Çöpe atılan mango tohumlarının faydaları

Mango tohumları iStock
Mango tohumları iStock
TT

Çöpe atılan mango tohumlarının faydaları

Mango tohumları iStock
Mango tohumları iStock

Mangonun tamamını yedikten sonra çekirdeğe ulaşan mango severlerin macerası burada sona erer. Ancak çöp konteynerlerinde atılan bu tohumların besin ve tıbbi değeri olduğu kadar biyoyakıt üretiminde de değeri olduğu son zamanlarda araştırma ekipleri tarafından dünya çapında yapılan çeşitli araştırmalarla kanıtlandı.
Mısır Tarım Bakanlığı istatistiklerine göre Mısır, mango ya da Mısırlıların “çocukların sevgilisi” olarak adlandırdığı bu meyvenin üretiminde, yıllık 1,2 milyon ton ile Arap dünyasında birinci, dünyada ise sekizinci sırada yer alıyor. Bu üretim İsmailiye ve Şarkiye şehirlerinde yoğunlaşıyor.
Mısır'daki mango tarihi, 1825'lere kadar dayanmaktadır. Mango tohumlarının akıbeti, bu hazine ile yaz aylarında doldurulan çöp konteynerleri oldu. Dünya çapında araştırma ekipleri yakın zamanda yayınlanan çalışmalarla bu meyvenin tohumlarına dikkat çekmeye başladı.
Bu çalışmalardan biri, yılda 917 bin ton mango üreten Nijerya'da, Nijerya Üniversitesi Biyolojik Bilimler Fakültesi Mikrobiyoloji Bölümü'nden bir araştırma ekibi tarafından yapıldı. Ekip çalışmasında, bu ihmal edilmiş kaynaktan biyoyakıt üretme yöntemini ortaya koydu.
"Heliyon" dergisinin haziran sayısında yayınlanan çalışma sırasında araştırmacılar, mango çekirdeğinden elde edilen nişastanın biyoetanol üretimi için hammadde olarak kullanılabileceğini gösterdiler.
Çalışmaya göre, tohumlar nişasta üretmek için kurutulur,  öğütüldükten sonra şap ile işlemden geçirilir. Bundan sonra şeker ve etanol üretmek için iki saat boyunca sülfürik asit, sodyum hidroksit ile bir su tahlili yapılır.
Hindistan Bilim ve Teknoloji Bakanlığı Yenilikçi ve Uygulamalı Biyoişleme Merkezi'nden bir araştırma ekibi tarafından yakıttan gıda ve ilaca kadar birçok alanda kakao yağına benzer mango tohumları kullanıldı. Bu başarı geçtiğimiz mart ayında "Food Chemistry" dergisinde duyuruldu.
Kakao yağı, kakao çekirdeklerinden elde edilen bitkisel bir yağ olup açık sarı bir renge sahip. Bu yağ çikolata yapımında kullanılmasının yanı sıra  merhem, kozmetik ve ilaçların hazırlanmasında da kullanılıyor.
Söz konusu araştırma ekibi, yağın dokusunu ve organoleptik özelliklerini inceledikten sonra, mango çekirdeğinden elde edilen yağın kakao yağına iyi bir alternatif olduğunu kanıtladı.
Ekip, bu tohumlardan elde edilen yağların özelliklerinin palmitik, oleik ve stearik asitler açısından kakao yağına benzer olduğunu ve bitter çikolatanın yüzde 80'inin yerini alma potansiyeline sahip olduğunu, yani çikolata yerine geçen ürünlerde kullanılabileceğini ortaya koydu.
Mangonun bu uygulama alanları yanında Mısır'da ortaya çıkan üçüncü, daha egzotik bir uygulama alanı var. Buna göre Ulusal Araştırma Merkezi Moleküler Biyoloji Departmanından bir araştırma ekibi, mango tohumlarından elde edilen fenolik antioksidanların yılan zehirine karşı terapötik bir etkiye sahip olduğunu kanıtladı.
Brezilya Journal of Pharmacology'de Ekim 2018'de yayınlanan çalışma sırasında araştırma ekibi, mango tohumu ekstraktının büyük miktarda fenol ve flavonoid (100 gram tohumda sırasıyla 17.400 ve 3325 mg) içerdiğini gösterdi. Bu bileşikler antioksidan etkiye sahip ve bu nedenle yılan ısırıklarını tedavi etmenin yeni bir yolu olarak düşünülebilir.
Mango çekirdeğinin bu faydaları kanıtlanmış olsa da, Kahire'deki Alman Üniversitesi Mühendislik ve Malzeme Bilimleri Fakültesi'nden Yardımcı Doçent Muhammed el-Meydani, bu fikirlerin endüstriyel bir projeye dönüştürülmesinin katma değeri olduğunu kanıtlayan çalışmalara ihtiyaç olduğunu söylüyor.
Muhammed el-Meydani Şarku'l Avsat'a yaptığı özel açıklamalarda, "Katma değer, atık hacmine bağlı. Atık hacmi büyükse küçük veya orta katma değerli projeler kabul edilebilir. Ancak atık hacmi küçükse katma değeri yüksek olmalı” dedi.
Ayrıca bu atığın hacmine göre ilaç ve kozmetiklerin en uygun uygulama şekli olacağını da kaydetti.
Bu bağlamda Muhammed el-Meydani bir firmanın mango kabuklarından deri ürettiği ve bu kabukların çanta üretiminde kullanıldığı Hollanda'dan bir modele atıfta bulundu. Bu, hacmi büyük olmayan atıkların katma değerini maksimize etmek için bir model.
Geleneksel kaynaklardan üretilen ürünlere kıyasla bu tür ürünlerin fırsatları hakkında Muhammed el-Meydani, doğal atıklara değer verme ve bunlardan yararlanmaya dayanan “döngüsel biyo-ekonominin” yakın gelecekte endüstride küresel bir trend olacağını açıkladı. Meydani, “Birçok Avrupa Birliği ülkesi bu yaklaşım üzerinde çalışmaya başladı ve Arap bölgesindeki bizler de fikirlere hazır olmalıyız” dedi.



Suda kalan parmakların hep aynı şekilde buruştuğu bulundu

Parmakların suda kalınca buruşmasının nedeni damarların sıkışması (Binghamton Üniversitesi)
Parmakların suda kalınca buruşmasının nedeni damarların sıkışması (Binghamton Üniversitesi)
TT

Suda kalan parmakların hep aynı şekilde buruştuğu bulundu

Parmakların suda kalınca buruşmasının nedeni damarların sıkışması (Binghamton Üniversitesi)
Parmakların suda kalınca buruşmasının nedeni damarların sıkışması (Binghamton Üniversitesi)

Suda uzun süre kalınca parmaklarda oluşan buruşmanın hep aynı desene sahip olduğu tespit edildi. 

Banyo yapınca veya bir süre yüzünce el ve ayak parmakları buruşmaya başlıyor. Bunun nedeni ilk başta parmakların suyla dolması gibi gelebilir ancak durum öyle değil.

Koldan ele doğru uzanan medyan sinirinde hasar olan kişilerin parmaklarının buruşmadığını 1935'te fark eden bilim insanları, sürecin sinir sistemiyle alakalı olduğu sonucuna varmıştı. 

Uzmanlar derinin altındaki damarların büzüşmesi sonucu parmaklardaki kırışıklıkların oluştuğunu söylüyor.

Binghamton Üniversitesi'nden Guy German, 2023'te The Conversation'da kaleme aldığı yazıda "El ve ayaklar birkaç dakikadan daha uzun süre suyla temas ettiğinde, ciltteki ter kanalları açılarak suyun cilt dokusuna akmasına izin verir. Eklenen bu su, cildin içindeki tuz oranını azaltır. Sinir lifleri beyne daha düşük tuz seviyeleri hakkında bir mesaj gönderir ve otonom sinir sistemi kan damarlarını daraltarak yanıt verir" diye süreci açıklamıştı.

Yazısının ardından çeşitli yorum ve sorularla karşılaşan German'a bir öğrenci "Peki kırışıklıklar hep aynı şekilde mi oluşuyor" diye sormuş. German ve ekip arkadaşları bunu yanıtlamak adına bir deney yürüttü. 

Bulguları hakemli dergi Journal of the Mechanical Behavior of Biomedical Materials'ta yayımlanan çalışmada bir grup katılımcının elleri 30 dakika boyunca suda tutuldu ve ardından fotoğrafları çekildi.

24 saat sonra aynı işlemi tekrarlayan araştırmacılar görüntüleri karşılaştırınca parmaklarda aynı desenlerin oluştuğunu gördü. 

German "Kan damarları pozisyonlarını çok fazla değiştirmez. Biraz hareket ederler ancak diğer kan damarlarına göre son derece sabittirler" diyerek ekliyor: 

Bu da kırışıklıkların aynı şekilde oluşması gerektiği anlamına geliyor ve biz de öyle olduğunu kanıtladık.

Araştırmacılar yeni çalışmanın adli tıpa katkı sağlayabileceğini ve uzun süre suda kalan cesetlerin kimliğini tespit etmede kullanılabileceğini düşünüyor.

German ayrıca derinin suda kalmasıyla ilgili daha fazla soruya cevap aramayı umduğunu da belirtiyor.

Independent Türkçe, IFLScience, Popular Science, Conversation, Journal of the Mechanical Behavior of Biomedical Materials