ABD ordusu kendi sutyenlerini tasarlıyor

"Kadın askerlerin ihtiyaçlarını nihayet ciddiye aldılar"

Sutyen tasarımlarının onaylanmasıyla, orduya giren kadın askerlere bu iç çamaşırlarından verilecek (DEVCOM)
Sutyen tasarımlarının onaylanmasıyla, orduya giren kadın askerlere bu iç çamaşırlarından verilecek (DEVCOM)
TT

ABD ordusu kendi sutyenlerini tasarlıyor

Sutyen tasarımlarının onaylanmasıyla, orduya giren kadın askerlere bu iç çamaşırlarından verilecek (DEVCOM)
Sutyen tasarımlarının onaylanmasıyla, orduya giren kadın askerlere bu iç çamaşırlarından verilecek (DEVCOM)

ABD ordusu kendi sutyenini üreteceğini duyurdu.
Orduya bağlı Savaş Kapasitesini Geliştirme Komutanlığı'yla (DEVCOM) işbirliği içinde geliştirilen sutyenler, kadın askerlerin savaş ve tatbikatta rahatlıkla giyebilmesi için özel olarak tasarlanıyor.
Kıyafet tasarımcısı Ashley Cushon, şubattan bu yana yönettiği Taktiksel Ordu Sutyeni (ATB) projesine dair "Nihai amacımız, kadın askerleri korumakla kalmayıp, konforsuzluk ve beden uyumsuzluğu durumlarının yarattığı zihinsel yükü hafifletecek çamaşırlar üretmek" dedi.
Cushon, ATB projesi kapsamında 4 farklı sutyen tasarımı geliştirdiklerini ve bunların sonbaharda Ordu Üniforma Kurulu'na onay için sunulacağını söyledi.
Tasarımcı, sutyenlerin hepsinde tutuşmayı geciktiren malzemeler kullanıldığını belirtirken, önden kapanabilir kesime, dikişli yapıya, ayarlanabilir askı özelliğine, destekli kuplara ve file havalandırma sistemine sahip farklı modellerin olduğunu ifade etti. 
DEVCOM'dan David Accetta, "ATB projesi onaylanırsa, bunu kadın askerler adına bir kazanım olarak değerlendirebiliriz. Bu durumda orduya katılan kadınlara bu sutyenlerden verilecek" dedi.
ABD ordusunda istihbarat yetkilisi olarak İtalya'nın Vincenza şehrinde görev yapan Madelynn Conner, askeriyenin bu atılımından memnun olduğunu söyledi.
24 yaşındaki Conner, "Ordunun bu yöndeki girişiminden ve mücadeleye birçok katkı sağlayan kadın askerlere daha destekleyici yaklaşımından mutluluk duyuyoruz" ifadelerini kullandı.
Sosyal medyadaysa projeye destek verenler olduğu gibi eleştirel yaklaşanlar da vardı. 
Emekli asker Shaniqua Atkinson, Facebook'taki yorumunda "1997'de temel eğitim alırken bunlara ihtiyacım vardı. Ordunun kadınların ihtiyaçlarını nihayet ciddiye almasına sevindim" dedi.
Twitter'dan paylaşım yapan bir başka kişiyse "Ordunun vaktini, parasını ve enerjisini harcayabileceği milyonlarca daha iyi seçenek varken, kim buna ihtiyaç duyar ki?" diye yazdı.
Independent Türkçe, Washington Post, ABC 11



Otizmde devrim niteliğinde gelişme

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash
TT

Otizmde devrim niteliğinde gelişme

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash

Araştırmacılar, otizmin 4 alt tipini keşfederek bu genetik durumun altında yatan biyolojiyi anlamaya yönelik "dönüştürücü bir adım" attı.

Princeton Üniversitesi ve Simons Vakfı'ndan bilim insanları, otizm kohort çalışması SPARK'taki 5 bin çocuğun verilerini analiz ederek bireyleri özellik kombinasyonlarına göre gruplandırdı.

Araştırmacılar belirli özelliklerle ilgili genetik bağlantılar aramak yerine, sosyal etkileşimlerden tekrarlayan davranışlara ve gelişimsel kilometre taşlarına kadar 230'dan fazla özelliği her bir kişide değerlendirdi.

Bu analiz sayesinde otizmin farklı genetik varyasyon modellerine sahip 4 alt tipini tanımlamayı başardılar.

Flatiron Enstitüsü'nde yardımcı araştırmacı bilim insanı ve çalışmanın ortak başyazarı Natalie Sauerwald, "Otizmin tek bir biyolojik hikayesi değil, birden fazla farklı anlatısı olduğunu görüyoruz" diyor.

Bu, geçmişteki genetik çalışmaların neden genellikle yetersiz kaldığını açıklamaya katkı sağlıyor; aslında birbirine karışmış birden fazla farklı bulmacaya baktığımızı fark etmeden bir yapbozu çözmeye çalışıyorduk. Bireyleri ilk başta alt tiplere ayırana kadar resmin tamamını, genetik örüntüleri göremedik.

Bu 4 alt tip Sosyal ve Davranışsal Zorluklar, Gelişimsel Gecikmeyle Birlikte Karma OSB (Otizm Spektrum Bozukluğu), Orta Derecede Zorluklar ve Geniş Çaplı Etkilenme olarak belirlendi.

İlk tip, otizmi olmayan çocuklarla benzer bir hızda gelişimsel kilometre taşlarına ulaşan fakat genellikle dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu, anksiyete veya depresyon gibi eşlik eden sorunlar yaşayan çocukları kapsıyor.

İkinci tipte gelişimsel kilometre taşlarına ulaşmada gecikme görülürken eşlik eden rahatsızlıklara dair herhangi bir belirtiye rastlanmıyor.

Üçüncü tip olan Orta Derecede Zorluklar'da otizmle ilgili temel davranışlar olsa da diğer gruplar kadar güçlü değil. Otizmi olmayan çocuklarla benzer bir hızda kilometre taşlarına ulaşıyor ve eşlik eden rahatsızlıklar görülmüyor.

4. tipte en uç ve geniş kapsamlı zorluklar yaşanıyor.

Katılımcıların yüzde 37'sinin yer aldığı birinci ve yüzde 34'ünün bulunduğu üçüncü tip en yaygın gruplar. Yüzde 19'unu içeren ikinci ve yüzde 10'unun olduğu 4. tiplerse en nadir olanlar. 

Bulgular, genetik farklılıkların "yüzeyde benzeyen klinik görünümlerin ardındaki farklı mekanizmalara işaret ettiğini" vurguluyor.

Örneğin hem Geniş Çaplı Etkilenme hem de Karma OSB gruplarındaki çocuklar gelişimsel gecikme ve zihinsel engellilik gibi bazı önemli özellikleri paylaşıyor. Ancak ilk grupta, ebeveynlerden geçmeyen de novo mutasyonların en yüksek oranı görülürken, ikinci grubun nadir kalıtsal genetik varyantları taşıma olasılığı daha fazla.

Bulgular otizmin sadece 4 alt tipi olduğu anlamına gelmiyor; en az 4 tane bulunduğunu ve bunların hem klinik seviyede hem de genom düzeyinde araştırmalar için anlamlı olduğunu gösteren veri odaklı bir çerçevenin keşfedilmesini sağlıyor.

Otizmle mücadele eden ailelerin, çocuklarının hangi otizm alt tipine sahip olduğunu bilmesi yeni bir netlik, kişiye özel bakım, destek ve topluluk imkanı sunabilir.

Independent Türkçe