Irak: Şii ve Kürt partilerin içindeki çatlak bölünmeyi derinleştiriyor

Koordinasyon Çerçevesi ve Sadr Hareketi hükümet kurma mekanizması için çatışırken, Kürt yetkililer cumhurbaşkanı adayı üzerinde uzlaşı sağlayamıyor.

Siyasi bölünme Irak sokağına yansıyor (AFP)
Siyasi bölünme Irak sokağına yansıyor (AFP)
TT

Irak: Şii ve Kürt partilerin içindeki çatlak bölünmeyi derinleştiriyor

Siyasi bölünme Irak sokağına yansıyor (AFP)
Siyasi bölünme Irak sokağına yansıyor (AFP)

Irak’ta Şii ve Kürt kanattaki siyasi partiler arasında yaşanan anlaşmazlıklar ve ikili çekişmeler, kamplaşan Irak sokağına da yansıyor. Şii kanadı temsil eden Koordinasyon Çerçevesi ve Sadr Hareketi arasında yeni hükümetin kurulması ve başbakanın belirlenmesi konusunda anlaşmazlık yaşanıyor. Bu anlaşmazlık, birkaç aylığına bile olsa siyasi istikrara zemin hazırlama yolunda engel teşkil ediyor. Sadr Hareketi lideri Mukteda es-Sadr, Meclis’i feshetme çağrısında bulunurken, bu talep Koordinasyon Çerçevesi’nin büyük bir itirazıyla karşı karşıya.
Kürt siyasi kanattaki durum da çok farklı değil. Zira Kürt partiler arasındaki ihtilafların Şii kanattaki ihtilaflardan aşağı kalır yanı yok. Bu ihtilaflar, cumhurbaşkanı adayının belirlenmesi yolunda engel teşkil ediyor. Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nin (IKBY) iki ana partisi, Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) ve Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) ortak bir cumhurbaşkanı adayı üzerinde hâlâ uzlaşı sağlayamadı.
Yeni hükümeti kurma planları yapan Koordinasyon Çerçevesi, Çarşamba akşamı düzenlediği toplantının ardından son siyasi gelişmeler ve hükümetin kurulması konularında yeni bir açıklama yayınladı.
Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre Koordinasyon Çerçevesi Basın Ofisi’nden yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Görüşmede, anayasal kazanımların tamamlanması, cumhurbaşkanı adayının kararlaştırılması ve vatandaşların sıkıntı çektiği hizmet ve güvenlik sorunlarını iyileştirecek bir hizmet hükümetinin kurulması sürecinin hızlandırılması için geriye kalan ulusal güçlerle sürdürülen diyaloglar süreci başta olmak üzere tüm siyasi meseleler bütünüyle tartışıldı. Katılımcılar, yargı ve yasama otoriteleri başta olmak üzere kurumlara saygı gösterilmesinin ve bu kurumlara yönelik her türlü ihlal ile anayasal görevlerini yerine getirmelerinin engellenmesinin reddedilmesi konusundaki tutumlarını yineledi. Siyasi güçler, mevcut krizler için çözümlere ulaşmak ve ülkenin özellikle enerji, su yetersizliği ile federal bütçenin onaylanmaması hususunda karşılaştığı sorunları aşabilecek bir hükümetin kurulması amacıyla demokratik kazanımları korumak ve yapıcı diyalogları sürdürmek adına birlikte çalışmalıdır.”
Açıklamada ayrıca “Kanuna, Anayasa’ya ve anayasal meşruiyete inanan Iraklıları, hükümeti kurmak ve hepimizin inandığı demokrasi yolunu savunmak için atılacak tüm hukuki ve anayasal adımların yanında durmaya çağırıyoruz” ifadeleri kullanıldı.

Kazanımlarla ilgili rekabet
Siyaset bilimci araştırmacı Ali el-Bider, “Irak’taki Şii, Sünni ve Kürt siyaset sahnesinde açık bir biçimde krizlerin olduğu inkar edilemez. Tüm bu krizler, siyasi performanstan ve seçimlerin sonuçlarından elde edilen kazanımlarla ilgili rekabetten kaynaklanıyor” dedi.
Bider şunları kaydetti:
“Kürt sokağındaki krizin şiddetinin daha az olduğu görülüyor. Zira krizin tarafları arasındaki ilişkiler kemik kırma düzeyine ulaşmadı. Krizin tarafları olan KDP ve KYB’yi bir araya getiren büyük müşterekler var. İhtilaflı bölgeler başta olmak üzere ortak öneme sahip bu müştereklerin çok sayıda detayı bulunuyor. IKBY içinde iki partinin de manevra yapabileceği önemli makamlar bulunuyor. Bence kriz salgını, zorlu bir siyasi denklemin hakim olduğu bir süreçte Kürt kanadına ulaştı. Çünkü Koordinasyon Çerçevesi ve Sadr Hareketi arasındaki ilişkiler geri dönülmez bir noktaya ulaşmış durumda. Şiiler açısından mesele daha karmaşık görülüyor. Zira çatışma Maliki ve Sadr arasında kişileştirilmiş halde. Sadr, Maliki’nin mantıklı bir seçenek olmadığı iradesini dayatmaya çalışarak, hükümet kurma sürecini ilerletmekte ve anayasal kazanımları tamamlamakta ısrar ediyor. Bu her şeyden önce Şii kanattaki siyasi krizin kontrol altına alınması imkanını oldukça zorlaştırıyor. Sadr ve Maliki arasında kişisel hesaplaşmalar var. Her biri topuğunun üzerinde yükseldiğinde diğerini siyaseten ezmeye çalışıyor.”

Sisli ortam
Siyasi araştırmacı Salih Lafta şu değerlendirmelerde bulundu:
“Şii ve Kürt sokağı, 2003 yılında siyasi sürecin kurulmasından bugüne dek bölünmüş durumda. Çünkü partiler ve bloklar bizzat bölünmüş sokağı temsil ediyor ve aralarında makamların paylaşımı konusunda büyük ihtilaflar var. Ancak bu seçim döneminden önce zor zamanlarda bile otorite makamları üzerinde uzlaşı sağlanıyordu. Zira Kürtler cumhurbaşkanlığı makamı, Şii bloklar da başbakanlık makamı üzerinde uzlaşıyordu. Bu sefer durum farklı. Bölünme gün yüzüne çıktı ve siyasi blokların uzlaşıya ihtiyacı arttı. Ufukta yakın bir tarihte çözüm görülmüyor. Kürt sokağındaki çatışmanın tarafları arasında büyük kamplaşma mevcut. Bu kamplaşma, iki büyük Kürt parti; KDP ve KYB arasındaki çatışmadan kaynaklanıyor. İki parti de müzakereler konusunda tecrübeye sahip ve Kürt halkının kazanımlarını koruma noktasında anlaşmaları bulunuyor. Bu hakları ihmal edemezler ve sokağı gösteriler düzenlemesi için harekete geçiremezler. Bu nedenle uzlaşmaları an meselesi. Doğru olan KDP ve KYB’nin tek bir aday üzerinde uzlaşıp bu adayla Bağdat’a gitmeleridir. Önceki seçim dönemi, Kürt siyasetinin iki kutbu olan bu partiler arasındaki çetin rekabete tanık oldu. Sonuç itibariyle KDP’nin adayı çekildi ve iki parti Berhem Salih’in ortak adayları olmasını onayladı. Fakat Şii partiler, kendisiyle nüfuzunu güçlendirmek istedikleri başbakanlık makamı üzerinde rekabet eden çok taraflı bir yapı oluşturuyor. Bu taraflar, diğer Şii partiler lehine başbakanlık makamından feragat ettiklerinde çok şey kaybedeceklerini düşünüyor. Bu nedenle sokakta güç gösterileri yapılıyor. Kolay bir şekilde geri dönülemeyecek zorlu bir sürece girildi. Bu süreçten ancak bir mucize veya Necef’teki dini merciliğin 2014’te yaptığı gibi müdahale etmesi ile çıkılabilir. Nitekim dini mercilik o yıl Maliki’nin alternatifini seçmişti. Ortam sisli. Uzlaşı ve çözümün olmaması halinde sokağın daha fazla bölünüp bölünmeyeceğini ve olacakları kestirmek mümkün değil.”



Sudan'dan Rusya'ya cazip teklif: ABD ve AB kızabilir

Ordunun başındaki General Abdülfettah Burhan, Sudan'ı fiili olarak yönetiyor (AP)
Ordunun başındaki General Abdülfettah Burhan, Sudan'ı fiili olarak yönetiyor (AP)
TT

Sudan'dan Rusya'ya cazip teklif: ABD ve AB kızabilir

Ordunun başındaki General Abdülfettah Burhan, Sudan'ı fiili olarak yönetiyor (AP)
Ordunun başındaki General Abdülfettah Burhan, Sudan'ı fiili olarak yönetiyor (AP)

Orduyla paramiliter Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) arasındaki çatışmaların sürdüğü Sudan'daki askeri yönetim, Rusya'yla daha yakın ilişkiler kurmak istiyor.

Wall Street Journal'ın (WSJ) Sudanlı yetkililere dayandırdığı habere göre, Moskova'ya Afrika'daki ilk deniz üssünü kurması teklif edildi.

Ekimde iletilen teklifin, Rusya'nın 25 yıl boyunca 300 askerini ve 4 savaş gemisini barındırabileceği bir üssü içerdiği aktarıldı.

Port Sudan ya da Kızıldeniz kıyısındaki bir başka yerde yapılabileceği bildirilen üs, bölgedeki kritik ticaret yollarına yakın olacak.

Küresel ticaretin yüzde 12'si, Avrupa-Asya alışverişinde önemli bir yere sahip olan Süveyş Kanalı üzerinden gerçekleşiyor.

WSJ, bunun Çin ve Rusya'yı kıtadaki limanlardan uzak tutmaya çalışan ABD için endişe verici bir gelişme olacağını vurguladı. 

Bu iki ülkenin Afrika'daki limanların kontrolü sayesinde buralarda savaş gemilerini tamir edip yeni silahlarla donatabileceği ve kritik denizyollarını kapatabileceği belirtildi.

Çin de denizaşırı ilk deniz üssünü 2017'de Cibuti'de kurmuştu. Kızıldeniz'i Aden Körfezi'ne bağlayan Babülmendep Boğazı'ndaki üs, bir uçak gemisinin demirleyebileceği kadar büyük.

ABD'nin Afrika'daki en büyük üssü Camp Lemonnier, Çin'inkinden yalnızca 10 kilometre uzaklıkta.

ABD'nin ayrıca Somali'de birlikleri var. 

Kremlin'in, Afrika'nın en büyük üçüncü altın üretici Sudan'dan madencilik konusunda imtiyazlar alabileceği de Amerikan gazetesinin haberinde ifade edildi. 

Sudanlı yetkililer tüm bunlar karşılığında hava savunma sistemleri gibi silahları ucuza almak istiyor.

WSJ, Sudan ordusundan bir yetkilinin, bu anlaşmanın AB ve ABD'yle aralarında sorun yaratabileceğinin farkında olduklarını söylediğini aktardı.

Bu hamlenin Moskova'yı kıtada yeniden güçlendirebileceği de haberde vurgulandı.

Paralı asker şirketi Wagner'in kurucusu Yevgeni Prigojin'in 2023'teki ölümünün ardından Rusya'nın Afrika planları sekteye uğradı.

Rusya Savunma Bakanlığı'na bağlı Afrika Kolordusu, Wagner'in operasyonlarını devralsa da kıtadaki yerini doldurmakta zorlandığı bildiriliyor.

General Abdülfettah Burhan'la işbirliği yapan General Muhammed Hamdan Dagalo, Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin soykırımla suçladığı Ömer el Beşir'i 2019'da devirmişti. 

Ülkeyi sivil yönetime döndürme ve 100 bin kişilik paramiliter kuvvet HDK'yi ordu bünyesine dahil etme süreci nedeniyle iki general anlaşmazlığa düşmüş, 2023'te yeniden iç savaş patlak vermişti. 

Yeniden başlayan çatışmaların başlarında Moskova, Dagalo'ya bağlı HDK'yi destekliyordu. 

Başkent Hartum'dan HDK güçlerinin atılmasındaysa Ukrayna rol oynamıştı. 

WSJ, Rusların desteğini yetersiz bulan HDK'nin Kiev'e yanaştığını ve bunun üzerine Moskova'nın da Burhan'a bağlı orduyla ittifak kurduğunu aktarıyor.

Amerikan gazetesinin haberinde İran, Mısır ve Türkiye'nin Sudan ordusuna drone sağladığı da öne sürüldü.

Tahran'dan gelen deniz üssü kurma önerisinin, ABD ve İsrail'in tepkisiyle karşılaşmaktan korkan Hartum yönetimi tarafından geçen sene reddedildiği bildirildi. 

Diğer yandan ABD ve BM, Birleşik Arap Emirlikleri'ni (BAE) HDK'yi silahlandırmakla suçluyor. BAE ise bu iddiaları reddediyor.

Independent Türkçe, WSJ, AP


Yahudi yerleşimciler, Batı Şeria’da İtalyan ve Kanadalı gönüllüleri dövdü

Sınır bölgelerinde örgütlenen Yahudi yerleşimciler, Filistinlilere ait tarım alanlarına ve bağlara saldırıları artırıyor (Reuters)
Sınır bölgelerinde örgütlenen Yahudi yerleşimciler, Filistinlilere ait tarım alanlarına ve bağlara saldırıları artırıyor (Reuters)
TT

Yahudi yerleşimciler, Batı Şeria’da İtalyan ve Kanadalı gönüllüleri dövdü

Sınır bölgelerinde örgütlenen Yahudi yerleşimciler, Filistinlilere ait tarım alanlarına ve bağlara saldırıları artırıyor (Reuters)
Sınır bölgelerinde örgütlenen Yahudi yerleşimciler, Filistinlilere ait tarım alanlarına ve bağlara saldırıları artırıyor (Reuters)

Yahudi yerleşimciler, Batı Şeria'daki İtalyan ve Kanadalı gönüllüleri dövüp eşyalarını çaldı.

Guardian'ın aktardığına göre pazar sabahı yaşanan olayda radikal sağcı yerleşimciler, Eriha bölgesindeki Ayn el-Duyuk köyüne baskın düzenledi. 

Yerleşimcilerin, Filistinlileri korumak için köyde bulunan İtalyan ve Kanadalı gönüllülere de saldırdığı belirtildi.

Filistin Ulusal Yönetimi'nin resmi haber ajansı WAFA, üç İtalyan ve bir Kanadalı gönüllünün hastaneye kaldırıldığını aktardı. 

Kimliğinin paylaşılmaması şartıyla konuşan Kanadalı kadın, sabaha karşı düzenlenen saldırıda yaşadıklarını şöyle anlattı: 

10 maskeli yerleşimci gece nöbetinden sonra uyuduğumuz eve baskın yaptı. İkisinin üzerinde ordu tarafından verilen tüfeklerden vardı. Bizi yaklaşık 15 dakika boyunca dövdüler. Kafama, kaburgalarıma, kalçama ve uyluk bölgeme defalarca tekme attılar. Bize Arapça hakaretler yağdırdılar ve orada bulunmaya hakkımız olmadığını söylediler.

Gönüllü, Yahudi yerleşimcilerin bölgede artan saldırılarına dikkat çekerek, "Mesele bizimle ilgili değil. Biz 15 dakika dayak yedik ama buradaki Filistinliler bu şiddeti her gün, her saat, binlerce kez yaşıyor" dedi.

Kanada Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, "aşırılıkçı yerleşimcilerin işlediği şiddet eylemlerinin kınandığı" bildirildi. Kanada yönetiminin "Filistin topraklarının ilhakına yönelik her türlü eyleme ve söyleme karşı olduğu" hatırlatıldı. 

Diğer yandan İtalyan gönüllülerden birinin ağır yaralandığı ve Ramallah'ta tedavisinin sürdüğü belirtiliyor. İtalya Dışişleri Bakanı Antonio Tajani, olaya ilişkin açıklamasında "Bu saldırganlıktan bıktık. Yerleşimcilerin haklarını bu şekilde savunmaları doğru değil" ifadelerini kullandı. 

Guardian, Batı Şeria'daki İsrailli yetkililerin yorum taleplerine yanıt vermediğini yazıyor. Gazetenin irtibata geçtiği köylüler ve aktivistler, polisin yerleşimcilerin saldırılarını durdurmak veya karargahlarını dağıtmak için harekete geçmediğini söylüyor.

Batı Şeria'daki Filistin köylerini korumak için yabancı gönüllüler toplayan Faz3a örgütünden aktivist Manal Tamimi, radikal sağcı yerleşimcilerin iki ay önce köyün yakınlarına karakol inşa ettiğini ve adam devşirdiğini söylüyor. Gönüllülerin saldırılara karşı Filistinlilerin yanında durmasının çok değerli olduğunu belirtiyor.

Kanadalı gönüllü de köydeki varlıklarının halkı güçlendirdiğini söylüyor: 

Biz oradayken köylüler daha dirençli oluyordu. Çocuklar özgürce oynuyordu. İnsanlar gece boyunca uyuyabiliyorlardı. Sırf bu bile bizim orada olmamızı değerli kılıyordu.

Birleşmiş Milletler'in rakamlarına göre İsrailli yerleşimciler ve güvenlik güçleri son iki yılda Batı Şeria'da 233'ü çocuk olmak üzere binden fazla Filistinliyi öldürdü. 

Independent Türkçe, Times of Israel, Guardian


Mısır ve Katar, Gazze ateşkes anlaşmasının ikinci aşamasına geçmeyi umuyor

Hamas'ın askeri kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları’na mensup bir savaşçı, Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) personeli ve Hamas mensupları Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Cibaliye Mülteci Kampı’nda İsrailli rehinelerin cesetlerini ararken alanda nöbet tutuyor. (EPA)
Hamas'ın askeri kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları’na mensup bir savaşçı, Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) personeli ve Hamas mensupları Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Cibaliye Mülteci Kampı’nda İsrailli rehinelerin cesetlerini ararken alanda nöbet tutuyor. (EPA)
TT

Mısır ve Katar, Gazze ateşkes anlaşmasının ikinci aşamasına geçmeyi umuyor

Hamas'ın askeri kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları’na mensup bir savaşçı, Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) personeli ve Hamas mensupları Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Cibaliye Mülteci Kampı’nda İsrailli rehinelerin cesetlerini ararken alanda nöbet tutuyor. (EPA)
Hamas'ın askeri kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları’na mensup bir savaşçı, Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) personeli ve Hamas mensupları Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Cibaliye Mülteci Kampı’nda İsrailli rehinelerin cesetlerini ararken alanda nöbet tutuyor. (EPA)

Mısır ve Katar, Gazze'deki ateşkes anlaşmasının ikinci aşamasının yakında uygulanacağına dair umutlarını dile getirdiler.

Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati bugün yaptığı açıklamada, ülkesinin ABD Başkanı Donald Trump'ın Gazze Şeridi için hazırladığı planın ilk aşamasını tamamlamak üzere olduğunu ve ikinci aşamanın yakında başlayacağını umduğunu belirtti.

Abdulati, Mısır'ın Gazze halkının ihtiyaçlarını karşılamak için daha fazla insani yardımı daha büyük miktarlarda ve kısıtlama olmaksızın Gazze Şeridi'ne ulaştırmayı umduğunu söyledi. Ülkesinin Gazze'nin yeniden inşası konulu bir konferansın tarihini belirlemek için ABD ile koordinasyon içinde olduğunu açıklayan Abdulati, konferansın Mısır ve ABD'nin eş başkanlığında gerçekleştirileceğini ifade etti.

Güvenlik desteği konusuna da değinen Abdulati, bölgede istikrar ve güvenliği teşvik etme çabalarının bir parçası olarak, Mısır'ın Filistin polisinin eğitimine katılım konusunda Avrupa ülkeleriyle istişareye hazır olduğunu bildirdi.

Katar ise Hamas ve İsrail'in ‘çok yakında’ ikinci aşama görüşmelerine başlamasını umduğunu ifade etti.

Katar Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Macid el-Ensari, Doha'da düzenlediği basın toplantısında, ABD'nin önerisiyle ulaşılan ve 10 Ekim'den beri yürürlükte olan Gazze ateşkes anlaşmasına atıfta bulunarak, “İki tarafı mümkün olan en kısa sürede ikinci aşamaya geçmeye zorlamamız gerektiğine inanıyoruz” dedi.

Ensari, görüşmelerin Gazze Şeridi'nin güneyinde İsrail kontrolündeki bir bölgede bulunan tünellerde mahsur kalan Hamas savaşçılarının akıbeti gibi çetrefilli konuları da içereceğini kaydetti.