The Walking Dead'in birinci sezonundaki tutarsızlık son sezonda çözülecek

Aynı zamanda dizinin son bölümlerinin, birinci sezondaki bariz hatayı daha fazla açıklığa kavuşturacağı açıklandı

Fotoğraf: AMC
Fotoğraf: AMC
TT

The Walking Dead'in birinci sezonundaki tutarsızlık son sezonda çözülecek

Fotoğraf: AMC
Fotoğraf: AMC

The Independent'ın haberine göre The Walking Dead'in son sezonu, birinci sezonun çok konuşulan olay örgüsü tutarsızlığına açıklık getirecek.
Dizinin 11. sezonunun kalan 8 bölümü ekimde yayımlanacak.
Dizi sorumlularına göre yapım, 10 yıldan uzun süre öncesine ait, zombilerle ilgili en çok dalga geçilen olay örgüsü tutarsızlıklarından birini nihayet ele alacak.
Andrew Lincoln'ın canlandırdığı Rick Grimes karakterine odaklanan dizinin ilk sezonu 2010'da AMC'de yayımlanmaya başlamış ve izleyiciler arasında çok popüler olmuştu.
Fakat hayranlar, yürüyenler olarak da bilinen zombilerin, daha sonraki sezonlarda görülmeyen merdiven çıkma ve taşlarla kapıları kırma gibi becerilerini sergilediği ilk sezonda bir olay örgüsü tutarsızlığına dikkat çekti.
Bu tür yürüyenlerin sonraki sezonlarda yer almaması, birçok izleyiciyi birinci sezona dahil edilmelerinin bir hata olduğuna inandırdı.
Geçen ay San Diego Comic-Con'da düzenlenen The Walking Dead panelinde, dizi sorumlusu Angela Kang ve oyunculara yeni bölümlerin fragmanında gösterilen yeni bir yürüyen "cinsi" soruldu.
İlk defa Comic Con'da yayımlanan videoda Aaron (Ross Marquand), duvarlara tırmanabilen ve kapıları açabilen yürüyenler hakkında hikayeler duyduğunu söylüyor. Fragmanda daha sonra bir zombinin çitin üzerinden tırmandığı görülüyor.
Kang, yeni yürüyenlerin ilk sezonda gösterilenlerle bağlantılı olacağını söyledi.
Insider'a göre Kang basına söyle konuştu:
"Bence yürüyenlerle, The Walking Dead'in ilk sezonunda gördüğümüz türlere bazı yönlerden bir hatırlatma oluyor fakat herkes bu tür yürüyenlerle henüz karşılaşmadı. Neredeyse adeta bölgesel bir varyant gibiydi."
Dolayısıyla dizinin son bölümlerinin daha hızlı zombi türünü yeniden tanıtması bekleniyor.
Comic-Con'da Rick Grimes (Lincoln'ın canlandırdığı) ve Michonne Hawthorne (Danai Guirira) karakterlerine odaklanan bir spin-off dizisi üzerine çalışıldığı da açıklandı.



Bütün canlıların ölünce sönen tuhaf bir parıltı yaydığı tespit edildi

Fotoğraf: Pexels
Fotoğraf: Pexels
TT

Bütün canlıların ölünce sönen tuhaf bir parıltı yaydığı tespit edildi

Fotoğraf: Pexels
Fotoğraf: Pexels

Tıbbi teşhiste güçlü bir yeni aracın önünü açabilecek yeni bir araştırmaya göre, tüm canlı varlıkların canlılıkla bağlantılı olarak yaydığı tuhaf parıltı, öldüklerinde kayboluyor.

Yaşam formları, esasen metabolizmanın yaşamı sürdüren süreçleri beslediği karmaşık biyokimyasal laboratuarlardır.

Bu metabolizmanın yan ürünlerinden biri, reaktif oksijen türleri yani ROS adı verilen, yüksek oranda reaktif oksijen içeren bir grup molekül.

Kanada'daki Calgary Üniversitesi'nden araştırmacılar aşırı ROS üretiminin, oksidatif stres diye bilinen sürece yol açabileceğini ve bunun da vücuttaki kimyasallar arasında, parıltıyla bağlantılı elektron transfer süreçlerini tetiklediğini söylüyor.

The Journal of Physical Chemistry Letters'ta yayımlanan çalışma, farelerde ultra zayıf foton emisyonu (UPE) veya biyofoton emisyonu diye adlandırılan tuhaf parıltıyı belgeliyor.

Araştırmacılar canlı farelerin, yakın zamanda ölen farelere kıyasla kayda değer derecede daha yüksek yoğunlukta UPE yaydığını saptadı.

Buna karşılık bitkilerdeki UPE, sıcaklık değişiklikleri, yaralanma ve kimyasal işlemler gibi stres faktörlerine maruz kalma durumuna göre değişiklik gösteriyor.

Önceki çalışmalar, insan gözüyle görülemeyen son derece düşük yoğunluklu ışığın kendiliğinden salınmasıyla tanımlanan bu parıltının kaynağının ROS olabileceğini öne sürüyor.

200 ila 1000 nanometre aralığındaki spektrumda yer alan bu soluk ışık, tek hücreli organizmalar ve bakterilerden bitkilere, hayvanlara ve hatta insanlara kadar tüm yaşam formlarında gözlemleniyor.

Ancak ölüm ve stresin UPE üzerindeki etkisi hakkında pek bir şey bilinmiyor.

Son çalışma, canlı ve ölü hayvanlardaki bu parıltıyı karşılaştırırken, bitkilerde sıcaklık, yaralanma ve kimyasal işlemlerin UPE üzerindeki etkilerini görselleştirdi.

Bilim insanları, çevredeki ışığın etkisini ortadan kaldırmak için karanlık bölmeler geliştirerek bitki ve hayvanları özel kamera sistemleriyle görüntüledi.

Her iki grup da 37 derece vücut sıcaklığına sahip olmasına rağmen canlı farelerin güçlü bir ışık yaydığını, ötenazi uygulanan farelerden gelen soluk parıltınınsa neredeyse söndüğünü tespit ettiler.

Bilim insanları çalışmada, "Araştırmamız, canlı ve ölü farelerin UPE'si arasında önemli bir fark olduğunu ortaya koydu" diye belirtiyor.

Bitkilerde sıcaklık ve yaralanmalardaki artışın, UPE yoğunluğunda yükselmeye neden olduğunu gözlemledik.

Kimyasal işlemler de bitkilerin ışık yayma özelliklerini değiştirdi.

Araştırmacılar, bitkilerin yaralı bölgelerine lokal anestezik benzokain uygulandığında, test edilen bileşikler arasında en yüksek emisyonun görüldüğünü söylüyor.

Bulgular, UPE'nin hayvanlarda canlılığın ve bitkilerde stres tepkisinin hassas bir göstergesi olabileceğini ortaya koyuyor.

Bilim insanları bu çalışmanın gelecekteki araştırmalar ve klinik teşhisler için UPE görüntülemenin geliştirilmesine katkı sağlamasını umuyor. Araştırmacılar, "UPE görüntüleme, hayvanlarda canlılığın ve bitkilerin strese verdiği tepkilerin invazif olmayan, etiket gerektirmeyen bir şekilde görüntülenmesine olanak sağlıyor" ifadelerini kullanıyor.

Independent Türkçe