Rusya Merkez Bankası: Küresel ekonomide 2008'e benzer bir kriz yaşanabilir

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

Rusya Merkez Bankası: Küresel ekonomide 2008'e benzer bir kriz yaşanabilir

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Rusya Merkez Bankası, küresel ekonomide 2007-2008 krizine benzer ölçekte finansal bir krizin yaşanabileceğini bildirdi.
Rusya Merkez Bankası tarafından yayımlanan raporda, yaptırımların gölgesindeki ülke ekonomisine ilişkin gelecek üç yılı kapsayan ve üç farklı senaryoyu temel alan tahminlere yer verildi.
Temel senaryoda, Rus ekonomisinin bu yıl yüzde 6 ila 8 arasında küçüleceğinin belirtildiği raporda, ekonominin gelecek yıl da yüzde 4 ila 6 küçüleceği, 2024 ve 2025’te ise yüzde 1,5 ila 2,5 arasında büyüyeceği kaydedildi.
Rusya Merkez Bankası’nın uyguladığı para politikasında ana hedefin enflasyonu yüzde 4 seviyesinde tutmak olduğuna işaret edilen raporda, söz konusu enflasyon hedefine 1,5 yıl içerisinde ulaşılacağı ve faiz oranında da buna göre değişikliklerin yapılacağı vurgulandı.
Şubatta yüzde 20 seviyesine çıkarılan faizin temmuz sonunda yüzde 8 seviyesine çekildiğinin anımsatıldığı raporda, ülkedeki faiz oranının 2025 yılında yüzde 5 ila 6 seviyesinde olmasının beklendiğine vurgu yapıldı.
Raporda, “Küresel kriz” başlıklı negatif senaryo değerlendirmelerine de yer verildi.
Buna göre, küresel ekonomide 2008 krizine benzer bir krizin yaşanabileceğine işaret edilen raporda, “Küresel ekonomide 2007-2008 krizine benzer ölçekte ekonomik ve finansal bir kriz başlayabilir. Böyle bir küresel krizin başlaması, Rus ihracatına uygulanan kısıtlamaların şiddetinin korunmasına yol açabilir” değerlendirmesine yer verildi.
Raporda, küresel bir krizin yaşanması halinde yüksek enflasyonun sürekli hale geleceği, sonuç olarak resesyonun yaşanacağı ve Rusya’ya yönelik yaptırımların artacağı öngörüsünde bulunuldu.
Pozitif senaryonun da “Hızlandırılmış uyum” başlığıyla değerlendirildiği raporda, bu durumda ülkedeki enflasyonun 2024’te yüzde 4 seviyesine ineceği belirtildi.
 



İş stresi alkol tüketimini artırıyor: Çalışanların yüzde 64'ü etkileniyor

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash
TT

İş stresi alkol tüketimini artırıyor: Çalışanların yüzde 64'ü etkileniyor

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash

Yeni bir araştırmaya göre çalışanların neredeyse üçte ikisi iş kaynaklı stres veya baskılar nedeniyle daha fazla alkol tüketiyor.

Alcohol Change UK'in 2 bin çalışanla yaptığı ankete göre, Birleşik Krallık'ta çalışanların yüzde 64'ü işle ilgili nedenlerden dolayı alkol kullandığını bildirdi. Son 12 ayda artan tüketimin arkasında iş stresi, baskı ve kaygı var.

Her 10 kişiden 4'ü işle ilgili kaygılar nedeniyle alkol tüketimini artırdığını söylerken, katılımcıların yüzde 38'i iş stresiyle başa çıkmak için daha fazla içtiğini belirtti.

Üçte birinden fazlası işyerindeki baskı veya son teslim tarihleri nedeniyle daha fazla içki içerken, yüzde 29'u iş güvensizliği nedeniyle alkol tüketiminin arttığını söyledi.

Alcohol Change UK araştırma grubunun danışmanlık ve eğitim müdürü Jane Gardiner şunları söyledi:

Yaptığımız işler son derece çeşitli olsa da bu araştırma geçen yıl birçoğumuzun işle ilgili stres, kaygı, baskı ve iş güvensizliğini yönetmek amacıyla daha fazla alkol aldığını gösteriyor. Ancak alkol, yetersiz uykudan akşamdan kalmalığa, yüksek tansiyondan depresyona kadar birçok sağlık sorununa yol açarak genel sağlığımıza ve refahımıza ciddi zararlar verebilir. Bazıları için kısa süreli bir rahatlama sağlasa da zaman içinde stres, kaygı ve baskı duygularını daha da kötüleştirmesi ve istesek bile kurtulması zor bir kendi kendini tedavi etme döngüsüne yol açması daha olası.

Alkol Farkındalık Haftası'nın başlangıcı münasebetiyle yayımlanan araştırma, çalışanların işyerinde alkol konusunda önleyici eylem ve eğitim taleplerini ortaya koydu.

Bu yılın teması "Alkol ve iş", çalışma ortamlarının ve baskıların içki içme şeklimizi nasıl etkileyebileceğine ve nasıl daha sağlıklı, daha kapsayıcı işyeri kültürleri oluşturabileceğimize odaklanıyor.

Ankete katılan her 10 çalışandan 8'inden fazlası, işverenlerin işyerinde alkol konusunu ele almada bazı sorumlulukları olduğuna inanıyor. Ancak üçte birinden fazlası işyerinde alkol yerine ruh sağlığı hakkında konuşurken kendini daha rahat hissettiğini söyledi.

Gardiner sözlerini şöyle sürdürdü:

Son yıllarda işyerlerinde ruh sağlığı alanında görülen ilerlemenin bir yansıması olarak, konuşmaları teşvik etmek, şefkat ve desteği artırıp damgalanmayı azaltmak için, çalışanlardan alkol farkındalığı ve eğitimi konusunda bu kadar güçlü bir iştah görmek çok cesaret verici. Olumlu olan şu ki, çalışanlar alkolle ilgili sorunlarda reaktif müdahale yerine önleyici ve proaktif yaklaşımın daha etkili olduğunu kabul ediyor gibi görünüyor. İşte bu tür bir destek, alkolü tabu olmaktan çıkarmaya başlayacak, içki içme alışkanlıklarımızın genel sağlığımız ve refahımız üzerindeki etkisine dair farkındalık yaratacak ve önlenebilir alkol zararlarını daha meydana gelmeden önleyecek.

Independent Türkçe