Kissinger’ın son değerlendirmesi: İnternet büyük liderler üretemez 

Zelensky, modern savaşlarda medyanın gücünün tam olarak farkında  

Kissinger kendisini siyasi bir liderden ziyade entelektüel bir lider olarak görüyor. (Reuters) 
Kissinger kendisini siyasi bir liderden ziyade entelektüel bir lider olarak görüyor. (Reuters) 
TT

Kissinger’ın son değerlendirmesi: İnternet büyük liderler üretemez 

Kissinger kendisini siyasi bir liderden ziyade entelektüel bir lider olarak görüyor. (Reuters) 
Kissinger kendisini siyasi bir liderden ziyade entelektüel bir lider olarak görüyor. (Reuters) 

Fidel Sbeity 
Henry Kissinger, son değerlendirmelerinde, ‘Dünyanın Aydınlanma Çağı’ndan bu yana en şiddetli kargaşa döneminden geçtiğini ve hiç olmadığı kadar büyük liderlere ihtiyaç duyduğunu, internetin ise büyük liderler üretemeyeceğini’’ belirtti. 99 yaşındaki teorisyen Henry Kissinger bu okumalarını, son kitabı 'Liderlik'/'Leadership'de’ yaptı. Kissinger, Soğuk Savaş'tan bu yana küresel politikaları yönlendiren ve ‘dünya düzenine’ yön veren başlıca isimlerden biridir. Nobel Barış Ödülü'ne layık görülen, ABD Başkanları Nixon ve Ford yönetimleri sırasında dışişleri bakanı olarak görev yapan Kissinger, son kitabında sadece ilgili kişilerin hatırladığı liderin, ülkelerinin kaderini nasıl yeniden çizdiğini işliyor. Kissinger geniş kitleler tarafından etkili bir tarihçi ve klasik bir politikacı olarak tanınıyor.  
Time dergisinden Belinda Luscombe, geçtiğimiz ay Kissinger ile son kitabı ‘Leadership’ ile ilgili bir röportaj yaptı. Kissiger bu röportajda ‘büyük liderlerin oluşumunda, internetin olumsuz rolüne’ vurgu yaptı. İnternetin, ‘uzun vadeli düşünmenin’ önünde engel teşkil ettiğini ve ‘sorun çözme yollarını ve yeteneklerini’ sınırlandırdığını söyledi. İnternetin ‘derin okumalar ve derin yazma’ üzerinde de olumsuz etkileri olduğunu belirten Kissinger, bununla birlikte ‘iletişim teknolojilerindeki gelişmelerin, ilham verici liderliği ya da küresel düzen hakkında derin düşünmeyi imkansız hale getirmediğini’ kaydetti, ancak ‘televizyon ve internetin egemen olduğu bir çağda, düşünen liderlerin, yaygın ‘düşünce akımlarına’ karşı mücadele etmeleri gerektiğini’ vurguladı.  
Kissinger'ın anlamadığı Zelensky'nin savaşı 
Luscombe'un Kissinger'a yönelttiği ilk soru; ‘Kendinizi bir lider olarak görüyor musunuz?’ şeklindeydi. Kissinger bu soruyu samimi bir şekilde, "Evet, ancak gerçek siyasi liderlik alanından çok entelektüel ve kavramsal alanda öyle görüyorum." diye yanıtladı. Röportajda Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenski’nin de bahsi geçti. Bilindiği üzere Zelenskiy, karada yaşanan fiili savaşa paralel olarak, internet ve medya üzerinden bir ‘propaganda savaşı’ yürütüyor. Rusya’nın saldırılarının başlamasının ardından Zelenskiy, video konferans aracılığıyla dünya parlamentolarına katıldı, Cumhurbaşkanlığı Konutu'nda, Kiev bombalanırken çektiği video kayıtları ile internet üzerinden çok sayıda takipçi topladı. Bazıları Zelenskiy’nin ilk Rus tankı Kiev’e girdiğinde firar edeceğini öngörmekteydi. Ancak tam tersi oldu ve Zelenskiy cesaretini ve ‘klasik olmayan’ bazı silahlara sahip olduğunu kanıtladı. Bu da onu interneti en iyi kullanan yeni tip liderlerin arasından sıyırdı. En zor koşullarda, yani fiili bir savaş patlak vermişken bir internet fenomenine, sosyal medya yıldızına dönüştü. Zelenskiy, hem farkındalık uyandırmak hem de ülkesi için yardım toplamak amacıyla interneti çok başarılı bir şekilde kullanmaya devam ediyor. Geçmişte medya ve televizyon sektöründen gelmiş olması da işini kolaylaştırıyor. Luscombe Kissinger’a şöyle sordu; "Tarih nazarından Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy'nin liderliği hakkında ne düşünüyorsunuz? Kissinger şöyle yanıtladı; ‘’Zelenskiy kahramanca ve olağanüstü bir eylem yapıyor. Ukrayna'yı sert ve dramatik bir kriz sırasında ahlaki bir sorun olarak öne çıkardı.’’ Ancak Kissinger ekliyor; "Zelenskiy'nin yaptığı şey kurumsal bir liderlik anlayışına mı dayanıyor, yoksa özgün kişiliği mi bu trajik durumda gördüğümüz etkiyi yaratıyor? Savaş sonrası dönemle ilgili aklından geçenleri, savaşın gidişatına ilişkin görüşlerini serdettiği açıklıkta ifade etmediğini de fark ettim. Savaştan sonra dünyanın nasıl görüneceği konusunda aynı netlik ve inançla kendini ifade etmedi. Ancak onu harika bir figür olarak görüyorum.’’
 Kissinger ‘Liderlik’ kitabında, liderleri ikiye ayırıyor; devlet adamı olarak liderler ve öncü ‘peygamber’ liderler. Devlet adamları, koşulları analiz eder ve tarihin, anın tutkusundan daha uzun sürdüğünü akıllarında tutarak, vizyon ve riskler arasında olabilecek maksimum dengeyi sağlamaya çalışırlar. Peygamberlere gelince, bu ayrımı kabul etmezler, riskler ne olursa olsun geçmişten kopmaya hazırdırlar. Çünkü savundukları değerlerin bir an önce hayata geçirilmesi gerektiğine inanırlar ve siyasi rollerinin önemini belirleyenin ‘iyi ilkeler’ olduğuna inanırlar. Peygamber liderler büyük tarihsel dönüşümleri gerçekleştirmiştir. Kissinger'a göre ‘mükemmel lider’ her iki arketipin unsurlarını kendi içinde birleştirir.  
Luscombe, röportajın sonunda, Kissinger'ın internetin ürettiği liderler ve internetin liderler üzerindeki etkisi konusunda karamsar olduğu sonucuna varıyor. Kissinger, internetin tüm olumsuz etkilerine rağmen, birkaç sene öncesinde tasavvur edilemeyecek bir şekilde bilgiye ulaşılmasını kolaylaştırdığını kabul ediyor. Ancak bununla birlikte internet üzerinden yapılan manipülasyonun kısa vadede liderler üzerindeki etkileri nedeniyle ciddi bir endişe kaynağı olduğuna işaret ediyor. İnternetin yaygınlaşmasıyla birlikte kitlelerin olaylar üzerindeki etkisi artıyor ve liderleri uzun vadeli vizyonlardan uzaklaştırarak, kısa vadeli çözümlere zorluyor.  Kissinger, internetin ürettiği liderlerin zayıflığının, kısa vadeli sorunları çözmede teknolojinin yardımından kaynaklandığını ve bunun da uzun vadeli sorunlara çözüm bulmada bir tür tembelliğe yol açtığını düşünüyor. Tarihteki en büyük fikirlerin, mücadeleler, ıstıraplar ve gerçek deneyimler sonucunda ortaya çıktığını hatırlatan Kissinger, sorunlara kolay çözümler bulunsaydı büyük liderlerin var olmayacaklarını belirtiyor.  

Çevrimiçi savaş yürütmek  
Kissinger'ın liderler ve internet hakkındaki fikrinden uzaklaşıp, kitapta ele aldığı liderlere değinelim. Kissinger ‘Liderlik’ kitabında, 20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren, altı liderin dünya üzerinde özellikle kendi ülkelerinin geleceğinde bıraktığı kalıcı etkilere odaklandı. Bu liderlerden ilki General Charles de Gaulle, Fransız ulusunun yeniden özgüvenini kazanmasını sağladı. ABD Başkanı Richard Nixon Çin’e açılarak jeopolitiği sarstı ve dünya düzeninde parametreleri değiştirdi. Mısır Devlet Başkanı Enver Sedat, çok zor koşullara rağmen İsrail ile barış anlaşması imzalamayı başardı. Demir Lady Margaret Thatcher ise Britanya’nın on yıllardır süren düşüşünü tersine çevirdi ve ülkesini ekonomik durgunluktan çıkardı. Konrad Adenauer ikinci dünya savaşı sonrası Almanya’nın toparlanmasına önemli katkılar yaptı. Singapur lideri Lee Kuan ise çok az coğrafi avantajla neler başarılabileceğine dair önemli bir vizyon çizdi.   
Ukrayna Cumhurbaşkanı Vladimir Zelenskiy ve eşinin ‘savaş propagandasındaki’ rolüne gelirsek, Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy ve eşi Olena Zelenska'nın ünlü moda dergisi Vogue çekimleri uluslararası kamuoyunun gündeminde yer aldı. Kiev’de yüz yüze yapılan röportajda, Olena Zelenska'nın, Zelenskiy ile evliliğine ve Rusya'nın Ukrayna'ya saldırılarına ilişkin yorumlarına yer verildi. ABD’li fotoğrafçı Annie Leibovitz tarafından çekilen fotoğraflar ‘Cesaretin Portresi’ başlığıyla yayımlandı. Zelenski’nin bu röportajı bir kesimden destek alırken, büyük bir eleştiri de topladı. Bazıları Zelenskiy ailesini ülkelerinde devam eden savaşa ‘saygısızlık’ yapmakla suçladı. Savaş devam ederken bu tür fotoğrafların ‘sosyetenin lüks yaşamını konu alan bir moda dergisinde’ yer almasını şiddetle eleştirdiler.  
Financial Times dergisinin eski moda editörü ve Glasgow Üniversitesi'nde misafir öğretim görevlisi olan Vanessa Friedman, 28 Temmuzda New York Times’da yayımlanan makalesinde, ünlü moda dergisi Vogue’ya poz veren Zelenskiy çiftini savundu ve bu yayının önemli bir propaganda ürünü olduğunu ve dünya kamuoyunu etkilediğini savundu. Vogue’da yer alan fotoğrafları yorumlayan Friedman, ‘’Annie Leibovitz'in Zelenska'sı, başkanlık sarayının mermer basamaklarında oturmuş, dalgın ve kaybolmuş biri gibi uzakları seyrediyor, bir başka fotoğrafta Başkan eşinin elinden tutuyor, bir diğer fotoğrafta askeri helikopter önünde kadın askerlerle poz veriyor, bu fotoğraflardaki şık kadın portresi siyasi olarak son derece etkili oldu. Fotoğraflar Ukrayna halkının savaşın şokunu nasıl karşıladığını gösteriyor, sıkıcı olabilecek yıkım, ölüm görüntüleri yerine, aileye ve güzelliklere karşı bir savaş açıldığı tasvir ediliyor.’’ değerlendirmesinde bulundu.  
 
Onlar aptal değil zekiler  
Pek çok okuyucu bu fotoğraflı röportajı dünyaya Ukrayna zarafetinin gösterilmesi için bir araç tercihi olarak değerlendirdi. Güzelliğin savaşın çirkinliğine üstün gelmesi olarak yorumladı, Friedman bu fotoğrafları, "saldırganlık karşısında müşterek insani tutuma naif bir jest’’ olarak tanımladı. Friedman, Rus-Ukrayna savaşının tüm cephelerde, karada ve havada olduğu kadar dijital alanda ve dünya kamuoyunda da yaşandığını düşünüyor. Ukrayna halkının acısının farklı sınıflara ulaştırılmasına olanak sağlayan tüm çıkış noktalarının, meşru ve doğru bir yaklaşımı gösterdiğine inanıyor. Vanessa Friedman’ın makalesinin New York Times'ta yayımlandığı gün, Washington Post'taki Sonny Bunch, ‘Zelenski'ler Vogue'da. Bu onları akıllı yapar, aptal değil.’ başlıklı bir makale kaleme aldı. The Bulwar’ın kültür editörü olan Bunch şunları ifade etti; Zelenski’nin ilk Rus tankı girdiğinde kaçacağı varsayılıyordu, Ben Stiller gibi bir aktörle başrol paylaşmışken bu adamı nasıl ciddiye alabiliriz, deniliyordu. Grammy Müzik Ödülleri törenine katılan biri nasıl halkına ve ülkesine liderlik edebilir? diye sorgulanıyordu. Ancak şu sorulmalı; "Enflasyon, buğday kıtlığı veya yüksek enerji fiyatları gibi acil endişeler varken dünya liderleri neden onunla fotoğraf çekiniyor? Bunch, istemeden ve tesadüfen Kissinger’a yanıt vererek, "Gerçekçi olalım. Zelenskiy, dünyadan birçok ünlü insanla geçmişte tanışmaktadır, ünlülerin yaşamları ve çalışmaları ile ilgili dergilerde yer alıyor, çünkü bu, ülkesindeki krizi Amerikan ve Batı kamuoyunda canlı ve ön planda tutmanın bir yolu. Bu denklemde ciddi olmayan tarafı seçmek zorundaysak, o biz olurduk, çünkü Zelenskiy, modern savaşlarda medyanın gücünün ne olduğunun tam olarak farkında.’’  
*Bu makale Şarku'l Avsat tarafından Independent Arabia'dan çevrilmiştir.



Ermeni ayrılıkçılar: Azerbaycan'la Karabağ’daki güçlerimizi geri çekmek için müzakerelerde bulunduk

Dağlık Karabağ ile Ermenistan arasındaki tek kara yolu (AFP)
Dağlık Karabağ ile Ermenistan arasındaki tek kara yolu (AFP)
TT

Ermeni ayrılıkçılar: Azerbaycan'la Karabağ’daki güçlerimizi geri çekmek için müzakerelerde bulunduk

Dağlık Karabağ ile Ermenistan arasındaki tek kara yolu (AFP)
Dağlık Karabağ ile Ermenistan arasındaki tek kara yolu (AFP)

Dağlık Karabağ'daki Ermeni ayrılıkçılar, Azerbaycan'ın, ülke sınırları içinde ‘anayasal düzeni yeniden sağlamak amacıyla’ Karabağ'da başlattığı terörle mücadele operasyonunun ardından güçlerini bölgeden çekmek için Bakü yönetimi ile müzakerelerde bulunduklarını duyurdu.

Ermeni ayrılıkçılar yaptıkları açıklamada, "Güçlerimizin geri çekilmesini organize etmek ve askeri operasyon nedeniyle yerinden edilen vatandaşların evlerine geri dönmesini sağlamak için Azerbaycan tarafıyla Rus barış gücü himayesinde müzakereler sürüyor” denildi.


İsveç’te bir bara düzenlenen silahlı saldırıda 2 kişi öldü, 2 kişi de yaralandı

Sandviken’de olay mahallindeki polisler (AFP)
Sandviken’de olay mahallindeki polisler (AFP)
TT

İsveç’te bir bara düzenlenen silahlı saldırıda 2 kişi öldü, 2 kişi de yaralandı

Sandviken’de olay mahallindeki polisler (AFP)
Sandviken’de olay mahallindeki polisler (AFP)

İsveç’in doğusunda, küçük bir kasabada bulunan bara, silahlı bir kişinin ateş açması sonucu iki kişi öldü, iki kişi de yaralandı.

Şarku’l Avsat’ın Reuters’tan aktardığı habere göre, Stockholm’ün yaklaşık 190 kilometre kuzeybatısındaki Sandviken’de bulunan bir barda, dün geç saatlerde, silahlı saldırı meydana geldi.

Saldırıda, 20’li yaşlarında bir kadın ve 50’li yaşlarında bir erkek öldü.

Polis, olayın suç çeteleri arasında artan şiddet dalgasının bir parçası gibi göründüğünü bildirdi.

İsveç, son birkaç yılda, bazı silahlı saldırılara maruz kaldı. Söz konusu saldırıların şiddeti son aylarda neredeyse her gün meydana gelecek kadar arttı.

FOTO: Sandviken’de olay mahallindeki polisler (EPA)
 Sandviken’de olay mahallindeki polisler (EPA)

Polis Sözcüsü, ölen 20 yaşındaki kişinin muhtemelen saldırganın hedefi olduğunu dile getirdi. Diğer ölen bir kişi ile yaralanan iki kişinin ise tesadüfen orada bulunduklarına inanıldığını söyledi.

Sözcü, polisin silahlı saldırganı aradığını, ancak henüz olayla ilgili hiç kimsenin gözaltına alınmadığını bildirdi.

Başbakan Ulf Kristersson, saldırının ardından İsveç haber ajansı TT’ye verdiği demeçte, “Çetelerin birbirini vurarak öldürmesi yeterince kötü. Ancak tamamen masum insanların ateş hattına düşmesi kesinlikle korkunç” dedi.

Kristersson liderliğindeki merkez sağ azınlık hükümeti, geçen yılki seçimleri, kısmen çete bağlantılı suçlardaki artışı durdurma taahhüdüyle kazandı.

Polis, İsveç’te yaklaşık 30 bin kişinin doğrudan çete suçlarına karıştığını veya bağlantılı olduğunu bildirdi.

Ülkedeki şiddet, büyük şehirlerin yanı sıra nadiren suça tanık olan küçük kasabalara da yayıldı.


Kanada istihbaratı: Hint diplomatlar hükümetin Sih lider suikastındakı rolünü inkar etmedi

Haziranda düzenlenen suikastın ardından Kanada'daki Sih topluluğu, Vancouver'daki Hindistan Büyükelçiliği önünde protesto düzenlemişti (AP)
Haziranda düzenlenen suikastın ardından Kanada'daki Sih topluluğu, Vancouver'daki Hindistan Büyükelçiliği önünde protesto düzenlemişti (AP)
TT

Kanada istihbaratı: Hint diplomatlar hükümetin Sih lider suikastındakı rolünü inkar etmedi

Haziranda düzenlenen suikastın ardından Kanada'daki Sih topluluğu, Vancouver'daki Hindistan Büyükelçiliği önünde protesto düzenlemişti (AP)
Haziranda düzenlenen suikastın ardından Kanada'daki Sih topluluğu, Vancouver'daki Hindistan Büyükelçiliği önünde protesto düzenlemişti (AP)

Kanada'nın kamu yayımcısı CBC, ülkenin Britanya Kolumbiyası bölgesinde öldürülen ayrılıkçı Sih lider Hardeep Singh Nijjar'a yönelik suikastta Hindistan'ın parmağı olduğuna dair istihbaratın nasıl toplandığını yazdı.

Haberde, ülkenin ulusal istihbarat kuruluşu Kanada Güvenlik İstihbarat Servisi'nin (CSIS), 18 Haziran'da Surrey kentindeki bir Sih tapınağının önünde vurulan Nijjar'ı suikasttan önce defalarca uyardığı savunuldu. 

Ayrıca kimliği açıklanmayan Kanadalı üst düzey güvenlik yetkilileri, kapalı kapılar ardında gerçekleştirilen görüşmelerde, Hint diplomatların Narendra Modi hükümetinin suikastta parmağı olabileceği ihtimalini inkar etmediğini ileri sürdü. 

Söz konusu görüşmelerin ne zaman gerçekleştiğine veya Hint diplomatların kimliğine dair bilgi paylaşılmadı. Öte yandan Kanada Ulusal Güvenlik ve İstihbarat Danışmanı Jody Thomas'ın ağustosta ve bu ay Hindistan'a ziyaretler düzenlediği ve konuşmaların bu dönemlerde gerçekleşmiş olabileceği savunuldu.

CBC, CSIS'in araştırmasına "Beş Göz" olarak da bilinen, ABD, Birleşik Krallık, Avustralya Kanada ve Yeni Zelanda'nın oluşturduğu istihbarat ittifakının bir üyesinin de katkı sağladığını belirtti. Bunun hangi ülke olduğuysa paylaşılmadı.

Kanada Başbakan Yardımcısı Chrystia Freeland, suikasta ilişkin soruşturmayı riske atabileceği gerekçesiyle yorum yapmayı reddetti. 

Beyaz Saray'dan kimliğini açıklamayan bir üst düzey yetkiliyse iddiaların "endişelendirici" olduğunu belirtirken, konuyla ilgili Hindistan hükümetiyle irtibat kurduklarını söyledi. 

Kanada Başbakanı Justin Trudeau'nun Nijjar'ın öldürülmesinden Yeni Delhi hükümetini sorumlu tutması, iki ülke arasında krize yol açtı. 

Açıklamalara tepki gösteren ve iddiaları reddeden Modi yönetimi, dün aldığı kararla Kanadalılara vize işlemlerinin durdurulduğunu duyurmuştu. 

Hindistan Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Arindham Bagçi de vize işlemlerinin askıya alınmasının ardından yaptığı açıklamada Kanada'yı "terör yuvası" diye nitelemişti.

CBC'nin haberinde, Ottava yönetiminin vize kararına misilleme yapabileceği de savunuldu.  

Hindistan'ın terör örgütü kabul ettiği Halistan Kurtuluş Gücü'nün (KLF) lideri Nijjar hakkında 2022'de Pencap'ın Jalandhar şehrinde Hindu bir din adamını öldürdüğü gerekçesiyle arama kararı çıkarılmıştı. 

Sih lider, Hint devletine karşı KLF üyelerini eğitmek, komplo kurmak, halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmek gibi suçlamalarla da karşı karşıyaydı.

"Sih ülkesi" anlamına gelen bağımsız Halistan fikrini savunan örgüt, 1987'den bu yana Hindistan'da askeri ve diplomatik hedeflere saldırılar düzenlemesiyle gündem olmuştu. 

Independent Türkçe


ABD ve Çin, ekonomik ve finansal çalışma grupları kurdu

Önceki bir etkinlik sırasında Washington DC'deki Capitol binasının yakınında Amerikan ve Çin bayrakları (Reuters)
Önceki bir etkinlik sırasında Washington DC'deki Capitol binasının yakınında Amerikan ve Çin bayrakları (Reuters)
TT

ABD ve Çin, ekonomik ve finansal çalışma grupları kurdu

Önceki bir etkinlik sırasında Washington DC'deki Capitol binasının yakınında Amerikan ve Çin bayrakları (Reuters)
Önceki bir etkinlik sırasında Washington DC'deki Capitol binasının yakınında Amerikan ve Çin bayrakları (Reuters)

ABD Hazine Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, ABD ve Çin'in, Hazine Bakanı Janet Yellen ve Çin Başbakan Yardımcısı Hı Lifıng başkanlığında, ekonomik ve finansal alanda iki çalışma grubu kurduğu aktarıldı.

Söz konusu çalışma gruplarının ekonomik ve finansal politika konularına ilişkin samimi ve kapsamlı görüşmelerin yanı sıra makroekonomik ve finansal gelişmelere ilişkin bilgi alışverişi için sürekli yapılandırılmış kanallar sağlayacağı belirtilen açıklamada, grupların düzenli aralıklarla bakan yardımcısı düzeyinde buluşacağı ve Yellen ile Hı'ya rapor vereceği bildirildi.

Açıklamada, bu çalışma gruplarının oluşumunun Yellen'ın temmuz ayında yaptığı Pekin ziyareti sırasında varılan fikir birliğine dayandığına işaret edilerek, ABD Başkanı Joe Biden'ın Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ile geçen yıl Bali'de yaptığı görüşmenin ardından iki ülke arasındaki iletişimin derinleştirmesi yönündeki talimatını yerine getirdiği ifade edildi.

"Aynı fikirde olmadığımızda konuşmamız çok önemli"

Öte yandan ABD Hazine Bakanı Yellen, X sosyal medya platformundan konuya ilişkin yaptığı paylaşımda, ekonomik ve finansal çalışma gruplarının kurulmasının ABD ve Çin arasındaki ikili ilişkilerde "ileriye doğru atılmış önemli bir adım" olduğunu ve temmuz ayında Pekin'e yaptığı ziyaretin üzerine inşa edildiğini belirtti.

Çin ziyaretinin Biden'ın Şi ile görüşmesinin ardından yaptığı rehberliğe uygun olarak dünyanın en büyük iki ekonomisi arasında kalıcı bir iletişim kanalı kurmayı amaçladığını vurgulayan Yellen, "Özellikle aynı fikirde olmadığımızda konuşmamız çok önemli" değerlendirmesinde bulundu.

Yellen, "Bu çalışma grupları, Amerika'nın çıkarlarını ve endişelerini iletmek, Amerikalı işçiler ve işletmeler için eşit şartlar altında iki ülke arasında sağlıklı bir ekonomik rekabeti teşvik etmek ve küresel zorluklara karşı iş birliğini ilerletmek için önemli forumlar olarak hizmet edecek" ifadelerini kullandı.


SRMG’ye bağlı Think Araştırma ve Danışmanlık’tan MENA Forumu

Forum sırasında bakanlar ve diplomatlar mevcut küresel sahneyle ilgili konuları görüştü. (Think Araştırma)
Forum sırasında bakanlar ve diplomatlar mevcut küresel sahneyle ilgili konuları görüştü. (Think Araştırma)
TT

SRMG’ye bağlı Think Araştırma ve Danışmanlık’tan MENA Forumu

Forum sırasında bakanlar ve diplomatlar mevcut küresel sahneyle ilgili konuları görüştü. (Think Araştırma)
Forum sırasında bakanlar ve diplomatlar mevcut küresel sahneyle ilgili konuları görüştü. (Think Araştırma)

Suudi Arabistan Araştırma ve Pazarlama Grubu'na (SRMG) bağlı Think Araştırma ve Danışmanlık, Ortadoğu Enstitüsü (MEI) ile iş birliği içinde Ortadoğu ve Kuzey Afri̇ka (MENA) 2023 Forumu düzenledi. Forum, New York'taki Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun 78’inci oturumu toplantılarıyla eş zamanlı gerçekleştirildi.

Think Araştırma ve Danışmanlık misyonu, verilere ve gerçeklere dayalı derinlemesine analizler ve öngörüler yoluyla bölge hakkında bilgi ve tavsiye sağlıyor. Forum, diyalog ve anlayışı teşvik etme ile bölgede meydana gelen değişikliklere ilişkin çeşitli bakış açılarını sunma çabaları kapsamında yapıldı. Uzman ekibi de aynı zamanda bölgeyi daha iyi anlamak isteyen hükümetler, özel sektör ve sivil toplum kuruluşları için öncelikli referans olmayı hedefliyor.

MENA günlük düzenlenen forumda, sürdürülebilirlik yoluyla ekonomik dayanıklılığın artırılması, mevcut küresel sahneyle ilgili konular, bölgenin uluslararası gündem üzerinde bir faaliyet ve etki merkezi haline gelmesi için çalışmalar yürütüyor. Ayrıca bölgenin enerji, istikrar, barış ve güvenlik dosyalarında karşı karşıya olduğu zorluklara uzun vadeli çözümler geliştirmek için uluslararası toplumla iş birliği yapma yolları ve sürdürülebilir kalkınma gibi konular da gündeminde yer alıyor.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre Bölge ülkelerinden bir grup bakan ve diplomatın yanı sıra özel sektörden uzmanlar ve yetkililer sekiz oturumda görüş ve bakış açılarını sundu.

Think Araştırma ve Danışmanlık enerji direktörü Neil Quilliam, yaptığı açıklamada şunları söyledi:

“Bölge gelişmeye devam ettikçe ve küresel büyümenin motoru olma rolü büyüdükçe hükümetlerin, şirketlerin ve karar vericilerin bölgeyi daha derinlemesine anlama ihtiyacı da arttı. Özellikle Birleşmiş Milletler Genel Kurulu gibi önemli küresel etkinlikler sırasında bölgeye odaklı forumlar oluşturmak önemli hale geldi.”

Quilliam, forumda, karar vericilerin ve düşünürlerin bakış açısından bölgedeki mevcut zorluklar ve fırsatların tartışıldığını, misyonlarının ‘bağımsız araştırma ve danışma sağladığını ve bu forumun bölgesel ve uluslararası ilişkiler açığını güçlendirdiğini aktardı.

MEI CEO’su Paul Salem de foruma ilişkin şunları söyledi:

“Dünya enerji dönüşümü, iklim değişikliği, ekonomik çeşitlilik, ticaret ve güvenlik konularında zorluklarla karşı karşıya kalırken bölge, tüm bu karmaşık konuların birleştiği bir odak noktası olarak ortaya çıkıyor.”


Putin'in infaz listesi: Kremlin'in düşmanlarının kan dondurucu kaderi

Vladimir Putin'e ters düşmenin cezası bazen hızlı kesilir (Reuters)
Vladimir Putin'e ters düşmenin cezası bazen hızlı kesilir (Reuters)
TT

Putin'in infaz listesi: Kremlin'in düşmanlarının kan dondurucu kaderi

Vladimir Putin'e ters düşmenin cezası bazen hızlı kesilir (Reuters)
Vladimir Putin'e ters düşmenin cezası bazen hızlı kesilir (Reuters)

John Kampfner 

Tüm bunların nedeni bir adamın, sığınakta saklanan bir adamın, nefreti ve korkusu. Onun emriyle canıma kastedilmesinden sağ kurtularak onu ölesiye gücendirdim. Ve sonra daha da ciddi bir suç işledim: Gidip saklanmadım. Bu da sığınağındaki bu küçük hırsızı çileden çıkarıyor.

Rusya'da yargılanırken mahkeme salonundaki bir kafesin içinde tutulursunuz. Bu durum Aleksey Navalni'nin ezeli düşmanı Vladimir Putin'e elindeki tek araçla, yani sözlerinin gücüyle meydan okumasına engel olmadı.

Kırılgan bir diktatör için siyasi muhalefetten daha kötü tek bir suç vardır: alaya alınmak. 10 yılın büyük bir bölümünde Putin'in servetini ve mafya tarzı suç bağlantılarını araştıran Navalni ortaya çıkardığı verileri bazen ciddiyetle, bazen de Kremlin'deki adamla dalga geçerek filmlerine, vloglarına ve bloglarına komik mimlerle serpiştirdi. Putin onu susturmak için elinden gelen her şeyi yaptı. Bir değil iki kez zehirlenmesini sağladı. Navalni olağanüstü bir şekilde hayatta kalsa da hapse atıldı, cezası düzenli olarak uzatıldı ve sağlığı giderek kötüleşti. 

Muhalefetin bu cesur liderini, önceki günlerde uçağı gökyüzünden düştüğünde suikasta uğradığı düşünülen paralı haydut Yevgeni Prigojin'le kıyaslamak akıl dışı görünebilir. Hem infaz şekli hem de başlangıçtaki kayıtsızlığı açısından, bütün belirtiler Putin'in intikamına işaret ediyordu.

Rusya'nın askeri müesses nizamına saldırdığı ve gittikçe daha konuşkan bir hal aldığı videolarında ve ardından hazirandaki tuhaf Moskova baskını girişiminde Prigojin'in yaptığı şey, Putin'i gülünç duruma düşürmekti. Siyasetçiler, gazeteciler ya da eski ajanlar sakıncalı gerçekleri ortaya çıkardığında genellikle olduğu gibi, cezası nispeten hızlı verildi.

Yöntemler çok ve çeşitli: zehirleme, silahla vurma, uçak kazası ve en basiti de gizemli bir şekilde pencereden düşme. Bunlar bazen gizlice yapılsa da meydan okumanın tehlikeleri hakkında bir sinyal göndermek için çoğu zaman göz önünde gerçekleştirilir. Dürüst olmak gerekirse hedef gözeterek işlenen cinayetler, Putin'in iktidara geldiği 2000'den önce başladı. 1990'lardaki bu tür olaylar genellikle Çeçen liderliğinin imzasını taşıyordu. Ya da suç çeteleri (ve onların siyasi efendileri) birbirleriyle hesaplaşıyordu. Putin ise devlet eliyle yapılan suikastları endüstriyel bir boyuta taşıdı.

Birleşik Krallık ve Rusya arasındaki önceki anlaşmazlığa Aleksandr Litvinenko cinayeti yol açtı (Reuters)
Birleşik Krallık ve Rusya arasındaki önceki anlaşmazlığa Aleksandr Litvinenko cinayeti yol açtı (Reuters)

Navalni ve Mart 2018'de Salisbury'de zehirlenen, askeri istihbarat servisi GRU'nun eski subayı olan Britanyalı çifte ajan Sergey Skripal olayındaki gibi nadiren başarısız oluyorlar. Böyle bir durumda da işi eline yüzüne bulaştıran sorumlular alenen azarlanıyor. Skripal ve kızı, öğle yemeği yedikleri bir pizza restoranının yakınındaki bir bankta bulundu. Suni komaya sokulan baba-kız, mucizevi bir şekilde hayatta kaldı. Britanyalıların saldırıyı gerçekleştirmekle suçladığı iki Rus ajanı daha sonra Rus televizyonuna çıkarak bu "güzel" şehre "tüm dünyanın en ünlülerinden olan" katedral kulesini ziyaret etmek için gittiklerini iddia etti. Kanalın yöneticisi ve Putin'e yakın olan spiker kahkahalarını güçlükle bastırabildi. Bu kısa şöhret anında onları küçük düşürmenin amaçlandığı açıktı.

Çok sayıda suikastın içinde öne çıkan bir fotoğraf var. Bu, Putin'i sözünü sakınmadan eleştiren eski KGB ajanı Aleksandr Litvinenko'nun, Kasım 2006'daki ölümünden kısa süre önce hastane yatağında gözlerini dikip bakarken çekilmiş fotoğrafı. Litvinenko, Londra'nın Mayfair semtinin göbeğindeki bir otelde, nadir bulunan güçlü bir radyoaktif izotop olan polonyum-210 karıştırılmış yeşil çay içti. Başarıyla başarısızlık arasındaki fark çok göz önünde: Britanyalıların söylediğine göre cinayeti işleyen iki Rus'tan biri olan Andrey Lugovoy, parlamento üyesi yapılarak ödüllendirildi.

Londongrad (Britanya'nın başkenti zamanla böyle anılmaya başlandı) ve çevresi suikastların düzenli mekanı haline geldi. Aleksandr Perepiliçniy, Rusya'nın kara para aklama planlarıyla ilgili İsviçre'nin yürüttüğü bir soruşturmaya yardım ettikten sonra 2009'da Britanya'ya sığındı. Perepiliçniy üç yıl sonra Surrey'nin Weybridge kasabasında yer alan seçkin ve güvenlikli bir sitedeki evinin yakınlarında koşuya çıktıktan sonra ölü bulundu. Adli tıp görevlisi resmen herhangi bir cinayet belirtisi kaydetmese de özellikle bilinen herhangi bir sağlık sorunu olmadığı için Perepiliçniy'nin ölümü soru işaretlerine yol açtı.

Boris Berezovski'nin Mart 2013'te Ascot yakınlarında yer alan malikanesindeki ölümü de aynı derecede merak uyandırdı. Berezovski'nin cesedi kilitli bir banyoda, boynuna ip bağlanmış halde bir koruma tarafından bulundu. Putin'in siyasi yükselişinde rol oynayan oligark ve siyaset uzmanı Berezovski, hasta Devlet Başkanı Boris Yeltsin'in ailesini, ülkeyi elitler adına yönetebilecek birini bulduğuna ikna etmişti. Bu ilk görevinde başarıya ulaştıktan sonra hamisi tarafından olağanüstü bir dışlanmaya maruz kalan Berezovski, sürgünde giderek daha da hırçın bir muhalif figür halini aldı. New Statesman'ın genel yayın yönetmeni sıfatıyla 2006'da başkanlık ettiğim bir öğle yemeğine konuk olduğunda kendisiyle bir kez görüştüm. Küstah, görgüsüz, öfkeli bir dinamo gibi olan ve sabit bir ahlak anlayışı ya da bağlılığı bulunmayan Berezovski, Rusya'daki güç dinamikleri hakkında büyüleyici bilgiler verdi. Geriye dönüp bakınca Prigojin'in asker olmayan versiyonu gibi görülebilir; "düşmanımın düşmanı" kategorisine giren Berezovski'nin tarihe bıraktığı tek mirası, Putin'e muhalefeti oldu.

Kremlin saklanacak hiçbir yer olmadığını; hiçbir ülkenin, hiçbir güvenlikli sitenin suikastçıdan korunacak güvenliği sağlamadığını göstermeyi sever. Bazen de işini eve daha yakın bir yerde halletmekten hoşlanır. Şubat 2015'te, Putin döneminin en cüretkar siyasi infazlarından birinde Boris Nemtsov, Kremlin'in yanındaki bir köprüde yakın mesafeden vurularak öldürüldü. Nemtsov akşam yemeğine çıktıktan sonra kız arkadaşıyla yürüyordu. Eski bir Bölge Valisi ve Yeltsin döneminde Başbakan Yardımcısı olan Nemtsov, önde gelen bir muhalif figür halini almıştı. Putin’in "kişisel sorumluluğunu" üstlendiği soruşturmada Kuzey Kafkasya'dan 5 kişi hapse atıldı. Ve hepsi bu kadar.

Öldürülen gazeteci Anna Politkovskaya'nın portresinin önüne bir kadın çiçek bırakıyor​ (AP)​​​​​​
Öldürülen gazeteci Anna Politkovskaya'nın portresinin önüne bir kadın çiçek bırakıyor​ (AP)​​​​​​

Araştırmacı gazeteci Anna Politkovskaya'nın öldürülmesi muazzam bir tepki çekti. Putin döneminin epey başlarıydı ve bu tür olaylar henüz sıradanlaşmamıştı. Politkovskaya, Ekim 2006'da süpermarketten evine döndükten sonra Moskova'daki dairesinin asansöründe vurularak öldürüldü. Politkovskaya'nın Çeçenistan'daki ikinci savaş sırasında yaşanan insan hakları ihlalleri üzerine yaptığı haberler onu mimlenmiş bir kadın haline getirmişti.

İşte Rusya ve ötesindeki diğer vakalardan bazılarının kısa bir özeti:

Sergey Magnitski, tedavi talebinin reddedilmesinin ardından 2009'da hapishanede kalp krizi geçirerek öldü. Magnitski üst düzey yolsuzlukları ortaya çıkarmak için sürgündeki Amerikalı iş insanı Bill Browder'la birlikte çalışıyordu. Birçok ülkede uygulamaya konan Magnitski Yasası, artık devlet suçlarına karışan Rusları engellemek için kullanılan bir terim.

Öğretmen ve Çeçenistan'daki Memorial adlı insan hakları örgütünün başkanı Natalya Estemirova'nın cansız bedeni, 2009'da Çeçenistan'ın komşusu İnguşetya'daki bir çukurda bulundu.

Putin iktidarının başlamasından sadece iki ay sonra, Rusya'nın en karizmatik ve popüler gazetecilerinden Artyom Borovik'in uçağı düştü. 90'ların liberalizminden istifade eden Borovik, Top Secret adlı TV programında çeşitli haberleri açığa çıkarmıştı. Bunu yaparken de pek çok düşman edinmişti.

O dönem Ukrayna'nın muhalefet lideri olan Viktor Yuşçenko, Moskova yanlısı Başbakan Viktor Yanukoviç'e karşı Batı yanlısı bir politika yürüttüğü 2004 cumhurbaşkanlığı seçimleri kampanyası sırasında zehirlendi. Yuşçenko akşam yemeği yerken zehirlendi. Yüzünün ve vücudunun görüntüsü bozulsa da hayatını kaybetmedi. "Turuncu Devrim"in bir kısmını oluşturan sokak eylemlerinin ortasında Yuşçenko'nun bu seçimdeki nihai zaferi, Ukrayna'nın bağımsızlaşması yönünde atılan en çarpıcı adımlardan biriydi.

Daha sonraki yıllarda pencereden düşme, birinin işini bitirmenin daha popüler bir yolu haline geldi. Ağustos 2022'de, Washington DC'de yaşayan Letonya asıllı Amerikalı bankacı ve Putin karşıtı Dan Rapoport'un kaderi de bu oldu. Bundan 5 yıl önce Moskova'daki iş ortağının da başına aynı şey gelmişti. Giderek daha popüler hale gelen bir başka yöntem de "intihar süsü verilen" ölümler oldu. Aynı yılın nisanında İspanya'nın tatil beldesi Lloret de Mar'da oligark Sergey Protosenya, eşi ve kızıyla birlikte ölü bulundu. Kızıyla eşi bıçaklanmış, Protosenya ise asılmıştı. Kovid aşısının geliştirilmesinde görev alan bir bilim insanı olan Aleksandr Kaganski, St. Petersburg'da yüksek bir katta yer alan dairesinden Aralık 2020'de düştü. Polisin söylediğine göre Kaganski kendisini bıçakladıktan sonra aşağı atladı. Diğer yerler arasında Berlin (muhalifler ve cinayetler için popüler bir tercih) ve Birleşik Arap Emirlikleri bulunuyor.

Günümüze dönelim: Rusya ve Britanya çifte vatandaşı muhalif aktivist Vladimir Kara-Murza 2015 ve 2017'de iki başarısız zehirleme girişiminin hedefi oldu. Daha sonra Almanya'daki bir laboratuvar, Kara-Murza'nın organlarında yüksek düzeyde cıva, bakır, manganez ve çinko buldu. Kara-Murza iyileşip çalışmalarına devam etse de bunların sonucunda Mart 2023'te 25 yıl hapis cezasına çarptırıldı; bu süre Rusların cezalandırma yöntemlerine alışkın gözlemcileri bile hayrete düşürdü.

Üzerine kimyasal madde atılan Aleksey Navalni, eşi Yulya tarafından tedavi ediliyor (AP) 
Üzerine kimyasal madde atılan Aleksey Navalni, eşi Yulya tarafından tedavi ediliyor (AP) 

Navalni'ye gelince; onun hayatta kalmaması gerekiyordu. 2017'deki ilk olayda kimliği belirsiz kişiler yüzüne yeşil boya fırlattı. Bir gözündeki görme yetisini kısmen kaybetti. 2020'deyse bir kampanya gezindeki Navalni, Sibirya'nın Tomsk kentinden Moskova'ya dönerken uçakta şiddetli bir şekilde hastalandı. Bir yolcunun cep telefonuyla çektiği videoda olay kaydedildi. Navalni acı içinde çığlık atarken, ticari yolcu uçağı yakındaki Omsk şehrine acil iniş yaptı. Eğer pilotun, karadaki acil tıp teknikerlerinin ve çabucak götürüldüğü Almanya'daki doktorların olağanüstü kıvrak zekası olmasaydı, Navalni ölecekti. İyileşme döneminde 5 ay Berlin'de kalan Navalni, Rusya'ya döner dönmez tutuklandı.

Halihazırda parmaklıklar ardındaki Navalni, uzun yıllar orada kalmaya hazırlanıyor. Yine de meydan okumaya devam ediyor. Halen Almanya'da olduğu dönemde Navalni, Putin ve yakın çevresini ifşa ettiği filmlerden birinde onu zehirlemek için gönderilen ajanlardan biriyle röportaj yapmayı başardı. Bu epey komik, tüyler ürpertici ve büyüleyici bir şey.

John Kampfner'ın yeni kitabı In Search of Berlin (Berlin'in Peşinde) 5 Ekim'de yayımlanacak.

Independent Türkçe


İnsanlığa yönelik tehdit, uydu görüntüleriyle ortaya kondu: ABD, Çin ve Rusya nükleer çalışmaları hızlandırdı

Dünyanın ilk nükleer bombasını üreten ABD, II. Dünya Savaşı'nda bazı testleri Marshall Adaları açıklarında yapmıştı (Reuters)
Dünyanın ilk nükleer bombasını üreten ABD, II. Dünya Savaşı'nda bazı testleri Marshall Adaları açıklarında yapmıştı (Reuters)
TT

İnsanlığa yönelik tehdit, uydu görüntüleriyle ortaya kondu: ABD, Çin ve Rusya nükleer çalışmaları hızlandırdı

Dünyanın ilk nükleer bombasını üreten ABD, II. Dünya Savaşı'nda bazı testleri Marshall Adaları açıklarında yapmıştı (Reuters)
Dünyanın ilk nükleer bombasını üreten ABD, II. Dünya Savaşı'nda bazı testleri Marshall Adaları açıklarında yapmıştı (Reuters)

Uydu görüntüleri Çin, ABD ve Rusya'nın nükleer faaliyetlerindeki artışı ortaya koydu.

ABD'nin önde gelen medya kuruluşlarından CNN, Middlebury Uluslararası Çalışmalar Enstitüsü'nden alıp incelediği görüntülerde, üç ülkenin de nükleer tesislerini genişlettiğini yazdı.

Haberde, Arktik Okyanusu'nda Rusya'ya ait Novaya Zemliya takımadalarındaki nükleer test sahasında 2021-2023'te inşaat çalışmalarının arttığı belirtildi.

Tesisin yıl boyu aktif şekilde çalıştığı, limana yanaşan gemilerin sürekli yeni konteynırlar getirdiği ve bölgede yeni tüneller kazıldığı ifade edildi.

ABD Hava Kuvvetleri'nden emekli Albay Cedric Leighton, "Kesinlikle Rusların nükleer silah denemesi için hazırlık yaptıklarını düşünüyorum. Ancak tüm hazırlıkları yapıp testleri gerçekleştirmeyebilirler. Bunu aslında Batı'yı 'korkutmak' amacıyla yapıyorlar" dedi.

CNN, Kremlin'in tesisteki çalışmalarla ilgili yorum talebine yanıt vermediğini aktardı.

Haberde, Çin'in Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nde yer alan eski tuz gölü Lop Nur'daki nükleer test sahasında da çalışmaların 2021-2023'te arttığına dikkat çekildi.

Bölgede yeni tünellerin kazıldığı, yolların açıldığı ve depolama alanlarının oluşturulduğu belirtildi.

Middlebury'den Jeffrey Lewis, Nor Lup'daki faaliyetlere dair "Burası Rusların test sahasından çok daha büyük, birçok farklı bölüm var. Yoğun çalışmaların yürütüldüğü fark ediliyor. Biz bunları görebiliyorsak, ABD hükümeti de görüyordur" yorumunu yaptı.

Uydu görüntüleri, Rusya'nın nükleer test sahasındaki inşaat çalışmalarını gösteriyor (CNN / Middlebury Uluslararası Çalışmalar Enstitüsü)
Uydu görüntüleri, Rusya'nın nükleer test sahasındaki inşaat çalışmalarını gösteriyor (CNN / Middlebury Uluslararası Çalışmalar Enstitüsü)

Öte yandan Çin Dışişleri Bakanlığı, bölgedeki çalışmaların artırıldığına dair iddiaları "sorumsuzca" diye niteleyerek yalanladı. Bakanlıktan yapılan açıklamada, nükleer testlerin 1996'da durdurulduğuna işaret edilerek, bu karara uygun şekilde davranıldığı savunuldu.

CNN, ABD'deki Nevada Çölü'nde yer alan Nevada Ulusal Güvenlik Bölgesi'ndeki nükleer test sahasında da çalışmaların arttığını belirtti. 

Haberde, arazidaki U1a adlı yeraltı tesisinin 2018-2023'te genişletildiğine dikkat çekildi. 

ABD'li yetkililer, genişletilen üste nükleer silah denemesi yapılmadığını savunuyor (CNN / Middlebury Uluslararası Çalışmalar Enstitüsü)
ABD'li yetkililer, genişletilen üste nükleer silah denemesi yapılmadığını savunuyor (CNN / Middlebury Uluslararası Çalışmalar Enstitüsü)

Test sahasını yöneten ABD Enerji Bakanlığı'na bağlı Ulusal Güvenlik İdaresi (NNSA), arazide yeni altyapı çalışmaları yapıldığını doğruladı. NNSA'dan kimliğini paylaşmayan bir yetkili, bu faaliyetlerde ABD'nin elindeki nükleer silah stokunun güvenliğinin sağlanmasının amaçlandığını savundu. Yetkili, bölgede herhangi bir nükleer silah denemesi yapılmadığını öne sürdü.

Amerikan Bilim İnsanları Federasyonu'ndan Hans Kristensen, söz konusu ülkeden birinin nükleer silah testlerine başlamasının büyük tehlike yaratacağına dikkat çekerek, "Büyük nükleer güçlerden biri nükleer silah patlattığı anda ok yaydan çıkar" dedi.

Çin'in Nor Lup tesisi, kurumuş bir tuz gölünün üzerinde yer alıyor (CNN / Middlebury Uluslararası Çalışmalar Enstitüsü)
Çin'in Nor Lup tesisi, kurumuş bir tuz gölünün üzerinde yer alıyor (CNN / Middlebury Uluslararası Çalışmalar Enstitüsü)

BM'nin nükleer deneme yasağı

Birleşmiş Milletler Genel Kurulu (BMGK), 10 Eylül 1996'da Kapsamlı Nükleer Deneme Yasağı Antlaşması (CTBT) gereğince hem sivil hem de askeri amaçlarla nükleer silah testlerinin durdurulmasına karar vermişti. Rusya'nın aksine ABD ve Çin, anlaşmayı imzalamış fakat onaylamamıştı. 

CTBT'nin yürürlüğe girebilmesi için bütün ülkelerin antlaşmayı hem imzalaması hem de meclislerinde onaylaması gerekiyor. Anlaşma ancak ABD, Çin, İsrail, İran, Kuzey Kore, Mısır, Hindistan ve Pakistan tarafından imzalanıp onaylandıktan sonra yürürlüğe girecek.

BM verilerine göre ABD, ilki 1945'te sonuncusuysa 1992'de olmak üzere toplamda 1032 nükleer silah testi gerçekleştirdi. Sovyetler Birliği,  1949-1990'da 715, Çin ise 1964-1996'da 45 kez nükleer test yaptı.

Independent Türkçe


Karabağ ateşkesinin ardından Erivan sokaklarına çıkan protestocular konuştu: Hiç dostumuz yok

Protestocular, Paşinyan'ın istifasını isterken, Karabağ'daki Ermeni nüfusunun akıbeti belli değil (AFP)
Protestocular, Paşinyan'ın istifasını isterken, Karabağ'daki Ermeni nüfusunun akıbeti belli değil (AFP)
TT

Karabağ ateşkesinin ardından Erivan sokaklarına çıkan protestocular konuştu: Hiç dostumuz yok

Protestocular, Paşinyan'ın istifasını isterken, Karabağ'daki Ermeni nüfusunun akıbeti belli değil (AFP)
Protestocular, Paşinyan'ın istifasını isterken, Karabağ'daki Ermeni nüfusunun akıbeti belli değil (AFP)

Fransız haber ajansı AFP, Dağlık Karabağ'daki ateşkesin ardından Ermenistan'da protesto gösterisi düzenleyen eylemcilerle görüştü.

Azerbaycan'ın başlattığı "terörle mücadele operasyonu"nun ardından Dağlık Karabağ'da sağlanan ateşkes, Ermenistan'ın başkenti Erivan'da halktan tepki topladı.

Kendisini Victoria olarak tanıtan eylemci, AFP'ye "Kalbimiz kırık. Orada bir insani yardım koridoru açmak, halka destek sağlamak, en azından çocukları tahliye etmek mümkün" dedi.

26 yaşındaki dişçi, Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan'ı "hain" diye niteleyerek, devletin Dağlık Karabağ halkına yardımcı olması gerektiğini söyledi.

David Vartanyan ise Karabağ'daki Ermeni nüfusun zorluk yaşadığını savunarak, "Açlar, susuzlar, elektrikleri yok, başlarını sokacakları evleri yok. Onlar Ermeni, biz tek bir milletiz ve birlikte olmalıyız" ifadelerini kullandı. 

32 yaşındaki aşçı da Paşinyan'ın görevden alınmasını istediğini belirterek, "Ancak o zaman gerçekten mücadele edebiliriz" dedi.

AFP, Erivan'daki Cumhuriyet Meydanı'nda kurulan platformda muhalif siyasetçilerin, Paşinyan'ın istifasını istediğini ve halkı yol kapatma eylemleri düzenlemeye çağırdığını da aktardı. 

Protestoculardan avukat Angela Adamyan, ülkesinin yalnız bırakıldığını savunarak şunları söyledi: 

Hiç dostumuz yok. Kimse bizi kurtarmak istemiyor, yeterince güçlü bir ordumuz yok, desteğimiz yok. Kendi başımızayız, herkes bizi hayal kırıklığına uğrattı.

Öte yandan gösterilerde protestocularla güvenlik güçleri arasında arbede de yaşandı. Ana caddelerde trafiği durdurmaya çalışan bazı eylemciler gözaltına alınırken, polis kalabalığa ses bombasıyla müdahale etti.

Ermenistan'ın resmi haber ajansı Armenpress, "kitlesel sivil itaatsizlik eylemleri düzenleme, anayasal düzeni zorla değiştirme çağrıları yapma ve ateşli olmayan silah taşıma" suçlamasıyla en az 28 kişinin gözaltına alındığını aktardı.

Azerbaycan'ın Karabağ operasyonu

Azerbaycan, Hocavent ili Ahmetbeyli-Fuzuli-Şuşa kara yolunda mayının üzerinden geçen devlet kurumuna ait bir kamyondaki iki sivilin hayatını kaybettiğini, olay yerine giden polis aracındaki 4 memurun da yine mayın nedeniyle öldüğünü bildirmişti.

Erivan'daki eylemciler, hükümet binasına taş fırlattı (Reuters)
Erivan'daki eylemciler, hükümet binasına taş fırlattı (Reuters)

Mayınların Ermeni ayrılıkçılar tarafından döşendiğini savunan Bakü yönetimi, 19 Eylül'de Karabağ'da "terörle mücadele operasyonu" başlatmıştı. Yaklaşık 24 saat süren operasyonun ardından, Rusya'nın da devreye girmesiyle bölgedeki Ermeni ayrılıkçı gruplar silah bırakmıştı.

Operasyonda, Azerbaycan askerlerinin açtığı ateş sonucu Rus Barış Gücü'nden 5 asker ölmüştü. Azerbaycan Başsavcılığı, Rus askerleri taşıyan kamyona yanlışlıkla ateş açıldığını savunmuştu. 

Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev de Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'i arayarak, sorumluların cezalandırılacağını söylemişti. Olayla ilgili Rusya Başsavcılığı da soruşturma başlattı.

Varılan ateşkesin ardından Bakü ve Erivan yönetimi, bölgenin Azerbaycan'a entegrasyon sürecini görüşmek için Karabağ'a yakın noktadaki Yevlah şehrinde bir araya geldi. 

Görüşmelere Azerbaycan adına Aliyev'in Karabağ'daki Ermenilerle temaslardan sorumlu temsilcisi Ramin Memmedov, Karabağ Ermenilerini temsilen David Melkumyan ve Sergey Martirosyan katıldı. Görüşmede, Rus Barış Gücü'nden de bir yetkili yer aldı.

Dağlık Karabağ'daki ayrılıkçı yönetimin lideri Samvel Şahramanyan'ın danışmanı David Babayan, bugünkü açıklamasında Birleşik Krallık merkezli haber ajansı Reuters'a ateşkeste mutabık kalındığını fakat detaylarla ilgili nihai anlaşmaya varılamadığını söyledi. 

Buna ek olarak görüşmeler neticesinde Azerbaycan, Karabağ'daki Ermeni nüfusun ihtiyaçlarının karşılanması için bölgeye insani yardım malzemesi taşıyan TIR'lar ve kamyonlar gönderdi. 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da dün yaptığı açıklamada, operasyon sonucundan memnuniyet duyduklarını belirterek, "Azerbaycan'ın operasyonu Ermenistan devletiyle değil, Karabağ'daki çapulcu Ermeni takımıyla alakalı bir konu" ifadelerini kullanmıştı.

Independent Türkçe


Rus donanmasının Sivastopol’deki karargahına füze saldırısı yapıldı

Rus gemileri Sevastopol limanı yakınlarında (Arşiv - Reuters)
Rus gemileri Sevastopol limanı yakınlarında (Arşiv - Reuters)
TT

Rus donanmasının Sivastopol’deki karargahına füze saldırısı yapıldı

Rus gemileri Sevastopol limanı yakınlarında (Arşiv - Reuters)
Rus gemileri Sevastopol limanı yakınlarında (Arşiv - Reuters)

Sözde Sivastopol Valisi Mihail Razvojayev, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, “Düşman, donanma karargahına füze saldırısı düzenledi. Lunaçarskiy Tiyatrosu’nun yanına parça düştü” ifadelerini kullandı.

Tüm acil servis hizmetlerinin olay yerine sevk edildiği bilgisini paylaşan Razvojayev, zayiatla ilgili çalışmaların sürdüğünü belirtti.

Halkı sükunete çağıran Razvojayev, olay yeriyle ilgili sosyal medyada fotoğraf ve video paylaşılmamasını istedi.

Razvojayev, ikinci bir açıklamayla yeni bir füze saldırısı olabileceğini duyurarak, vatandaşlara şehir merkezine gelmemeleri ve binalardan çıkmamaları çağrısı yaptı.

Rusya, 2014'te Kırım ve Sivastopol'ü Ukrayna'dan yasa dışı olarak ilhak etmişti.


Microsoft’un Activision Blizzard'ı satın almasına yeşil ışık yandı

Kaliforniya'daki genel merkezinin önünde Activision logosu (AP)
Kaliforniya'daki genel merkezinin önünde Activision logosu (AP)
TT

Microsoft’un Activision Blizzard'ı satın almasına yeşil ışık yandı

Kaliforniya'daki genel merkezinin önünde Activision logosu (AP)
Kaliforniya'daki genel merkezinin önünde Activision logosu (AP)

CMA’dan yapılan açıklamada, Microsof’un daha önce denetim kurumu tarafından ortaya konan endişeleri gidermek amacıyla yeni anlaşmada attığı adımların satışın onaylanarak sonlandırılması için kapı açtığı belirtildi.

Açıklamada, Microsof’un yaklaşık 69 milyar dolarlık satın alımına ilişkin, “Bu yeni anlaşma kapsamında Microsoft, Activision'ın sahip olduğu bulut oyun haklarını satın almayacak ve bunun yerine anlaşma tamamlanmadan önce bağımsız bir üçüncü taraf olan Ubisoft Entertainment SA'ya (Ubisoft) satılacak. CMA, yeniden yapılandırılmış anlaşmanın, bu yılın başında orijinal satış işlemi ilgili olarak ortaya koyduğu endişeleri önemli ölçüde ele alan değişiklikleri içerdiğini düşünüyor” değerlendirmesi yer aldı.

Kurumun açıklamasında yeni anlaşmaya ilişkin olarak istişare sürecinin 6 Ekim’e kadar devam edeceği belirtildi.

CMA, bu yıl nisan ayında Microsoft'un Activision'ı yaklaşık 69 milyar dolara satın almasını bulut oyun pazarının geleceğini değiştireceği yönündeki endişeler nedeniyle engellediğini açıklamıştı.

Microsoft ise geçen ay Activision Blizzard'ı satın almak için denetim kurumuna yeni bir anlaşma sunmuştu.

Yapılandırılan anlaşma kapsamında, Microsoft’un gelecek 15 yıl içinde piyasaya sürülecek mevcut ve yeni tüm Activision oyunlarının bulut akış haklarını almayacağı, bunun yerine, bu hakların Microsoft'un Activision Blizzard'ı satın almasının öncesinde Ubisoft Entertainment SA şirketine satılacağı belirtilmişti.