Türkiye, Suriye sınır bölgelerini SİHA’lar ve ağır topçu bombardımanlarıyla hedef aldı

Türkiye’nin SİHA’lı saldırıları Kamışlı'da düzenlenen cenaze töreninde protesto edildi (Şarku’l Avsat)
Türkiye’nin SİHA’lı saldırıları Kamışlı'da düzenlenen cenaze töreninde protesto edildi (Şarku’l Avsat)
TT

Türkiye, Suriye sınır bölgelerini SİHA’lar ve ağır topçu bombardımanlarıyla hedef aldı

Türkiye’nin SİHA’lı saldırıları Kamışlı'da düzenlenen cenaze töreninde protesto edildi (Şarku’l Avsat)
Türkiye’nin SİHA’lı saldırıları Kamışlı'da düzenlenen cenaze töreninde protesto edildi (Şarku’l Avsat)

Suriye'nin kuzeydoğusundaki sınır bölgelerinde Türkiye’nin silahlı insansız hava araçları (SİHA) ve obüslerle Suriye Demokratik Güçleri’ne (SDG) bağlı bölgeleri hedef almasının ardından askeri gerginlik daha da tırmandı.
Tüm sınır şeridini kapsayan son bombardıman en şiddetlisiydi. Haseke'nin kuzey kırsalındaki Amude, ed-Derbesiye, Ebu Rasin ve Zerkan ilçelerini geçerek kuzeybatı kırsalında Tel Temir ve kuzeydoğusundaki Kamışlı ilçelerine kadar uzanıyordu.
Kamışlı ilçesinden askeri bir kaynak ve bölge sakinleri, bombardıman sırasında dört kişinin öldüğünü söylediler. Kamışlı ilçesinin doğusundaki Segirka köyüne iki havan mermisi düşmesi sonucu, 3 kişinin ağır şekilde yaralandığı ve maddi hasar oluştuğu belirtildi.
Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’ne bağlı İç Güvenlik Güçleri (Asayiş), resmi internet sitesinde yayınlanan bir açıklamada, Türk obüslerinin Kamışlı'nın doğusundaki Tel Zivan köyünü iki havan mermisiyle hedef aldığını duyurdu.
Tel Temir ilçesine bağlı es-Selmase köyünü hedef alan top mermilerinin şarapnel parçasıyla bir sivil öldü, 13 sivil yaralandı. Bombardımanlar bölge sakinlerinin mülklerinde büyük hasar ve yıkıma neden oldu. SDG'ye bağlı Tel Temir Askeri Konseyi'nden askeri bir yetkili, Haseke’nin kuzey cephe hatlarının tanık olduğu 8 günlük göreceli sakinliğin ardından Türk obüslerinin aynı bölgedeki Kubur el-Karacne, Tel el-Leben ve el-Kuzliye köylerini bombaladığını söyledi.
Türkiye’ye ait bir SİHA, Amude ilçesinin batısındaki bir askeri noktayı ve Derbesiye ilçesinin batı girişindeki kontrol noktasını bombaladı. SDG’ye bağlı sınır muhafızları, bu bombardımanlara Türk topraklarını hedef alan havan mermileriyle karşılık verdi.  Bunun üzerine Türk Sınır Muhafızları, SDG unsurlarının üzerine ağır makineli tüfeklerle ateş açtı. İki taraf arasında orta ve ağır menzilli silahlar ve havan toplarıyla aralıklı olarak çatışmalar yaşandı.
Bölge sakinleri, hedef alınan köylerin ve yerleşim yerlerinin ilçenin batısında yer aldığını söyleseler de bombardımanın neden olduğu kayıpların boyutuna ilişkin bilgi edinilemedi. Saldırılar ayrıca sınır köylerinde yaşayan bazı bölge sakinlerinin Haseke’deki güvenli bölgelere kaydırılmasına neden oldu. Bölgeye 4 Rus askeri zırhlı aracının gelmesiyle göreceli bir sakinlik hâkim olurken SDG unsurları ile devriye gerçekleştirdiler.
Mevcut askeri gerilim, Türkiye'nin SDG’nin kontrolünde bölgelere yeni bir askerî harekât başlatmaya yönelik tehditleri devam ederken patlak verdi.
Rusya’ya ait iki askeri helikopter, dün, Türkiye’nin hedef aldığı Amude ve Derbasiye ilçeleri üzerinde alçak irtifadan uçuş gerçekleştirdi. Helikopterler daha sonra SDG güçleri ve Suriye rejimi güçleri ile Barış Pınarı Harekâtı bölgelerinde konuşlu Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) ve onunla birlikte hareket eden Suriye Milli Ordusu’ndaki silahlı gruplar arasındaki temas hatlarına yöneldi.
Halep ilinin doğu kırsalında yer alan SDG’ye bağlı Menbiç Askeri Konseyi'nin resmi sözcüsü Şerfan Derviş, dün Şarku’l Avsat’a yaptığı telefon aracılığıyla yaptığı açıklamada, TSK ve Suriyeli muhalif gruplarla temas hatlarında bulunan köylere, bu ayın başlarından beri yaklaşık 81 havan mermisi düştüğünü söyledi. Bunların Arab Hasan, el-Muhsinli, Avn ed-Dadat, Tohar, el-Huşriye, el-Cat, es-Sayyade, el-Yaleni, el-Kavkeli, Kör Hüyük ve Burgaz köyleri olduğunu söyleyen Derviş, söz konusu köylere düşen topçu mermilerinin Fırat Kalkanı bölgesindeki et-Tohar el-Kebir, Şeyh Nasır ve el-Yaşili köylerindeki Türkiye’ye ait askeri üslerden ateşlendiğini iddia etti.
Öte yandan Rakka ilinin kuzeyindeki Tel Abyad ve Ayn İsa ilçelerindeki temas hatları da şiddetli çatışmalara sahne oldu.
Şarku’l Avsat’a konuşan Tel Abyad Askeri Konseyi Sözcüsü Visam el-Ömer, son on gün içinde, temas hatlarında yer alan ve aralarında Kör Hasan, el-Fatse, es-Suveyde ve el-Ahmediye köylerinin de bulunduğu köyleri hedef alan Türk güçleri tarafından gerçekleştirilen yaklaşık 30 saldırı ve ateşkes ihlalinin kaydedildiğini açıkladı. Ömer, söz konusu köylerin, SİHA’lar, tank mermileri, havanlar ve keskin nişancılar dahil her türlü silahla hedef alındığını kaydetti. Türk kuvvetlerinin bölgelerini genişlettiğini belirten Ömer, saldırılarda 4’ü İç Güvenlik Kuvvetleri mensubu olmak üzere 5 kişinin öldürüldüğünü belirtti.
Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi Dış İlişkiler Dairesi Başkan Yardımcıları Fener Giet, Şarku'l Avsat'a verdiği röportajda Türkiye ile yaşanan son askeri gerilime değindi. Giet, Ankara'nın Fırat'ın doğusunda Özerk Yönetim tarafından kontrol edilen bölgelere ve bu bölgelerin sakinlerine karşı bir savaş yürüttüğünü söyledi.
Geit, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Türkiye, bir yandan sınırdaki güçleri kışkırtmak, diğer yandan kaos yaratmak, halkı kaçmaya zorlamak ve Suriye'yi ve tüm halkını hedef alan projesine ek yeni bölgeler işgal etmek amacıyla sivilleri hedef almak amacıyla obüsler ve SİHA’lar dahil çeşitli silahlar kullanıyor.”
Bölge ile ilgili imzalanan ateşkeslerin garantörleri ABD ve Rusya'nın uluslararası tutumlarındaki kırılganlığı eleştiren Geit, “Türkiye'nin bölgemize karşı saldırılarına bahsi geçen güçler (ABD ve Rusya) tarafından hoşgörülü davranıldığı ve kayıtsız kalındığı ortada” şeklinde konuştu.
Yükselen tansiyonun, halkının güvenliği ve istikrarı için tehdit oluşturmasından dolayı Suriye'nin çıkarlarına hizmet etmeyeceğine işaret eden Geit, “Uluslararası tarafların, Türkiye’nin işgalini meşrulaştıran, onu ve çetelerini Suriye'de kaosa ve yıkıma yol açmaları için serbest bırakan ve DEAŞ’ın geri dönüşüne destek olan onaylayıcı bir tutumu sergilediğine şüphe yok” diyerek sözlerini sonlandırdı.
Diğer taraftan Haseke’nin kuzeydoğusundaki Kamışlı’dan ve çevre bölgelerinden binlerce kişi, Haseke’nin merkezindeki Birleşmiş Milletler (BM) karargâhı önünde toplandı. Türkiye’nin son bombardımanlarına karşı protesto yürüyüşü düzenlediler. Yürüyüş sırasında sahadaki gerginliği kınayan sloganlar atan kalabalık, aynı kınayıcı mesajların yer aldığı pankartlar açtılar. Suriye'de konuşlu Rus güçlerinin komutanına, söz konusu bombardımanların sona ermesi için derhal müdahale etmesi ve ülkenin kuzeydoğusundaki Özerk Yönetim bölgelerine hava ambargosu uygulanması çağrısında bulundular.



Hizbullah: İsrail'in tehditleri bizi silahlarımızı bırakmaya zorlamayacak

 İsrail'in geçtiğimiz perşembe günü Güney Lübnan'daki Cebel er-Reyhan'a düzenlediği hava saldırısının ardından yükselen dumanlar (AFP)
İsrail'in geçtiğimiz perşembe günü Güney Lübnan'daki Cebel er-Reyhan'a düzenlediği hava saldırısının ardından yükselen dumanlar (AFP)
TT

Hizbullah: İsrail'in tehditleri bizi silahlarımızı bırakmaya zorlamayacak

 İsrail'in geçtiğimiz perşembe günü Güney Lübnan'daki Cebel er-Reyhan'a düzenlediği hava saldırısının ardından yükselen dumanlar (AFP)
İsrail'in geçtiğimiz perşembe günü Güney Lübnan'daki Cebel er-Reyhan'a düzenlediği hava saldırısının ardından yükselen dumanlar (AFP)

Hizbullah Genel Sekreteri Naim Kasım bugün yaptığı açıklamada, silahlarını teslim etmesi için ABD'nin sürekli baskısı altında olduğu bir dönemde İsrail'in tehditlerinin Hizbullah’ı ‘teslim olmaya’ ya da silah bırakmaya itmeyeceğini vurgularken, İsrail'in varlığını sürdürmesini ‘gerçek bir kriz’ olarak değerlendirdi.

Aşure günü münasebetiyle televizyonda yaptığı konuşmada Kasım şunları söyledi: “Bu tehdit bize teslim olmayı kabul ettirmiyor. Bize pozisyonlarınızı yumuşatın denmiyor ama saldırganlığa son verin deniyor... Bize silahlarımızı bırakmamız söylenmiyor.”

Kasım, ‘Lübnan'da ve bölgede işgalin meşrulaştırılmasının bir parçası olmayacaklarını’ vurguladı. Şarku’l Avsat’ın Lübnan Ulusal Haber Ajansı'ndan (NNA) aktardığına göre Kasım, “Koşullar zor ve karmaşık olsa da direniş ateşini yakmaya devam etme inancına sahibiz. Lübnan'da ve bölgede işgalin meşrulaştırılmasının bir parçası olmayacağız. Bir taviz ve aşağılama olan normalleşmeyi kabul etmeyeceğiz. Biz emanetin bekçileriyiz, devam edeceğiz ve yüzleşeceğiz” ifadelerini kullandı.

Kasım sözlerini şöyle sürdürdü: “Bizi tehdit etmek için çalışıyorlar ve bizden onlara yeni adımlar atılmazsa teslim olmamız gerektiğini söylüyorlar... Bu tehdit bizi teslim olmaya zorlamayacak. İsrail-ABD saldırganlığı, cinayetleri ve suçları durmalı. Sorun İsrail, direniş değil. Direniş çözümlerden biridir ve İsrail'in hayatta kalması gerçek bir krizdir.”

asdfrgt
Hizbullah Genel Sekreteri Naim Kasım (Reuters)

Kasım, “Önümüzde anlaşma ve 1701 sayılı Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi kararının uygulanması olmak üzere iki aşama var. Bizim tutumumuz ilk aşamanın tamamlanması ve anlaşmanın uygulanmasının ardından kararı uygulamaya hazır olacağımız yönünde. Anlaşmaya varmak için esnekliğe sahibiz” dedi.

Kasım sözlerine şöyle devam etti: “ABD ve İsrail'in öldürmekle ya da teslim olmakla tehdit eden denklemiyle ilgilenmiyoruz. Biz haklarımıza bağlıyız. Şehit olmamız ya da galip gelmemiz gerekiyorsa biz varız. Bizim kabiliyetimizi, duygularımızı ve pozisyonlarımızı tartışmayın, biz sahanın adamıyız. Hizbullah adına her iki seçeneğe de hazır olduğumuzu beyan ediyorum. Barışa, ülkeyi inşa etmeye, ilerleme ve istikrar için iş birliğine hazırız. Çatışmaya ve savunmaya da hazırız; biz boyun eğmeyen, haklarımızdan ve onurumuzdan vazgeçmeyen bir halkız. Lübnan'da büyük bir hapishanede yaşamayı kabul etmiyoruz.”