ABD'de enflasyon temmuzda yavaşlama gösterdi

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

ABD'de enflasyon temmuzda yavaşlama gösterdi

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

ABD'de Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE), temmuzda aylık bazda değişim göstermezken, yıllık bazda yüzde 8,5 ile beklentilerin altında artış kaydetti.
ABD Çalışma Bakanlığı, temmuz ayına ilişkin enflasyon verisini açıkladı.
Buna göre, Amerikalı tüketicilerin yaşam maliyeti temmuzda bir önceki aya kıyasla değişim göstermedi.
Piyasa beklentileri, TÜFE'nin bu dönemde aylık bazda yüzde 0,2 artması yönündeydi. TÜFE, haziranda aylık yüzde 1,3'lük artış kaydetmişti.

Barınma ve gıda fiyatlarındaki artış benzin fiyatlarındaki düşüşle dengelendi
Ülkede TÜFE, temmuzda yıllık bazda ise yüzde 8,5 arttı.
Beklentiler, TÜFE'nin bu dönemde yıllık bazda yüzde 8,7 artması yönündeydi.
ABD'de temmuz ayında yavaşlama gösteren enflasyon, haziranda yüzde 9,1 ile 41 yılın zirvesine çıkmıştı.
Söz konusu dönemde barınma ve gıda fiyatlarındaki artışın benzin fiyatlarındaki düşüşle dengelenmesi enflasyondaki yavaşlamada etkili oldu.
Enerji fiyatları temmuzda aylık yüzde 4,6 azalırken, yıllık yüzde 32,9 arttı. Enerji kalemi altındaki benzin fiyatları da aynı dönemde aylık yüzde 7,7'lik azalış gösterirken, yıllık yüzde 44'lük artış kaydetti.
Barınma endeksi ise temmuzda aylık yüzde 0,5 ve yıllık yüzde 5,7 yükselirken, gıda fiyatları aylık yüzde 1,1 ve yıllık yüzde 10,9'luk artış gösterdi.

Çekirdek enflasyon da beklentilerin altında gerçekleşti
Değişken enerji ve gıda fiyatlarını içermeyen çekirdek TÜFE de temmuzda aylık yüzde 0,3 ve yıllık yüzde 5,9 ile piyasa beklentilerinin altında yükseliş kaydetti.
Söz konusu dönemde çekirdek enflasyona ilişkin piyasa beklentileri aylık yüzde 0,5 ve yıllık yüzde 6,1 artması yönündeydi. Çekirdek TÜFE, haziranda ise aylık yüzde 0,7 ve yıllık yüzde 5,9 artmıştı.
Analistler, enflasyona ilişkin son verilerinin ilk kayda değer rahatlama işareti olduğunu ve faiz oranlarının agresif bir şekilde artırılmasına yönelik ABD Merkez Bankası'nın (FED) üzerindeki baskıyı biraz hafifletebileceğini belirtti.



TCMB Başkanı Erkan'dan "dijital para" açıklaması

TCMB Başkanı Hafize Gaye Erkan (AA)
TCMB Başkanı Hafize Gaye Erkan (AA)
TT

TCMB Başkanı Erkan'dan "dijital para" açıklaması

TCMB Başkanı Hafize Gaye Erkan (AA)
TCMB Başkanı Hafize Gaye Erkan (AA)

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), 24-25 Eylül'de İstanbul'da düzenlenen İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT)-Ekonomik ve Ticari İşbirliği Daimi Komitesi (İSEDAK) Merkez Bankaları Forumu toplantısına ev sahipliği yaptı.

Toplantının açılışı, TCMB Başkanı Hafize Gaye Erkan tarafından gerçekleştirildi. Toplantının ilk oturumunda, küresel ekonomik görünüm ve İİT üyesi ülkelerin ekonomik görünümü ele alındı.

İkinci oturumda, merkez bankası dijital para birimlerinin tasarımı ve kullanımında son gelişmeler değerlendirildi ve bu konuda merkez bankaları arası iş birliğinin rolü üzerinde duruldu.

Üçüncü oturumda ise öncelikle yerel para birimleriyle ticaretin küresel düzeyde artan önemi ele alındı. Ayrıca, yerel para birimleriyle ticareti geliştirme yollarının yanı sıra özellikle yükselen piyasa ekonomilerindeki yerel para birimleriyle ticaretin faydaları ve zorlukları değerlendirildi.

Basına kapalı gerçekleşen İİT-İSEDAK Merkez Bankaları Forumu toplantısının açılışında konuşan Erkan, bu ay Fas ve Libya'da yaşanan felaketlerde hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet, yaralananlara da acil şifalar dilemek istediğini belirterek, "Tüm Faslılara ve Libyalılara en içten başsağlığı dileklerimi iletiyorum. Biz de bu yılın başlarında iki büyük deprem yaşadık ve o zor dönemde bize vermiş olduğunuz destek ve dualarınız için hepinize teşekkür ederiz" ifadelerini kullandı.

Erkan, dünyanın on yıllarca süren arz fazlası, düşük faiz oranları ve düşük enflasyon döneminden tedarik zinciri kısıtlamaları, kalıcı enflasyon ve en önemlisi de kritik ham maddeler ve ana metallere ilişkin olarak artan jeopolitik istikrarsızlık ve kaynak milliyetçiliği riski dönemine geçtiğini vurguladı.

İkinci saydığı hususun, yüksek düzeydeki fiyatların ek sebeplerinden birini temsil ettiğini aktaran Erkan, bu tür kıt küresel kaynakların, İİT'de olduğu gibi politika oluşturmada küresel bir optimizasyon ve koordinasyon yoluyla ele alınması gerektiğini, merkez bankaları olarak bu sorunların çözümünde kendilerine önemli bir görev düştüğünü ifade etti.

Merkez Bankası Dijital Parası

Hafize Gaye Erkan, konuşmasında, MBDP konusunda da şunları kaydetti:

Gelişmiş ülke merkez bankalarının girişimleri belirli bir olgunluğa ulaşmak üzere ve güvenli ve dayanıklı MBDP sistemlerinin oluşturulmasında BIS'in rolünün ve İİT iş birliğinin kilit önemde olduğu kritik bir dönüm noktasındayız. Kendi dijital para teknolojilerini geliştiren ülke örnekleri var. Dijital paranın nihai gücü, yalnızca dijital para olmasından değil, merkez bankasının ihraç ettiği bir parasal teknoloji olmasından gelmektedir. Birlikte çalışabilirlik ve yüksek performanslı ödeme işleme sistemleri olmadan hiçbir MBDP projesi, kapsayıcı, daha yeşil ticaret ve yatırım konuları açısından etkin ve etkili bir küresel aktarım sağlayamaz.

İslam İşbirliği Teşkilatı'ndaki iş birliğinin; birlikte çalışabilirliğin test edilmesi, ticaret ve havale işlemlerine ilişkin sınır ötesi MBDP işlemlerinin kolaylaştırılmasının sağlanması açısından kilit öneme sahip olduğunu vurgulayan Erkan, "Bu açıdan küresel operasyon önemlidir. Optimizasyonun sadece bir ülke için değil, her bir firma veya kullanıcı göz önünde bulundurularak yapılması gerekir" ifadelerini kullandı.


Çin-Arap Devletleri Fuarı'nda 23,4 milyar dolarlık yatırım ve ticaret anlaşmaları yapıldı

(AA)
(AA)
TT

Çin-Arap Devletleri Fuarı'nda 23,4 milyar dolarlık yatırım ve ticaret anlaşmaları yapıldı

(AA)
(AA)

Çin ajansı Xinhua'nın haberine göre, 23-24 Eylül tarihlerinde düzenlenen fuara Çin ve Arap ülkelerinin devlet, iş dünyası ve akademi çevrelerinden 11 bin 200'den fazla temsilci katıldı.

Fuarda tarım, ticaret, enerji, teknoloji ve yeşil dönüşüm alanlarında 400'den fazla ekonomik ve ticari işbirliği projesine imza atılırken, anlaşmaların toplam değeri 171 milyar yuana (23,4 milyar dolar) ulaştı.

Fuarın bu yılki "onur konuğu" olan Suudi Arabistan'dan 150'den fazla ekonomi ve ticaret temsilcisi Çin'e gelirken, iki ülke arasında toplam değeri 12,4 milyar yuanı (1,7 milyar dolar) bulan 15 işbirliği anlaşması yapıldı.

İlki 2013'te düzenlenen Çin-Arap Devletleri Fuarı, Çin ile bölge arasında ekonomik ve ticaret ilişkilerinin gelişimi açısından önemli bir platform olarak görülüyor.

Çin ile Arap devletleri arasındaki ticaret 10 yılda iki kat artarak 2022'de 431,4 milyar oldu. Ticaret hacmi bu yıl, dış talebin zayıflığına karşın, ilk yarıda 200 milyar dolara ulaştı.

Arap devletlerinin en büyük ticaret ortağı konumundaki Çin'in, ABD ile artan jeostratejik rekabet içinde, Washington'ın bölgeden çekilme eğilimde olduğu bir dönemde Orta Doğu'daki etkisini artırma arayışında olduğu gözleniyor.

Çin-Arap Devletleri İşbirliği Forumu ile 2004'te başlayan çok taraflı siyasi diyalog, Çin Devlet Başkanı Şi Cinping'in Aralık 2022'de Suudi Arabistan'a yaptığı ziyarette ilk kez düzenlenen Çin-Arap Devletleri Zirvesi ve Çin-Körfez İşbirliği Ülkeleri Zirvesi ile yeni bir boyuta taşınmıştı.

Öte yandan Pekin, Suudi Arabistan ile bölgedeki rakibi ve hasmı İran arasında diplomatik ilişkilerin yeniden başlatılmasıyla sonuçlanan süreçte arabulucu rolü üstlenmişti.

Ayrıca, BRICS grubu ülkeleri, bu yıl temmuzda Güney Afrika'nın Johannesburg şehrinde düzenlediği zirvede, Çin'in öncülük ettiği genişleme kararıyla, Arjantin, Etiyopya ve İran'ın yanı sıra Mısır, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri'nin olduğu üç Arap ülkesini üyeliğe davet etmişti.


Suudi Arabistan’daki özel sektör Körfez-Türkiye Forumu’na hazırlanıyor

Cidde’de düzenlenen Suudi Arabistan-Türkiye İş Konseyi’nin toplantısından bir kesit (Şarku’l Avsat)
Cidde’de düzenlenen Suudi Arabistan-Türkiye İş Konseyi’nin toplantısından bir kesit (Şarku’l Avsat)
TT

Suudi Arabistan’daki özel sektör Körfez-Türkiye Forumu’na hazırlanıyor

Cidde’de düzenlenen Suudi Arabistan-Türkiye İş Konseyi’nin toplantısından bir kesit (Şarku’l Avsat)
Cidde’de düzenlenen Suudi Arabistan-Türkiye İş Konseyi’nin toplantısından bir kesit (Şarku’l Avsat)

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre, Suudi Arabistan’daki özel sektör, 11-13 Kasım tarihleri ​​arasında İstanbul’da düzenlenmesi planlanan Körfez-Türkiye Ekonomik Forumu’na katılmaya hazırlanıyor.

Suudi Arabistan Ticaret Odaları Federasyonu, Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) ülkeleri ile Türkiye arasındaki ekonomik iş birliğini geliştirmeyi ve ticareti artırmayı amaçlayan forum hakkında ülkedeki tüm ticaret odalarını bilgilendirdi.

Körfez İstatistik Merkezi’nin verilerine göre, KİK ülkeleriyle Türkiye arasındaki ticaret hacmi 2021 yılında 22 milyar dolara ulaştı.

Suudi Arabistan ile Türkiye arasındaki ticaret hacmi ise 2021’de 3,7 milyar dolar iken, 2022’de 6,5 milyar dolara yükseldi.

Ticaret Bakanı Prof. Dr. Ömer Bolat, Türkiye ile Suudi Arabistan arasındaki dış ticaret hacminin bu yılın ilk yarısında 3,4 milyar dolara ulaştığını açıkladı.

Körfez-Türkiye ekonomisinde çeşitli alanlar öne çıkarken, ticaret, yatırım, enerji ve altyapı ve sanayi, ulaşım, lojistik hizmetler, turizm, tarım ve gıdaya odaklanılıyor.

Toplantıya çok sayıda yetkilinin yanı sıra Körfez ülkelerinden işletme sahipleri ve Türk mevkidaşlarının katılması bekleniyor.

Körfez- Türkiye Ekonomik Forumu, KİK ülkelerinin liderleri, Ticaret Bakanları, KİK Genel Sekreterliği ve Körfez İşbirliği Konseyi Odaları Federasyonu (FGCCC) tarafından destekleniyor.

KİK Genel Sekreteri Casim el-Budeyvi’nin forumda bir konuşma yapması bekleniyor.

Türk hükümeti, son dönemde Körfez ülkeleri ve özellikle Suudi Arabistan ile ekonomik ilişkileri güçlendirmeye yönelik hamlelerini yoğunlaştırdı.

Bunlardan en sonuncusu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, Temmuz ayında Suudi Arabistan’a yaptığı ziyaretti.

Erdoğan, ziyaret öncesi yaptığı açıklamada, bölgedeki en önemli ülkelerden biri olan Suudi Arabistan ile ekonomik ilişkileri geliştirmek istediklerini dile getirdi.

Cumhurbaşkanı’nın ziyaretine 200’ün üzerinde iş insanı ve yatırımcının eşlik etmesi, Suudi pazarının önemini ve iki ülke arasındaki ekonomik ilişkilerin doğru yolda olduğunu gösteriyor.

Özel sektörün katılımı

Cumhurbaşkanının ziyareti sırasında, Cidde şehrinde Suudi Arabistan-Türkiye İş Konseyi’nin toplantısı düzenlendi.

Suudi Arabistan Yatırım Bakanı Halid bin Abdulaziz el-Falih, burada yaptığı konuşmada 2030 Vizyonu yatırımlarında özel sektörün bulunmasını çok önemsediklerini belirtti.

Bakan, “Hem Suudi Arabistan, hem de Türkiye özel sektörünün var olmasını çok önemsiyoruz. Burada yatırımların farklılaşmasını ve çeşitlenmesini istiyoruz” dedi.

Falih, “2030 Vizyonu’nun en belirgin özelliklerinden biri, Suudi Arabistan’ın yanı sıra Türk şirketleri de dahil olmak üzere yabancı özel sektörleri de sürece dahil etme isteğidir” diyerek, 2030 hedefleri kapsamında o tarihe kadar 3,3 trilyon dolarlık yatırım hedeflediklerini vurguladı.

Ticaret Bakanı Prof. Dr. Ömer Bolat da aynı toplantıda yaptığı konuşmada, güçlü ilişkilerin varlığı nedeniyle iki ülke arasında yatırım ve ticaretin geliştirilmesi için çalışılması gerektiğini vurguladı.

Bolat, “Dünyada en fazla serbest ticaret anlaşması imzalayan 10 ülkeden birisi olan Türkiye olarak KİK üyesi ülkelerle de ticaretimizi serbestleştirmeyi önemsiyoruz. Ülkelerimizin sahip olduğu tarihi ve kültürel bağların yanı sıra güçlü ekonomilerimiz, nitelikli iş gücü piyasalarımız ve başarılı girişimcilerimizin olduğu bir ortamda ekonomik ve ticari ilişkilerimizi çok daha üst seviyelere çıkarmak güç olmayacaktır” dedi.

Kızıldeniz Projesi

Ticaret Bakanı, konuşmasında ayrıca şunları söyledi;

Suudi Arabistan’ın ülkemizde 2 milyar doları aşan doğrudan yatırımları ve ülkemizde faaliyet gösteren bin 400’den fazla Suudi şirketi bulunmaktadır. Hız, hizmet, kaliteli performans ve uluslararası projelerle kalitesini ispatlayan müteahhitlik firmalarımız, Suudi Arabistan’ın özellikle 2030 Vizyon Projeleri arasında yer alan NEOM, Diriyah Gate, Qiddiya, Amalla ve Kızıldeniz başta olmak üzere birçok projede yer almayı arzu etmektedirler ve bu konuda iş birliğine ve ortaklığa hazırdır.

Suudi Arabistan Sanayi ve Maden Kaynakları Bakanı Bender bin İbrahim el-Hureyf ise, Ağustos ayında Ankara’ya yaptığı ziyarette, Türkiye-Suudi Arabistan Yuvarlak Masası Toplantısı'nda da bir grup Türk iş insanı ile bir araya geldi.

Suudi Bakan, “Türk yatırımcısına güveniyoruz ve Türkiye'nin bu fırsatlardan yararlanmasını gönülden temenni ediyoruz” diye ekledi.

Şubat ayında Türkiye ve Suriye’yi vuran yıkıcı depremin ardından, Riyad ile Ankara arasında, Merkez Bankası’na 5 milyar dolarlık mevduat yatırılması konusunda anlaşma imzalandı.


Dünya Bankası, Nijerya'ya 700 milyon dolar krediyi onayladı

(AA)
(AA)
TT

Dünya Bankası, Nijerya'ya 700 milyon dolar krediyi onayladı

(AA)
(AA)

Dünya Bankasından yapılan açıklamada, "Ergen Kızların Öğrenimi ve Güçlendirilmesi Girişimi" programı kapsamında Nijerya'ya 700 milyon dolar kredi verilmesinin onayladığı belirtildi.

Açıklamada, Nijerya'da okul çağında 12 milyon ila 15 milyon çocuğun eğitimden mahrum olduğu, bu çocukların çoğunun ülkenin kuzeyinde olduğu kaydedildi.

Onaylanan kredinin kız çocuklarının eğitimi için kullanılacağı aktarılan açıklamada, bu krediyle 5 binden fazla sınıfın yenileneceği ve 250 binden fazla kız çocuğuna burs verileceği ifade edildi.


Suudi Arabistan gençliği, hükümetin iklim değişikliği ile mücadelesine güveniyor

Suudi gençlerin çoğu hükümetin iklim değişikliğinin getirdiği zorluklarla mücadele becerisine güveniyor (Reuters)
Suudi gençlerin çoğu hükümetin iklim değişikliğinin getirdiği zorluklarla mücadele becerisine güveniyor (Reuters)
TT

Suudi Arabistan gençliği, hükümetin iklim değişikliği ile mücadelesine güveniyor

Suudi gençlerin çoğu hükümetin iklim değişikliğinin getirdiği zorluklarla mücadele becerisine güveniyor (Reuters)
Suudi gençlerin çoğu hükümetin iklim değişikliğinin getirdiği zorluklarla mücadele becerisine güveniyor (Reuters)

Yapılan yeni bir kamuoyu yoklaması, Suudi Arabistanlı gençlerin yüzde 75’inin hükümetin iklim değişikliğinin zorluklarıyla mücadele etme becerisine güvendiğini ortaya çıkardı.

Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) merkezli halkla ilişkiler danışmanlık şirketi ASDA’A BCW, Dünya Sıfır Emisyon Günü ile bağlantılı olarak yürüttüğü ‘Arap Gençlik Araştırması 2023 anketinin sonuçlarını yayınladı.

Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) üyesi olan ülkeler ve Doğu Akdeniz’deki ülkelerde yapılan ankete katılan gençlerin üçte ikisi (yüzde 66), iklim değişikliğinin hayatları üzerindeki etkisinden ‘çok endişeli’ olduklarını ifade etti.

Ankete katılanların neredeyse dörtte üçü (yüzde 71) küresel ısınmanın halihazırda hayatlarını etkilediğini söyledi.

Bu oran, Kuzey Afrika’da yüzde 76 ve KİK’de yüzde 74’e yükselirken, Doğu Akdeniz ülkelerinde yüzde 63’e düştü.

Arap gençlerinin büyük bir çoğunluğu (yüzde 87) hükümetlerinin iklim değişikliğine karşı olumlu adımlar attığına inandıklarını ifade etti.

Ancak yarısından fazlası, konu net sıfır emisyona ulaşmak olduğunda ülkelerinin hala şeffaf ve hesap verebilir hedefler belirlemesi gerektiğini söyledi.

Bugüne kadar, Irak’ın yanı sıra KİK ülkeleri olan Suudi Arabistan, BAE, Katar, Bahreyn, Kuveyt ve Umman gibi Ortadoğu ve Kuzey Afrika (MENA) bölgesindeki bazı ülkeler net sıfır emisyona ulaşmak için net hedefler belirledi.

Diğer birçok ülke de, yenilenebilir enerji projelerine önemli yatırımlar yapıyor.

Hem gelişmiş, hem de gelişmekte olan ülkelerde küresel ısınmayla mücadelede sorumluluk tartışmaları ışığında, bölgedeki gençlerin yüzde 42’si, Arap ülkelerinin iklim değişikliğiyle mücadele konusunda daha fazla çaba göstermesi gerektiğine inanıyor.

Ankete katılan gençler arasında, iklim değişikliğiyle nasıl başa çıkılacağı konusunda fikir ayrılığı da görüldü.

Gençlerin yüzde 49’u, yaşam tarzlarını değiştirmenin insanlara bağlı olduğunu vurguladı.

Yüzde 47’si ise, teknolojik gelişmelerin iklim değişikliğine çözüm sağlayacağını dile getirdi.

Tüm KİK ülkeleri ve Doğu Akdeniz ülkelerindeki gençlerin yüzde 51’i, iklim değişikliğinin getirdiği zorluklarla mücadelede çözüm olarak teknolojiye dikkat çekti.

Ancak KİK ülkelerindeki gençlerin yüzde 80’i, Doğu Akdeniz ülkelerinde yüzde 60 ve Kuzey Afrika ülkelerinde ise yüzde 58’i günlük davranışlarının iklim değişikliğine yansıdığını dile getirdi.

ASD’A BCW kurucusu Sunil John, anket sonuçlarına ilişkin şu değerlendirmeyi yaptı; “Ortadoğu bölgesi, dünyanın en büyük enerji üreticilerine ve kanıtlanmış petrol ve gaz rezervlerine ev sahipliği yapıyor. Bu, Arap dünyasını küresel iklim değişikliği diyaloğunun merkezine yerleştiriyor. Mısır’ın 2022'de Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’ne (COP27) Taraf Devletler Konferansı'na ev sahipliği yapması ve BAE’nin bu yıl COP28 konferansına ev sahipliği yapmaya hazırlanmasıyla bölge bir kez daha dünyanın ilgi odağı olacak.”

John, MENA bölgesinin, sıcak hava dalgaları ve ani sellerin sadece geçim kaynaklarını etkilemekle kalmayıp, aynı zamanda sosyal güvenliği tehdit etmesi ve insanları göç etmeye itmesiyle iklim değişikliğinin ciddi yükünü de taşıdığını söyledi.

Şarku’l Avsat’a konuşan ASDA’A BCW kurucusu değerlendirmesini şu ifadelerle sürdürdü;

“Bütün bunların arasında, bölgenin en büyük demografisinin (200 milyondan fazla genç) iklim değişikliğinin sonuçlarını anlaması cesaret verici. Çoğu, doğaya zarar veren markaların boykot edilmesini de desteklemeye hazır. İşletmelerin onların duyarlılığını dikkate alması ve değerlerini bölge gençliğinin istekleriyle uyumlu hale getirerek çevresel etkilerini en aza indirmek için gerçek çaba sarf etmesi de önemlidir.”

MENA bölgesi, iklim riski açısından dünyadaki en zorlu noktalarından biri.

Pek çok rapora göre, bölgedeki sıcaklıkların dünyanın geri kalanına göre iki kat daha hızlı artıyor ve sera gazı emisyonlarının mevcut oranda artması durumunda sıcaklıkların 2050 yılına kadar en az 4 derece yükselmesini bekleniyor.

Sonuç olarak, sıcak hava dalgalarının 10 kat artması bekleniyor.

1980’den bu yana bölgedeki doğal afetlerin sayısı üç katına çıktı ve bu durum her yıl ortalama 1 milyar dolar zarara neden oldu.

Bu felaketlerden sonuncusu, Birleşmiş Milletler’in (BM) önlenebilir bir felaket olarak nitelendirdiği, Libya’daki yıkıcı sel felaketi oldu.

Su kıtlığının gıda üretimini etkilemesi, çölleşmeyi hızlandırması ve insanları göçe zorlaması nedeniyle bölge aynı zamanda dünyada su stresi yaşayan bölgelerden biri olarak da tanımlanıyor.


Türkiye'de turist başına ortalama harcama 1200 dolara çıktı

(AA)
(AA)
TT

Türkiye'de turist başına ortalama harcama 1200 dolara çıktı

(AA)
(AA)

İspanya'nın Valensiya kentinde bu yıl 25'incisi düzenlenen ve Alman turizm endüstrisi başta olmak üzere 300'den fazla sektör uzmanının katıldığı "FVW Travel Talk Kongress" toplantılarında Türkiye turizmi de gündeme geldi.

Dünya Kardeş Şehirler Turizm Birliği Genel Sekreteri Hüseyin Baraner, "Türkiye turizmi, son yıllarda Avrupa piyasalarında kalite ve hizmet garantisiyle öne çıkarak, fiyat odaklı rekabet yerine yeni bir yol izliyor ve bunun da meyvelerini toplamaya başladı" dedi.

(AA)

"Türkiye ucuz ülke imajını artık geride bıraktı" diyen Baraner, bunun son 5 yılda turist başına ortalama harcamanın 800'den 1200 dolara çıkmasıyla açık bir şekilde görüldüğünü ifade etti.

Baraner, "Anadolu kültür turları satışlarının artması ve sağlık turizmindeki yeni ivme ile en geç 2030'da 100 milyon turist, 120 milyar dolar turizm geliri hedefi gerçekleşmiş olacak. Valensiya'daki bu toplantıda da Türkiye'nin artık Avrupa'da fiyatla değil, kalite ve yüksek hizmetle rakiplerine meydan okuduğu ve bu konuda beklenmedik bir müşteri hacmine ulaştığı ve desteklendiği görülmüştür" diye konuştu.

Türk turizminin Avrupa'da tur operatörü ve seyahat acenteleri satışlarında oyun kurucu bir konuma geldiğini vurgulayan Baraner, Türkiye'nin turizm politikalarındaki değişikliklerin meyvelerini almaya başladığını, sektör uzmanlarına göre 2024 sezonunda Türkiye'de önemli bir artış beklendiğini ifade etti.

(AA)

Schauinsland adlı tur operatörün pazarlama müdürü Adnan Eken de bu yıl Türkiye'ye 300 bin üst sınıf Alman turist getirdiklerini, 2024'te bu yıla nazaran yüzde 15-20'lik artış öngördüklerini söyledi.

Almanya Turizm Endüstrisi Birliği Başkanı Sören Hartman da kongrede yaptığı konuşmada, Türkiye'nin turizm politikalarında kültür turizminin önceliklendirilmesinin büyük fayda sağladığını, bunun yüksek kaliteyle birleşmesiyle zengin turistler için daha cazip hale geldiğini kaydetti.


Bakan Şimşek, Dünya Bankasının yeşil dönüşüm için kaynak sağladığını açıkladı

Mehmet Şimşek (AA)
Mehmet Şimşek (AA)
TT

Bakan Şimşek, Dünya Bankasının yeşil dönüşüm için kaynak sağladığını açıkladı

Mehmet Şimşek (AA)
Mehmet Şimşek (AA)

Bakan Şimşek, cari açık ve dışa bağımlılığın azaltılması için yenilenebilir enerji yatırımlarının ve üretimde verimliliğin önem taşıdığını, yeni yatırımlar konusunda ihtiyaç duyulan finansmana yönelik de Bakanlık olarak çalışmalarını sürdürdüklerini söyledi.

Orta Vadeli Program'da (OVP) özellikle "yeşil dönüşüme" özel başlık açtıklarını ve kamu yatırımlarında bu projeleri önceliklendirdiklerini hatırlatan Şimşek, yurt dışı temaslarında da finansman kaynakları oluşturabilecek kişi ve kurumlarla görüşmeler yaptıklarını anlattı.

Şimşek, yenilenebilir enerji yatırımlarının gelecek 10 yıla yayılması yerine 3 yılda gerçekleştirilmesi halinde cari açık ve dışa bağımlılığın azalacağına dikkati çekerek, finansman kaynağı konusunda Dünya Bankasının önemli bir paydaş olduğunu dile getirdi.

"Bankadan sağladığımız finansman tutarı 3,2 milyar dolara ulaştı"

Dünya Bankasının Türkiye'ye 35 milyar dolarlık destek vermesini planladığını anımsatan Şimşek, söz konusu kaynağın deprem bölgesinin rehabilitasyonu ve yeşil dönüşüm başta olmak üzere reel sektörün yeni yatırımlarında kullanılabileceğini ifade etti.

Şimşek, bu kapsamda, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ve İller Bankası AŞ tarafından uygulanacak "Kamuda ve Belediyelerde Yenilenebilir Enerji Projesi" kapsamında Dünya Bankasından 500 milyon avro tutarında finansman sağlanmasına ilişkin anlaşmaları imzaladıklarını bildirdi.

Ayrıca Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü ve İller Bankası AŞ tarafından uygulanacak "Su Döngüselliği ve Verimliliğinin Artırılması Projesi" için de Dünya Bankasından 395,75 milyon avro tutarında finansman sağladıkları bilgisini veren Şimşek, şunları kaydetti:

Bakanlıkların ve yerel yönetimlerin yenilenebilir enerji ve su verimliliğine ilişkin finansman ihtiyaçlarını karşılamada köprü görevi görüyoruz. Bu kapsamda Dünya Bankası ile toplam tutarı 895,7 milyon avro olan kredi anlaşması imzaladık. Bu kredilerin 570,75 milyon avrosu tahsisli, 325 milyon avrosu ise Hazine garantili. Dünya Bankası Türkiye için 35 milyar dolarlık mali paket sağlayacağını açıklamıştı. Bankadan gelen finansman tutarı imzaladığımız yeni anlaşmalarla şu an yaklaşık 3,2 milyar dolara ulaştı.


Petrol fiyatları, FED’in faiz politikasına ilişkin açıklaması sonrası düştü

Cushing Center, Oklahoma'da yukarıdan görülen ham petrol depolama tankları (Reuters)
Cushing Center, Oklahoma'da yukarıdan görülen ham petrol depolama tankları (Reuters)
TT

Petrol fiyatları, FED’in faiz politikasına ilişkin açıklaması sonrası düştü

Cushing Center, Oklahoma'da yukarıdan görülen ham petrol depolama tankları (Reuters)
Cushing Center, Oklahoma'da yukarıdan görülen ham petrol depolama tankları (Reuters)

ABD Merkez Bankasının (FED) faiz politikasına ilişkin açıklamaları, ülkedeki ham petrol stoklarındaki düşüşün etkisini ortadan kaldırmasıyla ve son bir ayın en büyük düşüşünü kaydetmesinin ardından petrol fiyatları günün erken saatlerinde düşüş gösterdi.

Brent petrolün varil fiyatı yüzde 0,72 düşüşle 92,86 dolara gerilerken, Batı Teksas türü (WTI) ham petrolün varil fiyatı yüzde 0,79 düşüşle 88,95 dolara gerileyerek 14 Eylül’den bu yana en düşük seviye indi.

ING analistleri müşterilerine hitaben, FED’in dün yapılan Federal Açık Piyasa Komitesi toplantısında faiz oranlarını değiştirmediği ve bunun beklenen bir durum olduğu vurgulandı. Ancak bu hala sıkılaştırmada geçici bir duraklama olarak görülüyor ve petrol gibi riskli varlıklar üzerinde baskı oluşturuyor.

ABD Merkez Bankası bir yandan faiz oranlarını korurken bir yandan da sıkılaştırma politikası izliyor. Bu da yıl sonundan önce faizlerde bir artış beklendiği anlamına geliyor.

Sıkılaştırma politikasına bağlılık, doların Mart ayının başından bu yana en yüksek seviyesine yükselmesine neden oldu ve bu da petrol fiyatları üzerinde aşağı yönlü bir baskı yarattı. Doların gücü genellikle petrol gibi temel emtiaları alıcılar için diğer para birimlerini elinde bulunduranlara göre daha pahalı hale getiriyor.

Enerji piyasaları, ABD Enerji Bilgi İdaresi'nin dün açıkladığı ve geçtiğimiz hafta ham petrol stoklarında beklentiler doğrultusunda düşüş gösteren verilere tepki vermedi.

Veriler, stokların geçen hafta 2,14 milyon varil düştüğünü gösterdi.


Asya’da e-cüzdan rüzgârı

Asya’da e-cüzdan rüzgârı
TT

Asya’da e-cüzdan rüzgârı

Asya’da e-cüzdan rüzgârı

Dünyanın en büyük mobil ödeme platformu Alipay'in sahibi Ant Group, programını Asya’da toplam 10 farklı e-cüzdan ve ödeme uygulamasını destekleyecek şekilde genişletti.

Çin seyahati e-cüzdanlarla daha kolay

Bu yenilik, turistlerin Çin seyahatlerini ve burada harcama yapmalarını kolaylaştırmaya yönelik önemli bir adım. Ant Group’tan salı günü yapılan basın açıklamasına göre, Makao, Moğolistan, Singapur, Güney Kore ve Tayland'dan yedi e-cüzdan, artık ‘Alipay+’ adlı program tarafından desteklenecek.

ABD merkezli Quartz dergisi yazarlarından Julia Malleck, e-cüzdanların yanı sıra 2022 yılında başlatılan programa Hong Kong, Malezya ve Güney Kore'deki benzer üç hizmetin daha katılacağını yazdı.

Alipay ve WeChat Pay, Çin'de e-cüzdan pazarına hakim durumda. Çin’de neredeyse hiç nakit kullanmayan halk, otomattan atıştırmalık almak, bir alışveriş merkezinde taşınabilir şarj aleti kiralamak ya da paylaşımlı bir elektrikli bisikletin kilidini açmak için sadece bir QR kodu okutarak, ödemelerini dijital uygulamalarla yapıyor.

Çin’e giden turistler e-cüzdan kullanıyor

Çin'e seyahat eden turistler, eğer Çin'de kayıtlı bir banka hesabına ya da telefon hattına sahip değilse bu onların ülkedeki tüm yemek, ulaşım ve alışveriş imkanlarından yararlanamayacakları ve baskın bir dijital ödeme duvarı ile karşılaşacakları anlamına geliyor. Çin'de finansal hazırlık yapılmadan uygulamalar ya da e-ticaret aracılığıyla alışveriş yapmak da mümkün değil. Her yerde ATM bulunmadığından kredi kartı kullanımı da işleri zorlaştırabiliyor.

Alipay, 2019 yılında, turistik amaçla ülkeye gelen kişilere alışveriş yapabilmeleri için ön ödemeli dijital kart hizmeti sunmaya başladı. Alipay'in bu hizmeti, Doğu ve Güneydoğu Asya'dan gelen turistler için geçici bir banka hesabı açmaya gerek kalmadan, daha erişilebilir seçenek olması nedeniyle geniş kitlelerce kullanılmaya başlandı.

Bir milyardan fazla kullanıcı

Ant Group'un Yönetim Kurulu Başkanı Eric Jing, ‘Çok taraflı bölgesel ortaklığın Çin'e gelen turistlerin daha fazla seçeneğe ulaşmalarına ve sunulan konfordan yararlanmalarına yardımcı olacağını’ söyledi. Hong Kong Borsası'nın 2020 yılı istatistiklerine göre Alipay’in bir milyardan fazla kullanıcısı var. Şirket, ticaret alanında faaliyet gösteren 80 milyon şirketle iş birliği yapıyor.

Çin'deki Asya Oyunları

Alipay, 23 Eylül'de Zhejiang Eyaletinin başkenti Hangzhou şehrinde başlayacak 2023 Asya Oyunları’nı fırsata çevirmeyi dört gözle bekliyor. Organizasyon, koronavirüs (Kovid-19) salgının patlak vermesinden bu yana Çin'de yapılacak ilk büyük spor etkinliği olacak. 2023 Asya Oyunları, özellikle pandemi sonrası toparlanmanın yavaş seyretmesi nedeniyle bölgesel ekonomiyi canlandıracak büyük bir fırsat olarak görülüyor.

Hangzhou, turistler sayesinde şehirde yapılacak harcamalarda artış bekliyor. Geçtiğimiz haziran ayında şehre gelen yabancı turistlere 100 bin adet bilet ve (turistlerin ilgisini çekecek metro biletleri ve ön ödemeli cep telefonu kartlarının olduğu) 1 milyon hediye paketi dağıtıldı. South China Morning Post gazetesinin aktardığı verilere göre, Asya Oyunlarının gayri safi yurt içi hasıladan (GSYİH) 414,1 milyar yuan (56,8 milyar dolar) elde etmesi bekleniyor. Alipay’in dijital ödeme hizmetleri gibi uygulamalar aracılığıyla harcamalarda sağlanan kolaylık, aynı zamanda tüketimi de artıracaktır.

*Bu makale Şarku'l Avsat tarafından Tribune Media'dan çevrilmiştir.


Sıfır emisyon hedefi Birleşik Krallık ekonomisini zorluyor

Ellesmere Limanı'ndaki Vauxhall otomobil fabrikasının önünde İngiltere’nin  elektriğe geçmesi çağrısını taşıyan bir tabela (Reuters)
Ellesmere Limanı'ndaki Vauxhall otomobil fabrikasının önünde İngiltere’nin elektriğe geçmesi çağrısını taşıyan bir tabela (Reuters)
TT

Sıfır emisyon hedefi Birleşik Krallık ekonomisini zorluyor

Ellesmere Limanı'ndaki Vauxhall otomobil fabrikasının önünde İngiltere’nin  elektriğe geçmesi çağrısını taşıyan bir tabela (Reuters)
Ellesmere Limanı'ndaki Vauxhall otomobil fabrikasının önünde İngiltere’nin elektriğe geçmesi çağrısını taşıyan bir tabela (Reuters)

Birleşik Krallık İçişleri Bakanı Suella Braverman ülkenin net sıfır emisyona ulaşmak için pragmatik bir yaklaşım benimsemesi gerektiğini çünkü "İngiliz halkını iflas ettirerek gezegeni kurtaramayacağını" söyledi.

Braverman açıklamasını, Başbakan Rishi Sunak'ın bu hafta yapacağı ve İngiltere’'nin 2050 yılına kadar net sıfır emisyona ulaşma yönündeki uzun vadeli planını destekleyen bazı hükümet politikalarını ertelemesinin beklendiği konuşması öncesinde yaptı.

İngiliz bakan Radio Times’a yaptığı açıklamada, “Orantılı ve hedeflerimize hizmet eden pratik bir yaklaşım benimsemek zorundayız ve İngiliz halkını iflasa sürükleyerek gezegeni kurtarmayacağız” dedi.

Birleşik Krallık (İngiltere, İskoçya, Galler ve Kuzey İrlanda) sera gazı emisyonlarını 2050 yılına kadar sıfıra indirmek için yasal olarak bağlayıcı bir hedef belirleyen ilk büyük ekonomiydi ve önceki yıllarda yenilenebilir enerji kapasitesini artırma konusunda aceleci davranmıştı.

Ancak Sunak hükümeti son zamanlarda bu hedefe ulaşmak için gereken bazı önlemler konusunda tereddütlü görünüyor, çünkü her şeyi karbondan arındırmanın maliyeti netleşiyor.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre spekülasyon alanlarından biri, hükümetin yeni benzinli ve dizel otomobil satış yasağını mevcut 2030 hedefine kıyasla 2035 yılına kadar erteleyebileceği yönünde.

Bu, Birleşik Krallık’ı 2035 hedefini benimseyen Avrupa Birliği ile aynı seviyeye getirecek.