Türkiye, askeri harekat söylemini azaltırken SDG'yi hedef almaya devam ediyor

Türkiye sınırındaki Kili köyü yakınlarındaki yerinden edilen Suriyelilerin kaldıkları bir kampta yüksek sıcaklıklardan bunalan çocuklara su püskürten gönüllüler (AFP)
Türkiye sınırındaki Kili köyü yakınlarındaki yerinden edilen Suriyelilerin kaldıkları bir kampta yüksek sıcaklıklardan bunalan çocuklara su püskürten gönüllüler (AFP)
TT

Türkiye, askeri harekat söylemini azaltırken SDG'yi hedef almaya devam ediyor

Türkiye sınırındaki Kili köyü yakınlarındaki yerinden edilen Suriyelilerin kaldıkları bir kampta yüksek sıcaklıklardan bunalan çocuklara su püskürten gönüllüler (AFP)
Türkiye sınırındaki Kili köyü yakınlarındaki yerinden edilen Suriyelilerin kaldıkları bir kampta yüksek sıcaklıklardan bunalan çocuklara su püskürten gönüllüler (AFP)

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan arasında Cuma günü Soçi’de yapılan ve Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyine olası askeri harekatına karşı olan Moskova’nın harekat yerine Ankara'nın Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed rejimi ile koordinasyon kurmasını talep ettiği Rusya-Türkiye zirvesi öncesi geçtiğimiz Mayıs ayından bu yana iki ayı aşkın bir süredir olası askeri harekat ile ilgili Türk yetkililerce yapılan açıklamaların azalırken Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) ve Ankara’ya yakın Suriye Milli Ordusu (SMO) grupları, Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ve Suriye rejimi tarafından kontrol edilen bölgeleri hedef almaya devam etti.
Milli Savunma Bakanlığı’ndan dün yapılan açıklamada, SDG'nin omurgasını oluşturan Halk Koruma Birlikleri'nin (YPG) 13 üyesinin Suriye'nin kuzeyinde ve kuzeydoğusunda TSK ve SMO unsurlarının kontrolündeki Zeytin Dalı ve Barış Pınarı harekat bölgelerine saldırı düzenlemeye çalışırken etkisiz hale getirildikleri duyuruldu.
Açıklamada, TSK’nın Suriye’nin kuzeyinde de teröristle mücadelesini etkin ve kararlı şekilde sürdürdüğünü belirtildi.
Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR), Halep’in doğu kırsalındaki es-Sacur harekat sınır hattı bölgesi TSK ve SMO unsurları ile SDG'ye bağlı Menbiç Askeri Konseyi güçleri arasında ağır silahlarla çatışmalar yaşandığını bildirdi. SOHR’un aktardığına göre TSK’nın çatışmalarla aynı sıralarda Menbiç kırsalında bulunan Avn ed-Dadat, Tohar, el-Cat ve eş-Huşriye köylerini bombaladı ve bir Türk savaş uçağının bölgenin üzerinde uçuş yaptı.
SOHR, Türkiye’ye ait bir silahlı insansız hava aracıyla (SİHA) gerçekleştirilen bombardımanın ilk sonuçlarına göre YPG’nin önde gelen kadroları arasında yer aldıkları düşünülen, ancak kimlikleri henüz belirlenemeyen iki YPG üyesinin yanı sıra ikisi kardeş olmak üzere 4 kişinin hayatını kaybettiğini belirtti.
Hedef alınan bölgedeki görgü tanıkları, bombardımanın Türkiye’ye ait bir SİHA tarafından gerçekleştirildiğini doğruladılar. Görgü tanıklarının ifadelerine göre patlamadan birkaç dakika önce bir füze sesi duyuldu. Füze YPG’nin önde gelen liderlerinden birinin içinde bulunduğu minibüsünü hedef aldı. Olayda ölü ve yaralıları olduğu belirtildi.
Fırat’ın doğusundaki bölgeler, özellikle Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Putin ve İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi arasında 19 Temmuz'da Tahran’da düzenlenen Suriye konulu üçlü zirvenin ardından son haftalarda Türk SİHA’larının Suriye'nin kuzeyinde SDG'nin omurgasını oluşturan ve Türkiye’nin terör örgütü olarak sınıflandırdığı PKK'nın uzantısı olarak gördüğü YPG'nin liderlerini ve önde gelen savaşçılarını yoğun olarak hedef aldığı saldırılara tanık oldu.
Gözlemciler, Türkiye'nin Suriye'nin kuzeyinde askeri bir harekat gerçekleştirmesi için uluslararası taraflardan gereken desteği alamaması ve Rusya, İran ve Suriye rejiminin yanı sıra ABD’nin ve Avrupa ülkelerinin de böyle bir harekata karşı çıkması nedeniyle şu an SDG'yi zayıflatmak için yeni bir strateji izlediğini düşünüyorlar.
Gözlemcilere göre Türkiye, Tahran’da Rusya’dan ve İran'dan Menbiç ve Tel Rıfat'ta güney sınırından Suriye topraklarının 30 kilometre derinliğine kadar güvenli bir bölge oluşturmak amacıyla askeri bir harekat başlatmak yerine SDG'yi liderlerini hedef alarak zayıflatmak için yeşil ışık almış olabilir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçtiğimiz Cuma günü Rusya'nın tatil beldesi Soçi’de Putin ile görüşmesinin ardından Cumartesi günü Soçi'den dönüşü sırasında kendisine eşlik eden bir grup gazeteciye yaptığı açıklamalarda, Putin’in kendisine Suriye krizinin çözümü için “Bunları mümkün olduğunca rejimle birlikte çözme yolunu tercih ederseniz çok daha isabetli olur” imasında bulunduğunu söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sayın Putin, konuyla ilgili Türkiye'ye yönelik adil bir yaklaşım sürdürüyor. Terörle mücadele noktasında her zaman yanımızda olacağını özellikle de ifade ediyor. Burada şunu bize ima ediyor: ‘Mümkün olduğunca bunları, rejimle birlikte çözme yolunu tercih ederseniz çok daha isabetli olur' gibi bir yaklaşımı var. Biz de diyoruz ki şu anda bizim istihbarat örgütümüz, Suriye istihbaratıyla zaten bu konuları yürütüyor ama bütün mesele netice almak. ‘Eğer istihbaratımız, Suriye istihbaratıyla bu çalışmayı yürütürken buna rağmen hala orada terör örgütleri fellik fellik at oynatıyorsa bu konuda bize destek vermeniz gerekiyor' diyoruz. Bu konuda da mutabakatımız var” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü:
“Suriye'de yuvalanan terör örgütlerine karşı atılabilecek adımları da aramızda mütalaa ettik. Suriye'nin toprak bütünlüğünü tehdit eden, Suriyeli kardeşlerimizle birlikte askerimize, polisimize, güvenlik güçlerimize, sivil vatandaşlarımıza saldıran bu katil sürüleriyle mücadelemize birlikte gereken cevabı verme kararında da mutabık kaldık.”



Sudanlı Doktorlar: Hızlı Destek Kuvvetleri Kuzey Darfur'da etnik kökene dayalı olarak 200 kişiyi öldürdü

 Yerinden edilmiş Sudanlılar, Sudan'ın doğusundaki El-Kadarif şehrinde geceyi geçiriyor (AFP)
Yerinden edilmiş Sudanlılar, Sudan'ın doğusundaki El-Kadarif şehrinde geceyi geçiriyor (AFP)
TT

Sudanlı Doktorlar: Hızlı Destek Kuvvetleri Kuzey Darfur'da etnik kökene dayalı olarak 200 kişiyi öldürdü

 Yerinden edilmiş Sudanlılar, Sudan'ın doğusundaki El-Kadarif şehrinde geceyi geçiriyor (AFP)
Yerinden edilmiş Sudanlılar, Sudan'ın doğusundaki El-Kadarif şehrinde geceyi geçiriyor (AFP)

Sudan Doktorlar Ağı bugün yaptığı açıklamada, Batı Sudan'ın Kuzey Darfur Eyaleti'ndeki Ambro, Sarba ve Ebu Kumra bölgelerinde Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) tarafından etnik kökenleri nedeniyle aralarında çocuk ve kadınların da bulunduğu 200'den fazla kişinin öldürüldüğünü duyurdu.

Ağ’ın yayınladığı basın açıklamasında, "Çad'ın El-Tina bölgesindeki mülteci kamplarına ulaşan hayatta kalanların ifadeleri, HDK'nin saldırıları sonucunda Ambro, Sarba ve Ebu Kumra bölgelerinde aralarında çocuk, kadın ve erkeklerin de bulunduğu 200'den fazla kişinin etnik kökenleri nedeniyle öldürüldüğünü ortaya koymuştur; bu, tüm insani ve uluslararası hukuk kurallarının açık bir ihlalidir" denildi.

Ağ, "bu suçların, silahlı saldırılardan kaçan ve Çad devletine doğru yaygın göç dalgalarına neden olduğunu, yerinden edilmiş kişilerin ve mültecilerin son derece karmaşık insani koşullar altında yaşadığını, bu koşulların ciddi gıda ve içme suyu kıtlığı, kötüleşen sağlık hizmetleri ve güvenli barınak eksikliği ile karakterize olduğunu, özellikle çocuklar, kadınlar ve yaşlılar olmak üzere binlerce kişinin hayatını tehdit ettiğini" vurguladı.

"Bu ihlallerin devam etmesi, binlerce sivili Çad'a doğru itecek ve bu, bu bölgelerin tanık olacağı en büyük mülteci operasyonu olacak" denilen açıklamada, "uluslararası sessizliğin ve caydırıcı önlemler alma konusundaki eylemsizliğin, bu insani trajedilere dolaylı olarak ortak olmak anlamına geldiği" belirtildi.

Sudanlı Doktorlar Ağı, bu bölgelerde kitlesel katliamlar sonucu başlayan yerinden edilmeyi sonlandırmak için saldırıların derhal durdurulması çağrısında bulundu ve yerinden edilmiş kişiler ile mültecilere acil destek sağlanarak, tıbbi ve insani yardım için güvenli ve kısıtlamasız insani erişimin sağlanmasını istedi.


Suriye'nin Hama kentinde bir adam karısını ve üç kızını öldürdükten sonra intihar etti

Hama'da Beşşar Esed rejiminin devrilmesinin birinci yıl dönümü kutlamaları sırasında dalgalanan Suriye bayrağı (Arşiv- AFP)
Hama'da Beşşar Esed rejiminin devrilmesinin birinci yıl dönümü kutlamaları sırasında dalgalanan Suriye bayrağı (Arşiv- AFP)
TT

Suriye'nin Hama kentinde bir adam karısını ve üç kızını öldürdükten sonra intihar etti

Hama'da Beşşar Esed rejiminin devrilmesinin birinci yıl dönümü kutlamaları sırasında dalgalanan Suriye bayrağı (Arşiv- AFP)
Hama'da Beşşar Esed rejiminin devrilmesinin birinci yıl dönümü kutlamaları sırasında dalgalanan Suriye bayrağı (Arşiv- AFP)

Suriye'nin Hama şehrinin el-Beyad mahallesinde, dün akşam bir ailenin beş üyesi evlerinde gizemli koşullar altında öldürüldü.

İçişleri Bakanlığı'na göre, ilk incelemeler kocanın önce karısını ve üç kızını öldürdükten sonra intihar ettiğini ortaya koydu.

Suriye'nin "Al Ekhbariya " kanalında bugün yer alan habere göre, suçun nedenleri ve tüm ayrıntılarını belirlemek için soruşturmalar devam ediyor.

Şarku’l Avsat’ın Yerel medyadan aktardığına göre cinayette kullanılan silah Kalaşnikov tipi bir saldırı tüfeği.


İsrail Ramallah'ın kuzeyindeki askeri kontrol noktasını kapattı

İsrail'in Cenin yakınlarındaki Kabatiya kasabasına düzenlediği baskında askeri araçlar çalışıyor (Reuters)
İsrail'in Cenin yakınlarındaki Kabatiya kasabasına düzenlediği baskında askeri araçlar çalışıyor (Reuters)
TT

İsrail Ramallah'ın kuzeyindeki askeri kontrol noktasını kapattı

İsrail'in Cenin yakınlarındaki Kabatiya kasabasına düzenlediği baskında askeri araçlar çalışıyor (Reuters)
İsrail'in Cenin yakınlarındaki Kabatiya kasabasına düzenlediği baskında askeri araçlar çalışıyor (Reuters)

İsrail güçleri, bu sabah Batı Şeria'daki Ramallah'ın kuzeyinde bulunan Atara askeri kontrol noktasını kapattı. Filistin Haber Ajansı (WAFA) haberinde, "işgal güçleri kontrol noktasını sabahın erken saatlerinde kapatarak, özellikle Ramallah'ın kuzeybatı ve batısındaki köylerden ve kasabalardan ve kuzeydeki vilayetlerden gelen ve giden vatandaşların hareketini aksattı" ifadelerini kullandı.

Şarku’l Avsat’ın Duvar ve Yerleşim Direnişi Komisyonu’nun ekim ayında yayınladığı rapordan aktardığına göre, Filistin topraklarını bölen kalıcı ve geçici engellerin toplam sayısı, askeri kontrol noktaları ve kapılar da dahil olmak üzere 916'ya ulaştı.