Moskova ve Kiev, nükleer santralin vurulması konusunda karşılıklı suçlamalarda bulunuyor

ABD Ukrayna için yeni bir askeri yardım paketi hazırlıyor... Kuzey Makedonya Ukrayna’ya tank ve uçak tedarik ediyor

Rusya'nın işgali altındaki Ukrayna'nın Zaporijya kentinde nükleer reaktörlerden biri dün bombalanmasının sonucunda hizmet dışı kaldı (Reuters)
Rusya'nın işgali altındaki Ukrayna'nın Zaporijya kentinde nükleer reaktörlerden biri dün bombalanmasının sonucunda hizmet dışı kaldı (Reuters)
TT

Moskova ve Kiev, nükleer santralin vurulması konusunda karşılıklı suçlamalarda bulunuyor

Rusya'nın işgali altındaki Ukrayna'nın Zaporijya kentinde nükleer reaktörlerden biri dün bombalanmasının sonucunda hizmet dışı kaldı (Reuters)
Rusya'nın işgali altındaki Ukrayna'nın Zaporijya kentinde nükleer reaktörlerden biri dün bombalanmasının sonucunda hizmet dışı kaldı (Reuters)

Moskova ve Kiev, Rusya'nın işgali altındaki Ukrayna'nın Zaporijya kentinde Avrupa'nın en büyük nükleer santralinin bombalanmasıyla ilgili karşılıklı suçlamalarda bulundu. Ukrayna, Rus güçlerini bölgeyi bombalamakla suçlarken Rusya Savunma Bakanlığı, santralin bombalanmasından Ukrayna askerlerini sorumlu tuttu ve santralde yangın çıktığını açıkladı. Ukrayna Ulusal Nükleer Enerji Üretim Kuruluşu (Energoatom) tarafından dün yapılan açıklamaya göre bombalama sonucunda santraldeki nükleer reaktörlerden biri hizmet dışı kaldı.
Energoatom, Telegram uygulaması üzerinden bir mesaj göndererek “Zaporijya  nükleer reaktörüne yapılan saldırıdan sonra, üç reaktörden birinin koruma ve acil durum sistemi çalışma moduna geçti ve ardından durdu” açıklamasında bulundu. Açıklamanın devamında bombalamanın nitrojen ve oksijen gazı içeren bir istasyonun yanı sıra bir ‘yan binaya’ ‘ciddi hasar’ verdiği belirtildi. Ayrıca “Hidrojen gazı ve radyoaktif madde sızıntısı riskleri ve büyük bir yangın çıkma riski devam ediyor. Bombalama, reaktörün güvenli bir şekilde çalışmasını ciddi şekilde riske attı” ifadeleri kullanılarak elektrik üretiminin devam ettiği ve Ukraynalı ekibin hala içeride çalıştığı bildirildi.
Cuma günü Ukraynalı yetkililer Rus güçlerini ülkenin güneyindeki merkezi santralin yakınında üç saldırı düzenlemekle suçladı. Ancak Ukrayna'ya yönelik askeri harekatın başlangıcından bu yana santral Rus kontrolü altında bulunuyor. Rus ordusu ise, daha sonra söndürülen bir yangına neden olan saldırıların kaynağının Ukrayna kuvvetleri olduğunu iddia etti. 21 Temmuz'da Rusya, Ukrayna güçlerini Avrupa'nın bu en büyük nükleer santralinin yakınında insansız hava aracı (İHA) aracılığıyla saldırılar düzenlemekle suçlamıştı. Kiev ise Moskova'nın geçen mart ayından bu yana Rus kuvvetleri tarafından kontrol edilen merkezi santralin bulunduğu bölgede ağır silah ve patlayıcılar depoladığını iddia etmişti.
Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy, nükleer santralin bombalanmasının ardından Rusya'nın nükleer endüstrisine yaptırım uygulanması çağrısında bulundu. Cuma akşamı yayınladığı bir video aracılığıyla yaptığı günlük konuşmada Zelenskiy “Diğer uluslara nükleer tehdit oluşturan kişi, nükleer teknolojileri kesinlikle güvenli bir şekilde kullanabilecek bir durumda değildir” ifadelerini kullanarak Rusya Devlet Atom Enerjisi Kurumu’na (ROSATOM) karşı cezai önlemler alınması çağrısında bulundu.
ABD Başkanı Joe Biden yönetimi, Ukrayna’ya uzun menzilli silahlar için mühimmatlar ve zırhlı tıbbi nakil araçları içeren bir milyar dolar değerinde yeni bir güvenlik yardım paketi hazırlıyor. Bu bugüne kadar yapılan en büyük silah anlaşmalarından biri sayılıyor. Öte yandan Kuzey Makedonya, Rus kuvvetlerini yenmesine yardımcı olmak için Ukrayna’ya tank ve uçak tedarik etmeyi kabul etti.
Konu hakkında bilgisi olan üç kaynak cuma günü Reuters'e verdikleri demeçte, anlaşmanın en geç pazartesi günü açıklanmasının ve bu yardımlarla birlikte ABD'nin Rus işgalinin başladığı 24 Şubat’tan beri Ukrayna'ya sağladığı yardımların yaklaşık 8,8 milyar dolara çıkacağını söylediler. İsminin açıklanmasını istemeyen üç yetkili, Biden'ın henüz anlaşmayı imzalamadığını söyledi. İmzalanmadan önce anlaşmada niceliksel ve niteliksel olarak bir değişiklik yapılabileceğine dikkat çektiler.
Bununla birlikte, anlaşma mevcut haliyle imzalanırsa, 1 milyar dolar değerinde olacak ve Yüksek Performanslı Topçu Roket Sistemleri (HIMARS) ve Ulusal Gelişmiş Karadan Havaya Füze Sistemi (NASAMS) için mühimmatların yanı sıra yaklaşık 50 tane M113 zırhlı tıbbi nakil aracı içerecek.
Yeni paket, Pentagon'un Ukraynalıların Almanya'daki Ramstein Hava Üssü yakınlarındaki bir ABD askeri hastanesinde tıbbi tedavi görmelerine izin verme kararının ardından geldi. Geçtiğimiz pazartesi günü Pentagon, Ukrayna için HIMARS mühimmatları da dahil olmak üzere 550 milyon dolar değerinde ayrı bir askeri yardım paketi gönderileceğini duyurdu.
Beyaz Saray yeni askeri yardım paketi hakkında yorum yapmayı reddetti. Yeni paket, Presidential Drawdown Authority (PDA) kapsamında finanse edilecek. PDA, başkanın acil bir durumda kongre onayı olmadan ABD stoklarından ekipman veya hizmet transfer etmesine izin veriyor.
Ukrayna Cumhurbaşkanlığı ofisinde danışman olarak görev yapan Mihaylo Podolyak dün yaptığı açıklamada, Kuzey Makedonya'nın Kiev'e Rus güçlerini püskürtmesine yardımcı olmak için tank ve uçak göndermeyi kabul ettiğini duyurdu. Podolyak Twitter hesabından yaptığı açıklamada “Bugün Ukrayna'ya tank ve uçak ile yardım eli uzatan Kuzey Makedonya da dahil olmak üzere birçok ülke, G20'nin yarısının gösterdiğinden daha fazla cesaret gösteriyor” ifadelerini kullandı.
İngiliz istihbarat raporlarına göre, Ukrayna kuvvetleri, Herson’u Rusya işgali altındaki Kırım'a bağlayan stratejik açıdan önemli demiryolu da dahil olmak üzere güney bölgelerinde köprüleri, mühimmat depolarını ve demiryollarını daha fazla hedef alıyor. Öte yandan Rus askeri kamyonları, tankları, topları ve silahlarından oluşan uzun konvoylar, Ukrayna'nın Donbas bölgesinden ülkenin güneybatısına doğru hareket etmeye devam ediyor. İngiltere Savunma Bakanlığı dün yaptığı açıklamada, Ukrayna'daki Rus savaşının yeni bir aşamaya girmek üzere olduğunu duyurdu. Çatışmanın çoğunun, ülkenin güneybatısında Zaporijya yakınlarında Dinyeper Nehri bitişiğindeki Herson’a kadar uzanan yaklaşık 350 kilometrelik bir cepheye dönüştüğünü belirtti. Bakanlık, Twitter'da yaptığı açıklamada Rus kuvvetlerinin güney Ukrayna'da toplandığının neredeyse kesin olduğunu ve burada bir karşı saldırıyı püskürtmeye veya potansiyel bir saldırı başlatmaya hazırlanıldığını bildirdi.



AB’nin “iki devletli çözüm” yol haritası büyük engellerle karşı karşıya

AB Dışişleri Yüksek Temsilcisi Josep Borrell ve Filistin Dışişleri Bakanı Riyad el Maliki (EPA)
AB Dışişleri Yüksek Temsilcisi Josep Borrell ve Filistin Dışişleri Bakanı Riyad el Maliki (EPA)
TT

AB’nin “iki devletli çözüm” yol haritası büyük engellerle karşı karşıya

AB Dışişleri Yüksek Temsilcisi Josep Borrell ve Filistin Dışişleri Bakanı Riyad el Maliki (EPA)
AB Dışişleri Yüksek Temsilcisi Josep Borrell ve Filistin Dışişleri Bakanı Riyad el Maliki (EPA)

Avrupa Birliği (AB), Gazze Savaşı'nın üzerinden 109 gün geçmesine rağmen, üyeleri arasında derinleşen anlaşmazlıklar ve kendi içinde her biri büyük ölçüde bağımsız bir çizgiyi takip eden üç bloğun oluşması nedeniyle ateşkes çağrısı yapan tek bir toplu bildiri yayınlamayı başaramadı.

Ancak Pazartesi günü geçekleştirilen Dışişleri Bakanları toplantısında Suudi Arabistan, Mısır ve Ürdün Dışişleri Bakanları ile Arap Birliği Genel Sekreteri’nin yanı sıra Filistin ve İsrail ve AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell tarafından Gazze savaşındaki gelişmeleri “ertesi gün” olarak adlandırılan gün konusunda bir paradoks görüldü. Buradaki ironi, Avrupalıların bölünmelerine rağmen AB, Mısır, Ürdün, Suudi Arabistan ve Arap Birliği'nin düzenlediği "barışa hazırlık konferansı düzenlenmesi" çağrısına dayanan bir plan üzerinde anlaşması oldu. Filistinli ve İsrailli tarafların yokluğunda düzenlenebilecek konferansa ABD ve Birleşmiş Milletler (BM) de davet edildi. Amaç, “iki devletli çözümü” sahada gerçeğe dönüştürmek.

Avrupa planı, "barış için yol haritası" olarak adlandırılabilir. AB Ortadoğu Barış Süreci Özel Temsilcisi Sven Koopmans tarafından hazırlanan plan, Pazartesi günkü toplantıdan önce AB’nin 27 üyesine dağıtıldı. Hollanda, Danimarka ve Baltık Denizi ülkelerinin yanı sıra Almanya, Avusturya ve Çek Cumhuriyeti ağırlıklı olmak üzere AB içinde İsrail'e en yakın grubun buna karşı çıkmadı.

Onayın ana sinyali, bugüne kadar sadece diplomatik ve siyasi olarak değil, özellikle Alman ordusunun sahip olduğu en son silah ve teknolojileri sağlayarak kesinlikle İsrail'in yanında olmayı taahhüt eden Almanya'dan geldi. Berlin'in yaptığı son şey, Uluslararası Adalet Divanı önünde İsrail'e verdiği desteği teyit etmek ve İsrail'in Gazze'de “soykırım” yapmadığını tekrar tekrar iddia etmek oldu.

Paris'teki siyasi kaynaklar, Avrupalıların, yönelimleri ne olursa olsun, "Bugün Gazze savaşının İsrail'in sorunlarını çözmeyeceği ve bu başarılsa bile Hamas'ın ortadan kaldırılacağı kanaatine vardıklarını" ancak Hamas’ın yerini başka nesillerin alacağını ve bunun son olmayacağını söylüyor. Bu kaynaklar, Avrupalıların bugün İsrail'i kendisinden daha doğrusu onun yetkililerinden kurtarmaları gerektiğini düşündüklerini ve bunu başarmanın yolunun da İsrail'den geçtiğini aktarıyor.

srftbn
Netanyahu 18 Ocak'ta Tel Aviv'de basına konuşuyor (DPA)

Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock yaptığı açıklamada, “Böyle bir çözüm duymak istemediklerini söyleyenler başka bir alternatif de sunmadı” diyerek, barışın bölgenin tüm sakinlerini kapsamadığı sürece sağlanamayacağını ifade etti. Borrell, "Akıllarında başka hangi çözümler var? Tüm Filistinlilerin ayrılmasını sağlamak mı? Ya da hepsini öldürmek mi? Amacın, Hamas'ı ortadan kaldırmak olduğunu söylemek tek taraflı. Çünkü bu, Hamas'ın ne zaman yeterince zayıf olduğuna karar vermenin İsrail'e bağlı olacağı anlamına geliyor. Bu şekilde çalışmaya devam edemeyiz” dedi.

Gerçek şu ki, Avrupalıların ortaya attığı şey yeni bir şey değil, çünkü “barışın belirleyicileri” yıllardır biliniyor ve iki devletli çözüm, John Kirby'nin başarısız olduğu 2014'ten bu yana tartışılmıyor. Eski ABD Başkanı Barack Obama’nın danışmanı olan Kirby, İsraillileri Batı Şeria'daki yerleşim hızını azaltmaya ikna edemedi. Ancak bugün yeni olan şey, AB’nin farklılıklarını ve bölünmelerini bir kenara bırakmayı başarması.

AB’nin 7 Ekim'den bu yana sağladığı sınırsız desteğe rağmen AB’nin yayınladığı her açıklamaya İsrail’de büyük şüpheyle bakılıyor. Bunun son kanıtı, Fransız gazetesi Le Monde'un, İsrail Dışişleri Bakanı Israel Katz'ın Avrupa Birliği dışişleri bakanlarıyla yaptığı toplantıda aktardığı haber. Haberde Katz, İsrail’in tek müttefiki olduğunu bunun da ABD olduğunu ifade etti. Bu da Tel Aviv’in Brüksel’in değil yalnızca Washington’un planını kabul edeceği anlamına geliyor. Katz planı tartışmayı reddetti ve bunun yerine iki video kaset yayınladı. Birincisi İsrail'in Gazze Şeridi'ne liman olarak istediği yapay adayı, diğeri ise İsrail'i Hindistan'a bağlayan tren hattının güzergahını gösteriyor.

sdcevr
ABD Başkanı Joe Biden, 19 Ocak'ta ABD belediye başkanlarının toplantısı vesilesiyle Beyaz Saray’da konuşuyor (Reuters)

Avrupa Birliği'nin aradığı çözümün, İsrail'i tüm uluslararası forumlarda savunan, ona silah, teçhizat ve her türlü desteği sağlayan ABD tarafından benimsenmeden gün ışığına çıkamayacağına dair köklü bir kanaat var. Dolayısıyla onları etkileyebilecek ve bu tür bir çözümü kabul etmeye itebilecek olan taraf da AB. Geçtiğimiz hafta ABD Başkanı Joe Biden ile İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu arasında geçtiğimiz Pazar günü gerçekleşen son telefon görüşmesi, Netanyahu'nun reddettiği iki devletli çözüm konusunda aralarındaki derin anlaşmazlığı kamuoyuna ortaya çıkardı.

Pek çok analist, Netanyahu'nun cesaretini ve Biden'ı kızdırma isteğini iki devletli çözümü reddetmesini iki ana faktörle tekrarlayarak açıklıyor: Bunlardan biri, aşırı sağla olan siyasi ittifaka esir olması, iki devletli çözüme açılması durumunda bu ittifakın sürekli çökmesi ve Knesset'te sahip olduğu küçük çoğunluğu kaybetmesi tehdidi, ikinci ise Biden, başkanlık mücadelesinde İsrail'i desteklemek için Yahudi seslerine ve ABD'de İsrail adına çalışan dernek ve kuruluşların etkisine yöneldi. Ayrıca, Biden  İsrail Avrupalıların, Arapların ve dünya ülkeleri ve halklarının ezici çoğunluğunun istediği barışçıl çözümü kabul etmesi için İsrail'e ciddi baskı uygulayabilecek bir konumda.

Netanyahu iki devletli çözüme her zaman karşı çıktı ve bunu yalnızca bir kez ve gönülsüzce kabul etti. Burada, Avrupa'nın Washington'un tutumunun değişeceği yönündeki iddiası muhtemelen kaybedilecek ve eski Başkan Donald Trump'ın önümüzdeki Kasım ayında başkanlığı kazanması durumunda boşa çıkacak.

Soru şu, Avrupalıların elinde ne var? İsrail'in planlarına uymayı reddederek onlarla yüzleşmesi durumunda ellerindeki baskı araçlarına başvurmaya hazırlar mı? Bu soruları cevaplamak zor. Ancak bunun tersine, Tel Aviv'in geleneksel olarak Brüksel'de sahip olduğu siyasi ilişkiler ve diplomatik desteğe paralel olarak İsrail'in Birlik ile yakın ekonomik, ticari, bilimsel ve yatırım ilişkilerinin olduğu ve bu nedenle Avrupalıların İsrail üzerinde ciddi baskı kartlarının olduğu doğrulanabilir. Ancak İsrail'le daha önceki birleşme deneyimlerinden yararlanmak cesaret verici değil ve dolayısıyla buna güvenmek de garanti değil.