Kovid-19 önlemleri solunum yolu hastalıklarını engelleyemedi

Koruyucu önlemlerin uygulandığı döneminden arşiv fotoğrafı (Reuters)
Koruyucu önlemlerin uygulandığı döneminden arşiv fotoğrafı (Reuters)
TT

Kovid-19 önlemleri solunum yolu hastalıklarını engelleyemedi

Koruyucu önlemlerin uygulandığı döneminden arşiv fotoğrafı (Reuters)
Koruyucu önlemlerin uygulandığı döneminden arşiv fotoğrafı (Reuters)

Bilim insanları, önümüzdeki kış aylarında Kovid-19 dışındaki diğer nedenlerle solunum yolu enfeksiyonlarının sayısında artış bekliyor. Bu beklenti, iki gün önce The Lancet Regional Health-Europe’da yayınlanan, yeni bilimsel çalışmanın sonuçları beklentiyi güçlendirdi. Şaşırtıcı bir şekilde, çalışma “Salgının zirveye ulaştığı dönemde solunum yolu hastalıkları nedeniyle hastaneye başvuruların yüzde 55’inden fazlasının, Kovid-19 dışı nedenlerden kaynaklandığını” gösterdi.
Birleşik Krallık’ta yer alan Bristol Üniversitesi tarafından yürütülen çalışma, AvonCAP izleme projesinin bir parçası olarak Pfizer ile iş birliği içinde finanse edildi ve tamamlandı. Çalışmada, Ağustos 2020 ile Kasım 2021 arasında Bristol’deki iki büyük hastanedeki 135 binden fazla vakaya ilişkin veriler kullanıldı. Araştırmacılar, akut alt solunum yolu hastalığına atfedilebilecek 12 binden fazla başvuru tespit etti. Hastaneye başvuranlarda öksürük, ateşin yanı sıra akciğerleri ve göğüs kafesini çevreleyen nemli çift katmanlı zarın iltihabı olan “plörezi” gibi enfeksiyonların belirtileri veya semptomları vardı. Bu kişilerin yüzde 98’i yaşlıydı.
Daha fazla analizden sonra, ekip bu 12 binden fazla vakanın yüzde 55’inde koronavirüs enfeksiyonu olmadığı sonucuna ulaştı. Kovid-19 olduğu doğrulanmış virüs enfeksiyonları, solunum yolu enfeksiyonlarının yalnızca yüzde 26’sını oluştururken, kalan yüzde 17, bulaşıcı bir neden olmaksızın bir enfeksiyonun sonucuydu.
Bristol Üniversitesi’nde Pediatri Bölümü’nden ve Bristol Aşı Merkezi Direktörü Prof. Dr. Adam Finn, Bristol Tıp Fakültesi’nde yaptığı konuşmada “Sonuçlarımız arasında gerçekten şaşırtıcı olan şey, bu süre içerisinde Kovid-19 dışı solunum yolu enfeksiyonlarının ne kadar çok olduğuydu. Garip bir şekilde pandemi nedeniyle alınan halk sağlığı önlemlerine rağmen diğer enfeksiyonlar net bir şekilde ortadan kaybolmadı. Bulgularımız, Kovid-19 hastalarıyla birlikte hastaneye yatışlara neden olan diğer hastalıkların insidansının hala yüksek olduğunu gösteriyor” dedi.
Bristol Üniversitesi’nde Doktora Sonrası Klinik Araştırma Görevlisi, AVONCAP Baş Araştırmacısı ve Bristol Üniversitesi’ndeki çalışmanın baş yazarlarından biri olan Yrd. Doç. Dr. Catherine Hyams, “Sonuçlarımız gerçekten sadece Birleşik Krallık Ulusal Sağlık Servisi (NHS) ve diğer sağlık sistemleri üzerindeki büyük solunum yolu enfeksiyonun yükünü değil, aynı zamanda bu kış işlerin ne kadar kötü gidebileceğine de ışık tutuyor. Bu nedenle, solunum yolu hastalığı yükünü azaltmak ve hasta sonuçlarını iyileştirmek için halk sağlığı önlemlerinin uygulanmasının yanı sıra, solunum rahatsızlıkları olan hastaların bakımına yönelik uygun sağlık hizmeti planlaması ve kaynak tahsisinin yapılması gerekir” dedi.
Şarku’l Avsat’ın The Lancet’ten aktardığına göre çalışma, Pfizer tarafından finanse edilen ve Bristol’deki iki büyük hastaneye alınan tüm yetişkin hastalar hakkında ayrıntılı bilgi kaydeden AvonCAP’in bir parçası olarak geldi. AvonCAP, devam etmekte olan bir iş birliğine dayalı gözetim projesini teşkil ediyor.



Zayıflama iğnelerinin Alzheimer'ın ilerlemesini yavaşlattığı bulundu

Bir araştırma, kilo verme iğnelerinin Alzheimer hastalığına yakalanma riskini azaltabileceğini öne sürüyor (Reuters)
Bir araştırma, kilo verme iğnelerinin Alzheimer hastalığına yakalanma riskini azaltabileceğini öne sürüyor (Reuters)
TT

Zayıflama iğnelerinin Alzheimer'ın ilerlemesini yavaşlattığı bulundu

Bir araştırma, kilo verme iğnelerinin Alzheimer hastalığına yakalanma riskini azaltabileceğini öne sürüyor (Reuters)
Bir araştırma, kilo verme iğnelerinin Alzheimer hastalığına yakalanma riskini azaltabileceğini öne sürüyor (Reuters)

Bilişsel gerilemeyi yavaşlatabileceğini gösteren bir çalışmanın ardından zayıflama iğnelerinin Alzheimer tedavisinde kullanılabileceği öne sürülüyor.

Saxenda markası altında satılan liraglutid, kan şekerini kontrol altına almak ve zayıflamaya yardımcı olmak için reçete ediliyor.

GLP-1 agonisti olan bu ilaç, Wegovy ve Ozempic gibi çalışarak kan şekerini, iştahı ve sindirimi düzenleyen doğal hormonu taklit ediyor.

Ancak Imperial College London'dan araştırmacılar, günde bir kez uygulanan iğnelerin Alzheimer hastalarında bilişsel gerilemeyi yaklaşık yüzde 50 yavaşlattığını saptadı.

Üniversitenin Beyin Bilimleri Bölümü'nde nörobilim alanında öğretim üyesi olan Paul Edison, önceki araştırmalardan sonraki durumu şöyle açıklıyor: 

Liraglutidin muhtemelen iltihabı azaltarak, insülin direncini ve Alzheimer biyobelirteçlerinin toksik etkilerini düşürerek veya beyindeki sinir hücrelerinin iletişimini iyileştirerek beyni koruduğunu düşünüyoruz.

Hakemli dergi Nature Medicine'da yayımlanan çalışmada hafif ila orta derecede Alzheimer'ı olan ancak diyabeti olmayan 169 katılımcı iki gruba ayrıldı.

Bir gruba günlük liraglutid iğnesi yapılırken, diğer gruba bir yıl boyunca plasebo verildi.

Takip döneminden sonra yapılan bir dizi beyin taraması, ilacın beyin hacmi kaybını yavaşlattığını ortaya koydu.

Çalışmanın yazarları, "İyileşme 6 aydan önce görülmeye başlasa da 52. haftada daha belirgin hale gelmesi, GLP-1 analoglarının uzun süreli tedaviyle Alzheimer'daki bilişsel işlevleri olumlu yönde etkileyebileceğini gösteriyor" diyor.

Ancak araştırmacılar liraglutidin, Alzheimer hastalığının ayırt edici özelliği olan beyin glikoz metabolizmasındaki gerilemeyi engellemediğini saptadı.

Araştırmacılar zayıflama iğnesinin beyin hacmi kaybını neden yarı yarıya yavaşlattığını belirtmese de beyindeki iltihabı ve tau adlı toksik proteinin birikimini azalttığının daha önce bulunduğunu açıklıyorlar.

Tau proteininin anormal birikimi "yumaklar" oluşturarak hücre hasarına ve iltihaplanmaya yol açıyor ve Alzheimer semptomlarına katkıda bulunuyor.

Tıpkı Wegovy gibi Novo Nordisk'in ürettiği Saxenda da Birleşik Krallık Ulusal Sağlık Servisi tarafından vücut kitle indeksi 30'un üzerindeki kişilere kilo verme tedavisi olarak sunuluyor.

Ancak çalışmanın yazarları, zayıflama iğnesinin Alzheimer'la mücadelede uzun vadede kullanılıp kullanılamayacağını belirlemek için daha fazla araştırmaya ihtiyaç duyulduğunu vurguluyor.

Çalışma, Dünya Sağlık Örgütü'nün (DSÖ), yüksek maliyetler ve ilaçlarla ilgili tedarik sorunları nedeniyle zayıflama iğnelerinden faydalanabilecek kişilerin 10'da birinden azının bunlara erişebildiği uyarısında bulunmasının ardından geldi.

DSÖ, bu ilaçlar hakkındaki ilk kılavuzunda iğnelerin, obeziteyle yaşayan kişilere yardımcı olmak için sağlıklı beslenme ve düzenli egzersizle birlikte, uzun vadeli olarak kullanılması gerektiğini öneriyor.

Independent Türkçe


DSÖ'den obezite uyarısı: 2030'da hasta sayısı iki katına çıkacak

DSÖ obeziteyi tedavi etmek için GLP-1 ilaçlarının kullanımına ilişkin küresel kılavuzlar yayımladı (Reuters)
DSÖ obeziteyi tedavi etmek için GLP-1 ilaçlarının kullanımına ilişkin küresel kılavuzlar yayımladı (Reuters)
TT

DSÖ'den obezite uyarısı: 2030'da hasta sayısı iki katına çıkacak

DSÖ obeziteyi tedavi etmek için GLP-1 ilaçlarının kullanımına ilişkin küresel kılavuzlar yayımladı (Reuters)
DSÖ obeziteyi tedavi etmek için GLP-1 ilaçlarının kullanımına ilişkin küresel kılavuzlar yayımladı (Reuters)

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), yüksek maliyetler ve ilaçlarla ilgili tedarik sorunları nedeniyle zayıflama iğnelerinden faydalanabilecek kişilerin 10'da birinden azının bunlara erişebildiği uyarısında bulundu.

Dünya çapında 1 milyardan fazla kişi obeziteyle yaşarken DSÖ, bu ilaçlarla ilgili ilk kılavuzunda Wegovy gibi GLP-1 ilaçlarına daha adil erişim çağrısı yaptı.

Kuruluş önlem alınmadığı takdirde obezite hastası sayısının 2030'a gelindiğinde iki katına çıkmasının beklendiği vurgulandı.

GLP-1 agonistleri (kan şekeri seviyelerini düşürmeye yardımcı olan, yiyeceklerin sindirimini yavaşlatan ve iştahı azaltabilen ilaç türü) Eylül 2025'te, yüksek riskli gruplarda tip 2 diyabetin kontrolünde "temel" ilaçlar listesine eklenmişti.

Ancak yeni kılavuzlar bu ilaçların, obeziteyle yaşayan kişilere yardımcı olmak için sağlıklı beslenme ve düzenli egzersizle birlikte, uzun vadeli olarak kullanılması gerektiğini de öneriyor.

DSÖ Genel Direktörü Dr. Tedros Adhanom Ghebreyesus, "Obezite önemli bir küresel sağlık sorunu ve DSÖ, dünya çapında ülke ve insanların bunu etkili ve adil bir şekilde kontrol etmeleri için onları destekleyerek sorunu çözmeye kararlı" diyor.

Yeni kılavuzumuz, obezitenin kapsamlı ve ömür boyu bakımla tedavi edilebilecek kronik bir hastalık olduğunu kabul ediyor.

Ghebreyesus "İlaçlar tek başına bu küresel sağlık krizini çözmese de GLP-1 tedavileri, milyonlarca kişinin obezitenin üstesinden gelmesine ve obeziteyle ilişkili zararların azaltılmasına katkı sağlayabilir" diye ekliyor.

Karmaşık, kronik bir hastalık olan obezite; kardiyovasküler hastalıklar, tip 2 diyabet ve bazı kanser türlerinin başlıca nedenlerinden biri. Ayrıca bulaşıcı hastalıkları olan hastalarda daha kötü sonuçların görülmesine de katkıda bulunuyor.

Sağlık üzerindeki etkilerinin yanı sıra obezitenin küresel ekonomik maliyetinin, 2030'a gelindiğinde yıllık 3 trilyon dolara ulaşması bekleniyor.

Kılavuz, bu hastalığın ve ilişkili sağlık komplikasyonlarının yönetimiyle bağlantılı, hızla artan sağlık maliyetlerini azaltma çabalarına fayda sağlayabilir.

DSÖ'ye göre yüksek maliyetler, üretim ve tedarik zinciri kısıtlamaları, insanların zayıflama ilaçlarına erişimini engelleyen evrensel bariyerler.

Birleşik Krallık'ta Mounjaro ilacının fiyatı, diğer ülkelerdeki yüksek fiyatlarla aynı seviyeye gelmesi için yüzde 170 oranında artırılmıştı.

Üretimdeki hızlı artışa rağmen GLP-1 ilaçlarının, 2030'a gelindiğinde ihtiyaç duyanların yüzde 10'undan daha azına ulaşması bekleniyor.

Kılavuz, ülke ve şirketleri kademeli fiyatlandırma ve gönüllü lisanslama gibi stratejilerle zayıflama iğnelerine erişimi genişletmeye çağırıyor. Gönüllü lisanslama, bir ilaç şirketinin patentli ilacının uygun fiyatlı ve markasız versiyonlarının üretimine izin vermesi anlamına geliyor. 

DSÖ, GLP-1 ilaçlarına yönelik küresel talebin, sahte ve kalitesiz ürünlerin satışını artırarak hasta güvenliğine tehdit oluşturduğu uyarısı da yaptı. İlaçların dağıtımının düzenlenmesinin, nitelikli sağlık hizmeti sağlayıcıları tarafından reçete edilmesinin ve hasta eğitiminin, hasta sağlığının korunmasına yardımcı olacağını vurguladı.

Independent Türkçe


Doğum oranını artırmak isteyen Çin, prezervatife vergi getiriyor

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash
TT

Doğum oranını artırmak isteyen Çin, prezervatife vergi getiriyor

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash

Bir zamanlar tek çocuk politikası uygulayan Çin, üreme ve aileyle ilgili vergilendirmede değişiklikler yaparak düşen doğum oranlarıyla mücadele etmeye hazırlanırken, doğum kontrol yöntemleri daha pahalı hale gelecek.

Ocak ayından itibaren prezervatifler de dahil doğum kontrol ilaç ve araçları, 1993'ten bu yana ilk kez yüzde 13 oranında katma değer vergisine tabi tutulacak ve bu da 30 yıllık muafiyetin sona ermesi anlamına geliyor.

Bloomberg'ün haberine göre vergi değişikliği, revize edilen Katma Değer Vergisi Kanunu'na eklendi. Bu, Pekin'in tek çocuk politikası kapsamında doğum kontrolünü büyük ölçüde sübvanse ve teşvik ettiği dönemden sapılması demek.

Hükümet, aynı zamanda aile kurmayı tercih edenlere mali yardım da sağlıyor. Güncellenen mevzuat, kreş ve anaokulları gibi çocuk bakımı sağlayıcılarının yanı sıra yaşlı bakım kurumları, engelli hizmet kuruluşları ve evlilikle ilgili hizmetler sunan işletmeler üzerindeki KDV'yi kaldırıyor.

Çin'in nüfusu üst üste üç yıldır azalıyor ve 2024'te yalnızca 9,54 milyon bebek dünyaya geldi. Bu sayı, tek çocuk politikasının sona ermesinden sonraki ilk yıl olan 2016'daki 18,8 milyon doğumdan çok daha az.

Yetkililer, bu gelişmeye bir dizi doğum yanlısı önlemle tepki gösterdi: Yerel yönetimler yeni doğan bebeklere nakit ödüller sunuyor, ebeveyn izni uzatıldı ve yönergeler artık "tıbben gerekli" görülmeyen kürtajları caydırıyor.

Ancak ekonomik ve kültürel engeller hâlâ baskın. YuWa Nüfus Araştırma Enstitüsü'nün araştırması, bir çocuğu 18 yaşına kadar büyütmenin 538 bin yuandan (3,2 milyon TL) fazlaya mal olduğunu tahmin ediyor. Zayıf iş olanakları ve durgun ekonomiyle mücadele eden genç yetişkinler bu yükü omuzlamakta giderek daha isteksiz davranıyor ve çoğu, aile hayatından ziyade kişisel gelişim ve kariyer güvenliğini önceliklendirmeyi tercih ediyor.

Uzmanlar, doğum kontrolü vergisinin doğumlarda anlamlı ve hızlı bir artışa yol açmasının pek olası olmadığını söylüyor. Bu hamle, özellikle uzmanların korunmasız cinsel ilişkiye bağladığı HIV enfeksiyonlarındaki endişe verici artış nedeniyle internette hararetli tartışmalara yol açtı.

Weibo'da yorum yazan bir kişi, "Gençler arasında artan HIV enfeksiyonları göz önüne alındığında, bu tür fiyat artışları iyi bir fikir olmayabilir. Bu, iyi düşünülmemiş bir yaklaşım" uyarısında bulundu.

Yeni bir rapora göre Çin'deki düşen doğum oranı hem anaokulu sayılarında hem de kayıtlarda önemli bir azalmaya yol açtı.

Çin Eğitim Bakanlığı'nın yıllık raporuna göre, düşen doğum oranı nedeniyle 2023'te anaokulu sayısı yüzde 5'ten fazla azaldı ve 14 bin 808 okul kapandı. Bu, düşüşün ikinci yılı oldu.

Kayıt olan çocuk sayısı yüzde 11,55, yani 5,35 milyon azaldı ve yaklaşık 40,9 milyon çocuk kayıt oldu. Bu, sayıların üst üste üçüncü kez düştüğü yıl.

Çin Sivil İşler Üniversitesi evlilik kültürünü teşvik etmek ve geliştirmek için geçen yıl haziranda yeni bir evlilik programı duyurmuştu. Devlet medyasına göre Pekin'deki kurumda geçen yıl eylülde açılması planlanan lisans programı, "evlilikle ilgili endüstrileri ve kültürü geliştirecek profesyoneller yetiştirmeyi" amaçlıyor.

Independent Türkçe