önce onaylanan bütçesini 5,3 milyar dolardan 4,2 milyar dolara düşürmek zorunda kaldı.

WHO Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus dün üye ülkelere yaptığı açıklamada, "Bu, Dünya Sağlık Örgütü tarihindeki en zorlu yıllardan biriydi. Kaynakları önceliklendirme ve yeniden yönlendirme gibi zorlu ama gerekli bir süreçten geçtik. Bu da iş gücümüzde önemli bir azalmaya yol açtı" dedi.

Ghebreyesus ayrıca, "Bu sürecin sonuna yaklaşıyoruz" diye ekledi.

Kuruluşun 2026-2027 bütçesinin yüzde 75'ini sağladığını, ancak hâlâ 1 milyar dolarlık bir açıkla karşı karşıya olduğunu ve "kaynak seferberliği açısından eskisinden çok daha kötü bir durumda" olduğunu belirtti.

Üye devletler, mayıs ayında zorunlu katkıları yüzde 20 artırma konusunda anlaştılar. Ancak kuruluş, hâlâ üye devletlerin ve diğer bağışçıların gönüllü katkılarına büyük ölçüde bağımlı.

Uluslararası yardımların azalmasıyla karşı karşıya kalan binlerce sağlık tesisi, insani desteğe en çok ihtiyaç duyan bölgelerde hizmetlerini azaltmak veya faaliyetlerini zorunlu olarak askıya aldı. Sonuç olarak, kuruluş en çok ihtiyaç duyanlara öncelik vermek zorunda kaldı.

Tedros, maliyet azaltma önlemlerinin benimsenmesinin, kuruluşun ortadan kaldırmak zorunda kaldığı iş sayısını beklenen 2 bin 900'den bin 282'ye düşürmesine neden olduğunu belirtti. Bin 89 çalışanın emeklilik, erken emeklilik veya geçici sözleşmelerinin sona ermesi nedeniyle kendi isteğiyle ayrıldığını da ifade etti.


İsrail, Lübnan’ın güneyine en ağır saldırılarından birini gerçekleştirdi

İsrail'in Lübnan'ın güneyindeki Sayda kentinde bulunan Ayn el-Hilva Filistin Mülteci Kampı'na düzenlediği saldırıdan sonra olay yerine intikal eden sağlık görevlileri (Reuters)
İsrail'in Lübnan'ın güneyindeki Sayda kentinde bulunan Ayn el-Hilva Filistin Mülteci Kampı'na düzenlediği saldırıdan sonra olay yerine intikal eden sağlık görevlileri (Reuters)
TT

İsrail, Lübnan’ın güneyine en ağır saldırılarından birini gerçekleştirdi

İsrail'in Lübnan'ın güneyindeki Sayda kentinde bulunan Ayn el-Hilva Filistin Mülteci Kampı'na düzenlediği saldırıdan sonra olay yerine intikal eden sağlık görevlileri (Reuters)
İsrail'in Lübnan'ın güneyindeki Sayda kentinde bulunan Ayn el-Hilva Filistin Mülteci Kampı'na düzenlediği saldırıdan sonra olay yerine intikal eden sağlık görevlileri (Reuters)

İsrail ordusu salı gecesi ve çarşamba sabahı Lübnan'ın güneyindeki Sayda kentinde bulunan Ayn el-Hilva Filistin Mülteci Kampı'na hava saldırıları düzenledi. Saldırılarda en az 13 kişi öldü, onlarca kişi yaralandı.

İsrail ordusunun bu saldırısı, İsrail ile Lübnan arasında geçtiğimiz yıl kasım ayında ateşkes anlaşmasının yürürlüğe girmesinden bu yana gerçekleştirilen en şiddetli ve ölümcül saldırılardan biri oldu.

Ayn el-Hilva Filistin Mülteci Kampı'na düzenlenen hava saldırısından birkaç saat sonra, yine Lübnan’ın güneyde bulunan el-Tiri beldesinde öğrencileri taşıyan bir otobüse düzenlenen başka bir saldırıda bir kişi öldü, 13 kişi yaralandı. Bu olay, geleneksel savaş alanlarının ve Hizbullah üyelerinin peşine düşülmesinin ötesinde yeni bir gerilime işaret etti.

Son saldırılar, aylardır görülen en ağır saldırılar olurken Lübnan’ın güneyindeki iki vilayetteki dört ilçeyi etkiledi. Dün öğleden sonra dört köyde yeniden tahliye bildirimleri dağıtıldı. Bildirimler, bir göç dalgasına yol açtı.


Trump: Suudi Arabistan Veliaht Prensi, Sudan’daki krizi çözmek için müdahale etmemi istedi

TT

Trump: Suudi Arabistan Veliaht Prensi, Sudan’daki krizi çözmek için müdahale etmemi istedi

Trump: Suudi Arabistan Veliaht Prensi, Sudan’daki krizi çözmek için müdahale etmemi istedi

ABD Başkanı Donald Trump dün, Suudi Arabistan-ABD Yatırım Forumu’nda yaptığı konuşmada, Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman'ın Sudan'daki savaşı durdurmak için kendisinden güçlü bir şekilde müdahale etmesini istediğini açıkladı. Trump, Sudan'daki çatışmayı çözmenin planlarının bir parçası olmadığını, ancak Veliaht Prens Muhammed bin Selman'ın Birleşmiş Milletler (BM) tarafından ‘dünyanın en kötüsü’ olarak nitelendirilen krizi çözmek için güçlü bir şekilde müdahalede bulunmasını istediğini söyledi.

y
Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman ve ABD Başkanı Donald Trump dün düzenlenen ABD-Suudi Arabistan Yatırım Forumu'na katıldı (SPA)

Sudan'ın büyük bir medeniyet ve kültüre sahip olduğunu, ancak ne yazık ki bunun bozulduğunu belirten ABD Başkanı, ülkeler arasındaki iş birliği ve koordinasyonla bu durumun düzeltilebileceğini vurguladı.

Kendi sosyal medya platformu Truth Social hesabından yaptığı paylaşımda Trump, “Sudan, dünyadaki en fazla şiddetin yaşandığı yer haline geldi ve en büyük insani krizle boğuşuyor. Başta Veliaht Prens Muhammed bin Selman olmak üzere Arap ülkeleri ve dünya liderleri, Sudan'da olanlara derhal son vermek için ABD Başkanlığının gücünü ve etkisini kullanmamı istedi” diye yazdı.

Öte yandan Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı ve Ordu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan ise Sudan krizini çözmek için gösterdikleri çabalarından dolayı Veliaht Prens Muhammed bin Selman ve Başkan Trump'a teşekkür etti. Sudan hükümeti de Sudan'da adil ve eşitlikçi bir barışın sağlanması için iki ülkenin gösterdiği çabaları memnuniyetle karşıladığını açıkladı.

y6
ABD Başkanı Donald Trump dün ABD-Suudi Arabistan Yatırım Forumu'nda konuştu (SPA)

ABD, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Mısır, Sudan'daki çatışmayı çözüme kavuşturmayı amaçlayan ‘Uluslararası Dörtlü’ adlı grupta yer alıyor. Washington, Trump'ın Afrika Temsilcisi Massad Fares Boulos aracılığıyla, insani yardımların ihtiyaç sahiplerine ulaşmasını sağlamak için üç ila dokuz aylık geçici bir insani ateşkes önerdi. Ancak bu öneride şimdiye kadar somut bir ilerleme kaydedilemedi.

Suudi Arabistan, 6 Mayıs ile 10 Mayıs 2023 tarihleri arasında Cidde'de Sudan’da çözüm amacıyla gerçekleştirilen görüşmelere ev sahipliği yaptı. Bu görüşmeler 11 Mayıs'ta Cidde İnsani Yardım Bildirisi'nin imzalanmasıyla sonuçlandı. Bildiride, Sudan'ın egemenliği ve birliği teyit edilirken Sudan'daki sivilleri korunması ve insani yardımın geçişine izin verilmesi gerektiği vurgulanıyordu.

Sudan'daki çatışma, Sudan ordusu ile Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) arasındaki iktidar mücadelesi sırasında 2023 yılının nisan ayında patlak verdi. Çatışmaların ardından etnik temelli cinayetler, yaygın yıkım ve kitlesel yerinden edilme olayları yaşandı, bu da dış güçlerin müdahalesine yol açtı. Dış müdahale ise Sudan'ın bölünmesi tehdidini beraberinde getirdi.

Sudan ordusu ve HDK son aylarda giderek daha fazla insansız hava aracı (İHA) saldırılarına başvurarak çok sayıda sivilin ölümüne neden oldu.