Uzun süreli koronavirüsün üç farklı çeşidi tespit edildi

Kovid-19’un varyantlarının aralarındaki fark ne?

Çin’de bir kadın koronavirüs testi yaptırırken (EPA)
Çin’de bir kadın koronavirüs testi yaptırırken (EPA)
TT

Uzun süreli koronavirüsün üç farklı çeşidi tespit edildi

Çin’de bir kadın koronavirüs testi yaptırırken (EPA)
Çin’de bir kadın koronavirüs testi yaptırırken (EPA)

Araştırmacılar, uzun süreli yeni tip koronavirüs (Kovid-19) hastalığının üç farklı türü olduğunu keşfetti. Her türü kendine özgü bir dizi semptom gösteriyor.
King's College London'dan uzmanlar, uzun süre koronavirüs geçiren (84 gün boyunca semptom göstermiş) bin 459 kişiyi inceleyerek, üç farklı tür olduğunu ortaya çıkardı.
Ön çalışma, uzun süreli koronavirüs hastalarının üç ana gruba ayrıldığını ortaya koydu. Bunlar; Alfa ve delta varyantı bulaşmış kişiler yorgunluk, beyin sisi ve baş ağrısı gibi nörolojik semptomlar yaşadı.
İkinci grupta ise göğüs ağrısı ve nefes darlığı gibi solunum semptomları vardı. Bu, virüsün ilk dalgası sırasında enfekte olanlarda daha yaygın görüldü.
Kings College, yeni bir grubun kalp çarpıntısı, kas ağrıları, cilt ve saçtaki değişiklikler gibi bazı semptomları olduğunu söyledi.
Analistler, üç alt tipin tüm varyantlarda belirgin olduğunu kaydetti.
King's College London'da kıdemli klinik öğretim görevlisi Claire Steves konuyla ilgili yaptığı açıklamada, “Bu veriler açıkça gösteriyor ki (uzun süreli koronavirüs) tek tiple bağlantılı değil… Birkaç alt türü var gibi görünüyor… Bu farklı türlerin temel nedenlerini anlamak, tedavi stratejilerinin bulunmasına yardımcı olabilir” şeklinde konuştu.
Steves, bu verilerin koronavirüs hizmetlerinin her bireyin sorunlarına duyarlı kişiselleştirilmiş bir yaklaşık içermesi ihtiyacını çizdiğini söyledi.
King’s College London’dan Dr Leanne Kanas, bu bilgilerin teşhis ve tedavi geliştirmeye yardımcı olabileceğini dile getirdi.
Geçtiğimiz hafta, 3 bin 699 hastayı içeren 18 çalışmanın verilerine göre koronavirüse yakalanan 20 kişiden birinin uzun süreli koku veya tat sorunuyla karşılaştığı ortaya çıktı.
Bu, dünya çapında milyonlarca insanın koronavirüse yakalandıktan sonra en az altı ay boyunca koku ve tat sorunları yaşadığı anlamına geliyor.
Akademisyenler, koku veya tat alma duyusu kaybının veya değişmesinin insanların "aşırı sıkıntı" çekmesine neden olabileceğini söyledi.
Son veriler, başta BA4 VE BA5 olmak üzere Birleşik Krallık'taki koronavirüs vakalarının yaklaşık yüzde 7 oranında arttığını gösteriyor. Hastaneye başvuran hasta sayılarında büyük bir artış görüldü.



Beyinde Hepatit C virüsü bulundu: Şizofreni ve bipolar semptomlarını açıklayabilir mi?

Virüslerin, bazı psikiyatrik semptomlarla ilişkili olduğu düşünülse de daha önce bir kanıt bulunamamıştı (Pexels)
Virüslerin, bazı psikiyatrik semptomlarla ilişkili olduğu düşünülse de daha önce bir kanıt bulunamamıştı (Pexels)
TT

Beyinde Hepatit C virüsü bulundu: Şizofreni ve bipolar semptomlarını açıklayabilir mi?

Virüslerin, bazı psikiyatrik semptomlarla ilişkili olduğu düşünülse de daha önce bir kanıt bulunamamıştı (Pexels)
Virüslerin, bazı psikiyatrik semptomlarla ilişkili olduğu düşünülse de daha önce bir kanıt bulunamamıştı (Pexels)

Bilim insanları şizofreni ve bipolar bozukluktan muzdarip kişilerin beyin zarında Hepatit C virüsü tespit etti. Bulgular bu kişilerdeki bazı semptomlara enfeksiyonun yol açabileceğine işaret ediyor.

Şizofreni, bipolar bozukluk ve majör depresyon gibi sorunların bazı psikiyatrik belirtileri uzun zamandır viral enfeksiyonlarla ilişkilendiriliyor. Ancak bugüne dek bu teoriyi doğrudan destekleyecek bir virüse beyinde rastlanmamıştı.

Johns Hopkins Üniversitesi'nden araştırmacılar bu durumun virüslerin doğrudan beyne girmeyip beyin zarını hedef almasından kaynaklanabileceğini söylüyor.

Bulguları hakemli dergi Translational Psychiatry'de 14 Temmuz Pazartesi günü yayımlanan çalışmayı yürüten ekip, şizofreni, bipolar bozukluk veya majör depresyonu olan kişilerin ölümden sonra beyinlerinden alınan koroid pleksus örneklerini, sağlıklı bireylerin beyinlerinden alınanlarla karşılaştırdı.

Koroid pleksus, sıvı dolu boşlukların yani ventriküllerin zarını oluşturan ve özellikle beyni ve omuriliği koruyan beyin omurilik sıvısını üreten hücre topluluğunu ifade ediyor. Daha önceki çalışmalarda beyin içinde virüs keşfedilmediği için virüslerin bulaştığı bilinen bu bölgeye odaklandılar. 

Araştırmacılar 3 binden fazla hücreyi saptayabilen bir teknolojiyi kullanarak şizofreni veya bipolar bozukluktan muzdarip kişilerden alınan örneklerde daha fazla virüs tespit etti. Ancak sadece bu kişilerin beyin zarında Hepatit C vardı. 

Ayrıca kronik Hepatit C tanısı olan bazı kişilerde virüse rastlanmadı. Bu da enfeksiyonun her zaman beyin zarına ulaşmadığını gösteriyor

Bilim insanları daha sonra yaklaşık 285 milyon kişinin sağlık verilerinin tutulduğu bir veritabanına başvurdu. Şizofreni hastalarının yüzde 3,6'sında ve bipolar bozukluğu olanların yüzde 3,9'unda Hepatit C virüsünün belgelendiği saptandı. 

Majör depresyonu olanların neredeyse yüzde 1,8'inde virüs tanısı görülürken, kontrol grubunda bu oran sadece yüzde 0,5'ti. 

Ayrıca beyin zarında Hepatit C olan kişilerin, öğrenme ve hafızayla ilgili beyin bölümü hipokampusunda virüse rastlanmadı. Ancak yine de virüsün varlığı, hipokampustaki gen ifadesini değiştiriyordu. Bu durum zarda meydana gelen bir enfeksiyonun, beyin fonksiyonlarını ve davranışını etkileyebileceği ihtimaline işaret ediyor.

Araştırmacılar bulguların, şizofreni veya bipolar bozukluğu olan herkesin Hepatit C enfeksiyonu olduğunu göstermediği uyarısında bulunuyor. Ancak beyin zarındaki virüsün, semptomlarla ilişkili olabileceğini gösteriyor.

Bu rahatsızlıklardan muzdarip kişilere virüs testi yapılması ve buna yönelik tedavi uygulanması semptomların azaltılmasına katkı sağlayabilir. Enfeksiyon genellikle antiviral ilaçlarla tedavi ediliyor.

Çalışmaya liderlik eden Sarven Sabunciyan "Bulgularımız, bazı kişilerin enfeksiyon nedeniyle psikiyatrik semptomlar yaşıyor olabileceğini gösteriyor" diyerek ekliyor:

Hepatit C enfeksiyonu tedavi edilebildiğinden, bu hastalara antiviral ilaçlar verilerek psikiyatrik semptomlarının azalmasına yardımcı olunabilir.

Independent Türkçe, Johns Hopkins Üniversitesi, Neuroscience News, Translational Psychiatry