Türkiye’nin Suriye konusunda öncelikle Rusya’ya yönelmesinin nedenleri

Soçi'deki Erdoğan-Putin zirvesinin sonuçlarının sınırlı kalması beklentisi hâkim.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Rus mevkidaşı Putin, Soçi’de bir araya geldiler.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Rus mevkidaşı Putin, Soçi’de bir araya geldiler.
TT

Türkiye’nin Suriye konusunda öncelikle Rusya’ya yönelmesinin nedenleri

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Rus mevkidaşı Putin, Soçi’de bir araya geldiler.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Rus mevkidaşı Putin, Soçi’de bir araya geldiler.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin cuma günü Rusya'nın Karadeniz kıyısındaki tatil kenti Soçi’de bir zirve düzenledi. Soçi kenti daha önce de bir dizi Suriye konu başlıklı görüşmelere ev sahipliği yapmıştı. Türkiye ve Rusya arasındaki Soçi görüşmelerinin, Suriye ile ilgili önemli gelişmelerin ya da gerginliklerin öncesine denk gelmesi dikkat çekiyor. Suriye krizinde ikilem oluşturan konularda Türkiye, Rusya’nın desteğini almak için girişimde bulunuyor. Rusya ve Türkiye, Suriye dosyasının ilişkilerini kötüleştirmesini istemiyor. Nitekim 2015’te bir Rus savaş uçağının düşürülmesinin ardından iki ülke ilişkilerinin yeniden toparlanması için aylar süren yoğun çabalar sarf edilmişti.  
Moskova, Putin-Erdoğan görüşmesinden saatler önce, Türkiye’nin Suriye’deki güvenlik kaygılarının meşru olduğunu ve Rusya tarafından dikkate alınacağını duyurdu. Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov konuya dair şunları söyledi:
"Erdoğan ile Putin, Suriye konusunu ve Türkiye’nin oradaki endişelerini görüşecek. Türkiye'nin güvenlik nedenleriyle meşru endişeleri var. Biz bunu dikkate alıyoruz. Ancak Suriye'deki durumu istikrarsızlaştırmaya yol açabilecek herhangi bir eyleme izin vermemek çok önemli."  
Rusya tarafından yapılan açıklamalarda, herhangi bir yeni görüş yoktu. Türkiye’nin Suriye’nin kuzeydoğusunda Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) kontrolündeki bölgelere bir operasyon düzenlemesi Ruslar tarafından kabul edilmiş değil. Türkiye bu bölgelerde 30 kilometre derinliğinde güvenli bir bölge inşa etmek istiyor. SDG ile rejim arasındaki yakınlaşma ise dikkat çekiyor. Tahran’daki son ‘üçlü zirvede’ Türkiye, Rusya ve İran’ın söz konusu muhtemel operasyona karşı çıktığına tanık oldu. ABD de bölgedeki müttefiki olan SDG’ye karşı bir operasyon düzenlenmesine karşı çıkan bir tutum sergiliyor. ABD, SDG’nin ana bileşeni YPG’ye yapılacak bir harekatın, DEAŞ ile mücadeleyi olumsuz etkileyeceğini öne sürüyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Tahran Zirvesi’nin ardından, Rus ve İranlı mevkidaşlarına, Suriye’nin kuzeydoğusuna yönelik bir operasyonun halen gündemlerinde olduğunu belirterek karşılık verdi. Türk yetkililer, muhtemel operasyonların her an yapılabileceği yönünde açıklamalarda bulundular. Diplomatik kaynakların Şarku'l Avsat'a verdiği bilgilere göre Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ‘askeri harekât dosyasını’ Soçi'ye götürdüğüne şüphe yok. Sözcü Peskov da Putin ve Erdoğan’ın toplantısında, Ukrayna ve ikili ilişkilerin yanı sıra ana gündem maddelerinden birinin Suriye olduğunu doğruladı. Türkiye, Menbiç ve Tel Rıfat’ı hedef alacağı operasyon için Rusya’nın desteğini istiyor. Söz konusu bölgelerde SDG güçlerinin yanı sıra rejimin de askeri varlığı bulunuyor. Bölgedeki gerginlik artmış durumda. SDG’nin Haseke ve Rakka’da da askeri hazırlıklar yaptığı görülüyor.  
Kaynaklara göre, Türkiye’nin ‘olası operasyonuna’ karşı Rusya'nın tutumu, ABD’nin tutumundan daha sıkı bir düğüm oluşturuyor. Bu nedenle Erdoğan'ın Soçi'deki çabaları Tahran'da elde edemediklerini kazanmaya odaklanmış durumda. Ukrayna ve Suriye dosyaları arasında ilinti kuran Erdoğan, kendi aracılığıyla gerçekleşen ‘tahıl koridoru anlaşmasının’ Rusya’nın Suriye dosyasındaki tutumunu değiştirmesine yol açmasını hedefliyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye dosyasını, sıklıkla uluslararası görüşmelerde gündeme getiriyor ve Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda tartışılmasına öncülük ediyor. Rusya ve Türkiye, Suriye’de karşıt cephelerde yer alıyor. Buna rağmen ne zaman konu Suriye ile ilgili olsa, Ankara sorunların çözümü için Moskova’ya yöneliyor. Bilindiği üzere Rusya rejimi desteklerken Türkiye muhalefete destek veriyor. Bununla birlikte, Erdoğan ve Putin, Suriye’deki görüş ayrılıklarının ilişkilerini zedelemesine izin vermiyor. Soçi Zirvesi’nde Suriye konusunda radikal bir değişiklik ya da derin, kapsamlı bir uzlaşı sağlanması beklenmiyor. Moskova, Ankara’nın askeri operasyon söylemiyle mevcut ‘siyasi çözüm sürecini’ etkilediğini düşünüyor.  
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘güvenli bölge’ ısrarı, terör örgütü PKK’nın Suriye’deki kolu olarak değerlendirdiği YPG’nin Türkiye destekli muhaliflerin kontrolünde olan bölgelerin sınırlarından uzaklaştırılması amacını taşıyor. Bu sınır bölgelerinde Rus ve Türk askerleri hali hazırda ortak devriye görevleri gerçekleştiriyor. Tahran'da 19 Temmuz’da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin arasında düzenlenen üçlü zirvenin ardından, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, YPG’nin omurgasını oluşturduğu terör örgütü DSG’nin ‘bölgeden çıkarılmaları’ konusunda rejimin yapacağı çalışmaya siyasi destek verebileceklerini ifade etti. Bazı gözlemciler, Türkiye’nin SDG liderlerine yönelik düzenlediği insansız hava aracı (İHA) operasyonlarına, Rusya ve İran’ın yeşil ışık yaktığını iddia etti. Muhtemel bir kara operasyonunda, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin İran destekli milis güçleri ile rejim ordusuyla karşı karşıya gelme ihtimali bulunuyor. Bu tür İHA operasyonları ile YPG’nin gücünün kırılması söz konusu.  
Gözlemciler, Türkiye’nin bir kara operasyonu başlatması durumunda dahi, Rus ve rejim güçleri ile karşı karşıya gelmesine izin verilmeyeceği görüşündeler.
Erdoğan’ın Suriye dosyasındaki ilk durağının Moskova olduğu konusuna  gelirsek; Putin ve Erdoğan’ın 2020’den itibaren gerçekleştirdikleri kritik görüşmeler bu ‘gerçekliği’ destekliyor. Türkiye’nin düzenlediği Bahar Kalkanı Harekâtı’nın ardından Mart 2020’de iki lider İdlib’de bir ateşkes anlaşmasına varılması üzerinde hemfikir oldular. Türkiye bu operasyonu, Suriye rejiminin İdlib’e büyük bir saldırı gerçekleştirmesinin ardından yapmıştı. Bu süreçte 27 Şubat 2020’de 33 Türk askerinin şehit olması, TSK ile rejim ordusunu karşı karşıya getirdi. İdlib’deki uzlaşı 2017’deki Astana görüşmelerinde varılan kararların uygulanması anlamına geliyordu. 2018’deki Soçi Mutabakatı da İdlib’de ‘gerginliği azaltma’ uygulamasının öncülü niteliğindeydi. 2020’nin temmuz ayında, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Rus ve İranlı mevkidaşları telekonferans yoluyla bir toplantı gerçekleştirerek, Suriye dosyasını ve Astana sürecini ele aldı. Erdoğan ve Putin bir kez daha 2021 Eylül ayında Soçi’de bir araya geldi. Bu görüşmenin de odak noktasında Suriye dosyası yer alıyordu. Alexander Luchkin de dahil olmak üzere Rus analistler, Erdoğan'ın Putin ile olan ilişkisindeki ivmeyi sürdürmesi için güçlü nedenler olduğuna inanıyor. Bunların en önemlisi de Ortadoğu'daki değişimlerle ve Amerikalıların bölgede NATO üyesi ve müttefiki olan Türkiye’yi dışlayan yeni bir anlayışı benimsemesi. Türkiye, ABD’nin Suriye topraklarında bir Kürt yönetimi oluşturmasından endişe ediyor. Bu nedenle Putin ve Erdoğan’ın zaman zaman bazı ayrıntıları gözden geçirmek için bir araya gelmesi gerekiyor.  



İsrail Şifa Hastanesi'nde alıkoyduğu gazetecilerin bir kısmını serbest bıraktı

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

İsrail Şifa Hastanesi'nde alıkoyduğu gazetecilerin bir kısmını serbest bıraktı

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

İsrail güçleri, Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Şifa Hastanesi'nde alıkoyduğu bazı gazetecileri 12 saatin ardından serbest bıraktı.

Esirler Enformasyon Ofisi'nin sosyal paylaşım sitesinden yapılan yazılı açıklamada konuya ilişkin bilgi verildi.

Al Jazeera muhabiri İsmail El-Gul'un de aralarında olduğu bazı gazetecilerin Şifa Hastanesi'nde 12 saat alıkonulduktan sonra serbest bırakıldığı aktarıldı.

Açıklamada, serbest bırakılan gazetecilerin sayısına ilişkin net bilgi verilmezken, İsrail ordusundan konuya dair henüz açıklama yapılmadı.

Öte yandan Al Jazeera kanalı ise muhabiri İsmail el-Gul'un ve bazı gazetecilerin İsrail tarafından Şifa Hastanesinde 12 saat alıkonulduktan sonra serbest bırakıldığını ifade etti.

Gul, kanala yaptığı açıklamada, "İşgal güçleri Şifa Tıp Hastanesi'nde bizi kelepçeledi, gözlerimizi bağladı, gazetecileri sorguya çekti ve içerikleri yok etti." dedi.

İsrail askerlerinin Şifa Hastanesi'ne baskını sırasında teslim olmak zorunda kaldıklarını aktaran Gul, İsrail güçlerinin telefon, bilgisayarlar ve çekim ekipmanlarına el koyduğunu, elbiseleri olmadan uzun saatler boyunca kelepçeli ve gözleri bağlı olarak tuttuğunu dile getirdi.

- İsrail ordusu: Şifa Hastanesi'ndeki operasyon bu gece de devam edecek

Öte yandan İsrail ordusu, "Gazze'deki Şifa Hastanesi'ndeki operasyonun bu gece de devam edeceğini" açıkladı.

Ordu Sözcüsü Daniel Hagari, basın açıklamasında "İç Güvenlik Teşkilatı Şin-Bet (Şabak) ile Askeri İstihbarat Birimi'nden (Aman) alınan istihbarat bilgilerine göre, saha komutanları da dahil olmak üzere Hamas üyelerinin hastanede saklandığı ve burayı terör operasyonları ve çatışmaları yönetecekleri bir operasyonel karargaha dönüştürdüğü" iddia edildi.

Hagari, ordunun "bu gece de hastanedeki çalışmalara devam edeceğini" belirtti.

İsrail ordu güçleri dün sabah hasta, yaralı ve yerinden edilmiş binlerce kişinin bulunduğu Gazze'deki Şifa Hastanesi'ne insansız hava araçları (İHA) ve ağır silahlarla baskın düzenlemiş, saldırıda ölen ve yaralananlar olduğu bildirilmişti.

Kanal 13 televizyonu, İsrail ordusunun Şifa Hastanesi'ne düzenlediği baskında 80 Filistinliyi alıkoyduğunu aktarmıştı.

İsrail güçleri, Gazze'ye yönelik saldırılara başladığı 7 Ekim 2023'ten bu yana Şifa Hastanesine ikinci kez baskın düzenliyor. İsrail, 16 Kasım'da hastaneye baskın düzenlemiş, 8 gün sonra da avluları, elektrik jeneratörünün yanı sıra binalarının bir kısmı ve tıbbi ekipmanı kullanılmayacak hale getirdikten sonra geri çekilmişti.


İsrail mahkemesinden Doğu Kudüs'te Filistinlilere ait 14 dönümlük araziye el koyma kararı

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

İsrail mahkemesinden Doğu Kudüs'te Filistinlilere ait 14 dönümlük araziye el koyma kararı

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

 İsrail Yüksek Mahkemesinin, işgal altındaki Doğu Kudüs'te üzerinde Filistinlilere ait 3 ev bulunan araziye el koyma kararı aldığı bildirildi.

Doğu Kudüs sakinlerinden Semih Derviş, Filistin resmi haber ajansı WAFA'ya yaptığı açıklamada, İsrail Yüksek Mahkemesi'nin, Doğu Kudüs'te yer alan Gilo Yahudi Yerleşim Birimi sınırlarına girdiği gerekçesiyle arazisine ve evlerine el koyma kararı aldığını söyledi.

İsrail mahkemelerinde yaklaşık 20 yıldan beri verdiği mücadelenin sonunda toprağını ve üzerindeki evlerini kaybettiğini vurgulayan Derviş, "İşgal mahkemesi, bizim 14 dönümden fazla olan araziyi ve yaklaşık 30 kişilik ailemle içinde yaşadığımız 400 metrekarelik 3 evimize el koyma kararı aldı." dedi.

İsrail makamlarının el koyduğu arazide yeni Yahudi yerleşim birimlerini inşa etmeyi ve yol açmayı hedeflediğine dikkati çeken Derviş, söz konusu karardan sonra her an evlerinden zorla çıkarılmayı beklediklerine işaret etti.

Aslında 242 dönüm olan arazilerinin 228 dönümüne 30 Ağustos 1970'te İsrail tarafından el konulduğunu söyleyen Derviş, 242 dönümlük alandan 14 dönümün bugüne kadar ellerinde kaldığını ifade etti.

Derviş, İsrail mahkemesinin ayrıca, kararı kabul etmedikleri gerekçesiyle kendisini 20 bin şekel para cezasına mahkum ettiğini dile getirdi.


İsrail basını: Tel Aviv ile Hamas arasında esir takası müzakereleri Katar'da resmen başladı

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

İsrail basını: Tel Aviv ile Hamas arasında esir takası müzakereleri Katar'da resmen başladı

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

İsrail basını, Tel Aviv ile Hamas arasında esir takası anlaşmasına varılmasına yönelik müzakerelerin İsrail heyetinin Katar'a ulaşmasıyla resmen başladığını duyurdu.

Yedioth Ahronoth gazetesinin haberine göre, Mossad Başkanı David Barnea liderliğindeki İsrail heyetinin Doha'ya ulaşmasıyla birlikte Hamas ile Tel Aviv arasında esir takası müzakereleri resmen başladı.

Mossad Başkanı Barnea, bu sabah İsrail'e geri dönecek ve Mossad, Askeri İstihbarat (AMAN) ve İç güvenlik teşkilatı Shin-Bet (Şabak) yetkililerinden oluşan İsrailli üst düzey çalışma ekibi birkaç gün Katar'da kalacak.

Habere göre İsmi açıklanmayan bir İsrailli yetkili, müzakerelerin başladığını ve uzun, zorlu ve karmaşık olacağını, çok fazla sabır gerektiğini dile getirdi.

İsrail'in özel televizyonu Kanal 12'nin haberinde ise müzakerelerin Doha'da özel bir kompleksteki otelde yürütüldüğü duyuruldu.

İsrail temsilcilerinin odasını Hamas temsilcilerinin odasından ayıran bir koridor olduğu ve onların bir araya gelmelerinin beklenmediği belirtilen haberde, görüşmelerde Katarlı ve Mısırlı arabulucuların iki oda arasında hareket edeceği ifade edildi.

Habere göre, adı açıklanmayan İsrailli bir yetkili, müzakerelerin yaklaşık iki hafta sürebileceğini söyledi.

Yetkili, Katar'daki Hamas temsilcilerinin karar vermeyeceğini, kararı verecek kişinin, Hamas'ın Gazze'deki lideri Yahya Sinvar olduğunu ve ilerlemek istenilen her noktanın, Sinvar'ın cevabı gelene kadar 24 ila 36 saat zaman alacağını dile getirdi.

Mossad Başkanı David Barnea liderliğindeki İsrail heyeti, esirlerin serbest bırakılmasına ilişkin müzakerelerin yeni turu için dün Katar'ın başkenti Doha'ya gitmişti.

Haaretz gazetesine göre İsrail heyetinde, İç Güvenlik Teşkilatı Şin-Bet (Şabak) Direktörü Ronen Bar ve İsrail ordusunda kaçırılan ve kayıp kişiler dosyasının sorumlusu Nitzan Alon'un de yer aldığı belirtildi.

Haaretz gazetesi, İsrail'in ateşkes ve esir takasına ilişkin müzakereleri arabulucular olmaksızın doğrudan Hamas'ın Gazze'deki lideri Yahya Sinvar ile yapacağını öne sürmüştü.

Hamas, 14 Mart'ta, İsrail ile ateşkes ve esir değişimi mutabakatına ilişkin teklifi Katar ve Mısır'daki arabuluculara ilettiklerini duyurmuştu.

İsrail Başbakanlık Basın Ofisinden yapılan açıklamada ise Hamas'ın son teklifindeki taleplerinin "akıl dışı" olduğu savunulmuştu.


ABD'nin Teksas sınırında "Hizbullah bombacısı düzensiz bir göçmenin yakalandığı" iddiası

Fotoğraf: AA_Arşiv
Fotoğraf: AA_Arşiv
TT

ABD'nin Teksas sınırında "Hizbullah bombacısı düzensiz bir göçmenin yakalandığı" iddiası

Fotoğraf: AA_Arşiv
Fotoğraf: AA_Arşiv

ABD’nin Teksas eyaletinde, Hizbullah mensubu ve bombacı olduğunu söyleyen Lübnanlı bir kişinin düzensiz göçmen olarak sınırı geçerken yakalandığı ileri sürüldü.

New York Post’un ilk duyurduğu, NBC’nin ABD Gümrük ve Sınır Muhafaza Birimine (CBP) teyit ettirdiğini belirttiği haberde, Hizbullah üyesi bir kişinin gözaltına alındığı belirtildi.

Basel Bassel Ebbadi adlı 22 yaşındaki kişinin 9 Mart’ta Teksas’ın El Paso sınırından geçerken sınır devriyelerince yakalandığı iddia edildi.

Ebbadi’nin ilk ifadesinde, Hizbullah tarafından eğitildiğini, New York’a gitmek ve orada bomba yapmak istediğini söylediği öne sürüldü.

Ebbadi’nin, daha sonra ABD Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza (ICE) biriminde verdiği ifadede ise Lübnan ve Hizbullah’tan kaçmaya çalıştığını çünkü insanları öldürmek istemediğini söylediği savunuldu.

Lübnan’da faaliyet gösteren Hizbullah, ABD Dışişleri Bakanlığınca yabancı terör örgütü listesinde bulunuyor.


Haiti'de çeteler arasındaki çatışmada 10 kişi öldü

Haiti'de çeteler arasındaki çatışmada 10 kişi öldü
TT

Haiti'de çeteler arasındaki çatışmada 10 kişi öldü

Haiti'de çeteler arasındaki çatışmada 10 kişi öldü

Haiti'de çeteler arasında meydana gelen çatışmada 10 kişi hayatını kaybetti.

Yerel basında çıkan habere göre, başkent Port-au-Prince'in güneyindeki Petionville Mahallesi'nde iki çete arasında çatışma çıktı.

Olayda taraflardan 10 çete üyesi yaşamını yitirdi.

Haiti Polis Sözcülüğü'nden konuya ilişkin yapılan açıklamada, güvenlik güçlerinin olayla bir ilgisinin bulunmadığı bildirildi.

Öte yandan Uluslararası Göç Örgütü (IOM) verilerine göre, çetelerin yol açtığı şiddet nedeniyle 8-14 Mart tarihleri arasında, 16 bin 947 kişi başkentteki evlerini terk etmek zorunda kaldı.

- Ne olmuştu?

Haiti Başbakanı Ariel Henry'nin istifasını talep eden silahlı çeteler, Port-au Prince ile Croix des Bouquets bölgesi yakınlarında bulunan iki cezaevine, 2 ve 3 Mart'ta silahlı saldırı düzenleyerek güvenlik güçleriyle çatışmıştı. Çatışmalar esnasında yaklaşık 4 bin mahkum hapishaneden firar etmiş, 12 kişi yaşamını yitirmişti.

Hükümet, 4 Mart'ta hapishaneden kaçanların yakalanması için 72 saatlik olağanüstü hal ilan edildiğini ve belirli saatlerde sokağa çıkma yasağı uygulanacağını duyurmuştu.

Haiti'de hapishaneden kaçan mahkumların yakalanması için 4 Mart'ta ilan edilen 72 saatlik olağanüstü halin süresi 7 Mart'ta 1 ay uzatılmıştı.

Amerika kıtasının en yoksul ülkelerinden Haiti, çetelerin yol açtığı şiddet sarmalı ve iktidar boşluğu nedeniyle ekonomik çöküşün eşiğinde bulunuyor. Uzun yıllardır siyasi, ekonomik ve güvenlik krizi gibi temel problemlerle boğuşan Haiti, 11 milyonu aşan nüfusuyla kıtlık tehlikesi yaşıyor.


Nijerya'da askerlerin düzenlediği operasyonda 11 kişi öldürüldü

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

Nijerya'da askerlerin düzenlediği operasyonda 11 kişi öldürüldü

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

 Nijerya'nın Delta eyaletinde düzenlenen saldırılarda 16 askerin hayatını kaybetmesinin ardından yapılan operasyonda 11 kişinin öldürüldüğü bildirildi.

Ulusal basında çıkan haberlere göre, ordu, Delta eyaletinin komşusu Bayelsa eyaletine bağlı Güney İjaw bölgesinde askerlerin öldürülmesi olayına karıştığı söylenen bir militan liderinin saklandığı yere operasyon düzenledi.

Operasyonda 11 kişi öldürüldü, çok sayıda yaralı kaçtı.

Nijerya'nın Delta eyaletinde hafta sonu barış koruma görevindeki askerlere yönelik saldırıda aralarında iki binbaşı ve bir yüzbaşının da bulunduğu 16 asker hayatını kaybetmişti.

Devlet Başkanı Bola Ahmed Tinubu, silahlı saldırının faillerinin yakalanması amacıyla talimat vermişti.


Blinken, Gazze’de ateşkes konusunu görüşmek üzere Suudi Arabistan ve Mısır’ı ziyaret edecek

ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken (AFP)
ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken (AFP)
TT

Blinken, Gazze’de ateşkes konusunu görüşmek üzere Suudi Arabistan ve Mısır’ı ziyaret edecek

ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken (AFP)
ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken (AFP)

ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Gazze’de ateşkes anlaşması sağlama ve insani yardım girişini artırma çabalarını görüşmek üzere bu hafta Suudi Arabistan ve Mısır’ı ziyaret edecek.

Şarku’l Avsat’ın AFP’den aktardığı habere göre Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Matthew Miller, Blinken’in Çarşamba günü Cidde’de Suudi liderlerle görüşeceğini, ertesi gün de Mısırlı yetkililerle görüşmek üzere Kahire’ye gideceğini bildirdi.

Öte yandan Beyaz Saray, ABD Başkanı Joe Biden’ın, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’ya, İsrail’in Refah’ta kara operasyonu düzenleme ihtimaline ilişkin derin endişesini bir kez daha dile getirdiğini bildirdi.

Beyaz Saray tarafından yapılan açıklamaya göre ABD Başkanı, Gazze genelinde, özellikle de kuzeyindeki ihtiyaç sahiplerine yönelik yardım akışının artırılması gerektiğini de vurguladı.


WHO: Gazze Şeridi’nde kıtlık kapıda

İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarından kaçan Filistinliler (AFP)
İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarından kaçan Filistinliler (AFP)
TT

WHO: Gazze Şeridi’nde kıtlık kapıda

İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarından kaçan Filistinliler (AFP)
İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarından kaçan Filistinliler (AFP)

Dünya Sağlık Örgütü (WHO), Gazze Şeridi’nde kıtlığın kapıda olduğu konusunda uyararak, Gazze’ye daha fazla gıdanın girmesine izin verilmediği sürece bir milyondan fazla insanın felaket düzeyde bir açlıkla karşı karşıya kalmasının beklendiğini bildirdi.

Şarku’l Avsat’ın Alemu’l Arabi haber ajansından (AWP) aktardığına göre WHO tarafından dün akşam yapılan açıklamada, “Gazze Şeridi’nde insanlar ölüyor ve çok sayıda hasta insan var. Gazze’ye daha fazla gıda girmesine izin verilmediği sürece bir milyondan fazla insanın felaket düzeylerinde açlıkla karşı karşıya kalması bekleniyor” ifadeleri kullanıldı.

Açıklamada ayrıca, “Gıda, su ve diğer temel malzemelerin dağıtımında ciddi ve acil bir artış olmazsa koşullar kötüleşmeye devam edecek. Neredeyse tüm aileler her gün öğün atlıyor ve yetişkinler de çocukların yiyebilmesi için öğünlerini azaltıyor” denildi.

WHO, mevcut durumun Gazze’deki binlerce kişinin yaşamı ve sağlığı üzerinde uzun vadeli etkileri olacağı konusunda uyararak, İsrail’e daha fazla geçiş açması ve Gazze’ye su, gıda ve tıbbi malzeme girişini hızlandırması çağrısında bulundu.

Dünya Gıda Programı (WFP) ise dün yaptığı açıklamada, Entegre Gıda Güvenliği Aşama Sınıflandırması (IPC) raporuna göre Gazze’nin kuzeyinde kıtlığın kapıda olduğu ve Mayıs ayına kadar kıtlığın beklendiği konusunda uyardı.

WFP, söz konusu rapordan alıntı yaparak, Gazze’de 1,1 milyon insanın gıda stoklarını tamamen tükettiğini ve ‘felaket derecesinde açlık’ çektiğini belirtti.

IPC raporuna göre bu, IPC tarafından şimdiye kadar kaydedilen felaket düzeyinde açlıkla karşı karşıya kalan en fazla insan sayısı.


Atama ve görevden alma kararları Resmi Gazete'de

Fotoğraf: AA_Arşiv
Fotoğraf: AA_Arşiv
TT

Atama ve görevden alma kararları Resmi Gazete'de

Fotoğraf: AA_Arşiv
Fotoğraf: AA_Arşiv

Bazı bakanlık ve kurumlara ilişkin atama ve görevden alma kararları, Resmi Gazete'de yayımlandı.

Buna göre, 3 Sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 2 ve 3'üncü maddeleri gereğince, Devlet Arşivleri Genel Başkanlığında açık bulunan Başkan Yardımcılığına Murat Yıldız, Milli Saraylar İdaresi Başkanlığında açık bulunan Başkan Yardımcılığına ise Abdülhamit Tüfekçioğlu atandı.

Ayrıca aynı sayılı kararnamenin aynı maddeleri kapsamında;

Milli Eğitim Bakanlığı Rize Milli Eğitim Müdürü Engin Emen görevden alınırken, bu suretle boşala Rize Milli Eğitim Müdürlüğüne Yusuf Tüfekçi getirildi.

Sağlık Bakanlığı Sağlık Bilgi Sistemleri Genel Müdürlüğüne Şali Yıldırım, Sağlık Yatırımları Genel Müdürlüğüne ise Rıza Uçan atandı.


Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Putin ile telefonda görüştü

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Putin ile telefonda görüştü

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, telefonda görüştüğü Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'i seçim zaferinden dolayı tebrik etti.

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığından yapılan açıklamaya göre Erdoğan, Putin ile bir telefon görüşmesi gerçekleştirdi.

Görüşmede, Putin'i seçim zaferinden dolayı tebrik eden Erdoğan, Türkiye ile Rusya ilişkilerindeki olumlu seyrin yeni dönemde artarak devam edeceğine inandığını belirtti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin Ukrayna'da müzakere masasına dönülmesi konusunda her türlü kolaylaştırıcı rolü oynamaya hazır olduğunu ifade etti.