Tinder Avcısı'nın mağduru: Netflix hikayemizi çok yanlış anlattı

"Belgeseli izlediğimde ağladım"

(Soldan sağa) Cecilie Fjellhøy, Ayleen Charlotte ve Pernilla Sjoholm Leviev, Tinder Avcısı'nda Simon Leviev'le yaşadıklarını anlattı (Netflix)
(Soldan sağa) Cecilie Fjellhøy, Ayleen Charlotte ve Pernilla Sjoholm Leviev, Tinder Avcısı'nda Simon Leviev'le yaşadıklarını anlattı (Netflix)
TT

Tinder Avcısı'nın mağduru: Netflix hikayemizi çok yanlış anlattı

(Soldan sağa) Cecilie Fjellhøy, Ayleen Charlotte ve Pernilla Sjoholm Leviev, Tinder Avcısı'nda Simon Leviev'le yaşadıklarını anlattı (Netflix)
(Soldan sağa) Cecilie Fjellhøy, Ayleen Charlotte ve Pernilla Sjoholm Leviev, Tinder Avcısı'nda Simon Leviev'le yaşadıklarını anlattı (Netflix)

Flört uygulaması Tinder'da tanıştığı kadınları manipüle ederek dolandıran Simon Leviev'in mağdurlarının konuştuğu Tinder Avcısı (Tinder Swindler) bu yıl Netflix'te yayımlandığında çok ses getirmişti.
Norveçli Cecilie Fjellhøy, Leviev'in kurbanlarından sadece biriydi. 
Leviev'den "tehlikeli bir adam" diye bahseden Fjellhøy, belgeselde aylar süren duygusal ve maddi istismarın ardından polise şikayette bulunduğunda kendisine güldüklerini anlatmıştı.
Bütün parasını kaybeden ve borçları yüzünden mahkemelik olan Fjellhøy, diğer kurbanlarla birleşip konuyu basına taşıdı. Medyanın yoğun ilgisinden sonra Netflix, olayı belgesele dönüştürmeye karar verdi.
Insider'a konuşan Fjellhøy, belgesel için özel hayatının tüm ayrıntılarını anlattığı Netflix'in konuyu yanlış ele aldığını ve kurbanları kötü duruma düşürdüğünü söyledi.
Fjellhøy, belgeselin araştırma kısmına daha çok odaklanacağını, bu adamın bu kadar kişiyi nasıl dolandırabildiğinin psikolojik olarak işleneceğini umduğunu belirtti.
 Fakat Fjellhøy'a göre belgesel "nasıl aptalca aşık olduklarını anlatan bir başka hikayeydi":
"Belgeseli izlediğimde ağladım. Özel hayatım hakkında dürüst olmam gerekmişti. Tinder'da ne kadar eşleşmem olduğunu, Leviev'la ilk buluşmada yattığımızı ve söylemek istemediğim pek çok ayrıntıyı anlattım. Sonucu böyle olunca kullanılmış hissediyorsun."
Kendilerinin mağdur olduğunun anlaşılmadığını söyleyen Fjellhøy, olumsuz eleştirilerin hedefi olduğundan bahsetti. Los Angeles'ta bir adamın yanına yaklaşıp "çok utanç verici" demesini örnek verdi.

Kazanç Netflix'in cebine gitti
Dolandırıcılık hikayelerinin anlatıldığı belgeseller Netflix için her zaman kazançlı projeler olmuştu.
Öte yandan Fjellhøy, belgeselin uğradığı maddi zararı telafi etmediğini dile getirdi:
"Belgesel ünlü olduktan sonra insanlar milyoner oldun falan sanıyor. Netflix'in ödediği para hiçbir şekilde borçlarımızı karşılayacak bir miktar değil. Netflix için bol kazançlı bir iş oldu ama bizim mahkemelerimiz, borçlarımız devam ediyor."
Fjellhøy tüm bunlara rağmen yaşadıklarını anlatarak başkalarının aynı tuzağa düşmesini engelleyebildiyse bundan mutluluk duyduğunu ekledi. 
Independent Türkçe, Insider



Kardiyologlardan uyarı: Yüksek protein diyeti tansiyon ve kolesterolü etkiliyor

Mevcut beslenme kılavuzları genellikle proteinin günlük alınan kalorinin yüzde 10 ila 35'ini oluşturmasını öneriyor (AFP)
Mevcut beslenme kılavuzları genellikle proteinin günlük alınan kalorinin yüzde 10 ila 35'ini oluşturmasını öneriyor (AFP)
TT

Kardiyologlardan uyarı: Yüksek protein diyeti tansiyon ve kolesterolü etkiliyor

Mevcut beslenme kılavuzları genellikle proteinin günlük alınan kalorinin yüzde 10 ila 35'ini oluşturmasını öneriyor (AFP)
Mevcut beslenme kılavuzları genellikle proteinin günlük alınan kalorinin yüzde 10 ila 35'ini oluşturmasını öneriyor (AFP)

Yeni bir çalışma, özellikle günlük kalorinin yüzde 22'sinden fazlasının proteinden geldiği yüksek proteinli beslenme biçimlerinin, ateroskleroz gelişimine yani atardamarların sertleşmesine katkıda bulunarak kalp sağlığı sorunlarına yol açabileceği uyarısında bulunuyor.

Pittsburgh Üniversitesi'nden araştırmacılar hem hayvan hem de küçük ölçekli insan deneylerini kullanarak fazla proteinin, özellikle de et ve yumurta gibi hayvansal kaynaklarda bulunan lösin adlı amino asidin, arteriyel plak oluşumunda rol oynayan temel bağışıklık hücreleri makrofajlarda mTOR sinyalini tetiklediğini keşfetti.

Hakemli dergi Nature Metabolism'de çarşamba günü yayımlanan çalışmanın başyazarı Dr. Babak Razani, "Yaklaşık yüzde 22 kilokalori protein içeren yemekler yemek, protein ve lösinin riski artırdığı eşik noktasına denk geliyor" diyor.

Ancak tüm uzmanlar aynı fikirde değil. Razani'nin ekibinin 2020'de yaptığı bir çalışma, yüksek proteinli beslenme biçimlerini kardiyovasküler hastalık riskinin artmasıyla ilişkilendirmişti.

2023'te insanlar üzerinde yapılan daha büyük bir çalışmada, yüksek ve standart seviyede protein içeren diyetler arasında kardiyovasküler çıktılar açısından istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmamıştı.

Araştırmada yer almayan kardiyolog Dr. Stephen Tang, çalışmanın herhangi bir sonuca varılamayacak kadar küçük ölçekli olduğunu iddia ediyor. Yine de bu çalışmanın, kalp uzmanlarının bitki ağırlıklı beslenme biçimlerine giderek daha fazla yöneldiğine dair artan kanıtlara işaret ettiğine değiniyor.

Medical News Today'e konuşan Tang, "Ben olsam farklı bir şey yapmazdım" diyor. 

Ancak bu çalışma, yüksek proteinin doğru yol olmadığına dair daha fazla kanıt sunuyor. Kardiyologlar genellikle proteine değil, kolesterol ve yüksek tansiyona odaklanır. Bu çalışma, bitki temelli beslenmenin kalp sağlığına iyi geldiğini doğruluyor.

1984'te yapılan bir çalışmada ekmek, sebze, meyve, kuruyemiş, fasulye ve makarna gibi gıdalardan elde edilenler bitkisel protein diye tanımlanmıştı. Bunlardan daha fazla tüketen kadınların sağlıklı yaşlanma olasılığı yüzde 46 daha fazlayken, hayvansal proteinlere bel bağlayanların yaşlandıkça sağlıklı kalma ihtimali yüzde 6 daha azdı.

Mevcut beslenme kılavuzları genel olarak proteinin günlük kalorinin yüzde 10 ila 35'ini oluşturmasını tavsiye ederken, alt sınırı vücut ağırlığının bir kilogramı başına yaklaşık 0,8 gram (enerjinin yaklaşık yüzde 11'i) olarak belirlemek çoğu yetişkin için yeterli.

Amerikan Kalp Derneği de protein niteliğinin kritik olduğunu belirtiyor. Fasulye, mercimek, kuruyemiş, tohumlar ve omega-3 bakımından zengin yağlı balıklar gibi bitki bazlı proteinleri tercih edip kırmızı ve işlenmiş etlerle doymuş yağ tüketimini sınırlandırmayı öneriyor.

Harvard araştırmacıları da aşırı proteinin doğası gereği zararlı olmadığını ancak hayvansal proteine fazla bel bağlamanın bitkisel proteine kıyasla kolesterolü ve ölüm riskini artırabileceğini ifade ediyor.

Independent Türkçe