Yemen’de ateşkes sürdürülebilir bir barış için etkili olacak mı?

Dünya Gıda Programı, Yemen’e yardımlarını sürdürüyor. (Birleşmiş Milletler)
Dünya Gıda Programı, Yemen’e yardımlarını sürdürüyor. (Birleşmiş Milletler)
TT

Yemen’de ateşkes sürdürülebilir bir barış için etkili olacak mı?

Dünya Gıda Programı, Yemen’e yardımlarını sürdürüyor. (Birleşmiş Milletler)
Dünya Gıda Programı, Yemen’e yardımlarını sürdürüyor. (Birleşmiş Milletler)

Birleşmiş Milletler Yemen Özel Temsilcisi Hans Grundberg ve başta Batı ülkeleri olmak üzere uluslararası siyasi çevreler, 2 Ekim’e kadar iki ay daha uzatılan insani ateşkesin sürdürülebilir bir barış ile sonuçlanan, müzakere edilen bir siyasi süreç tesis edeceğine inanıyor. Ancak birçok gözlemci, mevcut veriler ışığında böyle bir neticenin çok uzak olduğu düşüncesinde.
Grundberg ateşkesi altı aya uzatmayı hedeflerken Husi milisler ise henüz Taiz kuşatmasına son verecek ve şehirler arası yolları açacak gibi görünmüyor. Ancak ateşkesin en önemli maddelerinden olduğu bilinen bu konunun, meşru hükümet ve Başkanlık Konseyi'nin dediği vurguladığı gibi herhangi bir güvenlik ve siyasi tartışmaya girmeden önce çözülmesi gerekiyor.
Yemen meselesini yakından takip eden birçok gözlemci, Husi milislerin Yemen uzlaşısı aleyhindeki darbelerini sona erdirecek herhangi bir siyasi anlaşmayı kabul edemeyeceğine ve güç seçeneğinin öne çıktığına inanıyor. Ancak bu seçenek için Husi karşıtı güçlerin askeri ve güvenlik güçlerini Başkanlık Konseyi çatısı altında yeniden inşa edebilmesi gerekiyor. 
Yemen’deki durum karmaşıklığını koruyor. Şimdiye kadar göreve gelmiş olan dört özel Yemen temsilcisi, devletin kurulması ve ulusal uzlaşmanın yeniden sağlanması yönünde Yemenlilere bir umut ışığı sunmayı başaramadı.
Husilerin ateşkesi daha şiddetli bir savaş turuna hazırlanmak için bir paravan olarak kullandığı düşünülüyor. Zira bu konu, grubun yürüttüğü kapsamlı silahlandırma operasyonlarında, kuvvetlerini ön saflarda yeniden konuşlandırmasında ve daha fazla askeri teçhizat sağlama çabalarında kendisini gösteriyor. Nitekim Husi liderlerinin İran’ın bölgeye yönelik gündemi kapsamında Yemen üzerindeki hakimiyeti artırmak ve darbeci kazanımlarından ise vazgeçmemek istediği anlaşılıyor.
Uluslararası çabalar ‘ne savaş, ne de barış’ devleti kurmayı başarsa dahi milislerin silahlarını ellerinden bırakıp müzakereye oturma ve karşılıklı rızaya dayalı bir siyasi sürece boyun eğme konusunda ciddiyetsizliği ile birlikte önümüzdeki 10 yıl içerisinde ülkenin kuzey illerinde bir Husi varlığının sabit hale geleceğinden korkuluyor.
Şarku’l Avsat’a verdiği demeçte Yemen'deki durumun Husiler üzerindeki koşulsuz ateşkes üzerinden sabitleştirme, nakletme ve sakinleştirme aşamasına girdiğini öne süren Yemenli araştırmacı ve yazar Abdussettar eş-Şemiri “Bu, meşruiyet üzerinde baskı kurulması yoluyla karşılık alan uluslararası bir yeniliktir” dedi. Yemen krizinin çözümü için sunulan girişimlerin üç yön veya girişimde odaklandığına inanan Şemiri, ilkinin önemli bir kurumun kurallarına yoğunlaştığına, en önemlisinin Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) 2216 sayılı kararı ile Körfez Girişimi ve Ulusal Diyalog Konferansı’nda alınan kararlar olduğuna dikkat çekiyor.
Ancak bu gidişatın meşruiyetin askeri eyleminin başarısızlığı ile yavaş yavaş zayıflamaya başladığını ifade eden Şemiri, bu durumun Husilerin de dahil olduğu, karşılıklı anlaşmaya dayalı bir başkanlık konseyine ulaşılmasıyla tüm askeri eylemlerin durduğu ve hayatın normale döndüğü başka bir gidişatı beraberinde getireceği görüşünde.
Şu an mümkün olan gidişatın ateşkes üzerinden dondurma, ‘ne savaş, ne de barış’ rotası olduğuna dikkat çeken Şemiri sözlerini şöyle sürdürdü:
“Ancak bu gidişat şu an herkesin ihtiyaç duyduğu yönde kolay ve mümkün. Zira BM ve aynı şekilde Grundberg bunu bir başarı, bir atılım ve yaklaşmakta olan bir barış sürecinin başlangıcı olarak görüyor. Diğer yandan Husiler bunu kendince kazanımlar elde etmek, yeniden seferberlik sağlamak ve safları düzenlemek için bir kazanım olarak görürken meşruiyet ise nefes almak, hem kendisinin hem de Başkanlık Konseyi’nin çarklarını düzene sokmak için bir fırsat olarak değerlendiriyor.”
Şimdiye kadar sunulan tüm kapsamlı barış önerilerini eleştiren, bu kapsamda ABD veya İngiltere'nin kendi isteklerine veya İran ile karşılıklı çıkar alışverişlerine göre sundukları mayınlı girişimlerin olduğunu savunan Şemiri, sözlerinin devamında şunları söyledi:
“Ulusal uzlaşma ve barışa giden yol kolay veya yakın değil. Zira Husi milisler İran'ın dizginlenmemiş hırslarını veya kendi arzularını hayata geçirmek için siyasi nihilizme ve savaş inancına daha yakın konumda.”
Uluslararası toplumun Husileri Batı’ya yönelik bir tehdit olarak görmeyişlerini eleştiren Şemiri, uluslararası çabaları insani kılıflar ve söylemler üzerinden savaşın nakledilmesi, bir emrivakinin  dayatılması ve özerk bölgelerin kurulması olarak nitelendiriyor.
Meşruiyetin seçeneklerinin üç olası esas noktada kendini gösterdiğine dikkat çeken Şemiri, bunlardan ilkinin Hudeyde Limanı’ndan gelen Husi kaynaklarının kesilmesi ve maaşların elde edilen gelirler ile ödenmesi için Mocha Limanı’nın rehabilite edilmesi olduğunu vurguluyor. Gerekli destek, irade ve kararlılık mevcut olduğu takdirde bunun imkansız olmadığına dikkat çekiyor.
İkinci seçeneğin Stockholm Anlaşması'ndan çekilme tehdidi olduğunu ifade eden Şemiri, zira aslında maddelerinin uygulanmaması dolayısıyla bu anlaşmanın düştüğüne, Sana seçeneğinden daha kolay ve önemli olması gibi nedenler dolayısıyla Hudeyde'nin askeri seçenek haline geldiğine vurgu yapıyor. Aynı zamanda tüm güç ve müzakere dengelerinin değişeceğini öngörüyor.
Şemiri konuya dair, meşruiyete Devler Tugayları kuvvetlerine benzer nitelikte ordu birlikleri hazırlamaya yönelme ve savaşa hazırlanma tavsiyesinde bulunuyor.



Gazze: İsrail saldırıları sonucu 24 kişi hayatını kaybetti… Doha'da müzakerelerin ikinci günü

İsrail'in Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki el-Bureyc Mülteci Kampı’na yönelik bombardımanında hasar gören bir arabanın yanında oturan Filistinliler (AFP)
İsrail'in Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki el-Bureyc Mülteci Kampı’na yönelik bombardımanında hasar gören bir arabanın yanında oturan Filistinliler (AFP)
TT

Gazze: İsrail saldırıları sonucu 24 kişi hayatını kaybetti… Doha'da müzakerelerin ikinci günü

İsrail'in Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki el-Bureyc Mülteci Kampı’na yönelik bombardımanında hasar gören bir arabanın yanında oturan Filistinliler (AFP)
İsrail'in Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki el-Bureyc Mülteci Kampı’na yönelik bombardımanında hasar gören bir arabanın yanında oturan Filistinliler (AFP)

İsrail ve Hamas Katar'da dolaylı görüşmelerin ikinci gününe girmeye hazırlanırken, Filistin medyası bugün İsrail'in Gazze Şeridi'ne düzenlediği saldırılarda 24 kişinin hayatını kaybettiğini bildirdi.

Görüşmeler, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile ABD Başkanı Donald Trump arasında Washington'da yapılacak toplantı öncesinde, ateşkes ve Gazze Şeridi'nde tutulan esirlerin iadesi konusunda bir anlaşmaya varmayı amaçlıyor.

ABD Başkanı bu hafta bir anlaşmaya varılabileceğini söyledi. Netanyahu dün Washington'a gitmeden önce yaptığı açıklamada, İsrailli müzakerecilerin İsrail tarafından kabul edilebilir şartlarda bir ateşkese varılması için net talimatlar aldıklarını belirtti.

İsrailli bir yetkili, Katar ve Mısır'ın arabuluculuk yaptığı görüşmelerde şu ana kadarki atmosferi olumlu olarak nitelendirdi. Filistinli yetkililer dün yapılan ilk görüşmelerin kesin bir sonuç alınamadan sona erdiğini ifade etti.

Bir başka İsrailli yetkili ise Katar'da insani yardım konusunun ele alındığını söyledi, ancak daha fazla ayrıntı vermedi. Ateşkes görüşmeleri İsrail'in İran'a karşı 12 gün süren savaşının ardından yeniden gündeme geldi.

Sürekli saldırılar

Filistin resmi haber ajansı WAFA, İsrail güçlerinin Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'un merkezini ve batısını bombalamasının ardından üç Filistinlinin yaşamını yitirdiğini açıkladı.

Şarku’l Avsat’ın WAFA’dan aktardığı habere göre, ‘Han Yunus'un kuzeybatısında bulunan Asda Hapishanesi yakınlarındaki işgal bombardımanında bir vatandaş, Han Yunus'un doğusundaki Beni Suheyla beldesindeki bombardımanda da bir başka vatandaş şehit oldu. Üçüncü bir vatandaş ise kentin güneyindeki Türk mezbahası yakınlarında işgal güçleri tarafından vurularak öldürüldü.’

Gazze Şeridi'ndeki hastanelerde çalışan sağlık görevlilerine dayandırılan haberde, işgalcilerin bugün şafak vaktinden bu yana Gazze Şeridi'nin çeşitli bölgelerine yönelik bombardımanı sonucu 14 kişinin hayatını kaybettiği belirtildi.

İsrail'in 7 Ekim 2023'ten bu yana Gazze Şeridi'ne yönelik devam eden saldırılarında yaşamını yitirenlerin sayısı 57 bine, yaralı sayısı 136 bine yükselirken, arama kurtarma ekiplerinin ulaşamadığı binlerce kurban halen enkaz altında.