ABD eski Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton Şarku’l Avsat’a konuştu: Biden yönetimi Viyana müzakereleri nedeniyle suikast planını açıklamakta gecikti

Bolton: İran rejimi, nükleer silah programı ve terörist eylemlerin aynı madalyonun iki yüzü olduğuna inanıyor

ABD eski Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton (AFP)
ABD eski Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton (AFP)
TT

ABD eski Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton Şarku’l Avsat’a konuştu: Biden yönetimi Viyana müzakereleri nedeniyle suikast planını açıklamakta gecikti

ABD eski Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton (AFP)
ABD eski Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton (AFP)

ABD eski Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton, Başkan Joe Biden yönetiminin, Viyana’da Tahran ile yapılan nükleer müzakereler nedeniyle İran Devrim Muhafızları’nın kendisine yönelik suikast planını açıklamakta geciktiğini söyledi.
Şarku’l Avsat’a verdiği röportajda gündemdeki suikast planına değinen Bolton, “Nükleer anlaşmayı canlandırmak için devam eden müzakereler nedeniyle bana yönelik suikast planını açıklamakta geciktikleri görülüyor. Biden yönetiminin nükleer anlaşmaya geri dönmek için her şeyi yapacağını düşünüyorum. Ne yazık ki, bu uzun zamandır beklediğim şeydi” dedi.
Bolton konuya ilişkin ifadelerine şöyle devam etti;
“Bazı faaliyetlerin ne zaman açıklanacağına ilişkin bu tür kararlar, genellikle Adalet Bakanlığı ile Milli Güvenlik Kurulu’nun işbirliğiyle alınır. Biden yönetiminin dış politika dosyasındaki temel amacının İran ile nükleer anlaşmayı yeniden canlandırmak olduğuna inanıyorum. Bu, dış politika açısından diğer tüm hedefleri aşan bir hedeftir. Bu nedenle suikast planına ilişkin resmi suçlamanın açıklanması gecikmiştir.”
ABD yönetiminin İran’a yönelik politikasını şiddetle eleştiren Bolton, Biden yönetiminin müzakereler sırasında İran Devrim Muhafızlarını terör listesinden çıkarma olasılığı ile ilgili bir soruya da şu yanıtı verdi;
“Bu, Biden yönetiminin İran’a yönelik politikasında gerçekçilikten yoksun olmasını yansıtıyor. Yönetim, nükleer müzakereleri, İran’ın ABD içindeki ABD’lileri öldürme çabalarından ayırabilir. Ancak Tahran bu iki konuyu birbirinden ayırmıyor. İran rejimi, nükleer silah programı ve terörist eylemlerin aynı madalyonun iki yüzü olduğuna inanıyor. Onları Büyük Şeytan’a (İran’ın ABD için kullandığı benzetme) karşı İslam devriminin araçları olarak görüyor. Yönetimin İran’a nükleer anlaşmayı canlandırması için yalvarmaya devam edeceğinden hiç şüphem yok. Bu, ABD ve Ortadoğu’daki dostları ve müttefikleri için büyük bir hatadır.”
Biden’ın politikasının İran’a bir ‘zayıflık’ mesajı gönderdiğini ve Tahran’ın bundan faydalandığını söyleyen Bolton Şarku’l Avsat’a verdiği röportaja şu ifadelerle devam etti;
“Biden yönetiminin, İran’ın ABD’lileri öldürmeyi durdurmayı taahhüt etmesi halinde İran Devrim Muhafızları’nın terör listesinden çıkarılabileceğine dair sızıntılar duyduk. Yönetim, İran’ın ABD’lileri öldürmeye çalışmaktan vazgeçme veya nükleer silah edinmeme taahhüdüne hangi makul gerekçeyle inanıyor? Rejim her şeyi taahhüt edecek, ancak bunlara bağlı kalmayacak. Bu nedenle terörizm nükleer silah programından ayrı tutulamaz. Bunlar rejimin Tahran’daki kontrolünü sağlamlaştırmaya çalıştığı araçlardır.”
Bolton, hem Biden yönetiminin, hem de eski Başkan Barack Obama yönetiminin nükleer anlaşmaya odaklanmasına karşı uyararak, “Bu öncelik, ABD ve Ortadoğu’daki müttefiklerini riske atıyor” dedi.

Kendisine yönelik suikast planının detayları
Suikast planının ayrıntılarıyla ilgili olarak Bolton, Biden’a Gizli Servis üyelerinin kendisini korumakla görevlendirilmesine izin verdiği için minnettarlığını dile getirerek şöyle devam etti;
“Başkan Biden’a minnettarım, ancak İran politikasına şiddetle karşı çıkıyorum.”
FBI’dan, 2020 baharında kendisine yönelik potansiyel tehditler konusunda uyarı aldığını söyleyen Bolton açıklamasını şu ifadelerle sürdürdü;
“2020 ve 2021 yıllarında bir takım uyarılar aldım. Geçen sonbaharın sonunda tehditler daha ciddi hale geldiğinde, Gizli Servis korumasına karar verildi. Ancak suçlamaların ayrıntılarını, Salı günü ortaya çıktıkları zaman gördüm. Daha önce bilmediğim birçok ayrıntı vardı ama olası tehditlerin farkındaydım.”
Bolton, duyduğu bilgiler hakkında kendisini neyin şaşırttığına dair bir soruya ise şu yanıtı verdi;
“Aklıma ilk gelen şey, bu planın İran rejiminin zihniyetine, onun bir terörist rejim olarak doğasına ve teşkil ettiği tehlikeye açılan bir pencere olduğuydu. Onun yapabilecekleri sadece bana değil, eski yetkililer ve ABD vatandaşları için de geçerli. Umarım bu, insanların İran rejiminin gerçek yüzünü daha iyi anlaması için bir fırsattır.”
Bolton, eski Dışişleri Bakanı Mike Pompeo’nun da aynı şekilde hedef listesinde olduğunu doğrulamasa da, bunun kendisini şaşırtmadığını söyledi.
Eski Savunma Bakanı Mark Esper ve ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı (CENTCOM) eski Komutanı Kenneth McKenzie gibi listedeki diğer isimlerden bahseden Bolton, “Bu, İran’ın tehdit kapsamının ne yazık ki çok geniş olduğunu gösteriyor” dedi.
Bolton son olarak, “Bugün kendinizi güvende hissediyor musunuz?” sorusuna ise, “Evet, Gizli Servis koruması altındayım ve hiç endişelenmiyorum” yanıtını verdi.



ABD, Gazze’de “ölüm tuzağı kuran” yardım kuruluşunu fonluyor

GHF'nin Gazze'deki yardım faaliyetleri başından beri tartışma yaratıyor (Reuters)
GHF'nin Gazze'deki yardım faaliyetleri başından beri tartışma yaratıyor (Reuters)
TT

ABD, Gazze’de “ölüm tuzağı kuran” yardım kuruluşunu fonluyor

GHF'nin Gazze'deki yardım faaliyetleri başından beri tartışma yaratıyor (Reuters)
GHF'nin Gazze'deki yardım faaliyetleri başından beri tartışma yaratıyor (Reuters)

ABD, Gazze İnsani Yardım Vakfı'na (Gaza Humanitarian Foundation/GHF) 500 milyon dolar fon sağlamayı planlıyor. 

Kimliğinin paylaşılmaması şartıyla Reuters'a konuşan yetkililer, ABD Dışişleri Bakanlığı'nın GHF'ye gönderilecek parayı ABD Uluslararası Kalkınma Ajansı (USAID) fonundan alacağını söylüyor. 

ABD Başkanı Donald Trump, USAID'in faaliyetlerinin askıya alınacağını ve kuruluşun Dışişleri Bakanlığı bünyesine taşınacağını şubatta duyurmuştu.

Kaynaklar, yardımın İsrail tarafından talep edildiğini belirtiyor. Buna göre Tel Aviv yönetimi Washington'la iletişime geçerek GHF'nin 180 günlük faaliyet masraflarının karşılanmasını istedi. 

Gazze'de geçen ay yardım dağıtmaya başlayan ABD ve İsrail destekli kuruluş, çalışmalarını bağımsız şekilde yürüttüğünü savunuyor. Ancak İsrail'in kamu yayıncısı Kan'ın çarşamba günkü haberinde, Binyamin Netanyahu yönetiminin GHF'ye 700 milyon Yeni İsrail Şekeli (yaklaşık 8 milyar TL) fon sağladığı öne sürülmüştü. İsrail Başbakanlık Ofisi ve radikal sağcı Maliye Bakanı Bezalel Smotrich ise iddiaları yalanlamıştı. 

GHF'nin Gazze'deki faaliyetleri, İsrail bombardımanı altındaki bölgede kaosu daha da artırdı. Reuters'ın aktardığına göre 1-3 Haziran'da GHF'nin yardım noktalarında yaşanan saldırılarda en az 80 Filistinli öldürüldü. AA'nın rakamlarına göre gıda yardımı almak isterken İsrail askerlerinin açtığı ateş sonucu yaşamını yitiren Filistinlilerin sayısı 27 Mayıs'tan bu yana 115’e yükselirken yaralı sayısı 580’i geçti.

Filistinli yetkililer, Netzarim ve Refah bölgelerindeki yardım noktalarının "insani yardım" kisvesi altındaki ölüm tuzaklarına dönüştüğünü ve İsrail'in sivilleri kasıtlı olarak hedef aldığını savunuyor. 

İsrail ordusuysa sivillere doğrudan ateş edilmediğini ve düzenin sağlanması için uyarı atışı yapıldığını öne sürüyor.

Tartışmalı yardım kuruluşunun CEO'su Jake Wood, tarafsızlık ve bağımsızlık ilkeleriyle uyumlu bir şekilde işini yapmasının imkansız olduğunu vurgulayarak 25 Mayıs'ta istifasını açıklamıştı.

Independent Türkçe, Reuters, Times of Israel