Sadr Hareketi destekçileri cuma namazını Yeşil Bölge’de kıldı

Birleşmiş Milletler Irak kriz hattına dahil oldu.

Sadr destekçilerinin dün Yeşil Bölge’de kıldığı Cuma namazına katılım yoğun oldu. (EPA)
Sadr destekçilerinin dün Yeşil Bölge’de kıldığı Cuma namazına katılım yoğun oldu. (EPA)
TT

Sadr Hareketi destekçileri cuma namazını Yeşil Bölge’de kıldı

Sadr destekçilerinin dün Yeşil Bölge’de kıldığı Cuma namazına katılım yoğun oldu. (EPA)
Sadr destekçilerinin dün Yeşil Bölge’de kıldığı Cuma namazına katılım yoğun oldu. (EPA)

Irak’ta Sadr Hareketi lideri Mukteda es-Sadr’ın binlerce destekçisinin başkent Bağdat’taki Yeşil Bölge’de yer alan Büyük Kutlamalar Meydanı’nda cuma namazını kıldığı bir zamanda Birleşmiş Milletler Irak Yardım Misyonu (UNAMI) Başkanı Jeanine Hennis-Plasschaert, Sadr Hareketi ile Şii Koordinasyon Çerçevesi arasındaki kriz hattına dahil oldu.
Necef kentinde Mukteda es-Sadr ile bir araya gelen Plasschaert, gazetecilere yaptığı açıklamada Sadr ile görüşmesini ‘olumlu’ olarak niteledi. Plasschaert, görüşmede ‘Irak’taki siyasi krizi ele aldıklarını’ belirtmekle yetindi. Daha fazla detay vermedi.
Plasschaert önceki gün de Fetih Koalisyonu lideri Hadi el-Amiri ile görüştü. Amiri’nin ofisinden yapılan yazıl açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Görüşmede siyasetteki son gelişmeleri, mevcut tıkanıklığı gidermenin yolları ve anayasal çerçeveye dayanan gerçekçi ve kabul edilebilir sonuçlara ulaşmak için diyalogları ve uzlaşmaları sürdürmenin gerekliliği ele alındı.”
Plasschaert da ‘Irak’taki siyasi durumu istikrara kavuşturmanın ve tüm tarafları memnun edecek ortak çözümlere ulaşmanın önemini’ vurguladı.
Irak Başbakanı Mustafa el-Kazımi’nin yaptığı ulusal diyalog çağrısı ABD, İngiltere ve Fransa’nın yanı sıra Irak içindeki çeşitli aktörler tarafından büyük bir memnuniyetle karşılanmasına rağmen Sadr, söz konusu çağrıdan bir gün sonra yaptığı açıklamada diyalog kurmak için Meclis’in feshedilmesi ve erken seçimlerin düzenlenmesi şartını koştu.
Sadr destekçileri dün cuma namazını birlikte kılmak için büyük kalabalıklar halinde Yeşil Bölge’de toplandı. Sadr’ın temsilcisi Muhenned el-Musevi, okuduğu cuma hutbesinde Irak’taki Şii siyasi elitleri sert bir dille eleştirdi. Musevi açıklamasında şu ifadeleri kullandı:
“Irak yolsuzluk ve yozlaşmışların esiri haline geldi. Birbiri ardına gelen hükümetlerin politikaları, hizipçilik, (iktidar) paylaşımı, sağlık, eğitim, güvenlik ve diğer hizmetlerin kötüye gitmesi sebebiyle Irak, dünyadaki yolsuzluk listelerinin başında geliyor. Irak halkının oldukça büyük bir kesimi yoksulluk sınırının altına düştü.”
Siyasi partileri dış aktörlerin hesabına çalışmakla suçlayan Musevi sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu partilerin ülkeyle herhangi bir bağları yoktur. Durum bu raddeye kadar geldi. Özellikle kendisine güven duyulmayan Şii siyasi elitler Necef’teki mercii tarafından reddedildi. Hatta mercii, bu elitlerin yüzüne kapıyı kapattı ve denenmiş olanın denenmeyeceğini defalarca ilan etti.”
Sadr ile Plasschaert arasındaki görüşmeyle paralel olarak, Şii Koordinasyon Çerçevesi’ne yakın kaynakların aktardığına göre Sadr Hareketi ile Koordinasyon Çerçevesi arasındaki krizin görüşülmesi amacıyla Sadr, Fetih Koalisyonu lideri Hadi el-Amiri ve Haşdi Şabi Heyeti Başkanı Falih el-Feyyad arasında bir toplantı gerçekleşecek.
Siyasi partiler Sadr’ın hamleleri karşısında farklı tutumlar alırken, Irak Meclis Başkanı Muhammed el-Halbusi, Sadr’ın Meclis’in feshetme ve erken seçimler düzenleme çağrısını desteklediğini ilan etti. Halbusi, Twitter hesabından şu mesajı paylaştı:
“Meclis halkın temsilcisidir. Toplanan bu kitleler Meclis’in bir parçası ve vicdanıdır. Bu kitlelerin, Sayın Mukteda es-Sadr’ın çağrıda bulunduğu erken seçimler konusundaki iradesi hiçbir şekilde göz ardı edilemez. Ülkenin yüksek ulusal çıkarlarına uygun şekilde Anayasa çatısı altında ve ortak bir anlayışla demokratik sürecin yeniden başlatılması için üzerinde mutabık kalınan bir süre içinde genel ve yerel seçimlere gidilmesini destekliyoruz.”
Halbusi’nin desteği, Sünnilerin Sadr’ın çağrısı karşısında aldığı tutum konusunda önemli bir dönüşüm olarak kabul ediliyor. Bu desteğin, Koordinasyon Çerçevesi’ne karşı Sadr’ın elini güçlendirmesi bekleniyor.
Haşdi Şabi Heyeti Başkanı Falih el-Feyyad, Koordinasyon Çerçevesi çatısı altındaki siyasi grupların Sadr ile müzakereler hususunda Hadi el-Amiri’ye güvendiğini fakat nihai kararın Koordinasyon Çerçevesi’nde olduğunu ifade etti. Sadr’ın, Meclis’i feshetme çağrısını değerlendiren Feyyad, mevcut hükümetin günlük işleri yürütme statüsünde olduğunu ve dolayısıyla Meclis’i feshetme yetkisi bulunmadığını belirterek şunları söyledi:
“Koordinasyon Çerçevesi erken parlamento seçimlerinin düzenlenmesi konusunda henüz resmi bir pozisyon almadı. Tüm siyasi grupların ve tarafların anlaşması halinde Meclis’in feshedilmesi ve erken seçimlerin düzenlenmesi bir çözüm olacaktır. Meclis’in feshedilmesi, tek bir tarafın teklif etmesiyle kabul edilemeyecek kadar büyük bir mesele.”
Halbusi liderliğindeki Sünni Egemenlik İttifakı Sadr’ın çağrısı karşısındaki tutumunu netleştirirken, Mesut Barzani liderliğindeki Kürdistan Demokrat Partisi Genel Sekreteri Fazıl Mirani, Meclis’in feshedilmesinin kolay bir mesele olmadığını söyledi.
Mirani, perşembe günü yaptığı açıklamada “Tüm siyasi tarafların ve güçlerin Seçim Kanunu’na itirazı var. Meclis olmazsa kanun değişikliğini kim yapacak. Kanun değişikliğinin yapılması ve yeni bir seçim kurulunun oluşturulması için meclis komitesi veya komisyonu kurulmalı” dedi.
Hukuk uzmanı Faysal Rikan, Şarku’l Avsat’a verdiği demeçte şu ifadeleri kullandı:
“Erken seçim çağrısı barışçıl bir adımdır. Bu çağrı, gerekli şartların sağlanması halinde arzu edilen reformun yapılmasının önünü açabilir. Bu şartlardan biri anayasanın 64’üncü maddesinin işletilmesidir. Bu maddeye göre meclis iki şekilde feshedilebilir: Meclis üyelerinin üçte birinin talebi ve nitelikli çoğunluğun onayı ya da başbakanın talebi ve cumhurbaşkanın onayı olmak üzere üyelerinin salt çoğunluğunun oyları. Anayasa meclisi feshedebilecek hükümetin günlük işleri yürütme hükümeti mi yoksa tam yetkilere sahip hükümet mi olması gerektiğinden bahsetmiyor. Önemli olan halkın farklı kesimlerinin bunu desteklemesidir. Seçimlerin düzenlenmesinin gereklilikleri arasında Seçim Kanunu ve Partiler Kanunu’nda değişiklik yapmak bulunuyor.”
Ehli Beyt Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Galib ed-Dami’nin de Şarku’l Avsat’a yaptığı değerlendirme şöyle oldu:
“Kitle faktörü ve halkın baskısı ana itici güç olacak. Öyle olmasaydı Adil Abdulmehdi hükümeti istifa etmez ve Seçim Kanunu değişmezdi. Siyasi süreç endişe verici. Bu sürece öncülük eden siyasiler de endişeli ve bu süreçten emin değiller. Bu nedenle kendilerini kurtarmak için herhangi bir fırsat arıyorlar. Ben, yeni seçimlerin düzenlenmesi ihtimalini dışlamıyorum. Sadr Hareketi’nin lehine olmayacak olsa bile Sadr milletvekillerinin meclise dönmesi ihtimalini de dışlamıyorum. Ancak Sadr milletvekillerinin dönmesinin çözümün bir parçası olabileceğinden belki de böyle girişimde bulunanlar vardır. Koordinasyon Çerçevesi, Sadr’ın girişimine tamamen sıcak bakmıyor. Aksine onlar Sadr Hareketi’nin dışlanmasını ve hiçbir araçla rolünü yerine getirmemesini istiyorlar. Hatta Sadr'ın çağrısına ayak uydurmaları bile Sadr'a duydukları sevgiden değil. Durumun kendi çıkarları aleyhine sonuçlanacağından endişeleniyorlar.”



Hamas yanlısı bir araştırmacının özür tweeti, destekçileri arasında öfkeye yol açtı

Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Cibaliye Mülteci Kampı’nda İsrailli rehinelerin cesetlerini arayan İzzeddin el-Kassam Tugayları savaşçılarının yanında duran Filistinli bir çocuk, 1 Aralık 2025 (EPA)
Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Cibaliye Mülteci Kampı’nda İsrailli rehinelerin cesetlerini arayan İzzeddin el-Kassam Tugayları savaşçılarının yanında duran Filistinli bir çocuk, 1 Aralık 2025 (EPA)
TT

Hamas yanlısı bir araştırmacının özür tweeti, destekçileri arasında öfkeye yol açtı

Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Cibaliye Mülteci Kampı’nda İsrailli rehinelerin cesetlerini arayan İzzeddin el-Kassam Tugayları savaşçılarının yanında duran Filistinli bir çocuk, 1 Aralık 2025 (EPA)
Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Cibaliye Mülteci Kampı’nda İsrailli rehinelerin cesetlerini arayan İzzeddin el-Kassam Tugayları savaşçılarının yanında duran Filistinli bir çocuk, 1 Aralık 2025 (EPA)

Hamas yanlısı Filistinli bir araştırmacının, hareketin siyasi büro üyelerinden birinden kamuoyu önünde özür dilemesi, özellikle bu özrün söz konusu üyenin siyasi bir açıklamasına yöneltilen eleştirinin ardından gelmesi nedeniyle Hamas destekçileri arasında tepkiye yol açtı.

Katar’da yaşayan ve Hamas’a desteğiyle bilinen Filistinli siyasi araştırmacı Mahmud Hamid el-İle, salı akşamı X platformunda, hareketin yine Katar’da bulunan siyasi büro üyesi Muhammed Nazzal’dan özür diledi. El-İle, özrünü bir ay önce aynı platformda Nazzal’ın Hamas’ın silahları ve Gazze Şeridi’ndeki geleceğine ilişkin açıklamalarının ardından paylaştığı bir mesajda yer verdiği ifade nedeniyle yaptı.

Krizin kökeni, geçen yıl ekim ayında Reuters’ın yayımladığı bir habere dayanıyor. Haberde, Nazzal’a Hamas’ın Gazze Şeridi’nde silah bırakıp bırakmayacağı sorulduğunda verdiği yanıt aktarılmıştı. Nazzal, “Evet ya da hayır diyemem” ifadesini kullanmış, ardından “Silah meselesi genel bir ulusal konudur ve yalnızca Hamas’la ilgili değildir. Sahada silahlı gücü olan başka gruplar da var” demişti.

Bu açıklamalar Hamas içinde geniş çapta tepki çekti. Tepki gösterenler arasında, sözlerin muğlaklığı nedeniyle eleştiriler yönelten araştırmacı Mahmud el-İle de vardı. El-İle, açıklamaların hem siyasi büro üyesi tarafından yapılmış olmasına hem de hareketin farklı kademelerindeki, özellikle Gazze’de yaşayan veya aslen Gazze kökenli olan diğer yöneticilerin tutumlarıyla çelişmesine dikkat çekmişti.

Nazzal’ın sözlerine yönelik itirazların büyümesi üzerine Hamas bir açıklama yayımlayarak beyanların ‘bağlamından koparıldığını’ bildirdi.

Paylaşımına gelen tepkilerin ardından birkaç gün sonra eleştirisini silmek zorunda kalan el-İle, krizin bu noktada sona erdiğini düşünüyordu.

Özrün sebebi neydi?

Ancak özrün yayımlanması, bunun nedenine ilişkin yeni soru işaretleri doğurdu. Daha sonra X platformundaki bazı Hamas yanlısı kullanıcıların paylaşımlarına ve Katar’daki hareket kaynaklarının Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamalara göre, olayın arka planında Muhammed Nazzal’ın attığı adım bulunuyor. Buna göre Nazzal, uzun yıllardır ikamet ettiği Doha’da Katar resmi makamlarına Mahmud el-İle hakkında şikâyette bulunarak, kendisine hakarette bulunduğu ve manevi zarar verdiği iddiasını gündeme getirdi.

ghy
Katar'ın başkenti Doha'da İsrail’in hava saldırısı düzenlediği bina (Reuters)

Kaynaklardan birine göre, pek çok kişi, aralarında bazı üst düzey yöneticiler de olmak üzere, arabuluculuk yaparak anlaşmazlığı çözmeye çalıştı, ancak Nazzal, kendisine yönelik ifadeler nedeniyle X platformu üzerinden kamuoyuna açık bir özür yayınlanmasında ısrar etti. Bu şart yerine getirilince, Nazzal’ın başka bir talepte bulunmaması ve anlaşmazlığın kapanması üzerinde uzlaşıldı. Buna rağmen Nazzal’ın ‘maddi tazminat talebinde ısrar ettiği’ ifade edildi.

Hareketle ilişkili başka kaynaklar ise ‘Mahmud el-İle’nin özrünün krizi çözmek için yalnızca ilk adım olduğunu, sürece müdahil olan bazı kişilerin Nazzal’ın öfkesini yatıştırmak ve onu şikâyeti geri çekmeye ikna etmek amacıyla el-İle’yi bu yöne yönlendirdiğini’ aktardı.

Aktivistler arasında öfke

Hamas’ın içinden ve dışından birçok isim özür meselesine tepki gösterdi. Tepki verenler arasında Filistinli gazeteci Muna Havva da vardı. Havva, sosyal medya hesabında, “Filistin’deki özgürlük hareketlerinin tarihinde, ne yaşanırsa yaşansın, bir liderin kendi mensuplarından birini üçüncü bir tarafa ya da başka bir otoriteye şikâyet ettiği tek bir örnek dahi yoktur. Bu davranış ne ulusal örgütlerin ahlakıyla ne de kabile geleneklerinde kabul gören en basit sığınma kurallarıyla bağdaşır. Utanç verici, acı verici, üzücü” diye yazdı.

Havva bir başka paylaşımında ise şu ifadeleri kullandı: “İsrail’in bugünkü genişlemesi kadar tehlikeli bir dönem görülmedi; tarih de Gazze’de halkımızın yaşadığı kadar vahim bir katliama tanıklık etmedi. Bu felaketin ortasında, halkımızın önde gelen isimlerinden biri, bir gencin attığı bir tweet yüzünden onu başka bir devlete şikâyet ediyor; geçimini ve güvenliğini riske atıyor. ‘Direniş’in liderleri halkımızdan ateş altında direnmelerini isterken, tek bir eleştiri cümlesine dahi tahammül edemiyor.”

Ayrıca Hamas gibi gruplara verdiği destekle bilinen aktivist Cemil Mikdad da konuya ilişkin paylaşım yaptı. Mikdad, “Hamas’tan bir yönetici, Katar’da yaşayan bir Filistinliyi, hakkında Katar mahkemelerinde dava açtıktan sonra uzun bir özür metni yayımlamaya zorladı; üstelik yalnızca kendisini eleştirdiği bir önceki paylaşım yüzünden!” ifadesini kullandı. Mikdad sözlerini şöyle sürdürdü: “Harika gerçekten… Nereye geldik? Halk olarak eleştirme hakkına sahip olduğumuz ve bizi dinlemekle yükümlü olan liderlerimiz, şimdi Arap mahkemelerini bize karşı bir güç olarak kullanıyor. Bu da ne demek oluyor? Siz ne hale geldiniz böyle, cahiller?!”

Hamas’ın silahlı yapısının geleceği, hareketin üst düzey isimlerinin açıklamalarında uzun süredir farklılık gösteren bir başlık olarak öne çıkıyor. Hamas’ın yurt dışı sorumlusu Halid Meşal, geçtiğimiz cumartesi günü İstanbul’da düzenlenen bir panelde, “Hamas’ın ancak bir Filistin devleti kurulması hâlinde silah bırakabileceğini” söyledi.

Buna karşın, Meşal’in açıklamasından yalnızca bir gün sonra, Hamas yetkilisi Basim Naim AP’ye yaptığı değerlendirmede, hareketin kapsamlı bir güvenlik ve siyasi düzenlemenin parçası olmak kaydıyla ‘silahların depolanması ya da dondurulması gibi seçeneklerin görüşülmesine açık olduğunu’ belirtti.

Hamas’ın siyasi büro üyelerinden Husam Bedran ise salı günü yaptığı açıklamada, sürecin ikinci aşamaya geçmesinin ‘İsrail’in ihlalleri durdurmasına’ bağlı olduğunu ifade etti. Öte yandan Hamas’ın birçok lideri ve sözcüsü, aralarında Halil el-Hayye ve Hazım Kasım’ın da bulunduğu isimler, hareketin ikinci aşamaya geçmeye ‘hazır olduğunu’ vurgulayan açıklamalarını sürdürdü.


Amerika Birleşik Devletleri'nin Gazze'de yakın zamanda ikinci aşamanın yaşanacağına dair beklentileri

Filistinliler, dün Gazze şehrinde fırtınanın ardından sular altında kalan caddeden geçmek için bir aracın çektiği el arabasına biniyorlar (AP)
Filistinliler, dün Gazze şehrinde fırtınanın ardından sular altında kalan caddeden geçmek için bir aracın çektiği el arabasına biniyorlar (AP)
TT

Amerika Birleşik Devletleri'nin Gazze'de yakın zamanda ikinci aşamanın yaşanacağına dair beklentileri

Filistinliler, dün Gazze şehrinde fırtınanın ardından sular altında kalan caddeden geçmek için bir aracın çektiği el arabasına biniyorlar (AP)
Filistinliler, dün Gazze şehrinde fırtınanın ardından sular altında kalan caddeden geçmek için bir aracın çektiği el arabasına biniyorlar (AP)

ABD'nin Birleşmiş Milletler Büyükelçisi Mike Waltz dün Kudüs'te yaptığı açıklamada, Başkan Donald Trump'ın Gazze barış planının ikinci aşamasına ilişkin gelişmeler hakkında "yakında" duyurular beklediğini belirterek, Washington'un Hamas'ın yeniden yapılanmasına izin vermeyeceğini vurguladı.

Waltz, planın ana bileşenlerinin, hizmetleri yönetecek teknokrat bir Filistin yönetimi, ilgili tarafların maliyetleri karşılamasını sağlayacak bir finansman mekanizması ve son olarak uluslararası bir istikrar gücü olduğunu açıkladı.


İsrail, Gazze'ye gönderilecek yardımlar için Ürdün ile olan sınır kapısını yeniden açtı

Kral Hüseyin Köprüsü ile Ürdün arasındaki sınır geçişi (AFP)
Kral Hüseyin Köprüsü ile Ürdün arasındaki sınır geçişi (AFP)
TT

İsrail, Gazze'ye gönderilecek yardımlar için Ürdün ile olan sınır kapısını yeniden açtı

Kral Hüseyin Köprüsü ile Ürdün arasındaki sınır geçişi (AFP)
Kral Hüseyin Köprüsü ile Ürdün arasındaki sınır geçişi (AFP)

İsrail ve Filistinli yetkililer AFP'ye verdikleri demeçte, İsrail'in, Gazze'ye yardım taşıyan kamyonlar için Ürdün ile işgal altındaki Batı Şeria arasındaki Kral Hüseyin Köprüsü (Allenby Köprüsü) sınır kapısını, kapanmasından yaklaşık üç ay sonra dün yeniden açtığını söyledi.

İsrail, eylül ayında Ürdünlü bir sürücünün sınırda ateş açarak iki İsrail askerini öldürmesinin ardından sınır kapısını kapatmıştı. Şarku’l Avsat’ın aldığı bilgiye göre birkaç gün sonra, sınır kapısı bireysel geçişlere yeniden açıldı, ancak savaşın harap ettiği Gazze Şeridi'ne yönelik insani yardımlara kapalı kaldı.

İsrail hükümetinin Topraklardaki Hükümet Faaliyetleri Koordinatörlüğü (COGAT) sözcüsü, "Allenby Köprüsü sınır kapısı bugün açıldı ve kamyonlar Allenby Köprüsü'nden Gazze'ye geçiyor" dedi. Adının açıklanmasını istemeyen bir Filistinli yetkili de sınır kapısının yeniden açıldığını doğruladı.

Yetkilinin açıklamasına göre, salı günü çimento ve yapım malzemesi taşıyan 96 kamyonun geçişine izin verildi. Dün ise insani yardım taşıyan 20 kamyon bu sınır kapısından giriş yaparken, inşaat sektörü için kumun da bugün girişine izin verilmesi bekleniyor.

Sınır kapısının kapatılmasından bu yana Ürdünlü yetkililer, Batı Şeria'nın kuzeyindeki Şeyh Hüseyin sınır kapısından Gazze'ye yardım ulaştırabildiklerini söylüyor. Salı günü bir İsrailli yetkili, Ürdün'den Allenby Köprüsü sınır kapısından mal ve yardım transferinin yakında yeniden başlayacağını söyledi.

Yetkili şöyle devam etti: “Gazze Şeridi'ne giden tüm yardım kamyonları, kapsamlı bir güvenlik kontrolünden geçtikten sonra, refakat ve güvenlik eşliğinde seyahat edecek… Ürdünlü sürücüler ve kargolar için güvenlik kontrolü ve kimlik doğrulama prosedürleri sıkılaştırıldı. Geçişi güvence altına almak için özel güvenlik güçleri görevlendirildi.”

Ürdün Vadisi'ndeki sınır geçişi, Batı Şeria'dan Filistinlilerin İsrail topraklarına geçmeden ayrılmalarına olanak tanıyan tek geçiş noktasıdır.

İsrail, özel izinleri olmadığı sürece Filistinlilerin havaalanlarından geçmesine izin vermiyor.