Aliyev, Karabağ'daki Ermenilerin hak ve güvenliklerinin sağlanacağını söyledi

Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Karabağ'daki Ermeni nüfusa herhangi bir statü ve özel ayrıcalık tanımayacaklarını fakat hak ve güvenliklerinin Azerbaycan devletince sağlanacağını söyledi.

AA
AA
TT

Aliyev, Karabağ'daki Ermenilerin hak ve güvenliklerinin sağlanacağını söyledi

AA
AA

Aliyev, Azerbaycan Devlet Televizyonuna verdiği röportajda, Karabağ'daki yasa dışı Ermeni güçlerin 3 Ağustos'ta gerçekleştirdiği provokasyondan, Azerbaycan ordusunun hayata geçirdiği "Kısas" operasyonundan ve Azerbaycan'ın Laçın koridoruna alternatif olarak inşa ettiği yeni yoldan bahsetti.
Ermeni güçlerin provokasyonunda Azerbaycan ordusundan 1 askerin şehit olduğunu hatırlatan Aliyev, birkaç saat süren "Kısas" operasyonunun cezai bir önlem olduğunu kaydetti.
Aliyev, Azerbaycanlı şehidin kanının düşmana pahalıya mal olduğunu vurgulayarak, "Onlar bunu unutmamalılar. Bir daha benzer bir provokasyon yapılırsa cevap aynı olacaktır. Kimse bizi durduramaz. Her an arazimizde her türlü operasyonu gerçekleştirebiliriz. 'Kısas' operasyonunun çok etkili ama kısa süreli olması, gücümüzün yerinde olduğunu ve aynı zamanda yeni bir savaş istemediğimizi gösteriyor." dedi.
"Kısas" operasyonu sonrasında yüzlerce Ermeni askerin Karabağ bölgesinden çıktığını bildiren Aliyev, "Bu da gösteriyor ki ne yazık ki bu tür operasyonların etkisi var. 'Maalesef' diyorum çünkü olayların buraya gelmesine gerek yoktu. Ermenistan uyarılarımızı doğru analiz edip doğru sonuçlara varsaydı buna gerek kalmayacaktı." ifadelerini kullandı.
Aliyev, Ermenilerin Laçın şehri ile Zabuh ve Sus köylerinden ağustos sonuna kadar çıkmasının gündemde olduğunu, Hankendi ile Ermenistan arasındaki yeni yolu 1 yıl içerisinde tamamladıklarını belirtti.
Yeni yolun güzergahının Rusya ile ortaklaşa belirlendiğini söyleyen Aliyev, Ermenistan'ın da kendi arazisinde yol çalışması yaparak bu yolu Azerbaycan'ın yaptığı yeni yola birleştirmesi gerektiğini fakat Erivan yönetiminin zaman kazanmak için bunu gerçekleştirilmediğini kaydetti.
Aliyev, Hankendi'den Ermenistan'a uzanan yolun Ermenistan arazisindeki kısmının da Azerbaycan olarak yapımını üstlenmeyi Erivan yönetimine önerdiklerini fakat bunun kabul edilmediğini belirterek, "Biz kendimiz yapacağız' dediler fakat başlamadılar. Daha yeni yeni başlıyorlar. Biz de Rusya tarafında resmi yazı yazdık ve yeni yolu bitirdiğimizi, Rus barış gücünün 5 Ağustos'a kadar eski yoldan (Laçın koridoru) yeni yola geçmesini rica ettik. Ermenistan bu yazıyı duyunca kendi kısmındaki yolu 2023 sonunda tamamlayacağını açıkladı. Bu manipülasyon ve anlamsız bir adımdı. Biz de eğer öyleyse 5 Ağustos'ta Laçın koridoruna gireceğimizi ve kontrol noktaları kuracağımızı söyledik. Bundan sonra ortalık karıştı ve Karabağ'da yaşayan Ermeniler bizden ağustos sonuna vakit verilmesini rica etti. Biz de kabul ettik. Çünkü 5 Ağustos, 25 Ağustos veya 1 Eylül çok da fark etmiyor." değerlendirmesini yaptı.
Laçın, Zabuh ve Sus köylerinde yasa dışı iskan ettirilen Ermenilerin oradan çıkması gerektiğini vurgulayan Aliyev, "Orada kalmaları aslında bir savaş suçudur. Çünkü bu Cenevre Sözleşmesi'ne aykırıdır. İşgalci ülke işgal ettiği topraklarda yasa dışı yerleşim yapamaz. Bu bir savaş suçudur. Belki orada yaşayan, Suriye ve Lübnan'dan gelen Ermeniler bunu bilmiyorlar ama Erivan yönetimi bunu iyi biliyor. Bazılarının çıkmak istemediklerine dair haberler geliyor. Kendileri bilir. Onlar savaş suçlusudur. Bizim sabrımızı zorlamasınlar. İyilikle çıkıp gitsinler. Nereye gidecekleri bizi ilgilendirmiyor." şeklinde konuştu.
Aliyev, Ermenistan ile Azerbaycan arasındaki normalleşme sürecinde Karabağ konusunun yer almadığını belirterek, "Böyle çabalar oldu fakat buna asla müsaade etmedim. Ermenistan'ın bununla ne ilgisi var? Bu bizim iç işimiz. Bugün müzakere masasında herhangi bir statü konuşulmuyor. Konuşulan konu Karabağ'da yaşayan Ermenilerin hakları ve güvenlikleri. Ben de onların hak ve güvenliklerinin Azerbaycan devleti tarafından sağlanacağını söylemiştim ve her zaman söylediklerimi yerine getiririm." diye konuştu.
Erivan yönetiminin Karabağ Ermenileri üzerindeki etkisinin azaldığını, Bakü yönetiminin olumlu etkisinin ise arttığını ve artacağını vurgulayan Aliyev, şunları söyledi:
"Karabağ'da yaşayan Ermeniler doğru adımı atmalı ve geleceklerinin ancak Azerbaycan toplumuyla bütünleşmekten geçtiğini anlamalıdır. Aksi mümkün değildir. Karabağ, tarih, uluslararası hukuk, ekonomi, coğrafya ve ulaşım açısından Azerbaycan'ın ayrılmaz bir parçasıdır. Eğer Karabağ'da birileri herhangi statüden ya da bağımsızlıktan bahsediyorsa onlar Ermeni halkının başdüşmanlarıdır. Çünkü Karabağ'da yaşayan Ermenilerin hiçbir statüsü, bağımsızlığı, özel ayrıcalığı olmayacak. Azerbaycan vatandaşları için nasılsa onlar için de aynısı olacak. Azerbaycan vatandaşlarının hakları nasıl korunuyorsa onların da hakları aynı şekilde korunacak."



Amerikan bankalarından Arjantin'e soğuk duş

Milei - Trump yakınlığının ekonomik boyuta taşınması, Arjantin'de "ABD içişlerimize karışacak" korkusunu büyüttü (AFP)
Milei - Trump yakınlığının ekonomik boyuta taşınması, Arjantin'de "ABD içişlerimize karışacak" korkusunu büyüttü (AFP)
TT

Amerikan bankalarından Arjantin'e soğuk duş

Milei - Trump yakınlığının ekonomik boyuta taşınması, Arjantin'de "ABD içişlerimize karışacak" korkusunu büyüttü (AFP)
Milei - Trump yakınlığının ekonomik boyuta taşınması, Arjantin'de "ABD içişlerimize karışacak" korkusunu büyüttü (AFP)

Wall Street Journal'ın (WSJ) özel haberine göre JPMorgan Chase, Bank of America ve Citigroup, Arjantin'e 20 milyar dolarlık kredi vermekten vazgeçti.

Amerikan gazetesinin kaynakları, Arjantin Devlet Başkanı Javier Milei'yi desteklemek isteyen Donald Trump yönetiminin çağrısıyla harekete geçen bankaların bunun yerine daha küçük bir paket hazırladıklarını söyledi. 

WSJ, geçen ay ad ve görevlerini açıklamadığı kaynaklara dayandırdığı haberde bankaların kendilerini riske atmadan kredi vermeye çalıştığını bildirmişti. 

Normalde bu tarz işlemleri kendileri yürüten bankaların ABD Hazine Bakanlığı'na Buenos Aires yönetiminin kendilerine nasıl bir teminat verebileceğini sorduğu ve yeterli güvenceyi alamazlarsa ekonomik istikrarsızlığın sürdüğü Arjantin'e kredinin çıkmayabileceği aktarılmıştı. 

WSJ'nin yeni haberinde 20 milyar dolarlık krediden vazgeçen üç bankanın yaklaşık 5 milyar dolarlık bir repo anlaşması hazırladığı ve bu parayı birkaç ay içinde geri almayı planladığı belirtildi. 

Ancak müzakerelerin daha başlangıç aşamasında olduğu ve koşulların değişebileceği ya da anlaşmanın hiç yapılmayabileceği de vurgulandı. 

Buenos Aires yönetiminin ocakta ödemesi gereken 4 milyar dolarlık borcunu bu anlaşmayla kapaması bekleniyor. 

Arjantin, ABD Hazine Bakanlığı'yla yaptığı döviz takası anlaşmasıyla 20 milyar dolara erişmişti. Bu miktarın ne kadarının kullanıldığı net değil. 

ABD Hazine Bakanlığı'ndan WSJ'ye yapılan açıklamada "Birleşik Devletler, Başkan Milei ve Bakan Caputo'nun Arjantin'i Yeniden Harika Yapma konusundaki temel prensiplere bağlılığına güvenmeyi sürdürüyor" dendi. 

Diğer yandan Hazine Bakanlığı'nın bazı eski yetkilileri, ABD'nin Arjantin'e maddi desteğinin boyutlarının net bir şekilde kamuoyuna açıklanmadığını söylüyor. 

Barack Obama dönemi yetkililerinden Brad Setser da bunlardan biri:

Esasen bu paranın nasıl kullanıldığına dair hiçbir bilgi yok. Vergi mükelleflerinden alınan paranın verildiği düşünüldüğünde, bu sıradışı bir durum.

Independent Türkçe, WSJ, AP


Çin'in Japonya'ya öfkelenmesinin asıl sebebi ne?

Çin lideri Şi Cinping, göreve geldiğinden beri orduyu modernize etmeye çalışıyor (Reuters)
Çin lideri Şi Cinping, göreve geldiğinden beri orduyu modernize etmeye çalışıyor (Reuters)
TT

Çin'in Japonya'ya öfkelenmesinin asıl sebebi ne?

Çin lideri Şi Cinping, göreve geldiğinden beri orduyu modernize etmeye çalışıyor (Reuters)
Çin lideri Şi Cinping, göreve geldiğinden beri orduyu modernize etmeye çalışıyor (Reuters)

Çin'le Japonya arasında Tayvan meselesi nedeniyle çıkan gerginlik sürüyor. 

Pekin ve Tokyo'yu karşı karşıya getiren gerginlik, Japonya Başbakanı Sanae Takaiçi'nin Parlamento'da 7 Kasım'da düzenlenen oturumda yaptığı açıklamayla patlak vermişti. 

Takaiçi, Tayvan Boğazı'na yönelik muhtemel müdahaleyi "ülkesini tehdit eden bir hareket" olarak göreceğini, böyle bir durumda askeri güç kullanılabileceğini belirtmişti. Böylelikle ilk kez bir Japon başbakanı, Tayvan'ın işgali halinde ülkenin askeri müdahalede bulunacağını açıkça söylemişti. 

Pekin yönetimiyse Takaiçi'den sözlerini geri almasını istemiş, başbakan bunu reddedince Japonya'nın Pekin Büyükelçisi Kenji Kanasugi'yi çağırarak Tokyo'ya protesto notası vermişti.

Çin Dışişleri Bakanlığı, güvenlik koşullarının uygun olmadığı gerekçesiyle Japonya'ya seyahat uyarısı da yayımlamıştı. Çin Eğitim Bakanlığı da öğrencilere, güvenlik riskleri nedeniyle Japonya'da "eğitim koşullarının uygun olmadığı" uyarısında bulunmuştu.

Pekin'in Osaka Başkonsolosu Şüe Cien'in "kendilerine saldıran kirli bir boynu tereddüt etmeden kesmeleri gerekeceğini" yazdığı sosyal medya gönderisi de krizi körüklemişti. Japonya, diplomatın "gönüllü olarak ülkesine dönmesini" talep etmişti. 

Ancak CNN'in analizinde, Pekin'in asıl "Asya'daki askeri dengelerin değişme olasılığından endişelendiği" yorumu yapılıyor. 

Tokyo yönetimi, II. Dünya Savaşı'nda 1937-1945'te Çin'i işgal etmişti. İmparatorluk Ordusu, 1895-1945'te de Tayvan'ı da kolonileştirmişti. 

Geçen ay göreve gelen Takaiçi, Japonya'nın savunma harcamalarını marta kadar Gayri Safi Yurtiçi Hasıla'nın (GSYH) yüzde 2'sine çıkaracaklarını duyurmuştu. Merkez sağ Liberal Demokrat Parti (LDP) lideri, Parlamento'da yaptığı ilk konuşmada Asya-Pasifik bölgesinde Çin, Kuzey Kore ve Rusya'yla artan gerilimlere dikkati çekmişti. 

Analizde, Pekin yönetiminin "Japonya'nın Çin'in yükselişini tehdit edebilecek askeri emelleri olduğunu" düşündüğüne dikkat çekiliyor. 

Çin Komünist Partisi'nin (ÇKP) resmi gazetesi Halkın Günlüğü'nde 17 Kasım'da yayımlanan bir köşe yazısında şu ifadeler kullanılmıştı: 

İlk kez bir Japon lider Tayvan'a silahlı müdahale niyetini dile getirdi ve Çin'e karşı askeri tehditte bulundu. Bunun arkasında, Japonya'nın sağcı güçlerinin pasifist Anayasa'nın kısıtlamalarından kurtulup ‘askeri güç' statüsü elde etme yönündeki tehlikeli girişimi yatıyor.

CNN'in analizinde, Takaiçi'nin savunma bütçesini artırdığı gibi ABD Başkanı Donald Trump'la daha yakın ilişkiler kurmayı hedeflediğine de dikkat çekiliyor. 

Singapur Ulusal Üniversitesi'nden Chong Ja Ian, Çin'in "ilk baştan Takaiçi'yi köşeye sıkıştırmayı" hedeflediğini ve Japonya'ya savunma harcamalarını artırmaması için gözdağı vermeyi istediğini söylüyor. 

Independent Türkçe, CNN, Reuters


ABD’nin Ukrayna barış planında “tam af” detayı

Ukrayna'nın baştan beri yanaşmadığı toprak tavizi seçeneğini kabul edip etmeyeceği henüz belli değil (AFP)
Ukrayna'nın baştan beri yanaşmadığı toprak tavizi seçeneğini kabul edip etmeyeceği henüz belli değil (AFP)
TT

ABD’nin Ukrayna barış planında “tam af” detayı

Ukrayna'nın baştan beri yanaşmadığı toprak tavizi seçeneğini kabul edip etmeyeceği henüz belli değil (AFP)
Ukrayna'nın baştan beri yanaşmadığı toprak tavizi seçeneğini kabul edip etmeyeceği henüz belli değil (AFP)

ABD'nin Rusya-Ukrayna savaşını sonlandırmak için hazırladığı 28 maddelik plan, Kiev yönetiminin birçok taviz vermesini öngörüyor. 

Wall Street Journal'ın (WSJ) incelediği taslak metne göre Ukrayna'dan işgal altındaki Donbas bölgesini Rusya'ya vermesi isteniyor. Ayrıca Ukrayna ordusunun 600 bin personelle sınırlandırılması ve ülkenin NATO'ya katılımının rafa kaldırılması talep ediliyor. 

Planın kabul edilmesi halinde Rusya'nın birçok talebi de gerçekleştirilmiş olacak. 

Bu hafta ABD heyetiyle toplantı yapan Ukrayna lideri Volodimir Zelenski, adil bir barış talep ettiklerini belirterek, "Bağımsızlığımıza, egemenliğimize ve Ukrayna halkının onuruna saygılı koşullar sağlayan değerli bir barış istiyoruz" demişti.

Ukrayna lideri 18 Kasım'da Ankara'yı da ziyaret ederek Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'la görüşmüştü. Zelenski "Acil bir barış ve bunun için güvenlik garantisi sağlanmasını istiyoruz" demiş, Erdoğan da "Adil ve kalıcı barışın önünü açacak önerileri Rusya'yla da ele almakta kararlıyız" ifadelerini kullanmıştı.

Diğer yandan WSJ'nin aktardığına göre anlaşmada son dönemde Ukrayna'yı çalkalayan yolsuzluk soruşturmasıyla ilgili bir maddede yer alıyor. Kimliğinin paylaşılmaması şartıyla gazeteye konuşan üst düzey bir ABD'li yetkili, basına sızan taslak metinde Kiev yönetiminin sonradan önemli bir değişikliğe gittiğini belirtiyor. 

Buna göre taslakta yolsuzluk iddialarının detaylandırılması amacıyla, "Ukrayna, aldığı tüm yardımları kapsamlı denetime tabi tutacak ve hataları düzeltmek ya da savaştan yasadışı kazanç sağlayanları cezalandırmak için yasal bir mekanizma oluşturacak" maddesi yer alıyordu. 

Kiev'in bu maddenin "savaştaki tüm taraflar savaş sırasındaki eylemleri için tam af alacak ve gelecekte herhangi bir talepte veya bulunmayacaklarını kabul edecekler" şeklinde değiştirilmesini istediği aktarılıyor. 

Ayrıca Rusya'nın büyük kısmı Avrupa bankalarında yer alan 300 milyar dolarlık dondurulmuş varlıklarının akıbetinin de anlaşma çerçevesinde belirlenmesi bekleniyor. 

ABD'nin öncülüğünde hazırlanan plana Avrupa'dan tepkiler de geldi. Fransız Dışişleri Bakanı Jean-Noël Barrot dünkü açıklamasında "Barış, teslimiyet anlamına gelemez. Ukrayna'nın teslimiyetini istemiyoruz" dedi. 

Polonya Dışişleri Bakanı Radoslaw Sikorski de Ukrayna ordusuna sınırlandırma getirilmemesi gerektiğini belirterek, bunun yerine Rusya'nın "saldırgan potansiyelinin" törpülenmesi çağrısında bulundu. 

Independent Türkçe, Wall Street Journal, CNN, New York Post, Washington Post