Yemen: Marib’deki sel sebebiyle 17 bin Yemenli aile zarar gördü

Yemen’deki sel mağdurlarına insani yardım sunulması için yardım kuruluşlarına ve devlet kurumlarına çağrı yapıldı

Yemen Kızılayı’nın Marib’deki selden etkilenen ailelere yaptığı yardımlar (SABA)
Yemen Kızılayı’nın Marib’deki selden etkilenen ailelere yaptığı yardımlar (SABA)
TT

Yemen: Marib’deki sel sebebiyle 17 bin Yemenli aile zarar gördü

Yemen Kızılayı’nın Marib’deki selden etkilenen ailelere yaptığı yardımlar (SABA)
Yemen Kızılayı’nın Marib’deki selden etkilenen ailelere yaptığı yardımlar (SABA)

Yemen’in Marib Valiliği’ni vuran yoğun sağanak yağışlar nedeniyle evlerin hasar görmesi sonucunda binlerce Yemenli aileye yardım yetiştirme çalıştırmaları devam ederken, bir ön raporda, özellikle yerinden edilmiş kişilerin kaldığı kamplarda 16 bin 700 ailenin sellerden etkilendiği tahmin ediliyor.
Hükümetin raporlarına göre, Marib Valiliği, Husilerden kaçan iki milyondan fazla yerinden edilmiş insanı içeriyor. el-Cufine kampı, sağanak yağışlardan zarar gören en büyük kamp oldu.
Marib’in dağlık bölgelerinde son saatlerde yağışlar devam ederken, Ülke İçinde Yerinden Olmuş Kişilerin Kamplarının (ÜİYOK) Yönetimi Yürütme Birimi, binlerce ailenin tamamen veya kısmen selden etkilendiğini bildirdi.
Marib’deki Yürütme Birimi, ön bilgileri paylaştı. Söz konusu bilgilerde “Marib’te son saatlerde tanık olunan yağmur ve sel, 16 bin 700 yerinden edilmiş aileyi etkiledi” ifadelerine yer verildi. Bu bilgilere göre “5 bin 287 aile tamamen, 11 bin 448 aile kısmen etkilendi. Bunlar arasında, evleri sel ve erozyona uğrayan aileler de bulunuyor” ifadelerine yer verildi.
Bu sırada Marib yerel medyası, Yemen Kızılay Derneği’nin şubesinin el-Medina ve el-Vadi ilçelerinde yağmur ve selden etkilenen yerinden edilmiş ailelere 500 barınak ihtiyaç çantası dağıttığını bildirdi.
Her bir çantada gerekli malzemeler, mutfak gereçleri, battaniyeler, kilim, su arıtma cihazı, elektrikli fener ve banyo malzemeleri bulunuyor.
Aynı bağlamda, Yürütme Birimi durumu felaket olarak nitelendirerek, etkilenen insanlara barınma sağlamak, kamplara giden açık yolları korumak, su drenaj çıkışları sağlamak ve yerleşim topluluklarını korumak üzere bir imdat çağrısı yayınladı.
Yürütme Birimi tarafından yayınlanan imdat çağrısında, valiliğin tanık olduğu, iklim değişiklikleri konusundaki derin endişesini dile getirdi. Bu olgunun, saatlerce süren ve sellere sonuçlanan şiddetli yağışlara yol açtığını, yerinden edilenlerin evlerine, kamplarına ve topluluklarına büyük zarar verdiğini ve birçoğunu süpürüp tamamen yok ettiğini belirtti. Birim, bunların zaten acil ve geçici bir barınaklar olduğunu, kamplarda ve yerinden edilmiş kişilerin toplumlardakilerin çoğunun harap barınaklar, ağlar, çadırlar ve kerpiç evlerden oluşan acil barınaklarda yaşadıkları için bu hava koşullarının çoğunu tamamen veya kısmen hasar verdiğini açıkladı.
Yürütme Birimi’nin belirttiğine göre, saha birimleri durumu değerlendirmek için kamplara ve yerinden edilenlerin toplandığı yerlere gitti ancak şiddetli yağışlar ve seller nedeniyle bazı kamplara ve yerinden edilmiş insanların toplandığı yerlere ulaşılamadı.
Yürütme Birimi yardım çağrısında, uluslararası ve yerel insani yardım ortaklarına ve Birleşmiş Milletler İnsani İşler Koordinasyon Ofisi’ne (OCHA), durum herhangi bir gecikmeyi kaldıramayacağı için etkilenen binlerce ailenin hayatını kurtarmak, zarar gören ailelere barınak, yiyecek, su ve çevre temizliği gibi temel malzemeleri ve sağlık bakımı sağlamak için destek ve acil müdahale çağrısında bulundu. Yürütme Birimi, uluslararası ortaklara, ailelerin çoğunluğunun herhangi bir afet veya kaza durumunda hızla hasar gören acil durumlarda kullanılan barınaklarında yaşadıkları için, sürdürülebilir barınaklar sağlanmasına yönelik çağrısını yineledi.
Birim, valilikteki yerel otoriteye ve meşru hükümete, yerinden edilen insanların korunması, hayatlarının güvence altına alınması, iyi bir yaşam sağlanması ve temel hayat kurtarıcı ihtiyaçlarının hızla yerine getirilmesi için rollerini üstlenmeleri çağrısında bulundu. Yemen geçen aydan bu yana mevsimsel hava değişimi yaşıyor. Bu yurdun çeşitli yerlerinde yağmurlara neden oldu. Yağmurlar, evlerin ve çiftliklerin yıkılmasına ve arabaların zarar görmesine ek olarak düzinelerce kişinin ölümüne yol açtı.
Yerel raporlara göre, Marib’de ve meşru hükümetin kontrolü altındaki diğer bölgelerdeki yerel yetkililer, yağmur ve selden etkilenen insanlara, özellikle de kamplarda yaşayan yerinden edilmiş onlarca insanlara yardım etmek için yardım örgütlerini harekete geçirmeye çalışırken, Husi milisleri kontrolleri altındaki bölgelerde halkın çektiği acıları görmezden geliyor.
Kral Selman Yardım ve İnsani Çalışmalar Merkezi (KSRelief), Marib’te şiddetli yağmurlar ve seller nedeniyle zarar gören yerlerinden edilmiş 14 bin fazla Yemenliye yardım sağlamak için hızla harekete geçti.
Marib, ülke içinde yerinden edilenlerin yüzde 60’ından fazlasına ev sahipliği yaparken, yetkililer, yardım kuruluşlarına müdahale etmeleri ve etkilenen insanlara barınak ve yiyecek sağlamaları için acil bir çağrı gönderdi. KSRelief, yaklaşık 14 bin kişiden oluşan 200’den fazla aileye barınak sağlayarak acil müdahaleyi ilk uygulayan taraf oldu.
Yerel yetkililer, kampları vuran felaketin boyutunun oldukça büyük olduğunu belirterek, yardım kuruluşlarını hızla hareket geçme, ellerinde olan yardımları dağıtma, ihtiyaçların geri kalanını temin etme ve acil durum rezervlerini artırma çağrısında bulundu.
Daha önce, Yemen’deki OCHA ofisinin yayınladığı bir raporda, Yemen’de Haziran ayında meydana gelen şiddetli yağışlar ve seller nedeniyle yerinden edilmiş kişiler başta olmak üzere, 41 bin kişinin etkilendiğini ve barınak, gıda ve ev ihtiyaçları gibi temin edilmiş ihtiyaçların kaybedilmesine neden olduğunu vurguladı.
İnsani yardım ortakları ve yerel yetkililer, geçtiğimiz ay tahmini olarak 6 bin 800 aile (yaklaşık 41 bin kişi) Dali, Hudeyde, Hacce ve Taiz valiliklerindeki selden etkilendiğini aktardı.
Kaynaklarla erişilebilecek zarar görmüş bölgelerin bazılarında hızlı ilk değerlendirmeler yapıldı. Yaklaşık 400 aile Muha ilçesindeki yerinden edilmiş yerlerde izlendi. Taiz’in birçok bölgesi de selden etkilendi.
Selden etkilenen alanlarda ilk değerlendirmeleri yapan ulusal sivil savunma kurumlarına göre, sellerden el-Taziye, Maviye, Dimne, Hadir, Makbanah ve Sami bölgelerinde 2 bin 800’den fazla aile (yaklaşık 16 bin 800 kişi) zarar gördü.
Rapora göre, Hudeyde’deki yerinden edilmiş insanlar, şiddetli yağmur ve sel ile barınaklarının ve gıda kaynaklarının tahrip edilmesiyle karşı karşıya kaldı.
Kamp yönetimi ve koordinasyon ortakları tarafından yapılan ilk değerlendirmeye göre, Hacca vilayetindeki Abs, Eslem, Hayran-Muharrak ve Beni Kays ilçelerindeki 22 bölgede 2 bin 900’den fazla yerinden edilmiş aile ve el-Hudeyde vilayetindeki el-Zahra ilçesindeki yerinden edilmişlerin yaşadığı 13 bölgede 238 aile etkilendi. Bu arada insani yardım ortakları, ed-Dali şehri ve Kataba bölgesinde 11 noktada yaklaşık 470 ailenin etkilendiğini ifade etti.



Lübnan: İsrail saldırısında hayatını kaybedenleri anmak için Ayn el-Hilve Kampı’nda grev

TT

Lübnan: İsrail saldırısında hayatını kaybedenleri anmak için Ayn el-Hilve Kampı’nda grev

Lübnan: İsrail saldırısında hayatını kaybedenleri anmak için Ayn el-Hilve Kampı’nda grev

Lübnan'ın güneyinde bulunan Sayda şehrinin güneyindeki Ayn el-Hilve Filistin Mülteci Kampı’nda, İsrail'in işlediği ‘katliamı’ kınamak için genel grev düzenlendi.

Sayda'daki devlet okulları ve özel okullar, Ayn el-Hilve Filistin Mülteci Kampı’na düzenlenen İsrail saldırısının kurbanlarını anmak için bugün kapılarını kapattı.

zsxde
Ayn el-Hilve Filistin Mülteci Kampı yakınlarındaki bir okul, dün akşam Sayda kentinde İsrail hava saldırısı sonucu çok sayıda kişinin hayatını kaybetmesi üzerine kapatıldı. (Reuters)

İsrail hava saldırısı, kampın alt caddesindeki Halid bin Velid Camii’nin yakınında bulunan bir spor sahasını hedef aldı. Saldırı sırasında sahada çok sayıda genç erkek ve çocuk bulunuyordu. Saldırıda 14 kişi hayatını kaybetti, 28 kişi yaralandı; yaralılar Sayda kentindeki hastanelere kaldırıldı.

İsrail ordusu tarafından yapılan açıklamada, “Lübnan'ın güneyindeki bir Hamas eğitim kampında çalışan militanları hedef aldık” denildi.

Açıklamada, “Hamas militanları, Ayn el-Hilve Filistin Mülteci Kampı’nda hedef alınan kampı eğitim ve rehabilitasyon amaçlı kullanıyordu” ifadesi yer aldı.

sdf
Lübnan'ın güneyindeki Sayda'da bulunan Ayn el-Hilve Filistin Mülteci Kampı’nda kapalı dükkanların arasında yürüyen insanlar (Reuters)

Aynı bağlamda, Lübnan’ın doğusundaki Baalbek kentinde bazı okullar ve iş yerleri sabah saatlerinde kapılarını açmadı. Bu adım, dün eş-Şaravne bölgesinde aranan kişilerle yaşanan çatışmada iki askerin hayatını kaybetmesi ve üç askerin yaralanması üzerine Lübnan ordusuyla dayanışma amacıyla atıldı.

scd
Lübnan'ın güneyindeki Sayda'da bulunan Ayn el-Hilve Filistin Mülteci Kampı’nda dükkanlar kapandı. (Reuters)

Lübnan, İsrail'i 27 Kasım'da ABD ve Fransa'nın arabuluculuğunda varılan ateşkes anlaşmasını ihlal etmekle suçluyor. Lübnan, İsrail'in kendi topraklarında hava saldırıları düzenleyerek ve askerlerini bölgede tutarak anlaşmayı ihlal ettiğini iddia ederken, İsrail ise Hizbullah'ı askeri gücünü yeniden inşa etmekle suçluyor.


İsrail’de 7 Ekim saldırısını soruşturan hükümet komisyonunun yetkilerini aşırı sağcı bakanlar belirleyecek

İsrail’in aşırı sağcı Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir ve Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, Knesset'teki bir oturumda (Reuters - Arşiv)
İsrail’in aşırı sağcı Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir ve Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, Knesset'teki bir oturumda (Reuters - Arşiv)
TT

İsrail’de 7 Ekim saldırısını soruşturan hükümet komisyonunun yetkilerini aşırı sağcı bakanlar belirleyecek

İsrail’in aşırı sağcı Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir ve Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, Knesset'teki bir oturumda (Reuters - Arşiv)
İsrail’in aşırı sağcı Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir ve Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, Knesset'teki bir oturumda (Reuters - Arşiv)

İsrail Kabine Sekreteri Yossi Fuchs dün yaptığı açıklamada, iktidardaki Likud Partisi’nden Adalet Bakanı Yariv Levin’in, Hamas’ın 7 Ekim 2023 tarihindeki saldırısıyla ilgili başarısızlıkları soruşturmakla görevli tartışmalı hükümet komisyonunun yetki alanını belirlemek üzere bir bakanlar komisyonuna başkanlık edeceğini duyurdu. Bu karar, hükümetin muhalifleri tarafından sert şekilde eleştirildi.

Fuchs, hükümet üyelerine gönderdiği mektupta, komisyonda Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir’in yanı sıra Smotrich’in lideri olduğu Dini Siyonizm Partisi’nden Yerleşim ve Ulusal Görevler Bakanı Orit Strook ve Ben-Gvir liderliğindeki Otzma Yehudit (Yahudi Gücü) Partisi’nden Miras Bakanı Amihay Eliyahu’nun yer alacağını belirtti.

Komisyon, Adalet Bakanı Levin’in Likud Partisi’nden meslektaşları da dahil olacak. Bunlar arasında Tarım Bakanı Avi Dichter, Bilim ve Teknoloji Bakanı Gila Gamliel, Diaspora İşleri Bakanı Amichai Shikli ve Dışişleri Bakanı Gideon Sa'ar liderliğindeki Yeni Umut partisinden Maliye Bakanı Ze'ev Elkin yer alıyor.

İsrail gazetesi The Times of Israel'e göre bakanlar komisyonuna, 7 Ekim’i soruşturan komisyonun görev tanımı, araştırılacak konular ve zaman çerçevesi dahil olmak üzere tavsiyelerini hükümete sunması için 45 gün süre verilecek.

Elkin dışında komisyondaki tüm bakanlar, Hamas liderliğinde binlerce unsurun Gazze çevresindeki yerleşim yerlerine saldırarak yaklaşık bin 200 kişiyi öldürdüğü ve 251 kişiyi rehin aldığı 7 Ekim saldırısı sırasında görevdeydiler.

Başbakan Binyamin Netanyahu'ye eleştirenler, Hamas saldırısında hayatını kaybedenlerin aileleri de dahil olmak üzere, saldırı öncesinde, sırasında ve sonrasında yaşanan siyasi ve istihbarat alanlarındaki başarısızlıkları araştırmak üzere resmi bir komisyon kurulmasını talep ediyorlar. Kamuoyu yoklamaları, İsraillilerin büyük çoğunluğunun saldırıyla ilgili resmi bir soruşturma komisyonu kurulmasını desteklediğini gösteriyor, ancak Netanyahu, komisyonun kurulmasının yargı tarafından belirleneceği gerekçesiyle bunu reddediyor. Netanyahu liderliğindeki mevcut hükümeti, yargı reformu yoluyla yargıyı zayıflatmaya çalışıyor.

İsrail hükümeti geçtiğimiz pazar günü ‘mümkün olan en geniş halk desteğiyle2 kendi özel soruşturma komisyonunu kurmak için oylama yaptı.

Fuchs’un açıklamasına yanıt olarak, diğer muhalefet yetkilileriyle birlikte hükümetin soruşturmasını reddeden ana muhalefet lideri Yair Lapid, bakanların ‘soruşturmayı yürütmek için ahlaki veya yasal yetkiye sahip olmadıklarını’ söyledi.

Bazı komisyon üyelerini de eleştiren Lapid, önce komisyon başkanı Levin'e, 7 Ekim'den önce ‘güvenliğin ihmal edilmesinin’ nedeninin onun yargı reformu olduğunu söylediğini hatırlattı, ardından ‘Gazze'ye nükleer bomba atılmasını öneren’ Miras Bakanı Eliyahu'ya eleştirilerde bulunan Lapid, Strook’u “İsrail ordusunu, rehinelerin bulunduğu bölgelerde, bu onların hayatını tehlikeye atsa bile savaşmaya çağırdı” diyerek eleştirdi. Son olarak Smotrich'e değinen Lapid, “(Smotrich) çocukları aç bırakmanın haklı ve etik olduğunu açıkladı” dedi ve Ben Gvir'in, ‘rehinelerin istismara uğramasına neden olduğunu’ söyledi.

Tüm bu kişilerin Netanyahu'nun kendisini aklamak ve 7 Ekim olayının sorumluluğundan kurtulmak için atadığı bakanlar olduğunu söyleyen Lapid, “Bu işe yaramayacak” diye ekledi.


Gazze İstikrar Gücü... Görevi belirsiz ve uygulanabilirliği koşullara bağlı

Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi üyeleri, Gazze Şeridi'nde istikrarı korumak için uluslararası güce yetki veren ABD tasarısını oyladı. (DPA)
Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi üyeleri, Gazze Şeridi'nde istikrarı korumak için uluslararası güce yetki veren ABD tasarısını oyladı. (DPA)
TT

Gazze İstikrar Gücü... Görevi belirsiz ve uygulanabilirliği koşullara bağlı

Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi üyeleri, Gazze Şeridi'nde istikrarı korumak için uluslararası güce yetki veren ABD tasarısını oyladı. (DPA)
Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi üyeleri, Gazze Şeridi'nde istikrarı korumak için uluslararası güce yetki veren ABD tasarısını oyladı. (DPA)

Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’nin, ABD Başkanı Donald Trump’ın Gazze Şeridi’ne yönelik barış planını onaylaması, bölgeye uluslararası istikrar güçlerinin gönderilmesinin önünü açtı. Karar, Arap ve resmi Filistin makamları tarafından desteklenirken, Hamas başta olmak üzere bazı Filistinli gruplar çekincelerini korudu.

Hamas ve diğer Filistinli grupların çekinceleri, söz konusu güçlerin rolü ve özellikle Gazze Şeridi’nde silahsızlandırma görevini üstlenme olasılığıyla ilgili. İsrail ise bu sürecin hızla uygulanmasını talep ediyor. Şarku’l Avsat’a konuşan uzmanlar, güçlerin rolünün, ABD Başkanı Donald Trump’ın başkanlığında kurulacak Barış Konseyi ile netleşeceğini, bu süreçte BM’nin herhangi bir denetiminin bulunmayacağını belirtti. Uzmanlar, “Silahsızlandırma krizi öncelikle siyasi uzlaşı ve bölgesel katılım gerektiriyor; böylece güçlerin gelecekteki rolüne dair herhangi bir kararın güvenilirliği ve uygulanabilirliği sağlanabilir” ifadelerini kullandı.

Güçlerin rolü

BM Güvenlik Konseyi, 13 üyenin onayı ve Rusya ile Çin’in çekimser kalmasıyla, ABD tarafından sunulan ve Gazze Şeridi’ne ‘geçici bir uluslararası istikrar gücü’ gönderilmesine izin veren karar tasarısını kabul etti.

gt
Gazze şehrine düzenlenen İsrail hava saldırısında yıkılan bir evin enkazından ceset çıkaran Filistinliler (Arşiv – AFP)

BM Güvenlik Konseyi, Barış Konseyi’nin kurulmasını da memnuniyetle karşıladı. Konsey, ‘uluslararası hukuki kişiliğe sahip geçici bir idari organ’ olarak tanımlandı ve Gazze Şeridi’nin yeniden inşasına yönelik kapsamlı plan çerçevesinde çalışma yapacak, finansmanı koordine edecek bir yapı olarak öngörüldü. Konseyin, Filistin Yönetimi reform programını tatmin edici biçimde tamamlamasının ardından Gazze Şeridi’nde kontrolü yeniden sağlayabilmesi hedefleniyor.

Karar, Barış Konseyi ile iş birliği yapan üye devletlere ve Barış Konseyi’ne, Gazze Şeridi’nde istikrarı sağlamak üzere ‘Barış Konseyi tarafından kabul edilen geçici uluslararası bir güç oluşturma’ yetkisi veriyor. Bu güç, katılımcı ülkeler tarafından sağlanan askerlerden oluşacak, Mısır ve İsrail ile yakın iş birliği ve danışma içinde faaliyet gösterecek. Ayrıca, uluslararası hukuk ve insani hukuk çerçevesinde gerekli tüm tedbirleri alma yetkisine sahip olacak.

Karara göre uluslararası güç, Barış Konseyi’ne ateşkesin uygulanmasını izleme ve kapsamlı planın hedeflerini gerçekleştirmek için gerekli düzenlemeleri yapmada destek sağlayacak.

Şarku’l Avsat’ın AFP ve Reuters’tan aktardığı son karar tasarısı, istikrar gücünün İsrail, Mısır ve yeni eğitilmiş Filistin polisi ile iş birliği içinde sınır bölgelerini güvence altına almak ve Gazze’de silahsızlandırmayı sağlamakla görevlendirileceğini; bunun içinde silahların imha edilmesi ve askeri altyapının yok edilmesi gibi görevlerin de bulunduğunu ortaya koyuyor.

xscdfgt
Gazze Şeridi'nin orta kesiminde bulunan Deyr el-Balah'ın batısındaki yerinden edilmiş Filistinliler (AFP)

Mısırlı askeri uzman Semir Ragıb, BM kararının onaylandığını ancak güçlerin rolünü detaylı biçimde açıklamadığını söyledi. Ragıb, bunun, gücün BM tarafından doğrudan denetlenmeyeceği anlamına geldiğini belirterek, ilerleyen dönemde bu önemli detayların açıklanmasının tüm endişeleri netleştireceğini ifade etti.

Amerikalı strateji uzmanı Irina Tsukerman ise Gazze’de görevlendirilen istikrar güçlerinin, geçici bir güvenlik mekanizması olarak tasarlandığını söyledi. Tsukerman’a göre bu güçlerin rolü sadece devriye gezmek veya düzeni sağlamakla sınırlı değil; aynı zamanda insani yardım, yeniden inşa ve yönetim reformlarının uygulanabilmesi için gerekli koşulları hazırlamak.

Tsukerman, bu gücün amacının ‘silahlı grupların hemen müdahale edemeyeceği bir ortamda teknokrat bir yönetimin çalışabilmesi için zaman ve alan sağlamak’ olduğunu vurguladı.

Çelişkiler

Güçlerin silahsızlandırma konusundaki rolüne ilişkin tartışmalar devam ederken, Hamas, karar tasarısının kabul edilmesinin ardından yaptığı açıklamada, “Karar, Gazze Şeridi üzerinde uluslararası vesayet mekanizması dayatmaktadır; bu, halkımız ve güçlerimiz ile gruplarımız tarafından reddedilmektedir” ifadelerini kullandı.

Hamas tarafından yapılan açıklamada, “Uluslararası gücün Gazze’deki görevleri, özellikle direnişin silahsızlandırılması, gücün tarafsızlığını ortadan kaldırmakta ve onu işgal lehine çatışmanın bir tarafı haline getirmektedir” denildi.

Aynı şekilde, İslami Cihad Hareketi de dün ABD kararını reddettiğini duyurdu. Hareket, uluslararası bir gücün Filistinli grupları silahsızlandırma görevini üstlenmesinin, onu tarafsızlıktan çıkarıp İsrail’in gündemini uygulayan bir ortak haline getireceğini belirtti. Ayrıca, Filistinlilerin ‘işgale karşı her türlü meşru direniş hakkının’ uluslararası hukuk tarafından garanti edildiğini ve grupların silahlarının bu hakkı güvence altına aldığını vurguladı.

Buna karşılık İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun ofisi, Trump’ın Gazze planını memnuniyetle karşıladı ve planın bölgeye ‘barış ve refah’ getireceğini belirtti. Ofis, sosyal medya platformu X’te yaptığı açıklamada, “Başkan Trump’ın planının barış ve refah getireceğine inanıyoruz; çünkü plan, silahsızlandırmayı, Gazze’nin askeri kapasitesinin ortadan kaldırılmasını ve bölgede aşırılıkların kökünün kazınmasını öngörüyor” ifadelerini kullandı.

Semir Ragıb, İsrail’in karara karşı çıkmasına rağmen özellikle istikrar güçleri maddesine odaklandığını belirterek, bunun temel yükümlülüklerden kaçış niteliği taşıdığını ve en başta Gazze’den tam çekilmenin ertelendiğini ifade etti. Ragıb, Hamas ve İslami Cihad’ın itirazının ise anlaşmayı tamamen reddetmekten değil, silahsızlandırma konusuna karşı durmaktan kaynaklandığını ve silahsızlandırmanın önceden sağlanacak uzlaşılarla yürütülmesi gerektiğini vurguladı; aksi takdirde güçlerin rolü Filistinlilerle çatışmaya dönüşebilir.

Tsukerman ise gücün rolünü iki yönlü olarak değerlendiriyor: “Güç, güvenilir, kapsayıcı ve bölgesel destekle birlikte çalışırsa yeniden inşa ve siyasi normalleşme için bir nefes alanı sağlayabilir.”

Çözümün bölgesel katılımda yattığını belirten Tsukerman, “Bölgesel katılım yoksa, gücün meşruiyeti çöker, uygulanması aksar ve Hamas’ın etkisi güçlenir. Böylece görev, Filistin egemenliğine köprü olmak yerine dış kontrolün simgesi haline gelir. Bölgesel katılım bir lüks değil, zorunluluktur. Yoksa görev hedeflerine ulaşmakta zorlanır ve anlaşmanın özü zayıflar” dedi.