Dolarını çekmek için banka çalışanlarını rehin alan Lübnanlı, halk kahramanına dönüştü

Lübnan'da yıllık enflasyon yüzde 210 olarak açıklanmıştı

Gözaltına alınan suçlu hakkında hukuki işlem başlatılıp başlatılmayacağına dair bir bilgi paylaşılmadı (AP)
Gözaltına alınan suçlu hakkında hukuki işlem başlatılıp başlatılmayacağına dair bir bilgi paylaşılmadı (AP)
TT

Dolarını çekmek için banka çalışanlarını rehin alan Lübnanlı, halk kahramanına dönüştü

Gözaltına alınan suçlu hakkında hukuki işlem başlatılıp başlatılmayacağına dair bir bilgi paylaşılmadı (AP)
Gözaltına alınan suçlu hakkında hukuki işlem başlatılıp başlatılmayacağına dair bir bilgi paylaşılmadı (AP)

Lübnan'da bankadaki parasını çekebilmek için içerdekileri rehin alan Bassam el-Şeyh Hüseyin'e halktan destek geldi.
Hüseyin, perşembe günü öğle saatinde başkent Beyrut'ta yer alan Lübnan Federal Bankası'na girerek, döviz hesabında dondurulan 210 bin doların bir kısmını babasının hastane masraflarını karşılamak için çekmek istedi.
Fakat banka yetkilileri, ekonomik krize karşı tedbir olarak getirilen kısıtlamalar nedeniyle istediği miktarın kendisine verilmeyeceğini söyleyince, Hüseyin içerideki 6 kişiyi rehin aldı.
Elinde tüfek ve bir bidon benzinle çalışanları ve sivilleri yaklaşık 6 saat boyunca rehin alan saldırganın yarattığı kriz, Hüseyin'e hesabından 35 bin dolar verilmesiyle çözüldü. 
Bankanın kendisine yaptığı 10 bin dolarlık ilk teklifi reddeden zanlı, 35 bin dolarlık nihai önerinin ardından polise teslim oldu.
Hüseyin'in kardeşi, banka önündeki basın çalışanlarına "Kardeşimin bankada 210 bin doları var, hastane masraflarını ödemek için bunun sadece 5 bin 500 dolarını çekmek istiyor" dedi.
Kendi adını söylemekten kaçınan kardeş, "Herkes hakkı olanı alabilmek için aynısını yapmalı" ifadelerini kullandı.
Halkın bazı kesimleri de Hüseyin'e destek verdi. Birleşik Krallık'ın önde gelen gazetelerinden Guardian'a konuşan yurttaşlardan Gassan Mula, "O aslında bir soyguncu değil. Sadece kendisine ait olanı istiyor. Liderlerimiz, Merkez Bankası'nın yardımıyla milyarlarını İsviçre bankalarına gönderiyor. Burada zorluklara katlanan biziz. Tüm Lübnan bunu yapmak istiyor" dedi.
Ahmed Yatum da "Kimse onun yanlış bir şey yaptığını söyleyemez. Çaresiz kişiler gözü dönmüş şekilde davranır. Hepimiz onun gibiyiz. Askerler ve çevik kuvvet bile onu sevdi" ifadelerini kullandı.  

Rehine krizi üzerine asker ve çevik kuvvet, banka etrafında güvenlik kordonu oluşturdu (AP)

Ülkede benzer bir olay ocakta da yaşanmıştı. Silahlı bir saldırgan, Bekaa Vadisi'nde yer alan bankayı basarak hesabındaki dövizi çekmek istemişti. Lübnan Banka Çalışanları Sendikası'nın lideri George el-Hac, "Mevduat sahipleri paralarını istiyor ve öfkeleri, yönetime ulaşamayan banka çalışanlarına patlıyor" dedi.
Lübnan'da 2019'da iyice görünür hale gelen ve pandemiyle de etkisini artıran ekonomik kriz, ülkeyi ciddi bir toplumsal istikrarsızlığa sürükledi. Merkez Bankası'ndaki dolar likidite problemi ve döviz rezervlerinin erimesi birçok sorunu da beraberinde getirdi.
Buna karşı alınan katı önlemler kapsamında yurttaşların döviz hesaplarından ayda en fazla 200 dolar civarı para çekmesine izin veriliyor. 
Ülkede yıllık enflasyonsa haziranda yüzde 210 olarak kaydedilmişti.
Independent Türkçe, Guardian, BBC



Irak'ta seçimlerin boykotu iktidar koalisyonunu karıştırdı

Bağdat'ta düzenlenen Koordinasyon Çerçevesi toplantısından (X)
Bağdat'ta düzenlenen Koordinasyon Çerçevesi toplantısından (X)
TT

Irak'ta seçimlerin boykotu iktidar koalisyonunu karıştırdı

Bağdat'ta düzenlenen Koordinasyon Çerçevesi toplantısından (X)
Bağdat'ta düzenlenen Koordinasyon Çerçevesi toplantısından (X)

Eski Başbakan Haydar el-İbadi Irak'ta ‘seçim sisteminin reforme edilmesi’ çağrısında bulunurken, Koordinasyon Çerçevesi’nin Mukteda es-Sadr'ın Kasım 2025'te yapılması planlanan seçimleri boykot etme kararına karşı tavır alması bekleniyor.

El-İbadi liderliğindeki Zafer Koalisyonu, seçim sisteminin ‘yolsuzluk’ suçu işleyen kişilerin seçime katılmasını engellemesi gerektiğini bildirdi. Koalisyon tarafından bugün yapılan basın açıklamasında, “Ülkenin karşı karşıya olduğu zorluklar, özellikle de bu tarihi anda, sistemin siyasi tabanını genişletmeyi, herkesi dahil etmeyi ve seçim sürecini yolsuzluğa bulaşmış kişilerden ve manipülatörlerden korumayı gerektiriyor” denildi.

Koalisyon, ‘herhangi bir devletin çöküşünün üstesinden gelmenin, halkın çıkarlarını ve devletin varlığını koruyarak iç siyasi ve sosyal birlikle başarılabileceğini’ vurguladı. Açıklamada, “Ulusal bir reform vizyonu temelinde aday olmamak, çıkarlar nedeniyle başkalarının seçimlere katılmasına izin vermemekten temelde farklıdır” ifadesi yer aldı.

Koordinasyon Çerçevesi’nin ana bileşenlerinden biri olan el-İbadi'nin koalisyonu, Sadr'ın benzer bir açıklama yapmasından bir gün sonra seçimleri boykot ettiğini duyurdu.

 Eski Irak Başbakanı Haydar el-İbadi (X)Eski Irak Başbakanı Haydar el-İbadi (X)

Koordinasyon Çerçevesi'nin pozisyonu

Koordinasyon Çerçevesi, Sadr ve el-İbadi'nin kararları ve bunların bir sonraki parlamentoda Şii temsiliyeti üzerindeki etkileri konusunda hemen bir görüş bildirmedi. Bilgi sahibi kaynaklar, “Sadr ve el-İbadi'nin kararlarını ele alma konusunda Şii meclisi içinde anlaşmazlıklar var” dedi.

Şarku’l Avsat'a konuşan kaynaklar şu ifadeleri kullandı: “Bedir Örgütü lideri Hadi el-Amiri ve Hikmet Hareketi lideri Ammar el-Hekim'in başını çektiği bazı Şii liderlerin durumu kontrol altına alma çabaları var. Yaşananlara uyum sağlamak için uzlaşmacı bir çözüm arayışının yanı sıra Sadr'a seçimlere katılması ve boykotu tersine çevirmesi için davette bulunma ve Bağımsız Yüksek Seçim Komisyonu'nu birkaç günlüğüne adaylık kapısını yeniden açmaya davet etme olasılığı da var… Koordinasyon Çerçevesi içinde farklı görüşler var, ancak Kanun Devleti Koalisyonu lideri Nuri el-Maliki'nin tutumunun Sadr'ı boykotu kırmaya ve seçimlere katılacağını açıklamaya davet etme eğiliminde olduğu dikkat çekiyor.”

Sadr, Kasım ayında yapılması planlanan parlamento seçimlerini boykot etme kararından dönmek için zorlu koşullar öne sürdü.

Sadr X platformundaki hesabı üzerinden yaptığı paylaşımda, “Yolsuzluk var olduğu sürece hiçbir seçime katılmayacağım. Doğruluk ancak kontrolsüz silahların teslim edilmesi, milislerin dağıtılması ve ordunun güçlendirilmesiyle tesis edilecektir” ifadelerini kullandı.

Yerel platformlarda, Sadr Hareketi liderleri ile aralarında Başbakan Muhammed Şiya es-Sudani'nin de bulunduğu Şii liderler arasında seçimlere katılma amacıyla temaslar kurulduğuna dair sızıntılar dolaşıyor.

Şarku’l Avsat'a konuşan siyasi bir kaynak, ‘Sadr Hareketi ile geri dönme olasılıkları konusunda şu ana kadar görüşmelerin durmadığını’ söyledi.

Sadr Hareketi lideri Mukteda es-Sadr (Sadr Hareketi medyası)Sadr Hareketi lideri Mukteda es-Sadr (Sadr Hareketi medyası)

Seçimlerin meşruiyeti

Son dönemde izlenen çeşitli göstergelere göre seçimlerin meşruiyetine ilişkin endişeler bulunuyor. Boykotun kırılgan bir bölgesel ve uluslararası ortamda diğer kesimler tarafından da tekrarlanması, özellikle silah taşıyan ya da geçmişte silah taşımış olanlar başta olmak üzere pek çok Şii gücün, İran'ın hedef alınmasının ardından ABD ve İsrail tarafından hedef alınabilecekleri korkusunu taşımaya devam ettikleri bir dönemde, siyasi sistemin meşruiyetini etkileyebilir.

Aynı bağlamda araştırmacı Seyf es-Saadi Şarku’l Avsat'a verdiği demeçte şu ifadeleri kullandı: “Irak'taki siyasi sınıf, boykot eden çoğunluğun seçimlere katılma güvenini yeniden tesis edecek olgun bir seçim sistemi sunamadı. Bunun nedeni, seçim yasasının her seçim döneminde, oy veren halkın gerekçeleri dikkate alınmaksızın, büyük geleneksel partilerin ölçülerine uyacak şekilde değiştirilmesidir… Sadr Hareketi lideri Mukteda es-Sadr ve iki eski başbakan Haydar el-İbadi ve Mustafa el-Kazımi'nin boykotu, seçimlere giden sürecin ciddiyetinin bir göstergesidir.”

Ancak es-Saadi, ‘seçim bölgesi sistemi, Sainte Lague sistemi ve benimsenen yüzde ile her seçimde sorunlara neden olan sonuç hızlandırma cihazlarına ilişkin doğru istatistiklere dayanan olgun bir yasanın çıkarılması yoluyla Irak'taki seçim sisteminde reform yapılabileceğini’ düşünüyor.