İngiltere’de maymun çiçeğinin endemik hale gelmesini önlemeye yönelik çağrılar hız kazandı

İngiltere’de maymun çiçeği tartışması artarken ABD’de hastalığa karşı aşılama sürüyor. (AP)
İngiltere’de maymun çiçeği tartışması artarken ABD’de hastalığa karşı aşılama sürüyor. (AP)
TT

İngiltere’de maymun çiçeğinin endemik hale gelmesini önlemeye yönelik çağrılar hız kazandı

İngiltere’de maymun çiçeği tartışması artarken ABD’de hastalığa karşı aşılama sürüyor. (AP)
İngiltere’de maymun çiçeği tartışması artarken ABD’de hastalığa karşı aşılama sürüyor. (AP)

İngiltere’de çeşitli gruplar, maymun çiçeği hastalığının ülkede ‘endemik bir hastalık’ haline gelmemesi için hükümete hastalıkla mücadele çabalarını güçlendirme çağrısında bulundu.
İngiliz haber ajansı BA Media’nın bildirdiğine göre her ne kadar sağlık yetkilileri sakin olma çağrısında bulunsa da hükümet üyeleri, hastalığın eşcinsel toplulukta ‘ciddi korku ve endişeye neden olması’ sebebiyle Sağlık Bakanı Steve Barclay’den harekete geçmesini istedi.
Muhafazakârlar, İşçi Partisi, Liberal Demokratlar, Yeşiller ve İskoç Ulusal Partisi’nden LGBT bireyler tarafından imzalanan Barclay’a yönelik mektupta şu ifadelere yer verildi:
“Çeşitli siyasi partilerden bizler (LGBT bireyler), hükümete maymun çiçeği salgınını bir halk sağlığı acil durumu olarak ele alınmasına yönelik çağrı yapmak için bir araya geldik. Maymun çiçeğinin Birleşik Krallık’ta endemik olmasına izin veremeyiz.”
Sağlık ve Sosyal Bakım Bakanlığı Sözcüsü de “Binlerce maymun çiçeği aşısı yapıldı ve İngiltere Ulusal Sağlık Servisi (NHS) risk altındakilere aşı olma çağrısı yapmak için çalışıyor” dedi.
Mektup, ABD’nin perşembe günü, fon tahsis edilmesini sağlayacak, veri toplamaya yardımcı olacak ve hastalıkla mücadele için ek personel görevlendirecek bir adımla maymun çiçeğini halk sağlığı acil durum ilan etmesinden sonra geldi.
ABD Sağlık ve İnsani Hizmetler Bakanı Xavier Becerra konuya dair yaptığı açıklamada “Bu virüsle mücadele ederken bir sonraki seviyeye çıkmaya hazırız. Her ABD’liyi maymun çiçeği hastalığını ciddiye almaya ve bu virüsle savaşmamıza yardım etmek için sorumluluk üstlenmeye çağırıyoruz” ifadelerini kullandı.
ABD’nin hastalığa yönelik bu bildirisi başlangıçta 90 gün için geçerli ancak daha sonra yenilenebilir. Perşembe günü ülke çapında vaka sayısı 6 bin 600’ü aştı. Vakaların yaklaşık dörtte biri New York Eyaleti’nde kaydedildi. Uzmanlar, semptomlar gizli olabileceği için, mevcut salgında gerçek vaka sayının çok daha yüksek olabileceğine inanıyor.
ABD aslında çiçek hastalığına karşı geliştirilen daha sonra maymun hastalığına karşı da kullanılmasına izin verilen JYNNEOS aşısının 600 bin dozunu uyguladı. Ancak bu sayı, virüse karşı savunmasız olan ve aşıya oldukça ihtiyaç duyan yaklaşık 1,6 milyon kişi olduğu göz önüne alındığında yeterli görülmüyor.  
Dünya Sağlık Örgütü (WHO) 23 Temmuz’da, “orthopoxvirus simian” virüsü olarak da bilinen maymun çiçeği ile mücadeleyi güçlendirmek için uluslararası halk sağlığı acil durumu olarak, en üst düzeyde alarm ilan etti.
Hastalığın erken belirtileri arasında yüksek ateş, şişmiş lenf düğümleri ve su çiçeği benzeri döküntüler yer alıyor. Hastalık genellikle iki ila üç hafta sonra kendi kendine iyileşiyor. Bazen iyileşme süreci bir ay kadar sürebiliyor.



ABD elçisi Tom Barrack Lübnan konusunda konuştu: Trump'ın sabrının da bir sınırı var

ABD'nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack (AFP)
ABD'nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack (AFP)
TT

ABD elçisi Tom Barrack Lübnan konusunda konuştu: Trump'ın sabrının da bir sınırı var

ABD'nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack (AFP)
ABD'nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack (AFP)

ABD'nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack, Lübnan'da kendi ifadesiyle ‘Başkan Trump'ın sabrına bağlı’ sınırlı bir zaman dilimi olduğunu vurguladı.

Barrack, New York'ta düzenlediği ve Şarku’l Avsat'ın da davet edildiği basın toplantısında şunları söyledi: “Trump sabrıyla tanınsa da bu sabır sınırsız değil. Lübnan'ı çok seviyor ve belki de Dwight Eisenhower'dan bu yana hiçbir ABD başkanı bu sevgiyi göstermemiştir. Bu ülkeye yönelik samimi takdirlerini ifade etti. Ancak Lübnanlılar harekete geçmeli. Bu fırsatı değerlendirmek zorundalar. Aramızda bir etkileşim var, bu nedenle zaman zaman biraz hayal kırıklığına uğrasam da iyimserim.”

Hizbullah'ın silahları konusunda Barrack, kabine içinde ve üç başkan (Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Meclis Başkanı) arasında bir uzlaşmaya varılırsa ve Hizbullah ağır silahlarını yavaş yavaş bırakmayı kabul ederse bunun bir başlangıç olacağını söyledi. Barrack sözlerini şöyle sürdürdü: “Lübnan'da herkes hafif silahlar taşıyor ama burada söz konusu olan İsrail'i etkileyebilecek silahlar. Bu desteklenmesi gereken bir süreç ve Lübnan ordusunun silah toplama işini yapabilmesi için güçlendirilmesi gerekiyor. Sorun şu ki orduya bir süredir ödeme yapılmıyor ve bu da engellerden biri. Tüm bu unsurların aynı anda gerçekleşmesi gerekiyor. Lübnanlılar arasında büyük saygı gören Lübnan ordusunun silahların nasıl iade edileceği ve bir iç savaşa yol açmadan nasıl toplanacağı konusunda Hizbullah ile yumuşak bir müzakere yürütmesi için güçlendirilmesi lazım. Çünkü bu silahlar yeraltı garajlarında, mahzenlerde ve evlerin altında saklanıyor.”

Barrack, Lübnan hükümetinin Hizbullah'ın silahlarıyla ilgili olarak gecikmesinin sebebinin iç savaş korkusu olduğuna inanıyor.

ABD elçisi, Suriye ile İsrail arasındaki herhangi bir normalleşmenin doğal olarak Lübnan, İsrail, Irak ve nihayetinde İsrail arasında da normalleşmeyi gerektireceğini belirtti. Barrack, “Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera, İsrail'in düşman olmadığını ve mevcut sorunlara çözüm bulmak için İsrail'le görüşmeye ve müzakereye açık olduğunu söylerken tutumunda netti. Bu süreç diğer komşu ülkelerde olduğu gibi kademeli adımlarla başlayacak” ifadelerini kullandı.

Barrack, “Başkan Trump'ın İran'ın bombalanmasına verdiği destek gibi attığı cesur adımlar kısa vadeli de olsa bir fırsatı temsil ediyor. Çünkü İran, Hamas, Hizbullah ve Husiler şu anda geçici bir geri çekilme durumunda. Geri kalan ülkelerin kendilerini yeniden tanımlama şansı var” dedi ve kararın kendilerine bağlı olduğunu vurguladı. Barrack, “Bu adımların zaten atılmakta olduğuna ve herkesin bu yönde ilerlemek için sorumlulukla hareket ettiğine inanıyorum” diyerek sözlerini noktaladı.