Küresel piyasalarda gözler ABD'nin enflasyon verilerine çevrildi

Fotoğraf (AA)
Fotoğraf (AA)
TT

Küresel piyasalarda gözler ABD'nin enflasyon verilerine çevrildi

Fotoğraf (AA)
Fotoğraf (AA)

Küresel piyasalarda, gelecek hafta yurt içinde ödemeler dengesi ve sanayi üretim endeksi, yurt dışında ise ABD, Çin ve Almanya'da enflasyon başta olmak üzere yoğun veri gündemi takip edilecek.
Küresel pay piyasaları, ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi'nin, Çin'in askeri karşılık dahil tüm tehditlerine rağmen Tayvan'ı ziyaret etmesi ile haftaya satıcılı başladı.
Söz konusu gelişmenin ardından Çin'in Tayvan'a yönelik ekonomik yaptırım olarak nitelendirilebilecek kararları devreye alması ve büyük çaplı askeri tatbikat başlatması ile risk algısında artış yaşandı. Buna karşın, küresel çapta açıklanan imalat sanayi ve hizmet sektörü Satınalma Yöneticileri Endeksi (PMI) verileri ile şirket finansal sonuçlarının beklentilerden iyi gelmesi, yatırımcı risk iştahının toparlanmasına yardımcı oldu ve pay piyasalarındaki düşüşler kalıcı olmadı.
Geçen hafta merakla beklenen ve ABD'de yaşanan teknik resesyonun gerçek olup olmadığına dair önemli bir kanıt olarak nitelendirilen istihdam raporu verilerinin beklentilerin oldukça üzerinde gelmesi ve iş gücü piyasasında "sürpriz" toparlanmaya işaret etmesiyle pay piyasaları haftayı kararsız tamamladı.
Tüm bu gelişmelerle haftalık bazda New York borsası ve Avrupa borsalarında ortalama yüzde 2,2 yükseliş yaşanırken Asya borsaları karışık seyretti. ABD'nin tarım dışı istihdam raporu verilerinin ardından tahvil piyasasında satışlar hız kazanırken, ABD'nin 10 yıllık tahvil faizi yüzde 2,65 seviyesinden başladığı haftayı yüzde 2,83'ten tamamladı. Dolar endeksi ise haftalık bazda yüzde 0,7'lik artışla 106,6'ya yükseldi.
Altının ons fiyatı 1.795 dolarla bir ayın en yüksek seviyesini test etti, Brent petrolün varil fiyatı da 92,2 dolarla 21 Şubat'tan bu yana gördüğü en düşük seviyeye geriledi.

ABD istihdam piyasasında "sürpriz" toparlanma
ABD'de geçen hafta gözler, ülkede açıklanan gayrisafi yurt içi hasıla (GSYH) verilerinin üst üste iki çeyrek düşüş kaydetmesi ile yaşanan teknik resesyonun ardından ekonomi yetkililerinin işaret ettiği istihdam piyasasına dair verilere çevrildi.
ABD Çalışma Bakanlığının bugün açıkladığı verilere göre, ülkede tarım harici sektörlerde istihdam temmuzda 528 bin kişi arttı. Piyasa beklentilerini ikiye katlayan tarım dışı istihdam verisinin, bu dönemde 250 bin kişi artması öngörülüyordu. Ülkede işsizlik oranı da aynı dönemde yüzde 3,6'dan yüzde 3,5'e düştü. Böylece, ABD'de hem tarım dışı istihdam hem de işsizlik oranı, Şubat 2020'deki salgın öncesi seviyelerine döndü.
Öte yandan hafta başında ABD'de açıklanan ABD'de Tedarik Yönetim Enstitüsü (ISM) imalat dışı endeksi, temmuzda 56,7 ile 3 ayın en yüksek seviyesine çıkarak hizmet sektöründe büyümeye işaret etti. Ülkede fabrika siparişleri de haziranda yüzde 2 ile beklentilerin üzerinde artarak yüksek faiz ortamında imalat sektörünün gücünü koruduğunu gösterdi.
Analistler, istihdam verilerinin ekonominin resesyonda olmadığına dair en güçlü bir kanıt sunduğunu, bu durumun ABD Merkez Bankası'nın (Fed) faiz artırımları konusunda elini rahatlattığını söyledi. Yatırımcıların faizlerin hızlı bir şekilde artmaya devam edeceğine dair beklentilerinin arttığına işaret eden analistler, bu durumun tahvil faizlerinde yükselişi hız kazandırdığını, dolara olan talebi de güçlendirdiğini bildirdi.
Analistler, istihdam verisinin ardından para piyasalarındaki fiyatlamalarda Fed'in eylül toplantısında yüzde 33,5 ihtimalle 50 baz puan ve yüzde 66,5 ihtimalle 75 baz puanlık faiz artışına gitmesinin beklendiğini ifade etti.
Bu gelişmelerle geçen hafta cuma günü pay piyasalarında oynaklığın artmasına karşın hafta boyunca beklentilerin üzerinde açıklanan veri ve şirket finansal sonuçlarının etkisi ile New York borsasında haftalık bazda Nasdaq Teknoloji endeksi yüzde 4,07, S&P 500 endeksi yüzde 1,79 ve Dow Jones endeksi yüzde 0,84 değer kazandı.
Gelecek hafta yatırımcılar, ABD'nin temmuz ayı enflasyon verilerini takip edecek. Haziranda yüzde 9,1 ile Kasım 1981'den bu yana en yüksek seviyeye ulaşan verinin, temmuzda yüzde 8,7'ye gerilemesi bekleniyor.

BoE'den 27 yılın en yüksek faiz artırımı
Rusya-Ukrayna gerilimi kapsamında yaptırımların açıklanmaya devam etmesi ve enerji fiyatlarına ilişkin haber akışının gündemin odağında kalmaya devam ettiği Avrupa tarafında, geçen haftanın gündeminde İngiltere Merkez Bankası'nın faiz artırımı bulunuyordu.
BoE, politika faizini beklentiler doğrultusunda 50 baz puan artırarak yüzde 1,75 seviyesine çıkardı. Banka, artan enflasyonu kontrol altına alabilmek için 1995 yılından bu yana tek seferde en yüksek faiz artışına imza atarken, son adımla birlikte politika faizi, Aralık 2008'den bu yana en yüksek seviyeye çıktı. Enflasyon beklentilerini yukarı yönlü revize eden banka, yılın son çeyreğinde enflasyonun yüzde 13,2 ile zirveyi göreceğini öngördü. Bankanın ekonomiye ilişkin beklentileri ise yılın son çeyreğinde başlayan ve 2024'ün ortalarına kadar sürecek uzun süreli bir resesyona girileceğine işaret etti.
Resesyon beklentileri ile sterlin dolar ve avro karşısında değer kaybederken, İngiltere tahvil piyasasında getiri eğrileri terse döndü.
İmalat sanayi PMI verilerinin beklentilerin üzerinde geldiği ve hafta boyunca özellikle bankacılık sektörüne yönelik finansal sonuçların olunlu karşılanması ile Avrupa borsalarında pozitif bir seyir izlendi. Cuma günü endeksler yönünü ABD'nin tarım dışı istihdam verileri ile negatife çevirse de haftalık bazda Almanya'da DAX 40 endeksi yüzde 2,20, Fransa'da CAC 40 endeksi yüzde 2,10 ve İngiltere'de FTSE 100 endeksi yüzde 1,29 yükseldi.
Avro/dolar paritesinin 1-1,03 bandında dalgalı bir seyir izlediği haftada, sterlin/dolar paritesi yüzde 0,9'luk değer kaybıyla 1,2073'ten tamamladı.
Gelecek hafta Avrupa'da yatırımcılar, Avro Bölgesi'nde sanayi üretimi ve Sentix Güven Endeksi'nin yanı sıra Almanya'da enflasyon ile İngiltere'de büyüme ve sanayi üretimini takip edecek.

Asya borsalarında artan jeopolitik tansiyon gündemi belirledi
ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Pelosi'nin Tayvan ziyaretinin ardından, dünyanın en önemli çip üreticileri arasında yer alan Tayvan ile en büyük ekonomileri ABD ve Çin'in devreye alabileceği olası ekonomik yaptırımlara ilişkin endişeler arttı. Rusya-Ukrayna savaşıyla beraber gitgide kırılganlaşan küresel ekonomide resesyon endişelerini besleyen gelişmeler her ne kadar arka plana atılmış görünse de Çin'in devam eden askeri tatbikatına ilişkin haber akışı yakından izlenmeye devam ediliyor.
Asya genelinde geçen hafta veri gündeminin zayıf olması ile küresel risk iştahına paralel bir seyir izlenirken, jeopolitik gelişmeler dolayısıyla pay piyasası yatırımcılarının "temkinli" hareket ettiği görüldü.
Öte yandan Çinli e-ticaret devi Alibaba'nın açıkladığı finansal sonuçlar kapsamında her ne kadar gelirleri beklentileri karşılasa da geleceğe dönük mesajları oynaklığı destekledi.
Bu gelişmelerle haftalık bazda Çin'de Şanghay bileşik endeksi yüzde 1,69 ve Hong Kong'da Hang Seng endeksi yüzde 2,04 gerilerken, Japonya'da Nikkei 225 endeksi yüzde 1,30 ve Hindistan'da Sensex endeksi yüzde 2,69 yükseldi.
Gelecek hafta Asya genelinde açıklanacak makroekonomik veri gündeminde, Çin'de enflasyon ile dış ticaret dengesi verileri bulunuyor.

Yurt içinde borsadan rekor üstüne rekor
Geçen hafta Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan verilere göre, Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) temmuzda aylık yüzde 2,37 ve yıllık yüzde 79,6 artış kaydetti. AA Finans'ın anketine katılan ekonomistler, temmuzda TÜFE'nin yüzde 3,4 artacağını öngörmüştü. Bu ortalamaya göre haziranda yıllık enflasyonun yüzde 81,42'ye yükseleceği hesaplanmıştı.
Beklentilerin altında kalan verilere ilişkin Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) tarafından yayımlanan Aylık Fiyat Gelişmeleri Raporu'nda da temmuzda tüketici yıllık enflasyonunun enerji hariç tüm alt gruplarda yükselirken, söz konusu yükselişe en belirgin katkının 1,44 puanla temel mal grubundan geldiğini bildirdi.
Yurt içinde bilanço sezonu kapsamında ikinci çeyreğe ilişkin açıklanan şirket finansal sonuçları da beklentilerin üzerinde gelmeye devam ederken, küresel çapta risk iştahının yüksek seyretmesi ile Borsa İstanbul'da BIST 100 endeksi rekor üstüne rekor kırdı.
Endeks haftalık bazda yüzde 6,10 değer kazanarak 2.750,49 puanla kapanış rekoru kırarken, tarihi zirvesini de 2.762,95 puana taşıdı. Dolar/TL ise 17,86-18,09 bandında seyrettiği haftayı 17,9097 ile yatay tamamladı.
Gelecek hafta yurt içinde ödemeler dengesi ile sanayi üretim endeksi verileri öne çıkarken, analistler küresel çapta merkez bankalarının para politikalarına yönelik beklentilerin ve Fed yetkililerinin açıklamalarının oynaklığı artırabileceğini belirtiyor.



ABD neden Venezuela’nın petrol kaynaklarına göz dikti?

ABD, Venezuela devletine ait petrol ve doğalgaz şirketi PDVSA'yı da yaptırım listesine almıştı (Reuters)
ABD, Venezuela devletine ait petrol ve doğalgaz şirketi PDVSA'yı da yaptırım listesine almıştı (Reuters)
TT

ABD neden Venezuela’nın petrol kaynaklarına göz dikti?

ABD, Venezuela devletine ait petrol ve doğalgaz şirketi PDVSA'yı da yaptırım listesine almıştı (Reuters)
ABD, Venezuela devletine ait petrol ve doğalgaz şirketi PDVSA'yı da yaptırım listesine almıştı (Reuters)

ABD uyuşturucu kaçakçılığını önleme gerekçesiyle Venezuela’ya baskıyı artırırken, Donald Trump’ın asıl hedefinin ülkedeki petrol yatakları olduğu belirtiliyor. 

Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro, Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC+) üyelerine ve Genel Sekreter Heysem el-Gays’a pazar günü gönderdiği mektupta, ABD’nin petrol kaynaklarını ele geçirmek istediğini söylemişti. 

Maduro yönetimi, ABD’nin eylemlerinin ülkeyi "istikrarsızlaştırmayı" ve ihracat kapasitesini zayıflatmayı amaçladığını savunuyor. 

Mektupta, bu gerilimin devam etmesi halinde Venezuela’nın petrol üretiminin ve dünya piyasasının istikrarının "ciddi şekilde tehlikeye girebileceği" belirtilerek OPEC+ üyelerine dayanışma çağrısı yapılmıştı.

Kolombiya lideri Gustavo Petro da Trump’ın "uyuşturucuyla mücadeleyi bahane ederek Venezuela’daki petrol kaynaklarını ele geçirmeye çalıştığını" söylemişti. 

ABD Dışişleri Bakanlığı ise Karayipler’deki askeri yığınağın uyuşturucu kaçakçılığını ve düzensiz göçmen akışını engelleme amacı taşıdığını, Venezuela’nın petrol kaynaklarıyla ilgisi olmadığını savunmuştu. 

ABD Enerji Enformasyon Dairesi’ne göre Venezuela, dünyadaki ham petrol rezervlerinin neredeyse beşte birine sahip. Yaklaşık 303 milyar varil ham petrole denk gelen bu miktar, dünyadaki en büyük ham petrol rezervini oluşturuyor. 

Diğer yandan Karakas yönetimi gerek ABD’nin uyguladığı yaptırımlar gerek de ekipman eksikliği nedeniyle bu potansiyeli gerçek anlamda kullanamıyor. Latin Amerika ülkesi günde yaklaşık 1 milyon varil petrol üretiyor. Bu yüksek bir rakam olmasına rağmen küresel ham petrol üretiminin sadece yüzde 0,8'ini oluşturuyor.

CNN’in analizinde, ABD’nin benzin üretimine uygun hafif ham petrol çıkardığına ancak Venezuela’daki gibi ağır ham petrole sahip olmadığına dikkat çekiliyor. Ağır ham petrol üretimi dizel, asfalt ya da fabrikalarla diğer ağır ekipmanlarda kullanılıyor. 

Trump yönetiminin, bu petrol kaynaklarına ulaşmak için Maduro’yu devirip yerine "Batı yanlısı" bir lider getirmeyi deneyebileceği yorumu yapılıyor. Böyle bir senaryoda Karakas yönetimine uygulanan ağır ekonomik yaptırımları hafifletilebileceği ve Amerikan petrol şirketlerinin ülkede daha yoğun faaliyet gösterebileceği belirtiliyor.

ABD'nin Karayipler'deki askeri yığınağı

Trump yönetimi uyuşturucu kaçakçılığıyla mücadele gerekçesiyle Güney Mızrağı Operasyonu'nu başlattığını bu ay duyurmuştu. Amerikan ordusu, dünyanın en büyük uçak gemisi USS Gerald R. Ford'un da aralarında bulunduğu çok sayıda savaş gemisiyle birlikte 15 bin askerini bölgeye sevk etmişti.

ABD Dışişleri Bakanlığı, uyuşturucu kaçakçılığından sorumlu tuttuğu Güneşler Karteli'ni (Cartel de los Soles) terör örgütü ilan etmiş, liderinin Maduro'nun olduğunu öne sürmüştü.

Bölgede eylülden bu yana en az 21 operasyon düzenleyen Amerikan ordusu, uyuşturucu kaçakçılığına karıştığını iddia ettiği 83 kişiyi öldürdü. 

Independent Türkçe, CNN, Fox News


Bitcoin, kripto para birimlerinin düşüşüyle 85 bin doların altına geriledi

Hong Kong'daki bir kripto para borsasının dışındaki Bitcoin logosu (AFP)
Hong Kong'daki bir kripto para borsasının dışındaki Bitcoin logosu (AFP)
TT

Bitcoin, kripto para birimlerinin düşüşüyle 85 bin doların altına geriledi

Hong Kong'daki bir kripto para borsasının dışındaki Bitcoin logosu (AFP)
Hong Kong'daki bir kripto para borsasının dışındaki Bitcoin logosu (AFP)

Bitcoin, kripto para piyasasında yaklaşık iki aydır süren düşüş eğiliminin derinleşmesiyle, kısa süreliğine 85 bin doların altına indi. Teknoloji şirketlerinin aşırı değerli olduğu yönündeki görüşlerin yayılmasıyla dün kripto varlıklarda geniş kapsamlı bir satış dalgası yaşandı.

Bitcoin, gün içinde yüzde 12’ye varan kayıp yaşadıktan sonra yüzde 5,6 düşüşle 86 bin doların biraz üzerinde dengelendi. Bu sabah erken saatlerde ise fiyatın 86 bin 650 dolar civarında seyrettiği bildirildi.

Coinbase platformuna göre bu kayıplar, 6 Ekim’de kaydedilen 126 bin 210 dolar seviyesinden bu yana yaklaşık yüzde 33’lük bir değer kaybına işaret ediyor. Nisan ayından itibaren hisse senedi piyasalarıyla paralel bir şekilde yükseliş gösteren Bitcoin, kısmen Washington’daki daha destekleyici söylemlerden güç almıştı. Ancak dünkü sert satış dalgası, kripto para alım satım hizmeti veren şirketleri ve iş modelini Bitcoin yatırımına dayandıran firmaları ciddi biçimde etkiledi.

Coinbase Global hisseleri yüzde 4,8 gerilerken, Robinhood Markets yüzde 4,1 değer kaybetti. Bitcoin madencisi Riot Platforms’un hisseleri yüzde 4 düştü. Yalnızca Bitcoin satın almak için fon toplayan en büyük ‘kripto hazine’ şirketi olarak bilinen Strategy’nin hisselerinde de yüzde 3,3’lük bir gerileme yaşandı. Şirketin elinde 649 bin 870 adet Bitcoin bulunduğu ve bu varlıkların pazartesi günü ABD doğu saatiyle saat 16.00 itibarıyla yaklaşık 55,7 milyar dolar değerinde olduğu belirtildi.

Strategy’nin önceki tahminleri, Bitcoin’in yılı 85 bin ile 110 bin dolar arasında kapatacağı yönündeydi. Bu beklenti, 30 Ekim’de açıklanan 150 bin dolarlık öngörünün altında kaldı.

ABD Başkanı Donald Trump’ın oğulları Eric ve Donald Trump Jr.’ın da pay sahibi olduğu Amerikan Bitcoin’inin değeri yüzde 15,6 gerileyerek, 30 Eylül’den bu yana yaklaşık yüzde 47’lik bir düşüş kaydetti. Trump ile bağlantılı diğer kripto projelerinde de benzer kayıplar yaşandı. World Liberty Financial adlı tokenin piyasa değeri, eylül ortasında 6 milyar doları aşmasının ardından yaklaşık 4,14 milyar dolara indi. Trump’ın adıyla çıkarılan TRUMP tokeninin fiyatı ise 5,70 dolar seviyesine gerileyerek, göreve başlama öncesi 45 dolarlık talep fiyatının oldukça altında kaldı.

Bitcoin’e yatırım yapmanın yaygın yollarından biri olan spot Bitcoin borsa yatırım fonları (ETF), yatırımcılara kripto paraya doğrudan sahip olmadan pay edinme imkânı sunuyor. Morningstar Direct verilerine göre yatırımcılar, kasım ayında Bitcoin ETF’lerinden 3,6 milyar dolar çekti. Bu rakam, ocak 2024’te işlem görmeye başlamalarından bu yana görülen en büyük aylık çıkış oldu.

Bitcoin vadeli işlemleri de son bir ayda yaklaşık yüzde 24 değer kaybederken, altın vadeli işlemleri yüzde 7 artış gösterdi. Analistler, yoğun satış dalgasını sonbaharda artan riskten kaçınma eğilimine bağlıyor. Bu durum, yatırımcıları tahvil ve altın gibi güvenli limanlara yönlendirirken, kurumsal satışlar, uzun vadeli yatırımcıların kâr realizasyonu, ABD Merkez Bankası’nın (FED) daha sıkı duruşu ve kripto para düzenlemelerindeki yavaşlamanın yarattığı belirsizliğin etkili olduğu ifade ediliyor.

Deutsche Bank analistleri, mevcut koşulların Bitcoin portföylerinin dayanıklılığını test ettiğini ve yaşananların geçici bir düzeltme mi yoksa uzun vadeli bir uyarlama mı olduğu konusunda soru işaretleri yarattığını belirtiyor.

Düzenleyici açıdan bakıldığında, temmuz ayında Trump’ın imzaladığı yasa, kripto sektörüne destek sağlamıştı. Yasa, stabil kripto paraları (dolar gibi varlıklara bağlı olanları) koruma altına alarak fiyat dalgalanmalarını diğer kripto paralara göre sınırlamayı amaçlıyordu. Ancak, kripto piyasası için yeni bir piyasa yapısı oluşturmayı hedefleyen yasa tasarısı Senato’da hâlâ ilerleyemedi. Bu tasarı, sektörde Trump’ın seçim sürecini destekleyen ve Washington’daki müttefiklerinin göreve gelmesini sağlayan yatırımcılar için öncelikli bir konu olarak görülüyor.


Moody's, güçlü petrol dışı büyümenin desteğiyle Suudi Arabistan'ın Aa3 notunu teyit etti

Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad (SPA)
Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad (SPA)
TT

Moody's, güçlü petrol dışı büyümenin desteğiyle Suudi Arabistan'ın Aa3 notunu teyit etti

Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad (SPA)
Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad (SPA)

Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s, Suudi Arabistan’ın kredi notunu ‘Aa3’ olarak teyit etti ve görünümünü ‘durağan’ olarak belirledi. Kuruluş, Suudi ekonomisinin önümüzdeki yıl güçlü ekonomik büyüme göstermesine olumlu bakıyor; özellikle ekonomik çeşitlendirme çabaları sayesinde petrol dışı sektörlerdeki güçlü büyümeyi destekliyor.

Moody’s, Suudi Arabistan’a yönelik düzenli not gözden geçirmesinde, ülke ekonomisinin gücüne ve mali politikalarının istikrarına dikkat çekerek, Aa3 notunun büyük ekonomik hacim, yüksek gelir düzeyi ve güçlü kamu bütçesi ile desteklendiğini vurguladı. Kuruluş ayrıca, ülkenin ekonomik çeşitlendirme programlarında kaydettiği ilerlemeyi de öne çıkardı.

Moody’s’in Aa3 notunu teyit etmesi ve durağan görünümü, Suudi Arabistan’ın kredi değerliliğinin istikrarlı olduğunu gösteriyor. Bu durum, kuruluşun Kasım 2024’te ülke notunu A1’den Aa3’e yükseltmesinin ardından geldi; yükseltme, ekonomik reformlarda sağlanan ilerlemeye dayanıyordu. Diğer büyük uluslararası derecelendirme kuruluşları da Suudi Arabistan’ın güçlü kredi profilini onaylıyor. Standard & Poor’s ve Fitch, ülkeye A+ notu ve durağan görünüm verirken, bu yüksek dereceler ülkenin mali ve dış pozisyonunun gücünü ve artan ekonomik esnekliğini teyit ediyor.

Ekonomik ivme ve beklenen büyüme

Ekonomik momentum güçlü seyrini sürdürüyor; özellikle petrol dışı sektörler güçlü büyüme oranları yakalamaya devam ediyor. Moody’s, Suudi Arabistan’ın gayri safi yurtiçi hasılasının (GSYİH) 2025’te yaklaşık yüzde 4 oranında büyümesini bekliyor; bu oran, 2024’teki yüzde 2’lik büyümenin üzerine çıkıyor. 2026 yılında ise büyümenin yüzde 4,5’e ulaşması öngörülüyor. Bu dönemde petrol sektörü, OPEC+ ittifakının üretimi artırmaya başlamasıyla birlikte yeniden büyüme eğilimine girecek.

frg
Riyad'da açık havada futbol maçı izleyen insanlar (Reuters)

Suudi Arabistan hükümeti, gelecek yıl için ekonomik büyüme tahminini önceki yüzde 3,5 seviyesinden yüzde 4,6’ya yükseltmişti. Bu artış, büyük ölçüde petrol dışı sektörlerin beklenen büyümesine dayanıyor. Moody’s de açıklamasında, petrol dışı faaliyetlerin büyük projelerin kesintisiz şekilde yürütülmesini desteklediğine dikkat çekti.

Uluslararası Para Fonu (IMF) ise Suudi ekonomisinin 2025 ve 2026 büyüme tahminlerini yüzde 4’e yükseltti. IMF, bu büyümenin arkasında petrol dışı sektörlerdeki önemli genişleme ve OPEC+ çerçevesinde kademeli petrol üretim kesintilerinin bulunduğunu belirtti. Kuruluş, Suudi Arabistan ekonomisinin şoklara karşı güçlü bir dayanıklılık gösterdiğini vurguladı ve enflasyonun yaklaşık yüzde 2 seviyesinde istikrarlı kalacağını öngördü.

Kredi derecelendirme gücü

Suudi Arabistan’ın ekonomik gücü, büyük ekonomik hacmi, yüksek kişi başı gelir seviyesi ve düşük üretim maliyetleriyle birlikte bol hidrokarbon kaynaklarına dayandırılıyor. Moody’s’in açıklamasına göre, ülkenin güçlü kurumları ve iyi yönetim yapısı, 2016’dan bu yana uygulanan kapsamlı reform ajandasındaki önemli ilerlemeyi destekliyor. Mali gücü ise nispeten düşük kamu borç yükü, borçlanma maliyetlerini karşılayabilme kapasitesi ve güçlü devlet mali varlıklarına dayanıyor.

frg
Kral Abdullah Finans Bölgesi'ndeki (KAFD) Riyad tren istasyonu dışında yürüyen insanlar (Reuters)

Buna karşın, Suudi Arabistan’ın risklere maruz kalabilirliği, daha çok siyasi risklerden kaynaklanıyor; bu riskler, bölgesel jeopolitik dinamiklerin zorluklarını yansıtıyor.

Moody’s, petrol fiyatlarının yüksek harcamaları destekleme kapasitesinin azaldığını belirtmesine rağmen, hükümetin ekonomik dönüşüm sürecini desteklemek amacıyla ekonomik dalgalanmalara karşı mali politika uyguladığını vurguladı.

Durağan görünüm

Moody’s, durağan görünümün, ülkenin kredi notunu etkileyen risklerin dengede olduğunu gösterdiğini belirtti. Kuruluş, büyük ölçekli çeşitlendirme projelerinin daha fazla ilerlemesinin, özel sektörü çekebileceğini ve petrol dışı ekonominin mevcut tahminlerden daha hızlı şekilde gelişmesini teşvik edebileceğini kaydetti.

Suudi Arabistan Ekonomi ve Planlama Bakanı Faysal el-İbrahim geçen ay yaptığı açıklamada, ülkenin doğrudan ve dolaylı olarak petrol bağımlılığının yüzde 90’dan yüzde 68’e gerilediğini, bugün petrol dışı faaliyetlerin ise GSYİH’nin yüzde 56’sını oluşturduğunu duyurmuştu.