Ukrayna savaşı nedeniyle Finlandiya'daki mülteci sayısı rekor sayıda arttı

Finlandiya'daki Neujama kapısındaki gümrük memurları (AFP)
Finlandiya'daki Neujama kapısındaki gümrük memurları (AFP)
TT

Ukrayna savaşı nedeniyle Finlandiya'daki mülteci sayısı rekor sayıda arttı

Finlandiya'daki Neujama kapısındaki gümrük memurları (AFP)
Finlandiya'daki Neujama kapısındaki gümrük memurları (AFP)

Finlandiya, Rusya'nın Ukrayna'yı işgalinden sonra rekor sayıda sığınmacı aldı. Yetkililer tarafından dün yapılan açıklamada, bu rakam 2015  göç krizi yılında kaydedilen rakamı aştı.
Finlandiya Göç İdaresi tarafından yapılan açıklamada, “4 Ağustos'ta Rus askeri saldırısı nedeniyle Ukrayna'dan kaçan 35 bin 74 kişinin geçici koruma başvurusunda bulunduğu” belirtildi. 37 bini aşkın kişinin kayıt yaptırabildiği aktarılan açıklamada, bu sayıya daha önce ulaşılmadığı bildirildi. 2015 yılında yaşanan göç krizi sırasında kuzey Avrupa ülkesinde kaydedilen mülteci sayısı 32 bindi.
Göç İdaresi, Ukrayna'dan kaçanların üçte birinin çocuk olduğunu, Hizmet, başvuruların yaklaşık yüzde 95'inin işlendiği ve geçici koruma için 33 bin 480 başvuruyu ele alındığını açıkladı. Toplam 33 bin 231 kişi geçici koruma alırken, başvuruların yalnızca yüzde 1’i reddedildi. Göç İdaresi, olumsuz cevap alanların Ukrayna dışından gelen ülke vatandaşları olduğunu kaydetti.
Herhangi bir kişi, geçici koruma başvurusu kayıt altına alınır alınmaz Finlandiya'da çalışma hakkına sahip oluyor. Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği'ne göre, Ukrayna'dan gelen 6,3 milyondan fazla mülteci Avrupa'da kayıt altına alındı. Rusya'nın Ukrayna'yı işgal etmesinin ardından Rusya ile sınır komşusu olan Finlandiya, NATO'ya katılmak için başvuruda bulundu.



Küba'dan ABD'ye yaptırım tepkisi: "Soykırım savunucusu"

Ülkeyi sarsan eylemler için "son 60 yılın en büyük yönetim karşıtı protestoları" denmişti (Reuters)
Ülkeyi sarsan eylemler için "son 60 yılın en büyük yönetim karşıtı protestoları" denmişti (Reuters)
TT

Küba'dan ABD'ye yaptırım tepkisi: "Soykırım savunucusu"

Ülkeyi sarsan eylemler için "son 60 yılın en büyük yönetim karşıtı protestoları" denmişti (Reuters)
Ülkeyi sarsan eylemler için "son 60 yılın en büyük yönetim karşıtı protestoları" denmişti (Reuters)

Temmuz 2021'de Havana yönetimine karşı düzenlenen büyük protesto eylemlerinin yankıları sürüyor.

ABD, Devlet Başkanı Miguel Diaz-Canel'in de aralarında bulunduğu Kübalı yetkilileri insan haklarını ihlal ettikleri gerekçesiyle yaptırım listesine aldı. 

Karayipler'deki ada ülkesinin üst düzey yöneticilerine vize kısıtlamaları uygulanacağı da duyuruldu.

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, X hesabından yaptığı açıklamada "Temmuz 2021'deki protestolara katılanların haksız bir şekilde gözaltına alınıp işkenceye tabi tutulmasından sorumlu olan ya da bu olaylarda suç ortaklığı yapan" yargı ve cezaevi çalışanlarının da vize kısıtlamalarıyla karşı karşıya kalacağını söyledi. 

54 yaşındaki siyasetçi şu ifadeleri kullandı:

ABD, Küba halkının insan hakları ve temel özgürlüklerini desteklemeyi ve gayri meşru, dikta rejimlerinin yarıküremizde hoş karşılanmadığını net bir şekilde ortaya koymayı sürdürecek.

Devlet Başkanı Miguel Diaz-Canel'le birlikte Küba Savunma Bakanı Álvaro López Miera ve İçişleri Bakanı Lázaro Álvarez Casas'ın da yaptırım listesine alınmasına Havana'dan tepki geldi. 

Dışişleri Bakanı Bruno Rodriguez de X'te açıklama yaparak ABD'nin Küba halkının ya da liderlerinin iradesini ipotek altına alamayacağını vurguladı. 

Küba Dışişleri Bakanlığı'nın ABD'den sorumlu yetkililerinden Johana Tablada ise Rubio'yu "soykırım ve toplu sınırdışı savunucusu" diye niteledi. 

Elektrik kesintileri yüzünden Havana'nın defalarca karanlığa gömülmesinin ardından 11-12 Temmuz 2021'de patlak veren protestolar, tüm dünyanın dikkatini çekmişti. 

Bir kişinin öldüğü eylemlerin bazılarında protestocular devlet binalarına ve kamu malına zarar vermiş, güvenlik görevlilerine ve mağazalara taş atarak saldırmıştı.

Batı medyası, eylemlerin herhangi bir muhalif örgüt tarafından organize edilmediğini bildirirken Küba yönetimi, onlarca yıldır süren ABD yaptırımları ve propagandasını sorumlu tutmuştu.

Yönetim destekçileri, yetkililerle birlikte tepki göstererek muhalif eylemleri bastırmaya çalışmıştı. 

Ekonomik kriz, gıda ve ilaç kıtlığına karşı başlayan gösterilerin ardından ABD merkezli İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün aktardığına göre en az 1400 kişi gözaltına alınırken, yaklaşık 700 kişi hapse atılmıştı. 

2022'de Kübalı savcılar, 790 civarında kişinin bu eylemlerle ilgili olarak soruşturulduğunu açıklamıştı.

Davaları takip eden 11J adlı hak örgütü, 554 kişinin protesto gösterileriyle ilgili olarak aldıkları cezayı çektiği bilgisini 2024 sonunda vermişti. Bunlardan bazıları Papa Francis'in talebiyle şartlı tahliyeden faydalandı. Halihazırda hapiste kalan eylemci sayısının 360'la 420 arasında olduğu tahmin ediliyor.  

Independent Türkçe, France 24, AFP, AP